"Hizbullah’ın Suriye’ye Müdahil Olması, Siyasi Haritayı Yeniden Çiziyor"

"Hizbullah’ın Suriye’ye Müdahil Olması, Siyasi Haritayı Yeniden Çiziyor"
İbrahim Emin'in El Ahbar gazetesindeki baş yazısı...

İbrahim el Emin

 

El Ahbar

 

Şam'daki Beşar Esad rejimi ile Lübnan direnişi arasındaki ilişkiler, Suriye krizinin patlak vermesinden önce zaten yüksek bir koordinasyon ve karşılıklı destek düzeyine ulaşmıştı. O dönemde iki müttefik, birbirinin sınırlarına saygı göstermeye çalışıyor, birbirinin bölgedeki temel rollerini kabul ediyordu.
 

Suriye krizinin başlaması, her iki tarafın da Suriye muhalefetinin ve onların bölgesel ve uluslararası destekçilerinin hedefi haline gelmesi nedeniyle, yalnızca çıkarlarının daha da iç içe geçmesi sonucunu verdi.
 

Ayaklanmanın ilk aşamalarında Hizbullah aracı rolü oynamaya çalışıyor, rejim ve muhalefet arasında kanallar açma yolları arıyordu. Fakat hızlı bir şekilde gelişmeler – İsrail'in krize artan düzeyde müdahil olması gibi  – Şam ve Lübnan Direnişi arasındaki ilişkilerde nitel bir değişime neden oldu.
 

Esad'ın Şam'a yönelik son İsrail saldırılarına cevabı, eğer Hizbullah'ın, İran'ın ve hatta Rusya'nın güçlü desteğine sahip olmasa çok fazla şey ifade etmezdi – Direniş de açıkça, Tel Aviv'in tehditlerini savuşturma girişimlerinde yer alma isteğini ilan etti.
 

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah partisinin Suriye'ye müdahil olmasını meşrulaştırmış olsa da, Direniş'in Suriye'nin iç cephesindeki rolünün sınırsız olmadığından ve büyük ölçüde oradaki olayların akışına bağlı olduğundan – kendi nedenlerinden ötürü – bahsetmedi.
 

Parti şimdiden, amaçlarından birinin Direniş'e tehdit teşkil eden güçleri Lübnan sınırına komşu Suriye bölgelerinden çıkarmak olduğunu ilan etti. Ancak İsrail'le çatışma söz konusu olduğunda, Hizbullah'ın özellikle Golan Tepeleri'nde artan ve süregiden bir rol oynamasını bekleyebiliriz.
 

Müdahalenin bedeli
 

Hizbullah'ın müdahil olmasının karşılığında ödemesi muhtemel bir bedel olarak, Pazar sabahı güney Beyrut'u vuran iki roket yalnızca, Direniş'e karşı bir terör kampanyasına hazırlananlar olduğunun işareti.
 

Nasrallah'ın Suriye rejiminin yanında savaşça çağrısı yapmasından sonra olayların gidişatını öngörmek zor, fakat ilk işaretler, gelecek dönemin özellikle Esad'ı devirme hayalinin yavaş yavaş solmasıyla birlikte Lübnan'ın siyasi kuvvetleri arasında artan gerilimler dönemi olacağını gösteriyor.
 

Bu, Hizbullah'ın Lübnanlı muarızlarının Direniş'e ve onun halk tabanına karşı basınç oluşturmak için özellikle Sayda ve Trablusşam'da artan mezhepçi gerilimlerden istifade etmesine yol açabilir.
 

Buradaki kaygı, ülkenin iç güvenlik kuvvetlerinin Trablusşam'daki sonu gelmez mezhepçi şiddeti dağıtma noktasında bütünüyle etkisiz olduğunu göstermiş olmasıdır. Eğer Gelecek Hareketi'nin ve arkasındaki güçlerin devletin iç güvenlik kuvvetlerine hâkim olduğu ortaya çıkarsa, buna şaşırmamak gerekir.
 

Son olarak herkesi, bölgemizin karşı karşıya olduğu krize farklı bir şekilde yaklaşmaya davet ediyorum: Amerikalıların, Avrupalıların ve onlara hizmet eden Arapların, Araplar arasında bölünme ve savaş bırakan sömürgeci mirası canlandırmada başarılı olduğu ölçüde bu, otomatik olarak diğer tarafta başka türlü bir birlik sorusunu gündeme getirecektir ve bu da kimsenin beklemeyeceği sürpriz sonuçlara yol açabilir.
 

Hayal edelim ve ümit edelim!
 

Çeviren: Selim Sezer
 

medyasafak.com