"Sonunda İtiraf Ettiler: Suriye Libya Değil!"

"Sonunda İtiraf Ettiler: Suriye Libya Değil!"
"Suriye tahrip edildi, ordusu bitkin düştü, Irak parçalanmış durumda, Türkiye'de Erdoğan yıkıma doğru gidiyor, Mısır her an patlayacak bir yanardağın üstünde. İsrail bundan fazla ne isteyebilir? Dersler bitti Ey Araplar!"

Sonunda İtiraf Ettiler: Suriye Libya Değil!
 

Abdulbari Atvan
 

El-Quds el Arabi

 

Suriye sahası 2 yıl 2 ay önce, olayları ve ayrıntıları ile birlikte gayet netti: Özgürlük, adalet, insan haklarına saygı ve siyasi reformlar isteyen bir halk, barışçıl gösteriler ile taleplerini dillendirirken rejim, güvenlik güçlerini herkesi öfkelendirecek bir şekilde kullanıyor ve dış komplolardan bahsediyordu.
 

Arap, Batılılar ve Türklerin kışkırtmaları ile birlikte Suriye muhalefetinin talepleri rejimi devirme yönünde gelişti ve ''nefsi müdafaa'' gerekçesi ile muhalefet silahlanmaya  başladı. Şiddetli çatışmalar ile birlikte kayıplar verilirken Arap medyası olayların büyümesinde önemli bir rol oynadı. Muhalefet ilerlemeler kaydederken rejimin de kayıpları oldu.
 

Muhalefetin kontrolüne giren bölgeler oldu. Rejime bağlı güvenlik merkezleri ve kurumları intihar bombacıları aracılığı ile Şam'ın kalbinde hedef alındı. Suriye'nin Türkiye ve Irak ile arasındaki sınır bölgeleri muhalefetin kontrolüne girdi. Bu bölgelerden tırlarla silahlar ve radikal İslami gruplara katılmak üzere militanlar geçirildi.
 

Bu sahne, birdenbire siyasi ve askeri gelişmelerle birlikte -Özellikle Hizbullah'ın dahil olduğu Kusayr savaşından sonra- değişmeye başladı. Hizbullah'ın dahil olması ile birlikte sahadaki bütün güç dengeleri değişti.
 

Kusayr'ın düşüşünün ardından Şeyh Ahmet El-Esir'in Sayda'daki kalesi de düştü. Humus yakınlarındaki Tel Kelh kenti, muhalif savaşçıların rejim ile imzaladığı ''silah bırakma karşılığında affedilme'' anlaşması ile rejimin kontrolüne girdi.
 

Suriye muhalefetine yakın ve birincil kaynak konumundaki Mirsad, krizin başlangıcından beri ilk defa karşı taraftaki ölü sayısını verdi. Suriye Mirsad'ı, krizin başlangıcından bu yana yüz bin insanın öldüğünü, bu ölümlerin 36661'inin sivil, 18072'sinin muhalif savaşçı ve 25407'sinin rejime bağlı ordu askeri olduğunu aktardı.
 

...
 

Bu rakamlar neden bu aralar yayınlandı? Neden Özgür Suriye Ordusu'nun suçlarından bahsedilmeye başlandı? Aşırıcıların, ailesinin önünde katlettiği gencin, öldürdüğü subayın ciğerini söküp yiyen muhalifin ve rejim ile işbirliği yapmakla suçlanan iki yabancının cihadçılar tarafından bıçakla kafalarının kesilme görüntüleri neden verilmeye başlandı?
 

Bu soruların cevabını, açık ve net bir şekilde, Amerika Dış İşleri Bakanı Sayın John Kerry, Kuveyt'te düzenlenen bir basın toplantısında, askeri müdahalenin gerçekleşmeme nedenini soranlara verdi: ''Suriye'de askeri bir çözüm söz konusu değildir. Suriye Libya değildir.''
 

John Kerry ''Savaşın devam etmesi devleti tahrip edecek, orduyu çöküşe götürecek ve terör olayların artmasına sebep olacak olan kapsamlı mezhepsel çatışmalara neden olacaktır'' derken Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve devlet kurumlarının güvenliğinin ''koruyucusu'' gibi oldu.
 

Bizler Suriye'nin bir Libya olmadığını, ''dostları'' olduğunu ve bu dostların orduyu desteklediğini ve ayrıca rejimin geniş bir halk kitlesi tarafından desteklendiğini söylediğimiz zaman bize lanetler okunuyordu ve farklı boyut ve ağırlıkta suçlarla itham ediliyorduk. Ama John Kerry bu tür söylemleri kullandığı zaman, bu lanet yağdıranlar sessiz kalıyor. Çünkü John Kerry mavi gözlü bir Amerikalı ve ülkesi de bir çok Arab'ın gözünde sadık bir dost konumunda.
 

65 bin Suriyeli mülteci Ürdün'den kendi topraklarına geri dönüş yapıyor, Kusayr'den sonra Humus'ta bulunan Tel Kelh kenti de rejimin kontrolüne giriyorsa bunlar bize sahada büyük değişimler yaşandığına dair işaretler veriyordur.
 

Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal önceki gün yaptığı açıklamada ''Suriye işgal altındadır (rejim tarafından) ve o topraklarda soykırım yaşanmaktadır'' derken iki düzeyde (sahada ve siyasi düzlemde) meydana gelen hızlı gelişmelerden haberdar  mıdır yoksa eskilerin de dediği gibi ''insanlar geri dönerken o hacca mı gidiyor'' bilemeyiz!
 

Büyük ihtimalle Suud Emiri ve diğerleri olan bitenden haberdarlar ve bu öfkeleri de sahadaki bu gelişmelerden kaynaklanıyor. Özellikle ki Suud Emiri iki gün önce Amerikan Dışişleri Bakanı ile görüştü. Bu görüşmede Amerika'nın Suriye krizi takvimini ve pozisyonunu mutlaka Kerry'den duymuştur.
 

Suud Emirini ve Körfezdeki meslektaşlarını korkutan durum; kendi hükümetlerinin, Suriye'ye askeri ve mali müdahalelerini haklı çıkartmak için yaptıkları mezhebi kışkırtmalar sonucunda Suriye'ye rejimi devirmeye giden militanların kendi ülkelerine dönme ihtimalidir.
 

Özellikle Batı cephesi olmak üzere basının Suriye rejimini eleştirme dozajını düşürüp eleştiri oklarını (kamera önlerinde kafa kesme görüntüleri ile beraber) muhalefete ve silahlı güçleri olan Özgür Suriye Ordusuna çevirmesi; Batı'nın Suriye'ye demokrasi ve insan haklarını getirebileceğini düşünenler için ''kötü bir alamet'' oldu.
 

Evet Suriye bir Libya değildir. Çünkü Suriye Filistin'in komşusu iken Libya Filistin'den 4000 km uzaktadır, petrol zenginliği içinde yüzerken ne İran ne Hizbullah ne de Çin ve Rusya'dan destek alan bir rejime sahipti.
 

Şimdi, Amerika ve Rusya'nın rızası ile Suriye'de radikal İslami grupları hedef alacak katliamları bekleyin.  Ardından Kerry'nin Kuveyt'te söz ettiği barışçıl siyasi çözüm gelecektir.
 

Suriye tahrip edildi, ordusu bitkin düştü, Irak parçalanmış durumda, Türkiye'de Erdoğan yıkıma doğru gidiyor, Mısır her an patlayacak bir yanardağın üstünde. İsrail bundan fazla ne isteyebilir?
 

Dersler bitti Ey Araplar!
 

Çev: Hasan Sivri
 

medyasafak.com