Irak İşgali ve Suriye: ABD Kampanyasının Başlangıcı

Irak İşgali ve Suriye: ABD Kampanyasının Başlangıcı
Merkezdeki ''Moskova-BRICS-Tahran-Bağdat-Hizbullah'' eksenine karşı ''Amerika-Avrupa-Türkiye-Körfez'' hattını yerleştirip Suriye’yi, eksenler çatışmasının yaşandığı saha haline getirdiler. Sadece Suriye'ye karşı değil, Suriye aracılığı ile, General Gaulle'nin ''Dünyanın Kalbi'' diye tanımladığı tüm Ortadoğu bölgesine karşı bir savaş bu.

Muhammed Sid Rsas
 

El Menar
 

Irak işgalinden 40 gün önce, Amerikan Dışişleri Bakanı Colin Powell, bölgenin yeni istila haritasını çizmişti: ''Irak'ta gelecek başarı; bölgede, Amerika'nın çıkarlarına daha çok pozitif etkisi olacak kökten bir değişimi sağlayacaktır.''
 

Amerika'nın o dönemki başkanı George Bush'un, bir savaş gemisi üzerinden ''Irak'taki görev tamamlandı'' demesinden bir gün sonra, 2 Mayıs 2003'te, Colin Powell Şam'a vardı. Havaalanına vardığında yaptığı konuşmada ''Cumhurbaşkanı Esad'a açık bir şekilde, Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden sonra şartları değişen bölgeyi ve Amerika'nın stratejisini açıklayacağım'' dedi. Powell ''Suriye'nin Washington'un mesajlarına duyarsız kalması halinde sonuçları ne olacaktır'' sorusunu ''Bu soruların yanıtlarını, Suriye'nin performansını ve tepkilerini gördükten sonra alacağımız kararlarla cevaplandıracağız''diyerek yanıtladı (El-Sefir 3 mayıs 2003). Powell Washington'a döndüğünde, Şam'da olan bitenlerle ilgili daha açık konuştu: ''Beşşar Esad'a; Suriye'nin, bölgenin değişen şartları ışığında, yeni yönde yol alıp alamayacağını gözlemleyeceğimizi ve performansını ölçeceğimizi aktardım.'' Powell, Washington'da bir dizi televizyon programında Suriye cumhurbaşkanına ''Sen geleceğin olumlu bir parçası olabilirsin veya izlediğin siyaset ile birlikte geçmişte kalırsın... seçenek senin'' dediğini belirtti (El-Sefir 5 mayıs 2003).
 

Bu girişim Washington-Suriye ilişkilerinden kilit bir rol oynadı. Washington'un bu girişiminin, Irak işgaline ve istilasına karşı çıkan Şam'a bedel ödetmek için olduğu açık. Amerika'nın, Bağdat'ın düşmesi ile birlikte doğrudan bölgesel güç olma isteğiyle bölgede meydana gelen değişikliklerin ilk faturası Suriye'ye kesilmek istendi. Colin Powell'ın, içinde Suriye'deki iç siyasetle ilgili maddelerin de bulunduğu, 33 maddelik talebi olduğu söyleniyor. Medyada ve Amerikalı yetkililerin sözlerinde ortaya çıkan ise, bu maddelerin 3'ünün Irak, Lübnan ve Filistin ile ilişkili olması idi. Suriye'den, Lübnan'dan çekilmesini istemeden, Hizbullah'ı silahlandırmayı durdurması istendi (El-Hayat Gazetesi 4 Mayıs 2003).
 

Batı Rüzgarlarıyla Tanışma
 

Amerika'nın Irak işgalinden hemen sonra, bölgesel ve uluslararası düzeyde meydana gelen değişikliklerin atmosferinden etkilenerek, 2001'deki tutukluların da etkisi ile Şam muhalefetine, 2003 yazında ve sonbaharında donuk siyaseti hareketlendirme duygusu hakim oldu. 2 ekim 2003'te, Dr. Burhan Galyun bu konu ile ilgili ilk teoriyi ortaya attı. Ahbar el-Şark sitesine, ''Suriye rejimi, 21. yüzyılda bilinen tüm totaliter rejimler gibi, hayatta kalmasını sağlayacak tüm tarihsel koşulları kaybetti. Rejimin önünde, uluslararası kutuplaşmaların yarattığı sorunlar var. Rejim artık çıkmaz bir yolda ilerliyor'' yorumunda bulundu. Burhan Galyun'un bu dönemlerde Riyad et-Tirk üzerinde de etkisi oluyordu. Riyad et-Tirk de  Irak işgali için ''Amerikalılar, nefret edilen bir rejimi devirerek Irak toplumunu, negatif durumdan nötr duruma ilerlettiler'' demişti (Ennahar 28 eylül 2003). O dönemlerde Avrupa ve Amerika'ya doğru iki ay süren turunda Riyad et-Tirk ''Şam'dan kokusunu alabildiğimiz Batı'dan esen rüzgarlar var. Bizim yapmamız gereken, bu rüzgarları uygun bir siyasi programla karşılamamızdır'' demişti. Bu sözleri hem sözlü sohbetlerinde hem diğer toplantılarında dillendirmişti.
 

Powell'ın Şam'ı ziyaretinden 5 ay sonra, Washington, Suriye ile ilişkileri kızıştıracak bir adım attı: Amerika Temsilciler Meclisi 15 ekim 2003'te ''Suriye'nin Sorumlulukları ve Lübnan Egemenliğini Restore'' kanununu kabul etti. Kanun tasarısı, İsrail'in Şam yakınlarındaki Ayn El-Saheb'e saldırı yaptığı haftalarda 3 Ekim 2003'te Kongre Meclisine sunuldu. ''Suriye'nin Sorumlulukları'' kanunu ile, Amerika'nın Suriye'ye, Irak işgali sırasında takındığı tavırdan dolayı bedel ödetmek istediği çok açıktı. Bu dönemde, Irak işgali konusunda ikili arasında meydana gelen husumetten sonra Amerikan-Fransız yakınlaşmasının işaretleri gelmeye başladı. Yakınlaşma ''Suriye'yi Lübnan'dan çıkarma'' konusunda ortaklaşma ve 6-7 haziranda Normandiya'da Bush ve Chirac buluşması ile cevap buldu. Güvenlik Konseyinin 2 Eylül 2004'te kabul ettiği 1559 sayılı kararın aslında  pratikte uygulanışı bu buluşmada başlamıştı. Bu dönemde, Lübnan muhalefetinin bir araya gelmesinin (Velid Canpolat'ın Shahwan ekibi ile görüşmesinin ve Refik Hariri ile yakınlaşmalarının) nedeni, yerel bir muhalefet gücü yaratmaktan öte, 1559 sayılı karar ile uluslararası camiadan gelen kokuları değerlendirmekti. Pratikte, bu yerel güçler uluslararası güçlerden destek alıyordu. Özellikle Refik Hariri suikastından sonra bu güçler, Suriye askerinin  26 Nisan 2005'te Lübnan'dan çekilebilmesi iklimini yaratmayı başarabildiler. Mayıs ayının ortasından sonra, Suriyeli muhalifler ''Batı'dan gelen kokuların'' Beyrut'tan Şam'a varacağı hesaplarını yaparak,  geniş bir koalisyon için girişimlerde bulundular. Amerikan-Suriye krizinin ikliminde, 16 ekim 2005'te Şam Deklarasyonu yayınlandı.
 

Suriye'deki bu yeni ittifakın oluşturulmasından 3 gün önce, Amerika'nın Beyrut Elçiliği Genel Koordinasyon Direktörü Juliet Wurr ''Amerika, Suriye rejimini değiştirmeye değil eylemlerini değiştirmeye çalışıyor'' açıklamasını yaptı ( El-Sefir, 14 Ekim 2005). Rejimin özellikle 3 spesifik konuda değişmesini istiyorlardı: Irak, Lübnan ve Filistin (Hamas ve İslami Cihad ile ilişkilerden dolayı).  
 

2006 Temmuz Savaşı'ndan sonra, Washington ve Suriye ilişkilerinin sahnesi değişmeye başladı. Washington, Bağdat'ın 9 Nisan 2003'te düşmesinden sonra ilk defa savunma pozisyonu aldı. Amerika 2007'den sonra Suriye ile, Paris (Nicholas Sarkozy) aracılığı ile yakınlaşmak istedi. Türkiye ve Katar da Suriye ile ilişkilerini yoğunlaştırdılar. Obama'nın Beyaz Saray'a çıkışından sonra, Amerika'nın bu yakınlaşmaları, aracı olmadan direkt olarak gerçekleşmeye başladı: Amerika, Juliet Wurr'un zikrettiği taleplerin Suriye tarafından uygulamaya geçirilmesini beklerken aynı zamanda Suriye'nin İran'dan uzaklaşmasını istiyordu. Suriye, Amerika'nın bu taleplerini yerine getirmedi. Suriye'nin bu dönemde, ''Tahran-Şam-Hizbullah-Hamas'' ekseninde güçlü kazanımlar elde etmeye başladığına dair işaretler de vardı: 14 Haziran 2007'de Gazze'de ve 7 Mayıs 2008'de Beyrut'taki hadiseler,  25 Kasım 2010'da Washington'dan çok Tahran'a yakın duran Nuri El-Maliki hükümetinin kurulması ve 2011'de Said Hariri hükümetinin düşmesi ile Şam ve Tahran'a daha yakın olan Lübnan hükümetinin kurulması.
 

Dört Başkentin Dönüşümleri ile Vurdukları Darbeler
 

2007'den 2011'e kadar, Şam'a yakınlaşan 4 başkentin duruşu da şekil değiştirmeye başladı. Suriye krizinin başlaması ile beraber, Suriye yönetimine karşı en sert ve katı duruşa sahip olan başkentler Paris, Doha, Ankara ve Washington idi. Bu eksen, ''bölgenin özsel olarak, Amerika'nın çıkarlarına göre yeniden şekillendirilmesi'' sürecinde yanan Suriye odunu aracılığı ile bölgesel uzantılar elde etmek istediler. 2003'te Bağdat kapısından girerek darbe vuramadılar ama 2013'te Şam kapısından girerek ''Tahran-Bağdat-Şam-Hizbullah'' ekseninin Suriye'deki omurgasına darbe vurmaya çalışıyorlar. Ardından domino taşı gibi bu sürecin ilerlemesini bekliyorlar. 1975 yılında Hindistan'da, 1989 sonbaharında Sovyet bloğunda ve 1991 yılı sonlarında Sovyetler Birliği'nde gördüğümüz türden bir “bahar” yaşatmak istiyorlar.
 

Suriye krizi uluslararası bir mesele haline getirildi: Merkezdeki ''Moskova-BRICS-Tahran-Bağdat-Hizbullah'' eksenine karşı ''Amerika-Avrupa-Türkiye-Körfez'' hattını yerleştirip Suriye'yi, eksenler çatışmasının yaşandığı saha haline getirdiler. Sadece Suriye'ye karşı değil, Suriye aracılığı ile, General Gaulle'nin ''Dünyanın Kalbi'' diye tanımladığı tüm  Ortadoğu bölgesine karşı bir savaş bu.
 

Çev: Hasan Sivri
 

medyasafak.com