"Direniş Her Zaman Galip Gelir"

"Direniş Her Zaman Galip Gelir"
Ahbar gazetesi başyazarı İbrahim el Emin: "Hizbullah’ı kara listeye alma yönünde oy veren Avrupalı dışişleri bakanları, bir zamanlar Nazilerin Fransız Direnişi’ni nasıl adlandırdığını hatırlıyorlar mı? Ve bu, Direniş’in sonunda galip gelmesini engellemiş miydi?"

İbrahim El Emin

 

El Ahbar

 

Avrupa ülkeleri bir kez daha Araplara ve onların, en başta işgale karşı silahlı direniş hakkı olmak üzere meşru haklarına karşı açık önyargılarını gösterdi.
 

Pek çok Avrupalı politikacı ve insan hakları aktivistine göre bile, Hizbullah'ın eylemleri onların AB'nin terör örgütleri listesine eklenmesini haklı kılmıyor.
 

Avrupa devletleri direniş hareketinin geniş halk desteğinden rahatsız ve Hizbullah'a diz çöktürmek için – başarısız olan askeri yolların dışında – bir yol bulmayı ümit ediyor.
 

İlk olarak Direniş'in ününe zarar vermek için sistematik bir medya kampanyasına başvurdular, arkasından da, nihai olarak partiyi “uluslararası hukuk” adına suçlu göstermek amacıyla, onu şeytanlaştırmak ve kana boğmak için açık mezhepçi fitneciliği teşvik ettiler.
 

Avrupalı “demokrasiler”, İngiltere'nin Balfour Deklarasyonu'nun rahminden ırkçı ülkenin doğuşundan beri, İsrail işgalinin ve ayrımcılığının sadık destekçileri oldular. Siyonizm'e verdikleri kör desteğin kökleri, İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudilere barbarca davranarak işledikleri suçlara sıkı sıkıya bağlıdır.
 

Hizbullah'ın ortaya koyduğu tehlike her şeyden önce, Arapların İsrail'in iradesine boyun eğmek zorunda olmadığını ve bölgeyi bu sömürgeci tehditten temizlemenin mümkün olduğunu şüpheden uzak bir şekilde göstermiş olmasından kaynaklanıyor. Direniş, eylemleri aracılığıyla, ordularını yalnızca tahtlarını korumak için inşa etmiş olan Arap rejimleri sisteminin namertliğini ve yozluğunu ifşa etti.
 

Hizbullah, Siyonist canavarla iman ve cesaretle savaşan vatansever ve İslami bir direniş hareketidir; İsrail ise terör ve kan yoluyla kurulmuş bir Spartalı toplumudur ve savaştan başka bir dil bilmez.
 

Hizbullah'ı ehlileştirme yönündeki bütün çabalar başarısızlıkla sonuçlanmıştır. AB'nin kara listeye alma kararının uluslararası hukukla veya adaletle herhangi bir ilgisi bulunmuyor; bu karar, ezeni ezilenin öfkesinden koruma girişiminden ancak biraz fazlasıdır.  
 

Avrupa “demokrasilerinin” sorunu, kendilerinin insanlık standardı oluşturduğuna ve özgürlük, adalet ve eşitlik gibi yüksek ideallerin kaynağı onlar olduğu için başkalarının eylemlerini yargılamanın kendilerine düştüğüne inanmalarıdır. Bölge halkının bugün karşı karşıya olduğu pek çok sosyal ve siyasi sorundaki rollerinden ötürü sorumluluk almayı inatla reddediyorlar.
 

Fakat tarih akıyor. Hizbullah'ı kara listeye alma yönünde oy veren Avrupalı dışişleri bakanları, bir zamanlar Nazilerin Fransız Direnişi'ni nasıl adlandırdığını hatırlıyorlar mı? Ve bu, Direniş'in sonunda galip gelmesini engellemiş miydi?
 

Çev: Selim Sezer
 

medyasafak.com