Abdulbari Atvan: Meşal Suriye’deki Mezhep Tuzağına Düşmek Üzere

Abdulbari Atvan: Meşal Suriye’deki Mezhep Tuzağına Düşmek Üzere
Sözün kısası, gerçekten büyük bir fırsat kaçırılmıştır. Hamas mezhepler arasındaki fay hattını genişletmek yerine, Sünnisi ve Şiisiyle bütün Müslümanlara Filistin için adalet ve özgürlüğün ortak hedefleri olduğunu hatırlatarak bu yarığı kapatabilirdi.

Abdulbari Atvan: Meşal Suriye'deki mezhep tuzağına düşmek üzere 

El-Kuds el-Arabi

Hamas lideri Halid Meşal'in Sünni kampa katılması, Hamas'ı geçtiğimiz yirmi yıl süresindeki finansal ve askerî kaynağından kopardığı gibi, aynı zamanda hem Hamas'ı hem de Amerika'yı rahatsız edecek şekilde, bu iki grubu aynı siperi paylaşmak durumunda bıraktı.

Suriye krizi Hamas içinde bölünmelere yol açtı. Birçok insan bu karışıklık ortamı içinde Hamas'ın, asıl kurulma amacı doğrultusunda Filistin'deki İsrail işgaline karşı direnmeye devam edip edemeyeceğini sorguluyor.

Hamas en az yirmi yıldır Suriye ile birlikte İran ve Hizbullah'ın da maddi desteğini almışken, Hamas lideri Halid Meşal grubun yönetimini 2012 yılının Ocak ayında Şam'dan çıkarıp Doha'ya taşıyarak gemiyi ilk terkedenlerden oldu.

Katar'ın sözde “Ilımlı Eksen”e en önde rehberlik ediyor olması ve Suriye muhalefetinin baş finansörlerinden biri olması da Hamas'ın bu hareketiyle kimlerin yanında olduğunu gösterdiğini açıkça ortaya koyuyor.

Geçtiğimiz Nisan ayında Hamas'ın yönetiminine beşinci kez seçilen Meşal, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ın Tunus, Mısır ve Libya'daki emsalleri gibi çabucak devrileceğini varsayarak bir hesap hatası yaptı. Dahası, Hamas'ın eski müttefikleri olan Direniş Ekseni'yle, yani İran ve Hizbullah'la da arasını açtı.

Bu ayın ilk günlerinde muhalif güçlerin, Hizbullah mücahitlerinin destekledikleri Suriye ordusu tarafından Kuseyr'de mağlup edilmeleri işleri daha da hararetli bir uç noktaya taşıdı.

O talihsiz şehrin külleri arasında, Hizbullah mücahitleri bizzat Hizbullah tarafından Hamas için tedarik edilen kara mayınlarının muhalefetin elinde olduğunu ortaya çıkardılar.

Bunun yanı sıra isyancılar (Özgür Suriye Ordusu savaşçıları ve birtakım cihatçı gruplar) Kuseyr'in altında Hamas'ın daha önce Hizbullah'tan öğrendiği teknolojik bilgilerden faydalanarak karmaşık tünel sistemleri oluşturmuşlardı. Buradan çıkan sonuçlar belliydi. Hizbullah, Hamas'ı asilere maddi yardım yapmakla ve bu yüzden de dolaylı olarak Hizbullah mücahidlerinin ölümünden sorumlu olmakla suçlamıştır.

Suriye iç savaşının mezhepsel yönünün yoğunlaşıp Suriye sınırlarının dışına taşmasından dolayı, Sünni Hamas doğal olarak Şii İran ve Şii Hizbullah tarafından desteklenen Şii (Alevi) rejimin yanında durmaktan rahatsızlık duydu. İşte Meşal'in gerekçesi de tam olarak budur.

Meşal Suriye konusundaki duruşunu iki gün önce Mısır'a yaptığı bir ziyaret sırasında daha da güçlendirdi. Kendini açıkça Hizbullah'ın karşısında konumlandıran Meşal bu örgütü bir an önce Suriye'den ayrılması ve İsrail'e karşı direnişe odaklanması için uyardı. Oysa Hamas'ın radikal kanatları bu tavsiyeye Meşal'in bizzat kendisinin uyması gerektiğini düşünüyor.

Hamas'ın askeri kanadı -İzzettin el-Kassam tugayı- ve Mahmut ez-Zahar'ın liderliğini yaptığı bir başka kanat, ılımlı Arap ülkelerinin Filistin davasına yardım etmek için gayret etmediğine, buna karşın Hizbullah'ın uzun zamandır Filistin'in önemli müttefiklerinden olduğuna işaret etmekte gecikmediler. Zira Hizbullah sadece İsrail'e karşı direnmiyor, aynı zamanda Hamas savaşçılarını eğitiyor ve Gazze'ye İran'dan (daha öncesinde Suriye) Sudan üzerinden silah sokuyordu.

Meşhal'in Katar, Türkiye ve Suudi Arabistan öncülüğündeki Sünni kampa geçmesi, son yirmi yıldaki para ve silah kaynağıyla (İran'la) olan ilişkisinin kesilmesine neden olmakla kalmayıp, iki tarafı da rahatsız edecek şekilde Hamas'ın Amerika'yla aynı siperi paylaşması anlamına geliyor, ki geçmişte bunun bir başka örneği yoktur.

Çelişkili bir biçimde, Hamas'ın rakibi olan ve Filistin Ulusal Yönetimi Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın liderliğini yaptığı El Fetih de Amerika'nın başını çektiği kampın içinde yer alıyor. El Fetih, Hamas'ın iç çekişmelerinden ve yönünü kaybetmiş bir görüntü çizmesinden siyasi rant elde etmekten çekinmeyecektir.

Meşal'in Hizbullah hakkındaki en sert eleştirilerini yakın bir tarihte Kahire'ye yaptığı ziyaret sırasında dile getirmiş olması da bir tesadüf değil. Sonuçta Hamas Müslüman Kardeşler'in bir dalı olarak ortaya çıkmıştı.

İki hafta önce Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi ile buluştuğumda Mursi, Suriye konusunda itidalli konuşuyordu ve müzakere yoluyla barış yapılması taraftarıydı.

Bu hafta ise hayret verici bir u-dönüşü yaparak Yusuf el-Kardavi'nin öncülük ettiği bir grup Sünni âlimin yayınladığı, Esad'a karşı cihad çağrısı yapan bir fetvayı savunduğunu ilan etti.

15 Haziran'da Mursi Hizbullah'ı Suriye'den çekilmeye davet ederek Esad rejimiyle diplomatik ilişkilerini kestiği zaman Meşal Kahire'de idi. Ertesi gün, Meşal de Mursi'nin izinden giderek çelişkili bir şekilde Hizbullah'ı mezhep çatışmasını kışkırtmakla suçladı ve bu şekilde Hamas'ın Şii ittifakla olan ilişkisine son noktayı koymuş oldu.

Bu açıklama da bir başka hesap hatası olabilir.

Müslüman Kardeşler'in Mısır'daki iktidarlarının sağlam temelleri yok. Cumhurbaşkanlığının ilk yıldönümü olan 30 Haziran'da milyonların Mursi karşıtı bir yürüyüşe katılmaları bekleniyor.

Gazze'ye giden Refah geçişini kontrol eden Mısır ordusu ve güvenlik güçleri istedikleri takdirde Hamas'ı güçten düşürebilirler.

Buna ek olarak, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri de Müslüman Kardeşler'e karşı fazlasıyla düşmanca bir tavır benimsemiş durumdalar. Şayet Mursi devrilecek olursa, Hamas hepten bir başına kalabilir, zira bu durumda müttefiklerinden geriye bir tek Katar kalacak.  

Meşal'in aksine Suriye'yi sessiz sakin terk eden ve Doha, Kahire ve Tahran arasında özgürce mekik dokuyan Filistin İslami Cihat örgütünün lideri Ramazan Abdullah Muhammed Şallah (onun da merkez üssü Şam'daydı) ise ihtiyatlı bir şekilde hem İran hem de Hizbullah'la olan irtibatını devam ettirdi. 

Meşal'i eleştirenler, şayet Meşal Hamas'ın da zararına olacak şekilde kendini Arap politikasına ve mezhepçiliğe kaptırmasaydı, benzer bir tutumu onun da sergileyebileceğini söylüyorlar.

Sözün kısası, gerçekten büyük bir fırsat kaçırılmıştır. Hamas mezhepler arasındaki fay hattını genişletmek yerine, Sünnisi ve Şiisiyle bütün Müslümanlara Filistin için adalet ve özgürlüğün ortak hedefleri olduğunu hatırlatarak bu yarığı kapatabilirdi.

Çev: Leyla Kader

medyasafak.com