Pepe Escobar: Hizbullah Yüzünün Akıyla Hareket Ediyor

Pepe Escobar: Hizbullah Yüzünün Akıyla Hareket Ediyor
Beyaz Saray sözcüsü Jay Carney’ye göre "hükümet yanlısı güçler" kazanmak için, “zulüm ortaklarının” – Hizbullah ve İran’ın – desteğine ihtiyaç duydu. O halde soralım: Suudi Arabistan, Katar ve CIA tarafından silahlandırılan “isyancı”lar, ki Nusra Cephesi'nden bahsetmiyoruz bile, neyin ortakları? “

Hizbullah yüzünün akıyla hareket ediyor
 

Pepe Escobar
 

Asia Times
 

“Suriye'nin Dostları” şoka girdi. Çok övündükleri “isyancıların kontrolündeki” Kuseyr kalesi gitti. BBC'nin şu başlığı her şeyi özetliyor: "Suriye çatışması: ABD, Kuseyr kuşatmasını kınadı.”  

Beyaz Saray sözcüsü Jay Carney'ye göre "hükümet yanlısı güçler" kazanmak için, “zulüm ortaklarının” – Hizbullah ve İran'ın – desteğine ihtiyaç duydu. O halde soralım:  Suudi Arabistan, Katar ve CIA tarafından silahlandırılan “isyancı”lar, ki Nusra Cephesi gibi cihadçılardan bahsetmiyoruz bile, neyin ortakları? “Özgürlük ve demokrasi”nin mi?

Yolu açın, gerçekler gelsin. Bu, NATO-KİK-İsrail ekseni [1] için korkunç bir yenilgidir. “Kesinlikle Özgür Olmayan Suriye'nin Ordusu” (ÖSO) çetelerinin ve onların dışındaki cihadçı çetelerin Lübnan'dan Humus'a giden tedarik hatları gitti. Suriye Arap Ordusu (SAO) bundan sonra Humus şehrine ve Humus eyaletinin tümüne yönelecek. Son durak, Halep'in halen ÖSO kontrolünde olan iki-üç banliyösü olacak.

Batı'da Kuseyr'in yine ÖSO tarafından gerçekleştirilen bir “taktik geri çekiliş”ten başka şekilde değerlendirilmesinin yolu yok. İsyancılar “çekildiklerinde” ısrar ediyorlar. Saçmalık. Tarumar edildiler.

Özetle olan, tam olarak şudur: Kuseyr, en az 18 aydan beri, ÖSO'nun bir parçası olan, Humus merkezli el Faruk Tugayı'nın kontrolündeydi. Altı ay önce SAO, şehirden çok uzak olmayan ve Şam-Halep ticari bağlantıları için temel önemde olan kuzey-güney otoyolunu zaten temizlemişti. 

Kuseyr, ÖSO için temel bir silah deposu olarak stratejik öneme sahipti; Lübnan Sünnileri durmak bilmeden, Bekaa vadisi üzerinden onlara silah gönderiyordu. Arkasından Hizbullah devreye girdi; o sırada Kuseyr'in 30 bin kişilik nüfusunun önemli bir bölümü Lübnan veya Ürdün'e gitmiş durumdaydı.  

SAO'nun nihai, kurnaz taktiği Halep merkezli Tevhid tugaylarının el-Faruk'a yardım etmek üzere Kuseyr'e gizlice girmelerine izin vermek oldu. ÖSO'nun önde gelen bu iki tugayı uygun şekilde çembere alınınca, SAO hücuma geçti. Gerçekten de kasabada, yakınlardaki az sayıda çiftçi dışında sivil yoktu. Soykırım filan olmadı.  

Ve ardından Paris kimyasallardan bahsetmeye başladı 

NATO-KİK ekseni ne zaman öğrenecek? Hizbullah lideri Şeyh Nasrallah, bir konuşma yapıp zafer sözü vererek şöhretini riske attı. Bir kez daha, söylediğini yaptı. Batı anlatısının aksine, Hizbullah bunu kendi başına yapmadı; SAO, Hizbullah ve en üst düzey taktikleri uygulayan ve kent savaşı bilgisini sergileyen İranlı uzmanlar tarafından koordinasyon içinde gerçekleştirildi.  

Son aylarda ABD'li Think Tank kuruluşlarında Hizbullah'la Suriye içindeki El Kaide bağlantılı cihadçıları kapıştırma fantezisinin kurulduğu da kolaylıkla unutuluyor. İstedikleri oldu. 

Ancak Hizbullah savaşçıları aşırı yayılmaya ve Suriye'ye Lübnan sınırından yaklaşık 10 km mesafede olan Kuseyr'den daha fazla girmeye teşebbüs etmiyor. Onların pratikteki “misyonu”, Lübnan sınırının Suriye tarafını emniyete almaktır.

Ve harika zamanlamadan da bahsedelim: Kuseyr'in “düşüşü”, Paris tarafından yönetilen korkunç bir kimyasal silahlar propagandasını beraberinde getirdi. Fransız Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, soluk almadan, “Beşar'ın ordusu”nun “isyancılara” karşı sarin gazı kullandığını anlatıyor. Fransız medyası, müdahaleye dünden hevesli.  [2] 

Bununla birlikte küçük bir sorun var. Le Monde veya Liberation'un duygulara hitap eden haberlerinin arasında kaybolsa da, Fransız bilimsel analistleri – biri Le Monde muhabirleri tarafından alınmış iki numune temelinde – sarinin hükümet tarafından mı yoksa “isyancılar” tarafından mı kullanıldığını belirleyemedi. BM uzmanları, resmi raporlarında, çok daha fazlasını kabul etti.  

O halde bir kez daha – Hizbullah'la uğraşmayın. Washington, Londra, Paris, Tel Aviv, Riyad ve Doha'daki kulak parçalayan öfke düzeylerini hayal edebiliriz. Onların "yanıtı" – veya intikamı – Lübnan'ın ateşe atılmasını da içerebilir. Emperyalistlerin Brookings Institution tarzı alışılageldik maiyetleri, şimdiden Ortadoğu'nun "saldırgan Rus-İran eksenine” gitmesinin yasını tutuyorlar. [3] Peki İslamcı, Batı yanlısı bir kukla devlet kurmak için Suriye'yi bütünüyle yok etmeye meyilli saldırgan NATO-KİK-İsrail ekseni ne olacak? 

Susan ve Samantha şov
 

Ve şimdi, dramayı yoğunlaştırmak üzere yeni ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice ve ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'ndeki yeni büyükelçisi Samantha Power sahnede. Hillary Clinton ile birlikte bu kişilerin, Libya'nın bombalanması ve yıkımı sonucunu getiren “insani müdahale”nin üç meleği olduğunu hatırlamakta her zaman yarar var.

Susan ve Samantha hangi sil baştan stratejisini getirirse getirsin, Rusya ve Çin veto edecektir. Dahası, Washington bile bütün seçeneklerin tehlikeli olduğunu kabul ediyor. [4] Bu girişimin başını çeken Türkiye, Taksim/Gezi işgali/Kahrolsun diktatör girdabına sürüklenmiş durumda ve sıkışmış haldeki Erdoğan'ın düşüneceği en son şey, kaybeden “isyancılar” takımını daha fazla güçlendirmek olacaktır.

Washington ve Moskova'nın birlikte desteklediği 2. Cenevre görüşmelerine gelince, bir sonraki hazırlık toplantısı üç hafta kadar sonra gerçekleşecek. Bu, eğer Cenevre konferansı yapılacaksa – ki “isyancıların” anlaşmazlıklarının boykota neden olduğu düşünüldüğünde bu kocaman bir “eğer”dir – bile Temmuz başında veya daha da sonra yapılabileceği anlamına geliyor. SAO'nun ilerlemeye devam etmesi için uzun bir zaman. Fakat NATO-KİK ekseninin, Suriye halkının onları bu feci vekalet savaşından kimi çıkaracağı konusundaki can alıcı kararını inkar etmeye devam etmesi için de uzun bir zaman.

Notlar:

1. Kuzey Atlantik Paktı Örgütü – Körfez İşbirliği Konseyi
2. Linke bakınız (Fransızca) 
3. Iran Outmaneuvers U.S. in the Syrian Proxy War, [Suriye Vekalet Savaşında İran ABD'ye Üstünlük Sağlıyor], 5 Haziran 2013
4. The No-Plan Zone, [Plana Yasak Bölge] Foreign Policy, 5 Haziran 2013

 

Çeviren: Selim Sezer
 

medyasafak.com