Suriye ve Komplo Teorileri: Bu Bir Komplo
- Medyasafak.net
- ANALİZ
- 22.03.2012
Kullanılmaya müsait başka bir “açık”, Suriye ve İran arasında giderek büyüyen ittifaktı. “Muhtemel eylem, Sünnilerin İran etkisiyle ilgili korkuları üzerine oynamaktı.” Bütün bunlar sık sık abartılsa da orada kullanılmak üzere duruyorlardı. “Buradaki yerel Mısırlı ve Suudi misyonları, mesele üzerinde dikkatle duruyorlar.
Felicity Arbuthnot
“Düşmanla karşılaştık, o bizdik” (Walt Kelly, 1913-1973.)
Politik analizci Mahdi Darius Nazemroaya, Kasım 2006 yılında ABD'nin Ortadoğu ile ilgili planlarının ayrıntısını yazdığı makalesinde şunları söylüyordu: “Ortadoğu” ifadesi 2006 Haziranı'nda Telaviv'de dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice tarafından (ki kendisi, Batılı medya tarafından bu sözcüğü uydurduğu için beğenilmişti) daha empoze edici ve daha eski bir deyimle “Büyük Ortadoğu” ifadesiyle değiştirildi.”
Yeni Dünya haritasının yazarının, Yeni Dünya'nın Yeni Dünya Düzeni'ni planladığını kavrayana kadar akıl sağlığı, bunun çok tantanalı ve abartılı bir ABD fantezisi olabileceğini söylemekte. Albay Ralph Peters, 1997 yılında yayınladığı ve şu ana kadar alanında basılmış en müthiş makalesinde şunları ifade etmişti: “Barış olmayacak. Hayatımızın geri kalan kısmındaki her anda farklı şekillerde çok miktarda çatışmaya tanık olacağız. Şiddet dolu çatışmalar gazete manşetlerini dolduracak. ABD silahlı kuvvetlerinin de facto rolü, ekonomimiz için dünyanın güvenliğini sağlamak ve buraları bizim kültürel saldırılarımıza açmak olacaktır. Bu amaçlar için makul miktarda insan öldüreceğiz.”
Bu arada Peters, “gelecek savaşları”ndan sorumlu olduğu İstihbarat Kurmay Başkan Yardımcısı'nın ofisine atanmıştı. Onun Irak planlarında, -Iraklı olmadığın sürece- sorun yoktu ve son derece müthiş işliyordu. Nazemroaya'nın makalesi yayınlandıktan bir ay sonra, 2004-2007 yılları arasında görev yaptığı ABD'nin Şam Büyükelçiliği'nde Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu Masası direktörü William Roebuck, Suriye hakkında yılsonu için bir strateji hazırlamaktaydı. Ardından Başkan yardımcılığına yükseldi. Konu başlığıysa şöyleydi: “Suriye Yönetimi'ni 2006 sonunda etkileyecek” “Suriye, 2006 yılında, 2005 yılında olduğundan daha güçlü bir pozisyon aldı. Başkan Esed'in konuşması: “giderek artan özgüven.” Bu, onu “hatalara ve yanlış tasarlanmış kararlar”a götürebilir. Bize yeni fırsatlar sunabilir.” Oysa: “İlave çift taraflı ya da çok taraflı baskı, Suriye'yi köşeye sıkıştıracaktır”.
Açıkça daha hırslı başka bir planının olduğu belli oluyordu: “Bu kanal, güvenlik açıklarının değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyar. Amerikan hükümetinin gönderebileceği sinyaller, yapacağı açıklamalar ve hayata geçirebileceği eylemler olabileceği tavsiyesinde bulunur. Bu da önümüze gelen bu tür fırsatların değerlendirilmesi olasılığını artıracaktır.” Öneriler: “ayrıntılandırılmış ve gerçek eylemlere dönüştürülmüş olmalı. Bu tür fırsatları avantajlı hale getirebilmek için hızlı hareket etmeliyiz.” (hayır, o bir La Carre, Forsyth ya da Fleming değil, Şam'da bir “Diplomat”.)
“2006 sonları yaklaşırken” diye yazıyor Roebuck, “Beşşar…son iki yıldakinden çok daha güçlü görünüyor. Ülke ekonomik açıdan istikrarlı ve bölgedeki gelişmeler, Suriye'nin çıkarına olacak gibi görünüyor.” Bununla birlikte: “yönetimin açıkları ve ülkeyle ilgili belirsiz konular Beşşar üzerinde baskı oluşturma fırsatı sunabilir… Bu açıkların bir kısmı, (Lübnan'daki karmaşık noktalar da dâhil olmak üzere) “rejim üzerinde baskı oluşturmak için istismar edilebilir. Beşşar'ın dengesini kaybetmesine yol açacak ve güvenliğini sarsacak eylemler, bizim çıkarımızadır.” Başkan'ın “hataları tahmin edilmesi oldukça zordur ve buradan çıkacak faydalar değişebilir, tabii biz hızlı hareket ederek karşımıza çıkan fırsatların avantajlarını değerlendirebilirsek…”
Bir “açık nokta” diye yazıyor Roebuck, “Beşşar Esed'in Suriye'nin onurunu ve uluslararası itibarını korumada karşılayacağı sıkıntılardır.” Gurur ve “koruma” açıkça şok edici bir kavramdır. Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri'nin, 14 Şubat 2005 yılında, arkadaşı Ekonomi eski Bakanı Basil Fuleyhan, yirmi bürokrat ve korumayla birlikte arabasının altına yerleştirilen devasa bir bombanın patlaması sonucu suikasta öldürülmesi olayının yargıya götürülmesiyle birlikte, bu “açık” kullanılabilir. Arkada başka bir Ortadoğu trajedisi varken, kanıtlanmamış suçlamalar, İsrail, Hizbullah ve çok miktarda başkalarına yöneltildi. Fakat Roebuck bunun “mahkemenin oluşmasını beklemeksizin bu ham öfkeyi kullanmak için bir fırsat” olduğu konusunda ısrarlı.
Kullanılmaya müsait başka bir “açık”, Suriye ve İran arasında giderek büyüyen ittifaktı. “Muhtemel eylem, Sünnilerin İran etkisiyle ilgili korkuları üzerine oynamaktı.” Bütün bunlar sık sık abartılsa da orada kullanılmak üzere duruyorlardı. “Buradaki yerel Mısırlı ve Suudi misyonları, mesele üzerinde dikkatle duruyorlar. Konuya daha fazla bölgesel ilginin gösterilmesi ve bu ilginin yaygınlaşması için onların hükümetleriyle daha yakın koordine olmalıyız.” Sünni liderler üzerinde çalışılabilir. Daha da açığı, Irak tarzı bir böl-yönet modeli (üzerinde durulmalıdır). Tabii ki “bölme” stratejisi, ülkeyi yöneten aile ve meclis üzerinde yoğunlaşmalı, üyelerini birbirine daha yakın hale getirmektense buradaki çatlakları daha da derinleştirecek ve en içerdeki halkayı daha da zayıflatacak, hedefi belli yaptırımlarla birlikte yürütülmeli. Halk “sürekli yolsuzluklara ilişkin haberlerle uyarılmalı, halka bunu hatırlatmanın yolları bulunmalı”.
Kullanılacak başka bir boyut, “Haddam faktörü”dür. Abdülhalim Haddam, 1984-2005 yıllarında Başkan Yardımcısı'ydı, 2000 yılında, Beşşar Esed'in başkanlığı devralmasıyla babasının ölümü arasındaki aylar boyunca başkan gibi hareket etmekteydi. Hariri'nin ölümünden sonra Başkanlık hevesleri olan Haddam'la Esed arasında küçük bir çatlak oluştu. Haddam'a yönelik ihanet suçlamalarının geçerliliği vardı. İktidar partisi diyor Roebuck, “…İçinde Haddam geçen her haberi, her anektodu büyük bir hassasiyet ve ilgiyle takip ederdi. Biz Suudileri ve diğerlerini Haddam'ın kendi medyasını kurmaya izin vermelerine teşvik etmeliyiz. Suriye rejiminin kirli çamaşırlarını ortaya dökebileceği mekânlar temin etmeliyiz.” Dahası, şunu da vurguladı: “Rejimin aşırı tepkisi, içinde bulunduğu izolasyonu artıracak ve Arap komşularına daha fazla yabancılaşmasını neden olacaktır.”
14 Ocak 2006'da Haddam sürgünde bir hükümet kurdu ve yılsonuna kadar Esed hükümetinin ömrünün sona ereceği öngörüsünde bulundu. Şu an muhalefet lideri olarak sunulurken, İsrail 2. Kanalı'nda ABD ve AB'den Suriye yönetimini devirmek için para aldığı iddia edildi.
Bay Roebuck'ın çok yaratıcı ekstra planlarını da buna dâhil etmek gerekirse: “Bir dış kumpas olduğu yönündeki şayiaları ve sinyalleri teşvik etmeli.” Bu amaçla: “Mısır ve Suudi Arabistan gibi bölgesel müttefiklerin, Haddam ve Rifat Esed gibi figürlerle buluşmaları teşvik edilmeli. Ardından toplantılardan uygun sızdırmalar yapılmalı. Bu, aşırı tepkiyi dengeleme ihtimalini artıracaktır.”
Beşşar'ın amcası Rifat Esed, 1982 yılında Hama şehrini dümdüz ederek 30 bin insanı katleden Savunma Güçleri sorumlusuydu. “İnsan hakları ihlalleri” çığırtkanlığının yapılmasına neden olan kaygılar bu kadarmış. Rifat Esed Londra'da sürgünde ve güven içinde yaşıyor. Haddam da Paris'te ikamet etmekte. Burada çok tehlikeli bir devirme arzusu var: “Beşşar, belirli bir düzende reform iradesi gösteriyor ve bunun onun Suriye'ye bir borcu olduğuna inanması son derece mümkün. Bu adımlar, yurtdışındaki Suriyelilerin ülkeye daha fazla yatırım yapmasını sağlayacak ve şeffaflığı artıracaktır.”
Çözüm mü? “Beşşar'ın reform çalışmalarını halka açık bir şekilde sorgulamanın yollarını aramak.” Gerçekte, onları zayıflatmak için gerekirse yeri-göğü oynatmayı göze almak denirse daha açık bir ifade olur. Dahası: “Suriye yabancı dış yatırımda somut bir artış kaydetti”; devamla: yabancı yatırımlar “yıldırılmalı”dır.
Mayıs 2006'da Roebuck, Suriye askeri istihbaratının protestosundan şikayet ediyor: “Onlar, ABD'nin Suriyeli Kürtlere askeri eğitim ve ekipman sağladığına inanmaktaydılar.” Bir kez daha Irak modeli. Cevap şuydu: “Kürtlerin şikâyetleri üzerinde dur…” Bu, yine de: “Dikkatlice ele alınması gereken bir konudur, zira Suriye'de Kürt sorununun yanlış bir tarzda öne çıkartılması, Suriye sivil toplumunun Kürtlerin hedefleri hakkındaki şüphelerinin bizim sorumluluğumuz altında olduğu şeklindeki bir algıya yol açabilir.”
“Sonuç bölümü”nde, bu utanç verici ve bayağı belge şunları ifade ediyor: “Sonuç, Beşşar'ın yeni yıla olduğundan daha güçlü bir şekilde girmesidir” ki bunun anlamı, rejimin açıklarının aranmaya devam edilmesidir. “Biz, bundan yararlanmaya hazır olursak onun karar mekanizmasını dağıtmak için fırsatlar teklif edilecektir: Bu da onun dengesini bozacak hatalarının bedelini ödettirecektir.” Bu belgenin kopyaları şuralara verilecektir : “Beyaz Saray, ABD Dışişleri Bakanlığı, ABD Hazine Bakanlığı, ABD'nin BM'deki misyonu, ABD Milli Güvenlik Kurulu, ABD Merkez Komutanlığı, Arap Birliği ve AB ülkeleri.”
Belgenin kopyasını alan tek elçilik, ABD'nin Telaviv elçiliğidir. William Roebuck, Irak'ın işgal edildiği ilk yıllarda (2000-2003) Telaviv'deki elçilikte çalışmıştır. 2009'da Bağdat'ta yardımcı politika danışmanıydı: “Irak'ta kritik 2009 seçimlerine destek toplamaya çalışıyordu.” “Özgür, adil ve demokratik” bir seçimdi, insanlar şayet “doğru” şekilde oy vermezlerse kendilerinin çocuklarının bile öldürülebileceği söyleniyordu.
Şam bağlantısı Wikileaks nezaketini de beraberinde getirdi. Albay Peters, Fox haber bülteninde Wikileaks'in kurucusu Julian Assange'a suikast yapılması çağrısında bulundu. O öldürülmeliydi. Kırk saniyelik klip dinlemeye değerdi. Albay aynı zamanda Owen Patterson müstear ismiyle de olsa edebi ve gerilim romanları da yazan biridir. Kim bilir, belki de yaşadıkları bir rüyaydı.
Global Research sitesinde yayınlanan bu makale Hüseyin Şahin tarafından medyasafak.com için çevrildi.