"El CIAde (Kaide), Müslümanların Antiemperyalizmini Çalıyor"

"El CIAde (Kaide), Müslümanların Antiemperyalizmini Çalıyor"
"Dolayısıyla Müslümanların ezici çoğunluğu El Kaide’nin, uğruna savaştığını iddia ettiği şeyleri destekliyor. Ancak Müslümanların %20’den azı El Kaide hakkında olumlu görüşe, yaklaşık %80’i ise olumsuz görüşe sahip."

El CIAde, Müslümanları ve Batı'yı medeniyetler çatışması içine sürüklemeyi amaçlıyor


Dr. Kevin Barrett


Press TV


Suriye'deki El Nusra cephesi, El Kaide'nin parçası olduğunu resmen ilan etti. İlandan önce de, herkes onların El Kaide olduğunu biliyordu. O halde neden tepeden tırnağa ABD tarafından tedarik edilen silahlarla silahlanıyor ve ABD hükümetinden eğitim ve stratejik ve diplomatik destek alıyor?


ABD, hükümetin hâlâ çözülmemiş 11 Eylül 2001 suçları nedeniyle suçladığı El Kaide ile resmen savaş halinde.  

ABD'nin söylediğine göre El Kaide o kadar olağanüstü bir tehdit teşkil ediyor ki, Anayasa'nın askıya alınması, İnsan Hakları Beyannamesi'nin bir tarafa bırakılması ve Başkan'a hukuk kuralları olmadan yeryüzündeki herhangi bir kişiyi öldürebilecek veya kaçırabilecek olağanüstü yetkilerin verilmesi gerekiyor. Bu, El Kaide'nin Amerikalılar için herhangi bir gerçek tehlike teşkil ettiğine dair kanıt olmadığı için çok tuhaf bir iddia. 11 Eylül gerçekten El Kaide saldırısı idiyse bile ve bunun için suçlanan bütünüyle yeteneksiz 19 sözde Müslüman playboy milyarda bir ihtimalle gerçekten bunu yaptıysa bile terörizmin her türlüsü, yıldırım düşmesi veya banyo küvetinde boğulma sonucunda ölme ihtimali daha fazla olan Amerikalılar için istatistiksel olarak belirgin bir tehdit teşkil etmeyecektir.


11 Eylül'den bu yana, El Kaide'nin gerçek kapasitelerini öğrendik. Zihinsel engelli ayakkabı bombacısı Richard Reid ve eşit derecede beceriksiz iç çamaşırı bombacısı Abdulmutallab, göründüğü kadarıyla C-4 tipi patlayıcıların bir ateşleyici olmadan patlayamayacağını bilemeyecek kadar aptaldı. C-4'ü kibritle yakmaya çalışan ve kendi vücut uzantılarını yakacak küçük bir ateş çıkarmayı bile beceremeyen bu embesiller, El Kaide'yi dünyanın maskarası haline getirdi. 

Neden El Kaide ABD'ye çok ender olarak saldırmaya çalışıyor – bunu yaptığı zaman da “saldırılar” bu denli gülünç oluyor? Neden El Kaide hiçbir zaman İsrail'e saldırmıyor? Neden El Kaide bunun yerine Müslümanlara saldırıyor ve on binlercesini öldürüyor? 

Eğer bu sorulara cevap verebilirsek, El Kaide'nin neden Suriye'deki tahribatları için ABD'den bu kadar büyük destek aldığını da anlayabiliriz. 

El Kaide, ABD'yi ve Siyonistleri Müslüman topraklarından çıkarmak istediğini iddia ediyor. Dünya Müslümanlarını tek bir halifelik altında birleştirmek istediğini iddia ediyor. Araştırmalar dünya Müslümanlarının önemli bir çoğunluğunun bu hedefleri desteklediğini gösteriyor – fakat onlar El Kaide'yi desteklemiyorlar. 

Müslümanların dörtte üçü, ABD güçlerinin bütün İslam ülkelerinden derhal çekilmesini istiyor. Yaklaşık beşte dördü, sözde “terörle savaş”ın gerçekte İslam'la savaş olduğu konusunda aynı fikirde. Dörtte üçü, bütün İslam ülkelerinde yasal sistemin temeli olarak şeriatı destekliyor. Üçte ikisi “bütün İslam ülkelerini tek bir İslam devleti veya halifelik çatısı altında birleştirmeyi” istiyor. (Kaynak: WorldPublicOpinion.org) 

Dolayısıyla Müslümanların ezici çoğunluğu El Kaide'nin, uğruna savaştığını iddia ettiği şeyleri destekliyor. Ancak Müslümanların %20'den azı El Kaide hakkında olumlu görüşe, yaklaşık %80'i ise olumsuz görüşe sahip.


Neden Müslümanların çoğu El Kaide'nin ilan ettiği hedeflerin her birini desteklerken El Kaide'nin kendisinden nefret ediyor?

Yanıt: Müslümanlar El Kaide'nin terörist taktiklerinden dehşet duyuyor. Araştırmalar Müslümanların terörizmi, dünyadaki herhangi bir topluluktan daha fazla reddettiğini gösteriyor. Dünya çapındaki Müslümanların %10'dan daha azı, sivillere saldırıların siyasi amaçlarla meşrulaştırılabileceğine inanıyor. 

Amerikalılar ise – Müslümanların aksine – terörizmi destekliyor. Gallup'un yaptığı bir araştırmaya göre, Müslüman olmayan Amerikalıların yarıdan fazlası, bazen sivilleri hedef almanın ve öldürmenin meşru olduğuna inanıyor. Ve Amerikalıların yaklaşık dörtte üçü, öncelikli olarak masum sivilleri öldüren hava saldırıları destekliyor. 


Sözde “terörle savaş” gerçekte bir terör savaşı gibi görünüyor. Amerikalılar beyinleri yıkanarak, hükümetlerinin dünyaya karşı terörist savaşını destekler hale geldiler.

O halde El Kaide bu resmin neresine oturuyor? 

“El Kaide”, “Veri tabanı” anlamına geliyor – mücahit savaşçılar, paralı askerler ve uyuşturucu kaçaklarından oluşan CIA veri tabanı. “Veri Tabanı”, 1980'lerde CIA ile onun Suudi ve Pakistanlı vekilleri tarafından, Afganistan'da Ruslara karşı savaşmak üzere yaratılmıştı. Rusların yenilgisinden sonra Veri Tabanı, uyuşturucu kaçırmak ve Çeçenistan ve Balkanlar gibi yerlerde Rus imparatorluğunu saldırılarıyla yormak üzere yeniden yerleştirildi. (Bu nedenle bundan böyle “El Kaide” yerine “CIA Veri Tabanı” ifadesini kullanacağım.) 

11 Eylül 2011'de, CIA Veri Tabanı varsayımsal olarak Amerika'ya saldırdı.

Birdenbire CIA Veri Tabanı, Anayasa'nın parçalanması, askeri bütçenin iki katına çıkarılması ve İsrail'in düşmanlarına karşı saldırgan savaşların açılması için uygun bahane haline geldi. 

Bu, CIA Veri Tabanı'nın neden ABD desteğiyle Suriye'ye saldırdığını da açıklıyor. Suriye, hepsi de ABD-İsrail imparatorluğundan bağımsız kalmak isteyen Hamas, Hizbullah, İran ve Rusya'nın de facto müttefikidir. 

Fakat CIA Veri Tabanı sadece Amerika'nın Arap lejyonu değildir. Sadece ABD-İsrail imparatorluğunun düşmanlarını istikrarsızlaştırmak için yerleştirdiği kandırılmış cihadçılar ve paralı askerler veri tabanından ibaret değildir.
 

CIA Veri Tabanı, her şeyden önce, bir psikolojik savaş operasyonudur. Müslümanlarla Batılılar arasında bir yarılma yaratmayı ve onları bir “medeniyetler çatışması” içinde birbiriyle savaş haline getirmeyi amaçlamaktadır. Aynı zamanda da Sünni ve Şii Müslümanlar arasında yarılma yaratıp Ortadoğu'da daha fazla ABD-İsrail nüfuzu için kapı açmayı amaçlamaktadır.
 



ABD ve İngiliz istihbaratına danışmanlık yapan Siyonist İslamofob Bernard Lewis, “medeniyetler çatışması” terimini icat etti. Kanıtlar, Lewis'nin ayrıca tutkulu bir şekilde istediği “medeniyetler çatışması”nı başlatmanın bir aracı olarak CIA Veri Tabanı'nı icat ettiğini gösteriyor. (Lewis, 11 Eylül saldırılarından hemen sonra George W. Bush'u ziyaret eden ilk danışmandı.) 

Bernard Lewis, kariyeri boyunca ortaçağdaki İsmaili Haşişîlere hayranlık duydu – tezinin ve ilk kitabının konusu da buydu.  Haşişîler, Ortadoğu'yu istikrarsızlaştıran ve siyasi yapılarını zayıflatan, Avrupalı haçlıların Kudüs'ü fethetmesine izin veren bir radikal Müslüman tarikattı.

Benyamin Netanyahu'nun Batı Nasıl Kazanabilir kitabında – “terörle savaş”ın habercisi olan ve stratejilerini ortaya koyan manifestoda – da yer alan son denemesinde Lewis, Batı'nın Müslüman Ortadoğu'yu istikrarsızlaştırmak ve yeni, Siyonist haçlıların fethine açmak için İsmaili Haşişîlerin modern bir muadilini yaratmak gerektiğini savunmuştu.  

Batı, Lewis'nin tavsiyesini hemen izledi. İsmaili Haşişîlerin modern bir versiyonunu yarattı: CIA Veri Tabanı, ya da bilinen Arapça ismiyle “El Kaide”. 

CIA Veri Tabanı'nın tek yaptığı şey on binlerce Müslümanı öldürmek ve hükümetlerini istikrarsızlaştırmak değil. Aynı zamanda Amerikalılara nefret edilen bir düşman kazandırıyor ve gezegenin her yerinde gerçekleşen sınırsız ABD “müdahalelerine” (daha uygun ifadeyle “saldırı savaşlarına” meşruiyet kazandırıyor.


Belki daha da önemlisi, El Kaide Müslümanlara karşı bir psikolojik savaş aracı işlevi görüyor. Meşru Müslüman anti-emperyalizmini Müslümanların %80'inin ve gayrimüslimlerin %99'unun nefret ettiği bir marka adıyla tanımlayarak, bu anti-emperyalizmin altını oyuyor ve Müslümanların bağımsızlıkları için mücadele etme isteğinin temellerini yıkıyor.

Bütün iletişim uzmanları, bir fikrin yayılmasını önlemenin en iyi yolunun o fikri itici bir sözcünün ağzına yerleştirmek olduğunu bilir. CIA Veri Tabanı'nın marka ismi “El Kaide”, İslami birliği, anti-emperyalizmi ve anti-siyonizmi, terörizm, stratejik anlamsızlık, cani mezhepçilik ve gericilikle tanımlamak yoluyla, tüm bir İslami uyanışı “mahvetmek” ve Müslüman ülkelerin Batı ve Siyonist tahakkümünden kurtulmasına mani olmak için kullanılagelmiştir. 


İşte bu nedenle Suriye'deki CIA Veri Tabanı CIA tarafından – başka kim olabilir ki zaten – ve Ortadoğu'nun ABD işgalindeki Müslüman çoğunluklu ülkelerindeki varlıkları tarafından silahlandırılıyor ve eğitiliyor.

Hiç şüphe yok ki Bernard Lewis, kendine cihadçı diyen çok sayıda kişinin gerçekte CIA Veri Tabanı için çalışmasından ve desteklediğini düşündükleri davaya karşı savaşıyor olmalarından çok eğleniyordur.
 

Çev: Selim Sezer
 

medyasafak.com