"Suriye, Gerici Körfez Despotları ve İlerici Araplar Arasında Savaş Alanı"

"Suriye, Gerici Körfez Despotları ve İlerici Araplar Arasında Savaş Alanı"
İngiltere’deki Suriye Gençliği grubunun eş kurucusu Danny Makki, Suriye Ordusu’nun ülke çapında isyancıların elinde olan çok sayıda şehrin özgürleştirilmesinde yakın zamanda elde ettiği zaferlere dair fikirlerini paylaşmak üzere Press TV’nin Tartışma programına katıldı.

Makki: Suriye, gerici Fars Körfezi despotları ve ilerici Araplar arasında savaş alanı

 

Press TV

 

İngiltere'deki Suriye Gençliği grubunun eş kurucusu Danny Makki, Suriye Ordusu'nun ülke çapında isyancıların elinde olan çok sayıda şehrin özgürleştirilmesinde yakın zamanda elde ettiği zaferlere dair fikirlerini paylaşmak üzere Press TV'nin Tartışma programına katıldı.  


Aşağıda bu röportajın yüzeysel bir çözümlemesi sunulmaktadır.

Press TV: Suriye güçlerinin sahada pek çok başarı elde ettiğini görüyoruz. Sizce genel olarak ne değişti?

Makki: Temel olarak gördüğümüz şey Suriye ordusunun, bazı bölgesel Arap ülkeleri tarafından finanse edilen silahlı grupların sürdürdüğü konvansiyonel olmayan bir savaşla baş etmede askeri stratejisini değiştirdiğidir.

Mesele şu ki, Kuseyr son zamanlarda Suriye ordusunun kazandığı tek zafer değil. Son dört-beş ayda, Halep'den Deraa'ya, Şam'daki Daraya gibi bölgelere kadar pek çok başka zafer kazanıldı ki buralar muhalefetin, Şam'a ve diğer bölgelere terörist saldırılar gerçekleştirmede üs olarak kullandığı çok önemli stratejik bölgelerdi.

 
Kuseyr askeri savaş alanı bakımından önemlidir, demografik anlamda da çok çok önemlidir. Bunun nedeni sadece Lübnan sınırlarına yakın olması değil, aynı zamanda Kuseyr'in Humus bölgesindeki isyanın başkenti ve silahlı grupların Suriye'deki diğer bölgelere saldırılar düzenleyebileceği temel bölgelerden biri olmasıdır.


Suriye'de olanın bir iç savaş olduğunu söyleyen konuğunuza cevaben, bu anlatının tamamen yok olduğunu söyleyebilirim. Çünkü bütün dünya Suriye'de olanın çok sayıda Arap ülkesinin ve uluslararası topluluğun Suriye toprağı üzerinde sürdürdüğü jeopolitik bir vekâlet savaşı olduğunu görüyor.

Bu, başkanla halkı arasında bir mücadele veya savaş olmadığı gibi, Suriyelilerin kendileri veya kardeşleri arasında bir savaş da değildir.

Bu temel olarak ılımlılık ve aşırıcılık arasında bir savaştır; temel olarak ilerici Arap milliyetçiliği ve Arap ülkelerinin modernleştirilmesi ile, Fars Körfezi'nin Arap ülkelerinin gerici, gelişmeyen politikaları ve çok sayıda başka Arap ülkesi arasındaki bir savaştır.

Dolayısıyla Suriye'de olan şeyin bir iç savaş olduğunu söyleyemeyiz, bunun bir ideolojik düzeyi, bir sosyal düzeyi ve kesinlikle bir siyasi düzeyi vardır.

Şimdi Halep'te ve diğer bölgelerde askeri operasyonlar düzenlenecek olması temel olarak, Kuseyr'in Suriye ordusunun daha fazla sahayı kazanması için bir sıçrama noktası olacağını ve Suriye Ordusu'nun Suriye toprakları üzerindeki hegemonyasını büyüteceğini gösteriyor. 

Press TV: Bay Makki sizin diğer konu hakkındaki fikriniz nedir? 

Makki: Başkan Esad'ın gideceğine veya kalacağına, demokratik seçimler yoluyla Suriye halkı karar verecektir, gitmesi gerektiğini söyleyen gözlemciler veya gitmesini isteyen Batı ülkeleri değil.


Esad, egemenliğinin Batı ülkeleri veya bazı bölgesel Arap hükümetleri tarafından ihlal edilmesini istemeyen egemen bir ülkenin devlet başkanıdır.

Suriye'de mezhepçi bir savaş yaşandığı fikrine dair olarak şunu söyleyebilirim ki, Suriye Ortadoğu'nun en büyük devletlerinden biridir ve çok heterojen bir nüfusa sahiptir. Orada Sünniler, Aleviler, Hristiyanlar yüzyıllardır yan yana bir arada yaşıyorlar.

Mezhepçilik, Amerikalılar tarafından yaratılmış bir olgudur. Onlar Irak'a girdikleri zaman istikrarsızlık ve temel olarak mezhepçi bir savaş yarattılar.


Mezhepçilik temel olarak bir Batı gündemidir ve şu anda Suriye'de kullanılıyor.

Ben Şam'dan bir Sünni'yim. Şam ve Halep'teki ve Suriye çapındaki genel olarak Sünni ticari sınıflar istikrar ve barış bakımından geniş bir şekilde hükümeti destekledi ve rejim değişikliğini desteklemedi. Esad'ın hâlâ iktidarda olmasının nedeni nüfusun çoğunluğunun rejim değişikliğine karşı olmasıdır. Sünni ticari sınıflarının önemli bir bölümü, Somali ve Afganistan gibi ülkelerde gördüğümüz aşırıcılık, barbarlık ve radikalleşme getirmeye çalışan yabancı destekli militanlardan, özellikle de El Kaide ve El Nusra'dan gelecek aşırıcılık ve Vehhabizm tehditleri nedeniyle Esad'ın iktidarda kalmasını istemiştir.


Bu bir mezhep savaşı değildir ve Esad, mezheplerinden bağımsız olarak bütün Suriyelilerin devlet başkanıdır.

Suriyelilerin bir anayasası var ve onlar vatandaşlık bağıyla birleşmişlerdir. Bu kavram Fars Körfezi'nin pek çok Arap ülkesinde bilinmez. Dolayısıyla Suriye'de mezhep savaşı olduğu, Batılı yetkililerin anlatısıdır.


Press TV: Bay Makki, özellikle Kuseyr gibi yakın zamanlarda özgürleştirilmiş bölgelerde gerçekleşen büyük yıkımı düşündüğünüzde, diğer konuğumuzun söylediği gibi, bu bir iç savaş olsaydı size göre Suriyeliler Suriyelilere karşı savaşır mıydı? Suriyeliler kendi ülkelerine bunu yapar mıydı? 

Makki: Batı başkentlerinde üretilen, Suriye'de barışçıl devrimci bir ayaklanma olduğu yönünde bir konsept vardı.

Halkın yaşamında, ailelerinde, sivil altyapıda bu yıkım düzeyini gördüğümüzde, temel olarak, Suriye'de uygulanan Batılı gündemler olduğunu ve silahlı gruplar ve milislerin bu gündemlere hizmet etmek üzere kullanıldığını görüyoruz. 
 

Bir noktaya gitmemiz gerekiyor: Suriye, El Kaide'yle uğraştı. Afganistan'da Ruslara karşı savaşması için El Kaide'yi kimin yarattığını hatırlayalım; Sovyetler Birliği varken Ruslara karşı bir vekâlet savaşı yürütmek üzere El Kaide ve Taliban'ı yaratan ve finanse eden ABD'ydi. El Kaide'yi yarattılar, onlara para ve silah verdiler ve sonra El Kaide, Ruslarla savaştıktan sonra onlara döndüler. 


Mesele şu ki, Amerika Suriye'de El Kaide ile doğrudan müttefiktir. Amerika Suriye'deki El Kaide ve El Nusra üyelerine Stinger füzeleri göndermek istiyor. Suriye devlet başkanını “kasap” diye anmıştı, fakat Amerikalılar Irak'ı işgal ettiği zaman ne kadar Iraklı sivili katlettiler? Vietnam'ı işgal ettikleri zaman ne kadar Vietnamlı sivili öldürdüler? Son 50 yıl içinde Kore'de, Panama'da, Guatemala'da ve başka pek çok ülkede kaç insanı öldürdüler?  

Amerika, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana uluslararası düzeyde 50 rejim değişikliği girişiminde bulundu. Bir milyon Iraklıyı öldürdüler.  

Press TV: Bay Makki, sizce bu noktada Suriye'de barış nasıl yeniden tesis edilebilir? Cenevre'de görüşmeler olacağını biliyoruz. Bu görüşmelerin durumda bir değişiklik yapacağını düşünüyor musunuz?  


Makki: Suriyeliler olarak bir siyasi bir çözümü ümit edeceğiz, fakat muhalefet ve İngiltere, Fransa, Amerika gibi diğer ülkeler ile bölgesel despotik, gerici Arap rejimleri siyasi çözümü reddetmeye ve bloke etmeye devam ediyor. Böyle bir çözüm, krizi sona erdirme çağrısı yapacak ve Katar, Suudi Arabistan ve Türkiye'den, gerçekte Özgür Suriye Ordusu değil, çoğu şaibeli ve aşırıcı İslamcı gruplar olan Suriyeli isyancılara ölümcül silah ve cephane gönderilmesini durduracaktır.  


Konuğunuzun tartıştığı konsepti bilmiyorum, fakat mesele şu anda Batı'nın, kendileri diktatör olan fakat Suriye'de özgürlük ve demokrasi istediğini söyleyen gruplarla doğrudan doğruya müttefik konumuna olmasıdır.

Erdoğan Türkiye'deki protestocuların vandallar, Suriye'deki protestocuların ise özgürlük savaşçıları olduğunu söylerken, çifte standart düzeyini ortaya koyuyor…

[Lee Kaplan'a cevap olarak]: Hizbullah Suriye sınırlarında. Batı ülkeleri ve Libya tarafından Suriye'ye gönderilen 40 bin cihadçı nerede? Amerika'dan bahsettiniz, Amerika Libyalı cihadçıları, Afgan cihadçıları ve bütün cihadçıları finanse etti. Amerika, tarihin yanlış tarafındadır.
 

Çeviren: Selim Sezer
 

medyasafak.com