"Ürdün ve Suriye Krizi"

"Ürdün ve Suriye Krizi"
"Ürdün’deki Müslüman Kardeşler'in beyanı, dolaylı olarak; Şiilere ve Alevilere karşı inşa edilmeye devam eden mezhep savaşına İhvan’ın da katılmaya niyetli olduğuna işaret ediyor."

Nahed Hatr
 

Al Akhbar
 

Önceki gün, Ürdün'ün bir sonraki aşamasında sahnede esas olarak yer alacak üç cepheden gelen üç siyasi beyan ile karşılaştık. İlki “Yarın'' gazetesindeki bir makale şeklindeydi. Makale, kraliyet sarayı çevrelerine yakın olan ve Ürdün kralı Abdullah'ın, Suriye krizi ile ilgili adımlarını Amerikalılara anlatmak için çıktığı Beyaz Saray yolculuğunda kendisine eşlik eden Fahd Khaitan tarafından yazılmış. Suriye krizi ile ilgili adımların ayrıntılarının aktarıldığı makalede, bu adımların iki aşamadan oluştuğu belirtiliyor. İlk olarak uluslararası bir uzlaşmaya gidilip; Beşşar Esad'ı, bu yıl sonuna kadar, yönetimde barışçıl bir geçişin sağlanması için muhalefet ile müzakerelere ikna etme yolu denenecek. Beşşar Esad bu girişime yanıtsız kalırsa, ikinci aşama olarak, muhaliflerin -Suriye'ye yabancı asker girişi olmadan-  savaşta askeri bir başarı kazanabilmesi için silahlandırılması ve eğitilmesi tamamlanacak. Bu adım; Ürdün'ün, bütün tarafların katılımı ile siyasi bir çözüm çağrılarından sonra pozisyonunda yaşadığı bir siyasi devrim niteliğindedir. Esad'dan şu an istenen, yönetimi ya barışçıl şekilde ya da savaş ile teslim etmesidir.
 

İkinci bildiride de, Müslüman Kardeşler örgütü, bir hafta süren kararsızlıktan sonra “Suriye'ye karşı olan kampanyaya'' açıkça katıldıklarını ilan ettiler. Partileri olan İslami Eylem Cephesinin önceki günkü dikkat çekici açıklamasında Beşşar Esad tarafından Ürdün'e yöneltilen tehditleri kınadıkları belirtildi. Aynı zamanda Ürdün ordusu ile halkının, düşmanın saldırılarına karşı koyabilecek güçte olduğunu ve ülkesini savunabilecek kudrete sahip olduğunu açıkladılar. Suriye liderinden de “halkının iradesine saygı göstermemesi nedeniyle gelişen krizde suç işlemeyi ve suçu çevredeki ülkelere atmayı bırakmasını'' talep ettiler.
 

Hizbullah'ı işaret etikleri açıklamanın devamında, Müslüman Kardeşler ‘'Lübnanlı bazı güçlerin, Suriye'ye askeri müdahalesinin kabul edilemeyeceğini belirtip, Lübnan hükümetinden bu müdahaleleri durdurmak amacıyla sorumluluklarını yerine getirmesini'' istedi.
 

Ürdün'deki Müslüman Kardeşler'in beyanı, dolaylı olarak; Şiilere ve Alevilere karşı inşa edilmeye devam eden mezhep savaşına İhvan'ın da katılmaya niyetli olduğuna işaret ediyor. Suriye'ye destek için eşi görülmemiş bir hızla yükselişe geçen popüler eğilim karşısında, İhvan'ın oynayabileceği tek kağıt buydu.
 

Üçüncü ilan ise “Ürdün'ü Korumak ve Suriye'ye Destek Olmak İçin Ulusal Buluşma'' adı altında, ulusal güçlerin, solcuların, milliyetçilerin ve halkçıların katılımı ile düzenlenen konferansta yapıldı. Konferans katılımcıları aynı zamanda, gelecek ayın ortasında kitlesel kuruluş kongresini gerçekleştirecekler. Bu cephenin ana başlığı şöyle: “Ürdün, Suriye'ye saldırı aracı olmayacak ve vatanın alternatifi olarak konfederasyon komplolarına izin verilmeyecek.'' Bu ulusal komitenin başkanlığını yapan emekli Tuğgeneral Ali Habeşne, Amman'daki bir basın toplantısında, Ürdün'deki iç durumu, Filistin cephesini ve Suriye konusunu geniş bir şekilde elen alan bir konuşma yaptı: “Ürdün'ü, Suriye saldırılarına katma çabaları, Ürdün'ün parçalanmasına yol açacaktır. Ürdün Arap ordusunu, Suriye Arap ordusu ile karşı karşıya getirerek ikisinin de kapasitesini tahrip etmeye çalışacaklar. Ürdün'de, sömürgecilerin bölgedeki hedefleri ve bölgesel hegemonyaları için, vatana alternatif olarak yeniden Konfedarasyona gidilebilir.'' Açıklamanın sonunda Ürdün halkına ve ordusuna şu çağrı yapıldı: “Ürdün'ün, Suriye'ye saldırı komplolarına katılmasına ve konfederasyon planlarına karşı koyalım ve ülkemizdeki yabancı güçleri ve birlikleri buradan süpürelim.''
 

Ürdün'ün iç denkleminde yer alan tarafların konumlanmaları şu şekilde oldu: Rejim, Suriye konusunda pozisyonunu Amerikan ritimlerine göre belirliyor; Müslüman Kardeşler ve müttefikleri olan liberaller ile Konfederasyon savunucuları (Riyad ve Doha ile dayanışma ve teşekkür mektubuna imza atanlar) Ürdün rejimi ile flört edip Suriye'ye karşı olan kampanyada yer alıyorlar ve ona göre pozisyon belirliyorlar. Diğer bir tarafta ise; sivil ve askeri bürokrasiyi, ulusal güçleri, aşiretleri, milliyetçileri ve solcuları kapsayan cephe, Suriye'ye karşı olan kampanyalara ve dış müdahale hazırlıklarına karşı açık bir mücadeleye girecek kadar net bir pozisyon belirlediler.
 

Çev: Hasan Sivri
 

medyasafak.com