Çok yakın bir gelecekte, ABD'nin askeri üslerini genişlettiği Kuzey Doğu Suriye, ABD işgali altındaki El Tenef'in orta kesimi ve İsrail rejimi tarafından işgal edilen Güney Suriye fiziksel olarak birbirine bağlanacak. Kuzey Doğu'dan gelen Suriye petrolü bu kara koridoru aracılığıyla doğrudan "İsrail'e" ulaşabilecek. Daha önce, petrol Kuzey Doğu Suriye'den Irak Kürdistanı'na, ardından Türkiye'ye ve Türkiye'den Ceyhan yoluyla İsrail limanlarına taşındığında uzun bir yol katetmesi gerekiyordu.
3.02.2025
15.11.2024
2.08.2024
17.07.2024
8.06.2024
1.04.2024
Tıpkı 1776 sonrasındaki ABD gibi, 1979 sonrası İran da yeni bir felsefeye dayanan siyasi bir deneydir. Amerikan Cumhuriyeti'nin yeni, devrimci Aydınlanma düşüncesine dayanmasına benzer şekilde, İran İslam Cumhuriyeti de yeni ve devrimci İslami Cumhuriyet düşüncesini temel alıyor.
"İran İslam Devrimi, siyasi, ekonomik ve askeri egemenliğin yanı sıra kültürel egemenliği de hedefliyordu. Miraslarının ihtişamıyla uyanan ve Batı yörüngesinden kararlı bir şekilde çıkan İslam uluslarının hayaleti, İran modelinin yayılmasını önlemek için bir ‘çevreleme’ stratejisi başlatan yeni sömürgecileri dehşete düşürdü."
Belçika kralı bunu yapmak istemeyerek, haksız kazançlarını harcamak için muazzam bir dizi bayındırlık işine girişti ve modern Brüksel'i yarattı. Şimdi AB ve NATO burada toplanıyor ve insanlık tarihinin en acımasız zulüm örneklerinden bazılarının kazançlarıyla çevrelenmişken, evrensel insan hakları konusunda küstahça nutuklar atıyorlar.
Rusya, muazzam nükleer caydırıcılığından dolayı mağlup edilemez. Çin'in nüfusu ve üretim kapasitesi, onu ABD ile herhangi bir ciddi sıcak savaşta muhtemel bir kazanan yapıyor. Ve İslam dünyası (en son ve en iyi korunmuş İlahi vahye dayanan) dünyanın en canlı dinine, ayrıca en stratejik konuma ve en bol enerji kaynaklarına sahiptir.
Emperyalizmin neo-kompradorlara olan ihtiyacı, siyasi aktivizmi bir istihdam piyasasına dönüştürdü. Böylece, işsiz entelektüeller ve disiplinsiz solcular, devrimci deneyimlerini ve potansiyellerini emperyalist çıkarlara satmak için yarışmaya başladılar.
Bu imparatorluk ailesi, 1765 ve 1938 yılları arasında Hindistan'dan yapılan 45 trilyon dolarlık (evet bir trilyon, "t" ile) sistematik hırsızlığa başkanlık etmiştir. O sırada Hindistan'ın GSYİH'si, küresel GSYİH'nın yüzde 28'ini oluşturuyordu. İngilizler 1947'de ayrılmaya zorlandıklarında, Hindistan'ın GSYİH'si, dünya GSYİH'sının %3'üne düşmüştü.