Zeyd el-İsa: Suudi Arabistan ve Katar, Irak El Kaidesini Canlandırıyor

Zeyd el-İsa: Suudi Arabistan ve Katar, Irak El Kaidesini Canlandırıyor
Press TV, Londra’dan Irak uzmanı Zeyd el-İsa ile, Irak’taki durum hakkında bir röportaj yaptı. Aşağıda bu röportajın yaklaşık bir çözümlemesi sunulmaktadır.

Press TV: Sünnilerin marjinalleştirildiği yönünde suçlamalar var. Bunu kıracak, bunun tutarlı tarafı olmadığına dair bazı örnekler verebilir misiniz? Ben de bazı örnekler biliyorum ama eminim ki siz bu konuya benden daha fazla hakimsiniz.

el-İsa: Çok teşekkür ederim. Elbette mesele bu. Eğer alandaki gerçeklere bakarsak, bu suçlamaların hiçbir tutarlı tarafı yoktur ve alandaki gerçeklikle uyuşmuyor.

Sünnilerin 8 bakanlığa sahip olduğunu unutmayalım. Bunlardan biri, istifa etmeden önce maliye bakanıydı. Aynı zamanda cumhurbaşkanı yardımcılığı ve başbakan yardımcılığı da var. Bunlar, Suudi Arabistan gibi, Bahreyn gibi, Amerika Birleşik Devletleri'nin sadık ve yakın müttefiki olan ve çoğunluğun baskı altına alındığı ülkelerde azınlıkların sahip olmadığı çok önemli konumlar. 

Ve diğer gerçek: merkezi hükümetin terörizmle mücadele kanunlarını, özellikle de 4. maddeyi Sünnilere karşı yönelttiği yönünde suçlamalar da var. Bunun da tutarlı tarafı yok, çünkü hükümet güçlerini Basra'ya yönelten bizzat Nuri el Maliki'ydi ve Basra halkı terörizmle mücadele kanunlarının en sert uygulamalarına maruz kaldı.  

Diğer gerçek de şu ki, Basra gibi nüfusun ağırlıklı olarak Şii olduğu güney bölgelerinde protestolar gerçekleştiği zaman güvenlik güçleri 24 saat veya 40 saat içinde aşırı orantısız güç kullanarak bu protestoların üzerine yürüdü.

Eğer Anbar'da 5 aydan beri devam eden protestolarla karşılaştırırsak, yetkililer onlara karşı hayli hoşgörülü davrandı ve büyük tavizler verdi. Bu protestoların liderleri bunları görmeyi inatla reddetti, müzakere etmeyi inatla reddetti, hiç kimsenin kendi adlarına müzakere etmesini kabul etmedi ve hükümeti devamlı olarak marjinalleştirme ile suçladı.

Şimdi ilave olarak, eğer Kürtlerin hükümeti otoritesini Kürt bölgesel hükümeti üzerine yaymakla suçladığını söylerseniz, şunu diyebilirim ki Kürt bölgesel hükümeti, adından başka her şeyiyle bağımsız bir devletmiş gibi tamamen bağımsız olarak hareket etti. Hükümetin dış politikasına giderek ters düşen kendi dış politikasına sahip. Parasını merkezi hükümetten alan ama merkezi hükümeti dinlemeyen kendi güvenlik güçlerine sahip, kendi yargı sistemine sahip.

Dolayısıyla tüm bu suçlamaların tutar tarafı yok ve her şeyin en üstünde, şiddetin, El Kaide'nin güç ve etkisinin dramatik artışı var. Bu, Suudi Arabistan ve Katar'ın Suriye'deki El Nusra Cephesi'ne verdiği silahlarla, finansmanla, maaşlarla, lojistik destekle doğrudan bağlantılı. Irak El Kaidesinin lideri açıkça, Suriye'deki El Nusra Cephesi'nin Irak El Kaidesinin bir parçası olduğunu söyledi. Nusra Cephesi'nin lideri, Irak'taki El Kaide'nin piyade askeridir.


Bu, Suudi Arabistan ve Katar'dan gelen bütün finansmanın, bütün lojistik desteğin, silahlandırma ve maaş ödemelerinin Irak El Kaidesini yeniden canlandırmak ve ona hayat vermek için gönderildiği meselesine dair bütün şüpheleri gideriyor ve işte bu yüzden, Sünni bölgesindeki protestoları da kullanan El Kaide'nin becerilerinde bu dramatik artışı görüyoruz.

Press TV: ABD'nin teröristleri kışkırtmak ve finanse etmek ve Maliki'nin hükümetine zarar vermek üzere Katar, Suudi Arabistan ve Türkiye'ye yeşil ışık yaktığını düşünüyor musunuz?

el-İsa: Buna kesinlikle şüphe yok. ABD yönetiminden gelecek izin ve yeşil ışık olmadan kendi başlarına hareket edemezlerdi. Bu durum, pek çok makalesinde Suudi Arabistan ve Katar'dan gelen ve son dönemde yoğunlaşan finansman ve silahlandırmayı gösteren New York Times tarafından belgelendirildi. Ayrıca gazete, para ve silahların büyük bölümünün, El Kaide'nin bir parçası olan El Nusra Cephesi'ne gittiğini ve onu en ölümcül ve en vahşi güç haline getirdiğini söyledi.

Bu arada, Suudi Arabistan'ın desteğiyle ve Suudi yetkililerin ödediği maaşla dünyanın her yerinden Suriye'ye devasa boyutlarda paralı asker akını gerçekleşirken, onların dışişleri bakanı, bütün gerekli araçları kullanmanın mükemmel bir fikir olduğunu söyledi. Eyman el Zevahiri cevaben merkez cephenin Suriye'de olduğunu, yeterince kaynaklara sahip oldukları için Irak El Kaidesinin bütün kaynakları El Nusra Cephesi ile paylaştığını söyledi.

Şimdi ellerini bir hayli güçlendirdiler ve bunun Irak sokaklarındaki sonuçlarını görüyoruz. Kitle katliamları büyük ölçüde mezhepçi bir nitelik taşıyor ve Irak'ın büyük nüfusunu, yani Şiileri hedef alıyor. Bazı durumlarda ise mezhep savaşını kışkırtmak için Sünnileri hedef alıyor ki bu, temel olarak Suudilere hizmet edecektir. Suudiler kendi halklarını, hâlâ Sünnilerin koruyucusu olduklarına ikna etmekte zorlanıyorlar. Hükümet meşruiyetini Vehhabi-Selefi dini yapısından alıyor ve halk, Suudi rejiminin Mısır ve Yemen'deki zalim rejimleri desteklediğini gördü. Onlar halkı, Sünnileri desteklediklerine ikna etmeye çalışıyorlar ve bunun için, Şiilerden, temel olarak da İran İslam Cumhuriyeti'nden gelen varoluşsal tehditle mücadele ediyor görüntüsü vermek için bir mezhep savaşı görmek istiyorlar.  

Ama gönüllülerin Irak'a döndüğü doğru çünkü onlardan yeterince var. Bu acımasız bombalama kampanyasını başlattılar çünkü çok fazla kaynakları var ve Irak'ı zayıflatmaya umutsuzca ihtiyaç duyuyorlar, zira Irak Suriye'deki El Nusra Cephesi'nin silahlandırılmasına ve finanse edilmesine inatla ve kesin olarak karşı çıkıyor. Çünkü bunun geri tepeceğini çok iyi biliyorlar ve Irak üzerindeki etkilerini de görüyoruz.

Press TV: Buradaki resmi anlamaya çalışıyorum. Bir tarafta Suriye'de olanlar, Suriye savaşı var ve diğer tarafta Irak'ta olanlar var. Varsayılan senaryolardan sonra burada bulunan ülkeleri istikrarsızlaştırmakla ilgili ne düşünüyor olabilirler? Suriye'de 2014'te beklediğimiz gibi bir tür referandum mu göreceğiz yoksa şiddet ve ölüm yoluna giren Irak'ı mı görmeliyiz?

Yani, ABD ve bölgesel müttefikleri olan ülkelerin Suriye karşısında Irak'la ilgili olarak ne düşündüğünü anlamaya çalışıyorum. Oradaki konuğumuz pek çok savaşçının Irak'a döndüğünü söyledi. Irak'taki şiddetin devam ettiğini mi göreceğiz? İki yıldır Suriye ve Irak'ta olduğu gibi bir iç savaş mı göreceğiz?

el-İsa: Bunun arkasındaki düşünce giderek açık hale geliyor. Başlangıçta Suudi Arabistan ve Katar tarafından benimsenen strateji kısa sürede Suriye hükümetini yıkma hedefine dönüştü.

Artan etkileri üzerinden El Kaide'yi, Suriye'ye yoğunlaşıp orayı düşürmeleri halinde Irak'ın otomatik olarak düşeceğine, Suudi Arabistan'daki Vehhabi-Selefi hükümetiyle stratejik ittifakı olan ve Katar tarafından da desteklenen bir Sünni radikal hükümetin kurulacağına ikna etti.


Düşünce buydu ve işte bu yüzden Eyman el Zevahiri bütün takipçilerine Suriye'ye yoğunlaşma çağrısı yaptı ve onlar da bunu izledi. Fakat Suriye rejimini devirme yönünde ortaklaşa sürdürdükleri acımasız çabalar ve yoğun kampanya ile geçen bir yıldan sonra hâlâ mücadele ediyor ve bu yüzden düşünce dramatik şekilde değişti ve şimdi Irak'ı zayıflatmak, Irak'ı istikrarsızlaştırmak için Irak'a dönmeleri gerektiğini düşünüyorlar. Çünkü Suudiler 2003'ten beri Irak'ı en büyük tehdit olarak algıladı ve bu ülkedeki demokratik dönüşümü hiçbir zaman anlamadı. 2012'ye kadar Irak'ta diplomatik temsilleri de olmadı.

 

medyasafak.com