Stratejik Çevre: İsrail'i Endişelendiren Sorular

Stratejik Çevre: İsrail'i Endişelendiren Sorular
İsrail'in stratejisi, tehditlerin ve seçeneklerin arasında, etrafında yeni gerçekleşen değişimlerden sonra nasıl bir yol izliyor? Suriye sahası ve tehditleri nelerdir? Hizbullah ile bir savaş olasılığı var mı? Silahlanma senaryoları ve karşılıklı caydırıcılık seviyeleri ne halde? Ürdün ile aralarındaki karşılıklı çıkar ilişkisi ne zamana kadar sürecek?

Yahya Dbuk

 
Al-Akhbar
 
İsrail'in stratejisi, tehditlerin ve seçeneklerin arasında, etrafında yeni gerçekleşen değişimlerden sonra nasıl bir yol izliyor? Suriye sahası ve tehditleri nelerdir? Hizbullah ile bir savaş olasılığı var mı? Silahlanma senaryoları ve karşılıklı caydırıcılık seviyeleri ne halde? Ürdün ile aralarındaki karşılıklı çıkar ilişkisi ne zamana kadar sürecek? Tel Aviv'de görünen tablodan sonra masaya yatırılan sorular bunlar.
 
Hükümet başbakanı Benyamin Netenyahu'ya yakın İsrail Today gazetesi, İsrail devletinin yeni stratejisini bu soruları sorarak gündeme getirdi. İsrail istihbaratının koridorlarında dolaşan veriler ve tahminlerden yola çıkarak bu sorulara cevap vermeye çalıştı. Soruların yanıtları kesin değil ama korku ve endişe aşağıdaki şekilde ifade edilmiş.
 
Lübnan ve Caydırıcılık İçin Gerekenler
 
Rapora göre, İsrail'de, Hizbullah'ın oluşturduğu tehdidin ne olduğu ile ilgili bir ihtilaf yok.  Tehdit açık, belirli ve biliniyor. İsrail Askeri İstihbarat Başkanı Tümgeneral Aviv Kochavi, Hizbullah'ın elinde yüz bine yakın füze olduğunu söyledi. Aviv Kochavi ''Lübnanlı örgütün, İsrail'de istediği noktayı vurabilme kapasitesi olduğu gibi gelecekte olabilecek bir savaşta her gün binlerce füze gönderebilecek kapasitesi de vardır'' dedi. Buna ek olarak Hizbullah'ın elinde var olan tesirli silahlar - Dimona ve Eliat'a varabilecek Scud füzeleri de bu kapsamın içinde- Hizbullah tarafından, bilinçli olarak Güney Lübnan köylerini güçlendirmek ve İsrail kara harekatının olası Lübnan işgaline karşı koymak için elde edilmiş.
 
Hizbullah'ın bu güçlere sahip olma nedeni ve hedefi, İsrail'in kara harekatı ile başa çıkmanın dışında başka bir açık noktadan kaynaklanıyor: ''İsrail'in, Lübnan'a karşı bir savaş başlatmayı düşünmesini engellemek.'' Ama savaş patlak verirse Hizbullah, İsrail'in iç cephelerine kadar hasar verebilecek kapasiteye sahip. 
 
Bununla birlikte raporda; Hizbullah, bu denklemin tam ve eksiksiz başarısı için, daha çok stratejik bileşen elde etme gerekliliğinin farkında deniliyor. Hizbullah, hava savunma sistemlerinin yanında anti-gemi füzelerine de sahip. 
 
Raporda, denklemin başka yüzünün olduğu da belirtiliyor: Hizbullah; olabilecek herhangi bir savaşta İsrail'in 2006 savaşının algılarda yarattığı bilinci değiştirmek isteyeceğinin ve herkesi ikna edecek bir şekilde galip olarak askeri yüzleşmeleri sonlandırmak istediğinin farkında. Dolayısı ile İsrail'de alınan duruşlar ve açık pozisyonlardan, İsrail ordusunun tamamen böyle bir savaşa hazır olmak için eğitildiği de anlaşılıyor. 
 
Suriye ve Bundan Sonrası
 
Raporda, Suriye sahasında olan bitenin, herkesin gördüğünden daha karışık olduğu belirtilmiş. Bu sahanın İsrail'e, İsrail'in çevresindeki diğer sahalara kıyasla daha fazla sorun teşkil edebileceği söyleniyor. Raporda, bu ülkede yaşananların ve süren savaşın sonuçlarının ne olacağı, tahmin ve analiz dışı bir sorundur deniliyor: ''Suriye'de bugünden sonra ne olacağı ile ilgili bir fikri olan ya kahindir ya da dolandırıcı. Limitsiz senaryo sayısının yanında bu belirsizlikte -Suriye'deki iç savaş sürdükçe- İsrail biraz daha güvende. Bu belirsiz süreçte de -iç savaş sürdükçe- sofistike silahların Hizbullah'ın veya isyancıların eline düşmesi, İsrail için herhangi bir  endişe yaratmayacaktır.''
 
Rapora göre mümkün olabilecek senaryolar şöyle: Sünni karakterli -dini veya laik- rejime sahip bir devlet, sahilde Alevi devleti, Güney dağlarında Dürzi devleti. Suriye bu şekilde parçalanacak. Veya Esad sonrasında iç savaşın şiddetlenebileceği şeklindeki senaryo da gerçekleşebilir. Bunların ötesinde, hayal edebileceğiniz herhangi başka bir senaryonun Suriye'de gerçekleşebilme olasılığı vardır. İsrail tarafından bakıldığında, parçalanma durumunda bu küçük devletçiklerden hangisinin dost hangisinin düşman olacağının tahmin edilmesinin zor olduğu da belirtilmiş. 
 
Ürdün ve Ortak Çıkarlar
 
Raporda, Ürdün ile var olan sınırın, şimdiye kadar gerçek barışın sürdüğü tek sınır olduğu belirtilmiş. Krallık ile siyasi ihtilaflara rağmen Ürdün yönetimi ve yetkilileri ile güvenlik koordinasyonu ve işbirliği çok yakın olarak devam ediyor. Bu gerçeğin yorumlanması da çok basit: İsrail'in düşmanları Ürdün'ün düşmanı olduğu gibi, Ürdün'ün düşmanları İsrail'in de düşmanıdır. Ürdün'ü tehdit eden İslami gruplar ve terör grupları, İsrail'i de tehdit ediyor. Kim ''terörü'' burda (İsrail'de) engellemek istiyorsa, diğer tarafta (Ürdün'de) da rejimin devrilmesini de engellemeli: Bugün Amman, yarın Tel Aviv. Bununla birlikte, raporda sakinliğin yanıltıcı olabileceği aktarılıyor. Krallık dahilindeki değişim talepleri karşısında, Haşimi rejiminin ne zamana kadar dayanabileceğini kestirmek çok zor. Bunun yanında demografik yapının, Irak'tan gelen yüz binlerce mülteciden (ve haliyle Suriye'den gelenler) dolayı endişe verici olduğu da aktarılmış. Bunlara ek olarak raporda, krallığın devrilmesi için El-Kaide'den radikal unsurların ve İran'ın girişimlerinin olduğu belirtiliyor. 

 
Gazze Şeridi ve Sina
 
Sina yarımadası ile güvenlik durumu karmaşık hale geldi. Tehditler artarken saldırı olasılıkları ve her türlü çeşitte kaçırma olayları yükselişte. Burada askeri birliklerin konuşlandırılması, her bakımdan gerçek bir mevzilenmeye dönüştürüldü: Silah güçleri, bütçe ve insan kaynakları. 
 
Terör grupların bir kısım, buraya Gazze Şeridi'nden (Filistinliler), diğer bir kısım ise Sina'dan (bedeviler) geliyor. Son olarak bu bölgeye, Irak ve Afganistan'dan ''mezun'' olmuş, savaş konusunda deneyimli İslami mülteciler geldi. Raporda bu unsurların, limitsiz silaha sahip olmaları ve yakınlaşmaları konusunda uyarıda bulunuluyor. Bu da sınırın sakin ve sessiz kalmayacağı anlamına geliyor. Bununla birlikte raporda, İsrail'in bu konudaki birincil çabasının Sina'da sadece terörün önlenmesi değil, terörizm ile mücadelede yeni yöntem ve araçların bulunması ve Mısır ile barışı zedelememek olduğu vurgulanıyor.
 
Gazze Şeridi'ne gelince; raporda, geçen yılki ''Bulut Sütunu'' saldırısından sonra İsrail'in başarı elde ettiği not edilmiş. Özellikle; İsrail'in, Mısır ve Amerika ile aralarında dönen, Gazze'ye silah kaçırmanın engellenmesi konusundaki anlaşma bu başarılardan biri. Anlaşmanın etkili olmasının yanında, İsrail'in de takdir ettiği durum, Mısırlıların gerçekten de İsrail ile Filistinlilerin arasındaki kavganın İsrail-Mısır çatışmasına dönmesini engelleme isteğidir. 
 
Rapora göre, Mısırların teşvikleri Hamas'a şok yaşattı. İran'dan tamamen uzaklaştıktan sonra Hamas, şimdi geriye dönüş yapıyor ve Tahran'dan  yardım -para ve silah- talebinde bulunuyor. Peki Gazze ile çatışma tekrar ne zaman patlak verecek? Rapora göre yakın gelecekte böyle bir olasılık görünmüyor. Bu ancak Hamas, Bulut Sütunu operasyonundan sonra boşaltılan depolarını tekrar doldurunca gerçekleşebilir.
 
Batı Şeria
 
Rapor, Batı Şerida'da 3. İntifada'nın ayak seslerinin yükselmeye başlamış olduğunu kabul etmiyor. Rapor, İsrail istihbarat servislerinin, meydanlarda yeni bir intifada doğuracak bir işaret olmadığını açıkladığını belirtirken, ellerinde gelecekte endişe doğurabilecek verilerin var olduğunu da vurguluyor. Raporda, Batı Şeria'daki verilerin, olumsuz herhangi bir durumun şiddetlenme ihtimali karşısında, bölgenin daha yakından izlenme gerekliliğini ortaya çıkardığına işaret ediyor. Bu verilerin arasında ''sistemin dışında hareket edenlerin verdiği rahatsızlık, taş ve molotof kotkeyli atma olayların artması'' gibi notlar da var.
 
Çev: Hasan Sivri
 
medyasafak.com