"Gülümse ve Bırak Öfkelerinden Ölsünler!"

"Gülümse ve Bırak Öfkelerinden Ölsünler!"
"Cuma günü Hasan Nasrallah destekçilerine seslenmek için şahsen ortaya çıktığında adam çok mutluydu. Nasrallah bir kez daha doğrudan halkla buluşmaya çok istekliydi. Koruması Ebu Ali ise çok endişeli gözüküyordu ve Nasrallah’ın konuşmasını olabildiğince çabuk bitirip dönmesini istiyordu."

İbrahim el Emin 

El Ahbar

Yedi yıl geriye, İsrail'in kanlı delilik seviyesini arttırdığı, Lübnan'daki Direniş karşıtlarının televizyonlarının karşısına yapışıp tırnaklarını ısırdıktan sonra parmaklarını yedikleri zamana gitmek istiyorum.

O yıl hemen hemen aynı zamanlarda, genç bir kadın ebeveynlerinin yatak odasına gitmişti. Savaş patlak vermeden önce Beyrut'tan kıyafetler satın almış, fakat savaş gidip onları almasını engellemişti. Bir arkadaşının kıyafetleri ona getirmesi için 20 gün bekledi. Genç kadının kıyafetlerinden başka pek bir kaygısı yoktu. Mutluydu.

Babasının yatak odasına gitti; babası uyuyordu. Onu uyandırdı, zıplayarak ona şunu söyledi:

– Tahmin et ne oldu?

Babası kendisini kontrol edemedi ve ona sordu:

– Nasrallah'ı mı öldürdüler?!

– Hayır.

– Litani Nehri'ne mi ulaştılar?!

– Hayır!

– O zaman ne oldu?

– Cevap verdi: Beyrut'tan kıyafetlerim geldi!

Babası öfkesini durdurmaya çalıştı, yastığıyla kafasını örttü ve küfür etti.

Cuma günü Hasan Nasrallah destekçilerine seslenmek için şahsen ortaya çıktığında adam çok mutluydu. Nasrallah bir kez daha doğrudan halkla buluşmaya çok istekliydi. Koruması Ebu Ali ise çok endişeli gözüküyordu ve Nasrallah'ın konuşmasını olabildiğince çabuk bitirip dönmesini istiyordu.

Orada bulunan veya konuşmayı televizyondan izleyen insanlar aynı anda hem mutlu hem de endişeliydi. Onun orada kalmasını istiyor, fakat onun için korkuyorlardı. Nasrallah konuşmasını bitirdiği zaman pek çok kişi, rahat bir nefes almak için dakikalarca bekledi: Allaha şükür, bürosuna sağ salim dönmüş görünüyordu.

Nasrallah'ın halkın arasında görünmesini anlayamayanlar, bu adamın daha önce Peygamber'i savunmak için ortaya çıkmasının, hayatıyla savunacağı inançlarını tasdik etmek anlamına geldiğini bilmelidir. Aşura zamanında ortaya çıktığında, inançlarının aldığı şekli ifade etmek ve kendisinin, dedelerinin ayak izlerini takip etmekten korkmayan, Hazreti Hüseyin'in soyundan gelen biri olduğunu vurgulamak istemişti. Ve dün Filistin bayrağı altında halkın önünde uzun bir konuşma yapmaya karar verdiğinde, bunun nedeni Filistin davasının onun kalbinde ve aklında en sevgili dava olduğunu söylemek istemesiydi.  

Dün pek çok kişi, Nasrallah'ın beklenmedik şekilde halkın önüne çıkması, açık ve sağlam konuşması ve bütün önemsiz muhaliflerine ve onların hezeyanlarına karşı kayıtsız olması karşısında öfkeden köpürdü. Nasrallah gülümsüyordu ve üzerinde hoş bir duygusallık vardı. 

Gülümse, Seyyid Hasan, ve bırak öfkelerinden ölsünler!


Yine dün, eski başbakan Saad Hariri de Suudi Arabistan'dan göründü. Bir iftar sonrasında destekçilerine ve Lübnan'da kamuoyunun geri kalanına seslendi. Uzun konuştu ama yerinde saydı. Konuşmasındaki tek fikir, Direniş'in silahlarını tehlike olarak gördüğü, bu silahların gayrimeşru olduğu ve herkes tarafından onaylanmadığıydı. Hariri bize kendi kampının diyalog istediğini, bölünmeyi önlemeye niyetli olduğunu ve güçlü bir devlet inşa etme peşinde koştuğunu hatırlattı.

Ancak Hariri dün manalı bir şeyler söylemeye hazır değildi. Bu, onun destekçilerine seslenmek istemediği anlamına gelmiyor, fakat söyleyecek yeni bir şeyi yoktu. Bizim sadece, pek çok başka kişi gibi, tekfirci krallığın neye karar vereceğini bekleyerek zaman geçirdiğini anlamamızı sağladı. Hariri bize, pek çok kişi gibi kendisine de Suriye'de bazı gelişmelerin olacağının ve şimdi Lübnan'da bir anlaşmaya yer olmadığının söylendiğini anlatıyordu. Söylemek istediği şey, şu an için yapabileceği tek şeyin, ihtiyattan ziyade güçsüzlüğün sonucu olarak, çatışmayı asgari düzeyde de olsa sürdürmek olduğuydu.

Kısacası Hariri, hiçbir şey için hazır olmadığın teyit etti. Bu yüzden onun için ve bizim için en iyisi, olduğu yerde durmasıdır. Belki ağır ekonomik krizde Lübnanlıların bir kısmına yardım edecek ilave gelirler sağlayabilir.  

Destekçilerine gelince, muhtemelen iftarda veya sahurda yeniden bir araya geleceklerdir ve muhtemelen yine aynı bozuk plağı duyacağız. Onun kampının liderleri açıklamalar yapacak ve gerekçeler gösterecek, fakat destekçileri geri çekilerek daha etkili olduğunu düşündükleri yere katılacaklardır... El Nusra Cephesi kollarını açıp onları karşılamaya hazır olacaktır.

Çev: Selim Sezer

medyasafak.com