"Ortadoğu’da Doha’nın Rolü, Riyad Lehine Azalıyor"

"Ortadoğu’da Doha’nın Rolü, Riyad Lehine Azalıyor"
Müslüman Kardeşler’in en büyük destekçisi olan Katar’ın rolü, bölgesel alanda, Mısır ve Suriye’yle ilgili meseleler gibi temel gündemin başlıca yürütücüsü haline gelen Suudi Arabistan’ın lehine olacak şekilde gerilemeye başladı.

Ortadoğu'da Doha'nın rolü, Riyad lehine olacak şekilde azalıyor
 

Islam Times
 

Müslüman Kardeşler'in en büyük destekçisi olan Katar'ın rolü, bölgesel alanda, Mısır ve Suriye'yle ilgili meseleler gibi temel gündemin başlıca yürütücüsü haline gelen Suudi Arabistan'ın lehine olacak şekilde gerilemeye başladı.
 

Mısır ordusunun İslamcı Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi izole etme kararı, Suudi Arabistan'a yakın Ahmed Assi Carba'nın Suriye muhalefetinin başkanlığına seçilmesi ve Suriye geçici hükümetinin Katar'a yakın başkanı Ghassan Hitto'nun istifası, Doha'nın tutkularını sınırlayan gelişmeler. 

Kuveytli analist Ayed El-Menna, Agence France Presse'e (AFP) “Katar bölgede lider rolü oynamaya çalıştı, fakat Mısır'da, Suriye'de ve Arap Baharı'nın yaşandığı diğer ülkelerde Müslüman Kardeşler'e açıkça sahip çıkınca bundan uzaklaştı” dedi. 

Britanya'daki “Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü”nün Uluslararası İlişkiler Bölümü başkanı Jonathan Eyal da aynı bakış açısına sahip.  

(Ulusal) BAE gazetesi Salı günü kendisinin “Katar'ın Ortadoğu diplomasisi bugün geri gitmiştir, zira Libya'da başarılı olamadığı gibi Suriye'de de başarısız oldu ve Mısır'da çöküşü yaşıyor” dediğini aktardı.

El-Menna Katarlıların – politikalarının neden olduğu hasarı anlayarak – “motivasyon düzeylerini azaltmaya çalıştıklarını” ekledi. Bu düzey, Şeyh Hamad bin Halife el Sani'nin iktidarı aniden oğlu Şeyh Tamim'e devretmesi ve küçük emirliğin diplomasi mühendisi Şeyh Hamad Casim el Sani'yi emekli etmesiyle iktidar piramidinin tepesinde yaşanan değişimden kaynaklı olarak sınırlanmıştı.  

Devamında,  “Bu nedenle Amerika Birleşik Devletleri'nin tarihsel müttefiki Suudi Arabistan, eski rolünü restore etti” dedi.

Bu güçlü dönüşü gerçekten gösteren şey, Salı günü Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin Mısır'a sırasıyla beş milyar ve üç milyar dolar yardım göndereceklerini açıklamasıdır. Muhammed Mursi tecrit edildikten sonra Mısır'ın geçici cumhurbaşkanı Adli Mansur'u ilk tebrik edenler de bu iki ülkeydi.

Körfez Araştırma Merkezi müdür Abdülaziz Sagir ise AFP'ye şunları söyledi: “Suudi Arabistan, ideolojik çıkarlardan bağımsız olarak Arap Baharı ülkelerinde istikrarı sağlama yönünde ilerliyor. Krallık Mısır'da İhvan'ı destekledi, fakat İhvan'ın istikrarı sağlamayı ve devleti bilgece yönetmeyi becerememesi, Krallık'ı Müslüman Kardeşler Yönetimi'ne verdiği desteği yeniden düşünmeye itti.”

Ancak bu araştırmacı, Arap Baharı'nın yaşandığı ülkelerdeki nüfuzlarını arttırmaya ve kendi ülkelerinde her türlü protesto hareketini önlemeye çalışan Suudi Arabistan ve Katar arasındaki rekabetin önemini göz ardı ediyor.

Sagir devamla, “Suudi-Katar mutabakatları halen mevcut ve iki taraf arasında çatışma yok, fakat şüphesiz, vizyonlarda biraz fark var” dedi.   
 
Bu anlayışların varlığını kanıtlamak için de şunları vurguladı: “Riyad, meydana gelmesinden yaklaşık altı ay önce Katar'daki değişim planı hakkında en ince ayrıntılarına kadar bilgilendirilen ilk başkent. Riyad'ın duruşu, Katar'daki kraliyet ailesinin kararına saygı göstermek ve desteklemek şeklindeydi.”  

Arap dünyasının tanık olduğu protestolarla güçlü bir şekilde ortaya çıkan siyasi İslam'ın iki farklı biçimini benimseyen iki ülke arasındaki ilişkiler uzun zamandır gergindi ve/veya aralarında sahte bir güven vardı.

Katar, Müslüman Kardeşler'in beşiğinden doğan veya onların alanında dönen partileri destekliyor,  fakat onların deneyimi, Katar'ın El Cezire kanalının kendilerine sağladığı medya ivmesine rağmen kısa sürdü.

Diğer tarafta Suudi Arabistan, başörtüsünün (hicab) dayatılması ve cinsel kategoriler arasında karışmanın önlenmesi gibi, en fazla davranışlara odaklanan ve İslam'ın kurallarına dayanan Selefi hareketleri destekliyor.  

Kral Abdullah bin Abdülaziz Salı akşamı Krallığın “çatışma”dan başka bir şey aramayan partilerin desteklenmesini veya aşırıcıların kendi çıkarları için İslam'ı sömürmeye çalışmasına izin verilmesini “asla kabul etmeyeceğini” söyledi.

Kral Abdullah şunları söyledi: “İslam, şurada veya burada bir hareketin adı altında, yahut karanlıkların içinde yürüyen ve yolunu kaybetmiş partiler adına çıkarılan fesadı reddeder. Kraliyet bu nedenle, ülkesindeki hiç kimsenin, Allah'ın herhangi bir yetki vermediği ve ancak çatışma ve başarısızlık peşinde giden partileri izlemesine veya bunlara katılmasına kesinlikle ve hiçbir durumda izin vermeyeceğini ilan eder.”
 

Ancak analist ve eski Bahreynli bakan Ali Fahro şunları söylüyor: “Bölgenin siyasi geleceği Katar veya Suudi Arabistan tarafından değil, 14 asrın hatalarını kabul etmeyecek olan ve İslam'ın ilkelerinin hâkim yorumlarına atıfta bulunan Arap halkları tarafından belirlenecektir.”
 

Çev: Selim Sezer
 

medyasafak.com