"İsrail Bir Çıkmazın İçinde"

"İsrail Bir Çıkmazın İçinde"
Geçen hafta, İran nükleer meselesi yine gündemi meşgul etmeye devam etti ve Batı medya ve gazetelerinde nükleer programın ilerleme derecesi ve İran’ın nükleer tesislerine olası bir İsrail saldırısı hakkında bir sürü hikâye yazıldı çizildi
İsrail Bir Çıkmazın İçinde

Sadık Kharrazi

 

Geçen hafta, İran nükleer meselesi yine gündemi meşgul etmeye devam etti ve Batı medya ve gazetelerinde nükleer programın ilerleme derecesi ve İran’ın nükleer tesislerine olası bir İsrail saldırısı hakkında bir sürü hikâye yazıldı çizildi. İran’ın nükleer ilerlemelerine dair en etkileyici hikâye Batılı yetkililerin İran’ın elinde nükleer bomba olmadığı, bunu üretmek istemediği, nükleer savaş başlığı elde etmekten yıllarca uzakta olduğunu anladıklarını ortaya çıkarandı.

İran’a dair istihbarat toplama görevindeki ve eski ABD ve Avrupalı bir grup yetkiliyle görüşmeler yapan Reuters geçen Cuma günü bu olayı gündeme getirdi. Haber İran’da başka nükleer zenginleştirme tesislerinin olup olmadığı gibi hassas bir konuyu da gündeme getirdi. Burada bir ABD yetkilisinin “gizli bir tesisin olmadığından çok eminiz şimdi” dediği de aktarılıyor. Dahası Associated Press 18 Mart’ta İsrailli üst düzey yetkililerin İran’ın nükleer bomba üretme isteğinde olmadığını kabul ettiklerini bildirdi.

Bu hikâyeler birkaç aydır İsrailli yetkililerin ve Amerika’daki Neo-Con’ların UAEK’nun koruması altında olan İran nükleer tesislerine saldırmakla İran’ı tehdit ettikleri bir dönemde yazıldı. İsrail’in İran’ı sadece İsrail’e saldırmakla kalmayacak, aynı şekilde bölgeyi, Avrupa’yı hatta ABD’yi hedef alacak yakın bir nükleer tehdit olarak göstermek için uluslararası bir kampanya yürüttüğü herkesin bildiği bir şey. Dahası İran ile bir savaş başlatmak için Beyaz Saray’a da baskı yapıyorlardı.

Böylesi bir durumda İsrail’in elindeki ana argüman özellikle tesislerin iyi korunduğu Fordov’da devam eden İran nükleer faaliyetleriydi. İsrail, İran’a karşı yürütülen görüşmeler ve yaptırımların bir yere varamayacağını ve eğer İran nükleer silah üretme konusunda kararlıysa nükleer tesisleri ne kadar çabuk yok edilirse o kadar iyidir fikrini savunuyordu. Tahran’dan gelen nükleer bir tehdidin olmadığına dair haberler keskin bir şekilde İsrail’in İran’ın nükleer tesislerini vurma konusunda yürüttüğü tartışmanın tam tersi istikametinde bulunmakta.

İsrail uluslararası kamuoyunu sürekli “İran nükleer tehdidi” ile korkutmanın peşinde çünkü herhangi bir düşman olmadan İsrail ABD’den iktisadi ve askeri yardım alamaz. Aynı şekilde dünya kamuoyunun bakışını Gazze’ye yaptığı saldırılardan ve Filistinlilerle yaptığı görüşmelerdeki uyumsuzluğundan başka bir yöne çekmeyi istiyor. Her hâlükârda İsrail ve onun Washington ve Avrupa’daki destekçileri bir çıkmazın içindeler. Bir yandan bu şekilde kılıç sallamaya ve İran ile savaştan bahsetmeye devam edemezler,  diğer bir taraftan da İran’a karşı yönelttikleri propaganda makinelerini kolayca daha düşük bir ayara da çekemezler.

İran ile 5+1 grubu arasında gelecek ay gerçekleşecek müzakerelerden önce gelecek birkaç hafta bizlere İsraillilerin bu meseledeki propagandalarını nasıl yapacaklarını gösterecek. Öte taraftan UAEK Başkanının İran nükleer meselesi konusundaki bu son gelişmeler hakkında daha konuşmamış olması da ilginç. Selefleriyle mukayese edildiğinde Amano, İran hakkında daha ciddiydi ve İran karşıtı kuvvetlerin baskılarına karşı daha az toleranslı olacağını kanıtladı. Eğer İran’ın nükleer meselesi hakkında yeni değerlendirmelere katıldığını açıklamaya karar verirse, Amano hem kendi şahsi değerini hem de başında bulunduğu kurumun değerini artıracaktır.

 

İrdiplomacy.ir’de yayınlanan bu makale Hüseyin Beheşti tarafından medyasafak.com için tercüme edilmiştir.