İmam Cafer es-Sâdık’a atfedilen bu türden rivayetlerin neredeyse tamamını aynı noktada buluşturan ortak özellik ve hedef, Şiî terminolojisinin bilinçli bir biçimde dönüştürülmesi, bu suretle Şiî doktrinlerin altının oyulması ve bu terimlerin Sünnî muadillerinin ön plana çıkarılmasıdır... Öte yandan, tevellânın zaruri bir bütünleyici unsuru olarak teberrânın İmam Cafer es-Sâdık tarafından benimsendiği şüphe götürmez bir gerçektir.
14.06.2025
13.05.2025
15.04.2025
7.04.2025
24.03.2025
11.03.2025
"İslâm dünyasında siyer yazıcılığı Urve ve Zührî’nin öncülüğünde, belli bir hizbe hizmet etmek amacıyla, bir açıdan hastalıklı bir disiplin olarak ortaya çıkmıştır. İmam Zeynelâbidin’den (a.s.) nakledilen siyer rivayetlerinin muhtevası, onun bu alana girme nedenini göstermekte ve amacının siyer rivayetlerini tashih etmek ve Ehl-i Beyt’i (a.s.) savunmak olduğunu somut bir biçimde ortaya koymaktadır."
"Bu makalede, tarihsel kanıtlara ve örneklere dayanılarak, Yezid ordusu askerlerinin Osmaniyye düşüncesinin hâkimiyeti altında oldukları gösterilmiş ve Kufeli olmalarından dolayı onların zorunlu olarak Şiî olmaları gerektiği görüşünün tarihsel bir safsatadan ibaret olduğu ortaya konulmuştur."
İran İslam Cumhuriyeti Meclisi üyesi Dr. Ahmed Behşayiş Ardestani, Roydad 24 haber kanalına verdiği 10 Mayıs 2024 tarihli röportajda “İran'ın nükleer silah elde ettiğini ancak bu aşamada bunu açıklamadığını” iddia etti.
Jean-Paul Sartre, Francis Jeanson ve Frantz Fanon gibi önde gelen Fransız filozoflar Cezayir'in bağımsızlık davasının yanında yer alıp FLN'yi desteklerken, Cezayirli Yahudi filozof Jacques Derrida sömürgecilerin yanında yer alıp Cezayir'in bağımsızlık arayışına karşı çıkarak karşıt bir duruş sergiledi.
Hamas'ın Lübnan temsilcisi Ahmed Abdülhadi şu önemli bilgiyi vermişti: "Tünel fikri iki kişiden geldi. Birincisi şehit komutan İmad Muğniye, ikincisi ise Hacı Kasım Süleymani. General Süleymani Gazze'ye birden fazla kez gitti ve en başından beri Gazze'nin savunma stratejisinin geliştirilmesinde yer aldı."
Bazıları, Allah’a mutlak tenzih makamı atfediyor ve O’nu, yarattıklarıyla (âlem, insan vd.) ilişkisi olmayan bir Tanrı olarak tasavvur ediyorlar. [Deistler; M.Ş.] Allah’a karşı yaklaşımımız ne mutlak tenzih ne de mutlak teşbih olmalıdır. O, tüm varlıklarla ilişkilidir. O’nun ilişkili olmadığı bir şey var mı? O’nun bir hücreyle ve küçücük bir sinekle bile ilişkili olduğuna inanıyoruz da, insan ile ilişkisini mi mümkün görmüyoruz?