"ABD ve İsrail İran’a Karşı Savaş Ajandası Takip Ediyor"

"ABD ve İsrail İran’a Karşı Savaş Ajandası Takip Ediyor"
"Resmi açıklamalarında devamlı olarak, retorik ve diplomatik açıdan İran’a saldırıyı ne zaman ve nasıl yapacaklarına dair seçme hakkını saklı tutuklarını ve bu günün yaklaştığını vurguluyorlar.İnsan bu savaş tellallığına sadece dünya halklarını tehdit olarak bakabilir ve biz bunu önemsemek zorundayız."

Bir analist, ABD'nin İsrail'e İran'a karşı tek taraflı bir saldırı kararı verme izninden vazgeçmesi İsrail tarafında yüksekten atma ve kabadayılığa yol açtı diyor.


Bunun arka planında ABD'nin İsrail'in İran'ın nükleer tesislerine karşı önleyici saldırı çerçevesindeki savaş tellallığı retoriğini bir kez daha desteklemesi var. ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel Washington'un İran'a karşı tek taraflı bir saldırının ne zaman, nerede ve nasıl olacağına dair İsrail'e karar verme izni verme isteğini vurguladı. Bu açıklama İsrailli askeri yetkililer tarafından, İsrail İran'ı kendi başına imha edebilir, denilerek aceleyle desteklendi. Hagel ABD'nin bu neticeye doğrudan askeri desteği konusunda bir yorum yapmadı. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, Mossad ve CIA'in hazırladığı raporların her aşamasında, İran'ın nükleer programının askeri amaca sahip olduğunu gösteren bir delil yok, denilirken, ABD ve İsrail tarafından gelen bu tehditkâr retorik birkaç yıldır durmaksızın artıyor. İran sürekli olarak nükleer programının yerel ve barışçıl olduğunu açıkladı, İran Lideri Ayetullah Hamanei de nükleer programın askeri yöne doğru değişmesine karşı bir fetva yayımlamaya kadar gitti.


Press TV “Siyonizm'in Gizli Tarihi”nin yazarı Ralph Schoenman ile bu mesele hakkında bir röportaj gerçekleştirdi. Aşağıdaki metin bu röportajın yaklaşık bir çözümüdür.

Press TV: Chuck Hagel'in yorumlarını dikkate alırsak, ABD'nin İsraillilere İran'a karşı bir saldırı başlatma kararı verme meselesindeki tam desteklerini yavaşça sona yaklaştırdıklarını düşünür müsünüz?


Schoenman: ABD ve İsrail arasındaki ilişki şöyledir; İran'a saldırı hazırlıkları hakkında varsayımsal farklılıkların ince ayrıntılarına dair aralarındaki bu değişmeyen diyalog bizim “iyi polis, kötü polis” dediğimiz şeydir.


Bu, doğrusu bir poz vermedir. Aynı politikalara ve niyetlere sahipler. Gösterdiğiniz gibi, ABC, Savunma Bakanı Hagel'in Washington'un İsrail'e, Tahran'a saldırıp saldırmayacağı ve (bunun) zamanına karar verme müsadesinde “istekli” olduğunu açıkladığını vurguladı.


Hagel bunu geniş bir şekilde açıkladı ve nükleer hırsın ve terörizme desteğin zehirli bir kombinasyonu olarak tanımlayıp, ABD ve İsrail “İran'ı kesinlikle aynı şekilde tehdit görüyor” diyerek vurguladı: “İsrail İran'a ne zaman, nerede ve nasıl saldıracağına karar verme hakkına sahiptir.”


Ve İsrail tarafından ilk aşamada tek taraflı yapılacak bir şey olarak tanıtılıp bu saldırıda İsrail için ABD'nin doğrudan desteğini herhangi bir şekilde göz ardı etmeyi reddetti.  


Eklemek isterim ki, Jerusalem Post, Savunma Bakanı Moshe Ya'Alon'un “İran'ın nükleer programına karşı saldırı kendilerine ait bir iş”, diyerek aynı tezi geliştirdiğini vurguluyor. Ya'Alon İran nükleer sitelerine saldırabilme fikrini kendilerinin olarak söylüyor ve böylelikle İsrail Genelkurmay Başkanı Benny Gantz aynı tehdidi tekrarladı.

Bu durumda, bu açıklamayı ABD adına yapan Hagel ve İsrail ordu kuvvetleri kesinlikle buna hazırlanıyor, diyerek (meseleyi) netleştirme çabasındaki Ya'Alon ve Gantz tarafından yapılan acele bir açıklamanın kombinasyonuna sahipsiniz.

Bu açıklama, İran rejimini var oluş riski ikilemi karşısına koymak, onları vazgeçirecek ve projelerini durduracak bir imkân var mı (görmek) amacıyla yapıldı.


Ve Ya'Alon, 1947 ve 1948'de Filistin halkını kendi ülkelerinden süren savaşı kast ederek, bağımsızlık savaşı sona ermedi, diye ekledi. İran'a saldırı ihtiyacını açıklamak için o, gelecek yıllarda var oluşumuza karşı meydan okumayla yüzleşmeye devam edeceğiz, dedi.


Öyleyse açık olmalıyız, onlar resmi açıklamalarında devamlı olarak, retorik ve diplomatik açıdan İran'a saldırıyı ne zaman ve nasıl yapacaklarına dair seçme hakkını saklı tutuklarını ve bu günün yaklaştığını vurguluyorlar.


İnsan bu savaş tellallığına sadece dünya halklarını tehdit olarak bakabilir ve biz bunu önemsemek zorundayız.


medyasafak.com