İbranice נִקְּבוּ (nikvu) ifadesi ve onun Arapça karşılığı olan نقیب (nakib), “seçilmiş ve tensip edilmiş, atanmış” anlamına gelmekte olup, özünde “Allah tarafından bir nass ile belirlenmiş olma” anlamını taşır. Yani, temel olarak dilbilimsel bakımdan, İbranice ve Arapçada birine ancak seçilmiş ve özel olarak atanmışsa “nakip” unvanı verilir.
3.12.2025
21.11.2025
3.11.2025
26.10.2025
20.10.2025
16.10.2025
Günümüzde emperyalizm, ABD’nin hegemonik tek kutupluluğundan başka bir şey değildir. Artık “emperyalistler arası” çatışma olasılığı yoktur. Bugünün savaşı, ABD imparatorluğu ve onun uşakları ile ideolojik, politik ve ekonomik olarak heterojen anti-emperyalist blok arasında sürmektedir.
Netanyahu’nun 12 Ağustos 2025’te i24’e verdiği röportajda, “Büyük İsrail vizyonuyla bağlantılı tarihî ve ruhani bir misyonla” sorumlu olduğunu söylemesi, İsrail’in sınırlarını Tevrat temelli bir çerçevede genişletme çabasına dolaylı bir itiraf niteliği taşıdı. Benzer biçimde, Donald Trump’ın 2024 seçim kampanyasında “İsrail çok küçük ve genişletilmeli” açıklaması...
"Hallâc bu dönemde İmâmiyye Şiası hakkında el-İhâta ve’l-Furkân adlı bir kitap yazmış ve orada kendi Şii akidesini izhar etmişti. Hallâc burada On İki İmam’ın isimlerini sayarak sayılarının on iki olmasının sebebini açıklarken..."
Birçok rivayette, Hz. Peygamber'in (s.a.a.) Nur’dan yaratıldığı ifade edilmiştir. Ancak bu rivayetlerle kastedilenin, Hz. Peygamber'in maddî varlığı değil, nuranî hakikati olduğu açıktır. Dolayısıyla Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.a.) iki hakikati vardır diyebiliriz. Birincisi nurdan olan nuranî hakikati ve ikincisi de diğer insanlara benzer maddî varlığı.
Ehl-i Sünnet’e mensup bulunan Hârizmî’nin naklettiği bir rivayet, Şeyhayn’ın Âşûrâ hadisesindeki rolünü açıkça ortaya koymaktadır. Hârizmî’nin rivayetine göre, İmam Hüseyin (a.s.) mübarek sakalını kendi kanıyla boyamış ve şöyle buyurmuştur: Dedem Resulullah’ın (s.a.a) huzuruna çıkıncaya değin bu halde kalacağım; kanıma boyanmış vaziyette, “Ya Resûlullah! Beni falan ve falan öldürdü!” diyeceğim.
Bugüne kadar, Şiîliğin Mu‘tezile’den etkilendiğini ya da Şiîlerin teşbih inancına sahip olduklarını ileri süren ve Mu‘tezile dışı bir kaynaktan gelen bağımsız bir rivayet tespit edilememiştir. Asıl şaşırtıcı olan ise Mu‘tezile’yi müşrikler, kâfirler ve büyük günah işleyenlerle bir tutan Hadis Ehli ve Eş‘arîlerin, onların Şiîlere yönelik suçlamalarını kabul edip aynen tekrar etmiş olmalarıdır.