Irak’ta Mezhepçi, Terörist Komplolar Başarısız

Irak’ta Mezhepçi, Terörist Komplolar Başarısız
BM verilerine göre Nisan ayı, Haziran 2008’den bu yana Irak'taki en kanlı ay oldu. 161’i polis olmak üzere 712 kişi öldürüldü. 290’ı polis olmak üzere 1,633 kişi de “terör ve şiddet eylemlerinde” yaralandı.

Irak'ta mezhepçi, terörist komplolar başarısız

 

Yusuf Fernandez

 

Press TV

 

20 Mayıs günü Irak Başbakanı Nuri el Maliki, saldırılar dalgasının Mayıs ayında 300'den fazla kişiyi öldürmesi nedeniyle, ülkenin güvenlik stratejisini ve personelini revize edeceğini söyledi.


Bir basın toplantısında “Güvenlikten sorumlu orta ve üst düzey mevkidekiler ile güvenlik stratejisinde değişiklikler yapmak üzereyiz” diyen Maliki, “Onların (militanların) bizi mezhepçi çatışmaya geri döndüremeyeceği konusunda Irak halkına güvence veriyorum” dedi. 

Irak'taki mezhepçi gerilimler, komşu Suriye'ye karşı yürütülen ABD liderliğindeki vekâlet savaşı tarafından ateşlendi. El Nusra Cephesi gibi, Irak'taki El Kaide'ye bağlı bazı gruplar uzun süre Suriye'deki iç savaşta öncü rol oynadı ve Anbar eyaleti üzerinden Suriye hükümetine karşı savaşmak üzere militanlar gönderildi. 

Bağdat'taki Stratejik Etütler Merkezi başkanı Vatık el Haşimi RFE/RL'ye, “bugün siyasi çatışma, özellikle Anbar Eyaleti'nde çok sert hale geldi” dedi. “Hükümet ve halk bakımından güvenlik durumu hâlâ çok büyük bir sorun. Fakat Anbar'da El Kaide savaşçılarının ve Özgür Suriye Ordusu'ndan isyancı Suriyeli savaşçıların varlığı nedeniyle durum daha da karmaşık.”  


Irak'taki El Kaide ve diğer aşırıcı gruplar ülkedeki terörist saldırılarını da arttırdı. BM verilerine göre Nisan ayı, Haziran 2008'den bu yana en kanlı ay oldu. 161'i polis olmak üzere 712 kişi öldürüldü. 290'ı polis olmak üzere 1,633 kişi de “terör ve şiddet eylemlerinde” yaralandı.

Saldırılar başkent Bağdat ve güney Irak'taki Şii çoğunluklu Basra kentinde de gerçekleşti. Çok sayıda Şii camii ve yerleşim alanı hedef alındı. Bu saldırıların sorumluluğunu kimse üstlenmemiş olsa da, yukarıda bahsedilen terör örgütlerinin işi olduğu düşünülüyor. 

Ordu ve militanlar arasında sert çatışmalar meydana geldi. Süleyman Beg'de ordu, bir karakolun kontrolünü ele geçiren silahlı adamlara karşı helikopterler kullandı. Ordu ayrıca Musul'un doğu kısmını ele geçiren 31 militanı öldürdü ve şehrin temizlenmesi için üç gün gerekti.

Terörizme yabancı desteği 

ABD ve diğer Batı devletlerinin yanında Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar, Suriye'yi, İran'ı ve Filistin ve Lübnan direnişini tecrit etme ve zayıflatma amaçlı savaşta, Suriye'deki terörist grupları açıkça destekliyor. Eş zamanlı olarak Suudi Arabistan ve Katar, Suriye'deki savaşı desteklemeyi reddeden ve komşusu İran'la yakın ilişkilerini sürdüren Irak'taki Maliki hükümetini de yıkmak istiyor. Suudi ve Katar propaganda kanalları El Arabiye ve El Cezire, Irak'a ve hükümetine karşı bir medya savaşı yürütüyor.  
 

Iraklı siyasetçi Hadi el Amiri, Reuters'a “Türkiye'nin ve Katar'ın Suriyeli isyancılara verdiği destek, yan kapısında büyüyen bir mezhepçi çatışmanın patlak vermesinden zarar görecek Irak'a karşı savaş ilan etmekle eşdeğer” dedi. “Katar ve Türkiye'nin (Suriye'deki) El Kaide'ye para ve silah vermesi, Irak'a karşı silahlı eylem ilanıdır.” Amiri, Türkiye ve Katar'ın Suriye çatışmasını barışçıl yoldan çözme yönündeki bütün çabaları engellediğini ekledi.


Gerçekten de Irak'ın Suriye'yi desteklemesi için bütün nedenler mevcut. El Kaide veya El Nusra Cephesi gibi, Esad'a karşı savaşan terörist gruplar, yıllardır Irak'ta suç işleyen ve terörist eylemler gerçekleştirenlerin aynıları veya benzerleri. Eğer bu gruplar Suriye'deki savaşı kazanırsa, Suudi ve Katarlı destekçileriyle birlikte daha da yoğun şekilde Irak'a döneceklerine hiç şüphe yok. Bu nedenle şu anda Suriye'de, Irak'ın da güvenliğini ilgilendiren bir savaş sürüyor. 

İsrail ve bazı ABD-Siyonist çevreleri ise, Irak'ın mezhepçi çizgiler temelinde bölünmesini hızlandırmak istiyor. Terörist kampanya, bu anlamda, bu amaca ulaşmanın bir aracıdır. İsrail ve Siyonistler, Müslüman ve Arap ülkelerini, güçlü devletler haline gelmelerini engelleyecek şekilde bölmek istemektedir, zira güçlü devletler haline gelmeleri, İsrail ve ABD'nin İsrail egemenliğinde bir Ortadoğu yaratma ve bu ülkelerin petrolünü ve diğer doğal kaynaklarını yağmalama planlarına köstek olacaktır. Bu çabalarında, Müslümanları bölünmüş halde tutmaya çalışan Tekfirci ve Vahhabi gruplar da onlara yardım ediyor.

Irak'taki yabancı destekli terörist kampanyası, ABD öncülüğündeki yaptırımların, ülkeyi, altyapısını ve ekonomisini yıkmış ve yaklaşık iki milyon kişiyi öldürmüş savaş ve uzun işgalin yaralarını saramamış ülkenin ekonomisi üzerinde ağır hasar yaratan etkiler yaptı. Yüksek işsizlik oranı, elektrik yokluğu ve petrol sanayiindeki ciddi bozulma, gerçek amacı tam da Irak'ın yıkımı olan savaşın etkilerinden sadece bazıları.

Maliki'yi destekleyen Sünniler 

Irak'ı istikrarsızlaştırmanın diğer aracı, Sünni çoğunluklu Irak eyaletlerinde gerçekleşen siyasi protestolardır. Ancak pek çok Sünni, bu protestoların aşırıcı Tekfirci gruplar ve yabancı güçler – ki bunlar kana susamış teröristlerin serbest bırakılması, terörle mücadele kanununun kaldırılması veya Irak ordusunun Anbar'dan çekilmesi gibi irrasyonel taleplerde bulunuyorlar – tarafından Irak hükümetini zayıflatmak için manipüle edildiğini hızlı bir şekilde anladı. Protestoların solup gitmesinin temel bir nedeni budur. 

Diğer yandan, Sünni nüfusun tamamen hükümet karşıtı olduğu iddiası da apaçık bir yalandır. Örneğin Anbar'daki etki sahibi bir Sünni aşiret lideri olan Şeyh Hamid el-Hayis, Maliki hükümetine olan desteğini defalarca ifade etti. Hayis, 2006'da Irak'ta El Kaide'ye karşı mücadele etmek üzere kurulan Anbar Uyanış Konseyi'nin ikinci lideriydi. Hayis RFE/RL'ye, hareketin daha sonra Eylül 2007'de Ramadi'de bomba patlaması sonucu öldürülen kurucusu Abdül Settar Ebu Rişa tarafından ele geçirildiğini söyledi.  

Ebu Rişa'nın kardeşi, Şeyh Ahmed Ebu Rişa, Anbar Uyanış Konseyi'ni diğer kurucuların kanaatinin aksi yönünde ele geçirdi ve aşırıcılığa doğru yöneltti. Hayis ve Anbar Uyanışı'nın bir diğer kurucusu olan Visam el-Hardan, Ahmed Ebu Rişa'yla olan farkları nedeniyle hareketten ayrıldılar. 

Hayis kendi siyasi grubunu kurdu ve Maliki'nin siyasi koalisyonuna katıldı. Ağabeyi Muhammed el-Hayis, şu anda Ramadi'de, Irak'ın Oğulları isimli bir Sünni milis grubunun üyeleri olan 3 binden fazla savaşçıya liderlik ediyor. Bu grup, Irak'ın Savunma ve İçişleri bakanlıklarının himayesi altında faaliyet yürütüyor. Hardan bir başka Uyanış grubunun, yine Maliki'yi destekleyen Irak Uyanışı grubunun lideri oldu.

Tersinden, bazı muhalefet partisi liderleri ise aşırıcı gruplara katıldı veya onların gündemlerini paylaşıyor. Bu kişilerin en önde gelenlerinden biri, El Irakiye Listesi'nin başında olan, Saddam Hüseyin'in partisinin eski üyesi ve eski CIA ajanı olan İyad Allavi. Allavi kısa süre önce Maliki istifa etmediği müddetçe Sünni çoğunluklu eyaletlerde protestoların devam edeceğini söyledi. Allavi'nin Suudi Arabistan ve Türkiye'yle de güçlü bağları bulunuyor.

Maliki ise cevabını, “Bazı politikacılar beyanları, şiddet çağrıları ve mezhepçi konumları nedeniyle mezhepçi tırmanışın sorumluluğunu taşıyor” sözleriyle verdi. Ayaklanma harmanlayan liderleri suçladı ve “gösteri alanlarındaki mezhepçi söylemler, isyancılara öldürme gerekçesi veriyor” dedi.

Maliki yerel seçimleri kazandı 

Manidar bir şekilde şiddetin yükselişi, Maliki liderliğindeki Hukuk Devleti koalisyonunun net bir zafer kazandığı ve ülkenin birinci siyasi gücü olarak kaldığı 20 Nisan tarihli yerel seçimlerden birkaç gün sonra gerçekleşti. Parti, seçimlerin yapıldığı 12 eyaletten yedisinde çoğunluğu elde etti. Müttefikleri olan diğer Şii partileriyle birlikte Maliki'nin koalisyonunun bu eyaletlerin hemen hemen hepsinde yönetime gelmesi bekleniyor. 

Bağdat'ta Maliki, 58 sandalyeden 20'sini elde ederek seçimleri kazandı. İkinci sırada, Amerikan karşıtı din adamı Mukteda el Sadr'ın başında olduğu Sadrcı hareket geldi. Bu hareketin partisi olan El Ahrar, 11 sandalye kazandı. Üçüncü sırada ise 7 sandalye kazanan, Sünni parlamento sözcüsü Usame el Nuceyfi'nin bloğu geldi.

Diğer Şii bloğu, Irak Yüksek İslam Konseyi de iyi neticeler elde etti. Vasit eyaletinde Maliki'yle eşit sayıda sandalye kazandı. El Sadr'ın bloğu ise güneydeki Şii Meysan eyaletinde en fazla sandalyeyi elde etti. 

Bütün eyaletlerde büyük destek kaybı yaşayan Irakiye Listesi, seçimlerde büyük bir yenilgi aldı. Bu liste hiçbir eyalette üçten fazla sandalyeden fazla kazanamadı. 2012'da Irakiye Listesi parlamento seçimlerinde en fazla sayıda sandalyeyi kazanmış, Maliki'nin koalisyonunu ikiye katlamıştı. Ancak Hukuk Devleti'nin ve müttefiklerinin toplam sandalye sayısı, Maliki'ye hükümet kuracak çoğunluğu sağladı.

Bununla birlikte El Irakiye listesi o tarihten sonra parçalanma yaşadı. El Nuzeyfi ve eski Başbakan Yardımcısı Salih el Mutlak gibi bazı liderleri partiyi terk etti ve kendi seçim bloklarını oluşturdu. Dahası, giderek daha fazla Iraklı, El Irakiye'nin aşırıcı gruplarla ve Irak karşıtı bir gündeme sahip Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye gibi bazı ülkelerle olan bağlarını mahkûm ediyor.

Sonuç olarak, Irak'ta Maliki'nin konumu hâlâ sağlam. Silahlı kuvvetler birleşik ve rejime sadık halde ve nüfusun çoğunluğu hükümeti destekleyip mezhepçi komplolara karşı çıkıyor. Aşırıcı güçler ve başbakanın siyasi düşmanları ise sahip oldukları siyasi desteği ve seçmen desteğini kaybetti. Giderek daha fazla parçalanıyor ve bölünüyorlar. Askeri bakış açısından, silahlı gruplar ülkede görece zayıf ve onları destekleyen siyasi çevreler, ülkenin muhtemelen kendilerinin de yok olacağı bir iç savaşa itilmesinden korkuyor.
 

Çeviren: Selim Sezer
 

medyasafak.com