"Suriye’nin Kaybedememesi"

"Suriye’nin Kaybedememesi"
"Suriye herkesi şaşırttı. Uzun süre önce çökecekleri varsayılıyordu. Çökmediler, bunun çok uzağındalar. Suriye hükümetinin gerçekte bir iç savaş olmayan şeyi kazandığının bütün göstergeleri mevcut."

Suriye'nin kaybedememesi


Gordon Duff


Press TV


Suriye herkesi şaşırttı. Uzun süre önce çökecekleri varsayılıyordu. Çökmediler, bunun çok uzağındalar. Suriye hükümetinin gerçekte bir iç savaş olmayan şeyi kazandığının bütün göstergeleri mevcut.


Türkiye, İsrail, Suudi Arabistan ve “diğerleri”, terörist ve suç dünyasının kalıntılarını Suriye'ye getirdi ve bir zamanlar gerçek mezhepsel ve siyasi farklar üzerine kurulu olan hükümet karşıtı hareketleri “gayrimeşrulaştırdı”. 

Şimdi, bunun bir başka “Arap Baharı” değil, bir saldırı olduğunun kanıtı olarak İsrail cephaneliğini, bir Amerikan nükleer sığınak patlatıcısını ve hatta İsrail araçlarını görüyoruz.

Bize anlatıldığına göre bu zamana kadar üç Türk ve bir İsrail F-16'sı düşürüldü. 

Ayrıca, isyancı güçlerin içinde Suriyeli sivillere karşı kelimelerle anlatılamayacak eylemlere girişen birimlerin olduğuna dair inkâr edilemez video kanıtları var. 

GÜÇ DENGESİ 

Suriye basitçe “ayakta kalmak”tan fazlasını yaparken, Rusya da cesaretlendi. Kısa süre önce Press TV'de yayınlanan makalesinde Jim W. Dean, Rusya'nın Doğu Akdeniz'de bir deniz gücü olarak yeniden ortaya çıkmasının “oyun değiştirici boyutunu" vurguluyordu.  

Önemli olan nokta, Amerika'nın “gözünü toptan ayırması”. Amerika'nın İran'a ve Fars Körfezi'ne aşırı derecede odaklanması, bir zamanlar “Amerikan gölü” olarak düşünülen Akdeniz'deki kapasitelerinde azalmaya neden oldu. 

Amerika, petrol ve enerji peşinde koşarak, Hint Okyanusu'nda küreselci düşler peşinde Akdeniz'den çekildi. Üslerinin hepsi, Girit üssü, Port Said'deki önerilen ikmal deposu, Mogadişu'nun dış kısımlarındaki gizli hava üssü terkedildi.  


“Neo-con kabusu”, Amerika'nın Ortadoğu'daki “uçak gemisi” veya Amerika'nın “kavgaya hazır” aracı İsrail, Obama yönetiminin şimdi açıkça tam bir başarısızlık olduğunu kabul ettiği bir politika.  Bu politika, “kuyruğun”, İsrail'in, Amerika Birleşik Devletleri'ni, yani “köpeği sallamasına”, Amerika'yı Likud'çuları hayal ettikleri “büyük İsrail”in yöneticileri olarak güçlendirmeyi amaçlayan savaşlara itmeye izin verdi.

“Büyük İsrail”, ABD'li vergi mükelleflerinin ödeyeceği üç trilyon dolar, binlerce Amerikalının hayatı, yüz binlercesinin zarar görmesi ve dünyanın ekonomik yıkım ve dünya savaşıyla karşılaşması pahasına olacaktır.

AMERİKAN ÇÖKÜŞÜ 

“Kuyruğun” “köpeği sallamasına” izin veren “Büyük İsrail” hayali, Amerika'nın her boyutuna karşı çok boyutlu bir saldırıyla geliştirildi. Amerika'ya kendinden nefret etme, sınıf savaşı ve mezhepçi bölünme “propagandası yapıldı”.   

Amerika, kültürel erimeyi, alıp yürüyen işsizliği, yoksulluğu ve bir güvenlik gereksinimi olarak totalitarizm ve adaletsizliğin yaygın kabulünü yaşadı. 


Amerikan halkına, titizlikle hazırlanmış, fakat artık hiç kimsenin niyetlenen mesajı görmemesinin mümkün olmadığı kadar aşikar olan terörist yanıltma harekatı saldırılarıyla daimi olarak tehdit hatırlatılıyor. 

KURGU GERÇEKTİR 

Geçen hafta Amerika'nın en popüler TV dizisi NCIS (Deniz Suçları Soruşturma Servisi), Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı “kurgusal” bir komployu açığa çıkardı.  

Bütün dünyada görülen bu program, uzun süre İranlı teröristlere dair hikâye çizgilerini öne çıkardı ve uzun süre İsrail'i geniş ölçüde destekledi.   

Şimdi, elbette kurgusal olarak, İsrail ve İran ve hatta Kuzey Kore arasındaki düşmanlıkların, yanıltma harekâtı terörizmi ve suikastlar aracılığıyla CIA tarafından yaratıldığını iddia ediyor. 

Amerika'nın deniz aşırı eylemlerinin Amerika Birleşik Devletleri içinden gelen daha ciddi bir tehdit konusunda halkını kandırmayı amaçladığını söylüyor. 

Boston veya Sandy Hook saldırılarından önce hiçbir televizyon programının kurgusal da olsa böyle bir olay örgüsü izlemesine izin verilmezdi. Rubicon programı bunu denedi ve program hızlıca iptal edildi. 

Özel olarak Amerikan istihbarat yetkilileri, kamuoyunun CIA'i yurtiçi terörizme bulaşmış bir örgüt olarak kabul etmesinin “ön koşulunun yaratılması” olarak gördükleri şeyden şok olduklarını ifade ettiler. 

BOŞLUK

Suriye'deki olayların zamanlaması, Amerika Birleşik Devletleri için özel bir felaket oldu. Hükümetler, “müsadere” yoluyla kemer sıkma önlemlerini dayattı; Akdeniz ve Hint Okyanusu'ndaki askeri kuvvetler küçültülürken, istihbarat da dâhil olmak üzere diğer operasyonlar bir yerde toplandı.

Amerika'nın göremediği şey, yarattığı boşluk. “Doğa boşluklardan nefret eder”.  

Amerika sessizce de olsa geri çekilirken, Rusya Ortadoğu'daki konumunu yeniden sağlamlaştırdı ve bunun en açık görüldüğü yer de kadim müttefiki Suriye'nin savunulması oldu. 

Rusya da, “sessizce de olsa”, Kafkaslar'a, Hazar havzasına doğru giden yollar açtı ve İran'la daha fazla yakınlaştı.

Çin'in de Rusya'nın yolunu izlemesi, en azından Amerika için korkutucu. İlave olarak Çin, bölge çapında, Pakistan, Afganistan ve İran'da ve Afrika çapında ekonomik hareketlerini genişletiyor. 

Bunun yanında Çin'in siyasi etkisi de kayda değer bir şekilde arttı ve bu, Afrika terörizm, isyan ve iç savaşlar çağlayanına doğru giderken özel bir önem taşıyor.

“YANILTMA HAREKATI”NIN ÖLÜMÜ 

Suriye'nin tek görünür dostu İran'ken, İsrail'in kuvvetle muhtemelen geniş çaplı bir yanıltma harekatı saldırısıyla Amerika Birleşik Devletleri'ni İran'la askeri çatışmaya itmeyi amaçlayan “iki kademeli yaklaşımı”nın başarı şansı vardı.

Ancak bugünün dünyasında herhangi bir terör saldırısı daha fazla çok yönlülük ve daha fazla kinizmle inceleniyor. Giderek artan oranda istihbarat teşkilatları tarafından kontrol edilen uluslararası terörist grupların, “kurban” ülkelerin kendisinin içindeki güçlü grupların tam işbirliği olmadan faaliyet yürütebileceğine inanacak kadar budala olan pek azdır. 

Herhangi bir “İran zorbalığı”nın izi kolaylıkla Tel Aviv'e götürülebilir. 

LÜBNAN VE SURİYE 

Yeni Rus silahları ve beraberinde Hizbullah kuvvetlerinin artan kapasitesi güç dengesini değiştirdi. 

İsrail Golan Tepeleri'ne takviye için on yıllar harcadı; burada ABD'li vergi mükelleflerinden gelen bir milyar dolardan fazla parayı söylemeye bile gerek yok. Şimdi hem Golan, hem de “uzlaşmalı” Ürdün Haşimi Krallığı, İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırıları için bir operasyon üssü olarak kullanılıyor.


Pek az kişinin şüphe ettiği üzere 4 Mayıs 2013'teki nükleer saldırı ve daha da az kişinin şüphe ettiği üzere İsrail'in Suriye'ye zırhlı araç ve seyyar topçu yığması, giderek artan oranda paralı askerler, teröristler ve suçlu unsurlar niteliği kazanan isyancı güçlere destek amaçlı.
 

Tersinden, Hizbullah'ın Suriye'nin yanında durarak yalnızca gelişmiş zırh delici silahlar değil, aynı zamanda yakın zamanda kademesi arttırılmış omuzdan fırlatmalı hava savunma sistemleri tedarik etmesiyle, İsrail'in Suriye'ye karşı Lübnan'dan faaliyet gösterme becerisi ortadan kalkacaktır. 

GOLAN KALESİ RİSKLİ HALDE 

İsrail devamlı olarak Suriye füze sistemlerinin Tel Aviv için teşkil ettiği tehditten söz ediyor. Ancak Rusya'nın İskender füze sistemi, İsrail'in ödemek istemeyebileceği eylemleri üzerine bir fiyat etiketi yerleştiriyor. 

İskender, Patriot III bataryalarını devre dışı bırakabileceği gibi, İsrail'in zırhlı kuvvetlerini ve Golan Tepeleri'ndeki takviyelerini de kısa sürede felce uğratabilir.  

İskender güçlü, çok hassas ve durdurulması imkansız bir sistem. 

S-300 hava savunma sistemleriyle korunan İskender bataryaları, başarılı bir şekilde İsrail'in hava savunma sistemlerine karşı koyabilir ve hem zırhlı sistemleri hem de takviyeleri bütünüyle korunmasız halde bırakabilir.

En önemli nokta ise elbette, bunların saf savunma sistemleri olmasıdır. 

SİYASİ KAYGILAR 

Suriye'de siyasi bir çözüme ihtiyaç duyulacağı giderek açık bir hale geliyor. Eğer Türkiye'nin, Suudi Arabistan'ın ve İsrail'in müdahaleleri ile NATO güçlerinin entrikaları olmasa, böyle bir çözüm konferansı yolda olurdu. 

Çok fazla insan öldü ve ölümler yalnızca Türkiye, İsrail, Suudi Arabistan ve NATO'nun işine yarıyor. 

Şu gerçek geniş bir şekilde kabul görüyor: Şu anda yapılandırıldıkları haliyle isyancı güçler kazanacak olsaydı, bu Suriye'yi on yıllık bir iç savaşa sürükler, bu iç savaşta ise şu andaki ölü rakamları, 50 bin veya 100 bin, anlamsız görünürdü. 

İsrail, Türkiye, Suudi Arabistan ve dostlarının neden terörizm ve aşırıcılığa bu denli yakın güçleri desteklediği de sorulabilir.  

DOMİNO ETKİSİ 

Suriye savaşının arkasında küreselci bir gündem olduğundan pek şüphe edilmiyor. Bu, İran'a karşı daha geniş bir savaşın yalnızca bir aşamasıdır ve bunu Afganistan'ın zaptedilmesi (bunun için iyi şanslar) ve Pakistan'ın güç yoluyla yıkılması izleyecektir. 

Bunun nedenlerinin arasında elbette petrol ve doğalgaz var. Gezegenin yüzyıllar boyunca yetecek petrol ve doğalgaz rezervleriyle dolu olduğu kanıtlandığından, özel olarak alternatif enerji teknolojilerinin yok edilmeye devam etmesi halinde, yalnızca tedarik ve teslimatın tam kontrolü ve piyasa fiyat yapılarının aktif bir şekilde manipüle edilmesi uygun bir dönüş sağlayabilir. 

Dünya kurlarının, ABD'deki Merkez Bankası Sistemi'nin, Avrupa Birliği'nin başarısız olmuş finans sisteminin ve IMF'nin kontrol edilmesi gereklidir. 

Modası geçmiş Malthusçu prensipler tarafından yönlendirilen ve her biri dünya vatandaşlığına saldırıyı ifade eden metodolojiler, milyarlarca temel insan ihtiyacından ve elbette her tür insan hakkından yoksun bırakma niyeti taşıyor. 

Eğer dünya sonunda uyanıp gerçek tehdidi görürse, Suriye'de her şey tersine dönebilir. 
 

Çeviren: Selim Sezer
 

medyasafak.com