"Batı, Suriye’de Bütün Cephelerde Kaybediyor"

"Batı, Suriye’de Bütün Cephelerde Kaybediyor"
Suriye'deki kimyasal silahların gerçekte kimler tarafından kullanıldığıyla ilgili önemli bir analiz...

Batı, Suriye'de bütün cephelerde kaybediyor

 

Finian Cunningham

 

Press TV

 

ABD, İngiltere ve Fransa sadece Suriye'de rejim değişikliği için yürüttükleri örtülü savaşı kaybetmiyorlar, aynı zamanda bu devlet teröristleri propaganda cephesinde de çöküyor.


Böylesi bir suçlu komplo, er ya da geç başarısız olmaya mahkûmdu. Şimdi, sahteliklerin ve yalanların ağırlığı çöküyor. Bu hafta BM kimyasal silah denetim ekibinin Şam'a gelişi, Batı'nın Suriye'deki şeytanca tasarımlarına karşı bir başka tokmak darbesini ifade ediyor.  

BM nihayet, Suriye'de ölümcül kimyasal silah kullanımına dair birbiriyle rekabet halindeki iddiaları soruşturma konusunda Suriye hükümetinin şartlarına uyum sağlamaya karar vermiş gibi görünüyor. Başkan Beşar Esad ve Şam yetkilileri, devamlı olarak, uluslararası düzeyde yasaklanmış silahları Batı destekli paralı askerlerin kullandığını söylerken, Batılı güçler bu silahları kullananın Suriye devlet güçleri olduğunu iddia etmişti.

Suriye hükümeti ilk kez Mart ayı gibi erken bir tarihte, Halep yakınlarındaki Han el Asel kasabasında aralarında 16 Suriye askerinin de olduğu 25 kişinin ölümcül şekilde Sarin sinir gazına maruz kalmasının ardından BM soruşturma ekibini çağırmıştı. Ancak bu girişim BM'nin - Batı devletlerinin ısrarıyla - soruşturma görevlileri için askeri tesisler de dâhil olmak üzere Suriye'deki bütün alanlara “sınırsız erişim” istemesi üzerine bloke olmuştu. 

Rusya tarafından desteklenen Esad hükümeti, BM ekibine böyle bir izin vermeyi reddetti zira bu rahatsız edici bir şekilde, 10 yıl önce Irak'a giden BM silah denetçilerini hatırlatıyordu. Bu ekibin Irak çapındaki askeri alanlara hassas girişine izin verilmiş, şüpheli bir şekilde bunun arkasından Mart 2003'te başlayan ABD liderliğindeki “şok ve dehşet” saldırısı gelmişti.

Şimdi ise BM'nin üst düzey kimyasal silah uzmanı Ake Sellstrom, Suriye hükümetinin daveti üzerine Şam'da görüşmeler gerçekleştirmeyi kabul etti. Kendisine BM silahsızlanma şefi Angela Kane de eşlik etti. Tartışmaların, yasadışı silahları kimin kullandığına dair birbiriyle rekabet halindeki iddiaları çözümlemek üzere uygun bir araştırma için bir yol belirleyeceği düşünülüyor.

Neden BM silah denetçileri birden bire Suriye hükümetinin soruşturma yürütme konusundaki koşullarına daha tâbi hale geldi? Görünen o ki bu sorunun cevabı, Suriyeli yetkililerin iddialarını destekleyen kanıtların ağırlığının, görmezden gelinemeyecek kadar büyük hale geldiği.

İki gelişme Suriye hükümetine, tayin edici bir güvenilirlik sağladı. Geride bıraktığımız günlerde Suriye ordusu, militanları önceden ellerinde bulundurdukları kalelerinden dışarı atarken, kimyasal başlıklı roket hazırlamada kullanılan bir dizi ham bomba imalathanesi keşfetti. En ciddi bulguya rastlanan kıyı şehri Banyas'ta, 280'den fazla zehirli endüstriyel kimyasal varili bulundu. Suriye'nin BM büyükelçisi Beşar Caferi, zehir miktarının “bütün bir ülkeyi değilse de bütün bir şehir yok edebilecek kapasitede” olduğunu söyledi.

Arkasından Şam'ın Cobar banliyösünde ölümcül bir bulguya rastlanıldı. Suriye devlet güçleri, militanları silahlı çatışmalarla banliyöden sürdükten sonra, yüksek oranda zehirli klorin ve diğer endüstriyel malzemelerin tedarik edildiği bir geçici kimyasal laboratuvarı buldu. Konteynerlerden bazılarının üzerinde “aşındırıcı” yazılı ikazlar ve “Suudi Arabistan malı” etiketleri bulunuyordu. Zulaların arasında kimyasal başlıklarla kullanma amaçlı havan topları da vardı. 

İkinci büyük gelişme ise son resmi Rus raporudur. Batı destekli paralı askerler tarafından kullanılan bu eğreti kimyasal silahlar, Rus uzmanların hazırlayıp geçen hafta BM'ye sunduğu bir araştırmayla uyumlu. Mart ayında Halep yakınlarındaki Han el Asel'de meydana gelen kötü şöhretli olay hakkında yapılan Rus soruşturması, Sarin dahil kimyasal silahların gerçekten kullanıldığını ve kullananın da Batı destekli militanlar olduğunu buldu.

Bu bulgu, önceki Batı iddialarını tamamen yadsımakla kalmıyor, aynı zamanda ABD Başkanı Barack Obama, İngiliz Başbakanı David Cameron ve Fransız Cumhurbaşkanı François Hollande da dâhil olmak üzere en üst düzey siyasi yetkililer tarafından dillendirilen Batılı tutumu, fabrikasyonu ve yalanları da ifşa ediyor. 

Rusya'nın BM temsilcisi Vitaly Churkin, ülkesinin raporu hakkında şunları söyledi:  “16 Mart günü isyancıların, hükümet kontrolündeki Han el Asel kasabasına bir kılavuzsuz Beşer-3 füzesi fırlattıkları belirlendi. Analizin sonuçları, Han el Asel'de kullanılan topun fabrika yapımı olmadığını ve Sarin içerdiğini açıkça gösteriyor.” 

Son nokta çok anlamlıdır. Han el Asel'e yapılan Mart saldırısında kullanılan ve kaba bir şekilde yapılmış ölümcül silahlar, Suriye ordusunun Batı destekli militanları kalelerinden sürerken keşfettiği ev yapımı kimyasal silah başlıklarıyla aynı modeldendir.

Suriye ordusunun son bulgularının ve Rus raporunun gösterdiği gibi, Suriye halkının karşı karşıya olduğu yakın tehlike muhtemelen BM soruşturma ekibini sarsarak meseleyi gerektirdiği aciliyet içinde ele almaya yöneltti. Bu hafta BM ekibinin Şam'a gelmesi, zımni olarak, Suriye hükümetinin bu kitle imha silahlarını kullanan suçlu tarafların kim olduğu konusunda gerçeği söylediğinin de kabulü anlamına geliyor. Bu, BM ekibinin Suriye'nin taleplerine neden hayli gecikmeli bir şekilde de olsa yanıt verdiğini açıklayabilir. 

Dahası, mesele açıldıkça, Batı devletler için ağır bir itham oluşturmaya başlıyor. ABD, İngiltere ve Fransa aylar boyunca, Suriye hükümet kuvvetlerinin kimyasal silah kullandığına dair “kanıt”larının oluğunu iddia etti. Bu güçler, beraberinde, bu suçlamayı Suriye'deki militan grupları açıkça silahlandırmaya başlama kararlarını meşrulaştırmak için kullandılar.

13 Haziran'da Obama'nın Beyaz Saray'ı şunları söyledi: “İstihbarat topluluğumuz, Esad rejiminin Sarin sinir gazı da dâhil olmak üzere kimyasal silah kullandığı değerlendirmesinde bulunuyor.” ABD ertesi gün, Esad güçlerinin “kırmızı çizgiyi çiğnediği” gerekçesiyle Suriye'deki militanlara silah göndermeyi planladığını duyurdu. Bu hareket, İngiltere ve Fransa'nın Avrupa Birliği'nin Suriye'ye yönelik silah ambargosunu kaldırması için yaptığı girişimlerin arkasından geldi.

ABD, İngiltere ve Fransa tarafından yapıldığı varsayılan sözde testlerle keskin bir karşıtlık oluşturacak şekilde, Suriye'deki kimyasal silah kullanımına dair yapılan son Rus çalışması, uluslararası bilimsel standartlara uygun. Rusların soruşturması, numunelerin toplanmasında bağımsız olarak doğrulanabilir “delil zinciri”ne sahip ve analizler, Uluslararası Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'ne göre yapıldı. 

Batı devletleri tarafından dillendirilen iddialar ise örtülü savaş ve rejim değişikliği hedefli siyasi gündemlerine uygun “olgular” icat etme izlenimi veren gizli bilgilere dayanıyor. Bir başka deyişle Batı rejimleri, daha da suçlu bir savaş için kendilerine lisans vermek için temelsiz propaganda ve yalanlara başvuruyorlar.

Bu yüzden Batı hükümetleri, meskûn mahalleleri ayrım gözetmeden bombalayan, insanları kaçıran, mallarını gasp eden, öldüren ve tecavüz eden ahlaksız boğaz kesicilerin ve yamyamların destekçileri olarak görüldükleri gibi, insan hakları ve uluslararası hukuk vaazları veren bu hükümetler El Kaideci teröristlerin uluslararası düzeyde yasaklanmış kitle imha amaçlı kimyasal silahları kullanmasını da kolaylaştırıyor. 
 

Bu hafta BM kimyasal silah denetçilerinin Suriye'yi ziyaret etmesi, terörizmin Batılı devlet sponsorları için bir başka belirgin gerilemedir. Yalanları ve propagandaları, son iki yıldır Suriye'de faaliyet yürüten vekil ölüm mangalarının yaşadığı yenilgiler kadar hızlı bir şekilde çözülüyor. 


Batı destekli paralı askerlerin Şam, Halep, Humus ve İdlib civarında aldığı askeri yenilgiler, parçalanmış sözde isyancılar arasındaki ölümcül iç çatışma haberleriyle birlikte anılıyor. Vahşet, çok rağbet gösterilen Özgür Suriye Ordusu içindeki “ılımlılar”a dair Batı medyası tarafından titizlikle oluşturulan imajı dağıtıyor. Beş para etmez Generali Selim İdris'le beraber bu ekip şimdi bir hiç olarak görülüyor, hiçbir zaman da El Kaide ve Selefi paralı askerler üzerinde herhangi bir ağırlığı olmadı.

Suriye ordusu köylerin, kasabaların ve şehirlerin kontrolünü yeniden ele geçirirken, Batı medyasında askeri başarılar hakkında ürkütücü bir sessizlik var. Suriye ordusunun sivillere karşı misillemede bulunduğu haberleri nerede? Suriyeli sivillerin “kahraman” militanların geri dönmesi ve onları “baskıcı” Suriye ordusunun geri dönmesi için yalvardığı haberleri nerede?

Halep'in halen Batı destekli teröristlerin kuşatması altında olan bölgelerinden gelen video görüntüleri ve haberler ise, sivillerin onları esir edenleri protesto ettiklerini gösteriyor. Bu da, halkın baskıcı bir devlete karşı isyan ettiği yönünde, Batı tarafından imal edilen propaganda imajını yıkan bir anlatı. Halk daha ziyade, paralı askerlerin, mücrimlerin ve psikopatların dayatılmasına dayanmak zorunda kalıyor – bu, Washington, Londra ve Paris'teki Batı rejimleri ile, onların bölgesel vekilleri olan Suudi Arabistan, Katar, Türkiye, Ürdün ve İsrail'in getirdiği bir dayatma. 

Batılı devlet terörizmi Suriye'de alan kaybederken, Washington, Londra ve Paris'in suçlarını örten mitler ve yalanlar da aynı şekilde alan kaybediyor. Suriye'de kimyasal silah kullanımına dair ortaya çıkan hakikat, komplonun çöküşünü temsil ediyor. Bu suçlu haydut rejimler şimdi bütün cephelerde kaybediyorlar.
 

Çev: Selim Sezer
 

medyasafak.com