"Rusya İçin Direnme Vakti"

 "Rusya İçin Direnme Vakti"
"İsrail’in diğerlerinin topraklarına yayılmasına direnme kapasitesi olan bütün bağımsız İslam devletlerini elimine etmeye yönelik Siyonist arzulara her zaman hizmet eden Batı, Suriye’yi parçalarına ayırmak için sıkıca bastırıyor."

Rodney Shakespeare 

 

Rusya için direnme vakti. Şimdi veya asla. Diğerlerinin olduğu kadar Rusya'nın da geleceği tehlikededir.

 

Ağustos 2008'de Ruslar Batı ile el ele tutuşma rüyasıyla uyumaktan memnundular. Bu rüya zayıflamaya, İslami devletlerin parçalanmasına da yol açtı ama en azından Rusya'nın bağımsızlığını korudu.


Bu rüya, Amerikalılar ve İsrailliler tarafından cesaretlendirilen Gürcistan; etnik, kültürel ve dil açısından Kuzey Osetya ile müttefik olan Güney Osetya bölgesine karşı acımasız bir saldırı başlattığında nobranca paramparça edildi. Bu, Rusya sınırlarının olabildiği kadar içine girmeyi zorlayan bir Batı ve NATO saldırısıydı.


Batı'nın böyle bir şey yapacağına inanmayan Rusya yavaş tepki verdi. Ama tepki verdiğinde bu etkiliydi. Sonra, 2011'de, ABD, Fransa ve İngiltere Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni Libya üzerinde uçuşa yasak bölge oluşturma kararı için başarılı bir şekilde zorladığında Rusya yine uyudu. Bu bölgenin amacı sivilleri korumak olarak ileri sürüldü, daha fazlası değil.


Ama Batı bu özel uçuşa yasak bölge iznini Libya rejimine karşı genel bir askeri saldırı düzenlemek için genel bir izne çevirmek amacıyla çabucak ve hilekârca davrandı. Ruslar zokayı adamakıllı yuttuklarını geç fark ettiler.

 

Öyleyse Rusya hala mı uykuda? Uyumasa daha iyiydi. İsrail'in diğerlerinin topraklarına yayılmasına direnme kapasitesi olan bütün bağımsız İslam devletlerini elimine etmeye yönelik Siyonist arzulara her zaman hizmet eden Batı, Suriye'yi parçalarına ayırmak için sıkıca bastırıyor. Suriye'den sonra Batı, Siyonist bakış açısını takiben, İran'ın sakatlanması için Lübnan'ı parçalamayı amaçlıyor.


Amerikan ve Siyonist teoride İran'ı ne takip eder? Niçin Rusya olmasın!  Batı İran'ı Rusya'nın yumuşak karnı olarak kabul ediyor ve onu yok etmek istiyor. Moskova gerçeğe uyansa iyi olur zira İran gerçekten Rusya'nın güneydeki siperidir.


Maalesef, Avrupa Birliği boğaz kesen, kafa koparan Tekfircilere silah gönderilmesini önleyen Suriye'ye silah ambargosunu kaldırmayı oyladı. Elbette AB henüz herhangi bir silah gönderilmeyeceğini söylüyor ama bu mutat bir yalan. On beş ton silah gönderen Suudi Arabistan, Türkiye ve Katar gibi AB ülkeleri, özellikle İngiltere ve Fransa da zaten Suriye'deler ve büyük bir askeri kayıptalar. Yapmadıklarına dair bu iddia Rusya'yı bir kez daha aldatma umuduyladır.


Bereket versin ki, Rusya'nın uyanıyor olduğuna dair işaretler var. Gecikmiş olsa bile, Rusya güçlü hava savunma füze sistemleri ulaştıracağını söylüyor.


İsrail uzun süre evvel Yunan S-300 sistemlerine karşı bir askeri tatbikat gerçekleştirdiği ve böylelikle İsrail ve Batı S-300'leri nasıl nötralize edebileceklerini bildikleri için S-300'ler Rusların düşündüğü kadar etkili olmayabilir. Dahası, İsrail “Şayet Rus füzeleri Suriye'ye ulaşırsa nasıl bir tepki göstereceğini bildiğini”, söyledi.

 

Bu yüzden, Rusya'nın savunma füzelerinin himayesi altında Suriye'nin Batılı yahut İsrailli ağır bir hava saldırısından muhakkak korunduğunu kimse düşünmemelidir. Doğrusu, Rusya çok daha güçlü S-400 sistemi göndermeye hazırlanmadıkça, kendisini ve dünyayı Suriye'yi savunma kabiliyeti hakkında aldatacaktır.

 

Ve hata yapmayın; Batı Suriye'ye karşı bir saldırı başlatmak için hızlıca paçaları sıvıyor. İngiltere'de, örneğin, Woolwich'teki bir askerin ölümünü çarpıtarak hükümet tamamıyla savaş çığırtkanı moduna giriyor. Elbette, Noam Chomsky'nin işaret ettiği gibi Batı için İslam ülkelerinde gerçekleştirilen sonsuz suikastları ve savaşları durdurmak basittir. Woolwich saldırısı Batı tarafından (örneğin, insansız hava araçlarıyla) düzenli olarak gerçekleştirilen binlerce zalimliğin ancak birisiydi.


Bununla birlikte, Batı İslam'a karşı şimdiki topyekûn saldırısını sonlandırma niyetinde değil. Özellikle, Tekfircileri Suriye'de finanse ediyor ve silahlandırıyor. Bu durumda Rusya Batı'nın Suriye'de saldırganca bastırdığı hakikatini kabul etmek zorunda kalacak; Suriye'ye karşı bir Batı veya İsrail hava saldırısı çok yakında yapılabilir ve S–300 sistemi düşündüğü kadar etkili olmayabilir.

 

Kuşkusuz cesur bir adım gereklidir. Rusya için cüretkâr yol, Suriye'yi dışarıdan saldırıya karşı koruyacak önlemler için bütün olasılıkları dikkate alacağını ve herhangi bir saldırının derhal, misliyle karşılık bulacağını ilan etmektir.

Batı ve özellikle İsrail her zaman savunmasız birisine ceza almaksızın özgürce saldırabileceğini düşündüğünden ve Rusya herhangi bir saldırının derhal ve misliyle karşılık bulacağını ilan etmedikçe Suriye'ye saldırma hakkı olduğunu varsayacağından bundan azı yetersiz olacaktır.


Rusya için yapılacak bir sonraki şey Amerikalılara asla güvenemeyeceklerini ve ABD ile yapılacak her hangi bir konferansın bağımsız İslam ülkelerinin parçalanmasına devam etmek için sadece bir dalavere olacağını anlamaktır. Daha sonra, İran ile birlikte bir konferans ilan edilmelidir (iyi haber, bunun gibi bir konferans kırk ülkenin katılımıyla 29 Mayıs'ta Tahran'da başlıyor). Durum çok ciddi ve büyük bir savaş kolaylıkla patlayabilir.

 

Bunun ötesinde, İsrail'in dört yüz atom silahı asla unutulmamalıdır. Rusya ordusu ve politik liderliği Suriye hükümetiyle tüm diğerlerinden daha fazla konuşma kapasitesinde olan bir ülke olarak İran'a şiddetle ihtiyaç duymaktadır.


Durum tehlikelidir ama aynı zamanda bu, ABD'nin politik (ve kesinlikle tamamen ahlaki) yetki açısından kaybettiği devlet adamına yakışır bir liderliği dünyaya hatırlatmada Rusya ve İran için muhteşem bir fırsattır.


Bu, diğerlerinin topraklarına Siyonizm'in sonsuz yayılmasına karşı münasip bir direniş için bir fırsattır. İsrail Suriye'nin bir parçasını zaten ilhak etti ve iki bin yıl evvel varlığını iddia ettiği bir devleti yeniden yaratmanın Tanrı tarafından verilmiş bir hak olduğunu ileri sürerek Suriye'nin daha çoğunu ve tüm Lübnan'ı almak istiyor.

Rusya ve İran mutlaka başarılı olmalı.


 

Yazar hakkında:

 

Rodney Shakespeare Jakarta, Endonezya'da bulunan Trisakti Üniversitesi'nde İkili Ekonomiler alanında misafir profesördür. Akademik kariyerini Cambridge'de tamamlayan Shakespeare, Küresel Adalet Hareketi'nin kurucularındandır.  Ekonomik Adalet için Hıristiyan Konseyi'nin bir üyesi olan Shakespear aynı zamanda Bahreyn'de İşkenceye Karşı Komite'nin de başkanıdır.

 

medyasafak.com