belki de bundan dolayı devrim muhafızları’nın en önemli askeri danışmanlarından biri olan general nurullah, geçtiğimiz günlerde şu açıklamada bulundu: “körfez’de yer alan 21 amerikan üssü füzelerimizin hedefi olacaktır. iran, en büyük düşmanı ile büyük savaşa kendini hazırlamıştır.”
1990'larda fransız ve cezayir gizli servisleri tarafından cezayir'de silahlı islami grup'un (groupe ıslamique armé / gıa) yaratılışına şahitlik ettik. gıa, ışid suriye'de ne yaptıysa cezayir'de kesinlikle onu yaptı. geniş çaplı katliamlar, tecavüzler ve benzeri şeyler islam adına işlendi. ışid'in ebu bekir el-bağdadisi gibi şerif gousmi, namı diğer ebu abdullah ahmed adında sahte bir halifeleri va
israil’in insansız uçağının düşürmek için kullanılan silahın modelinin teşhis edilememesi, israil rejimi hava kuvvetlerinin sahip olduğu gelişmiş askeri uçaklarla savaşması karşısında etkili ve caydırıcı bir unsur oldu. bu uçakların lübnan hava sahasında hedeflenmesi, ilgili taraflara direniş güçlerinin hava savunma sistemlerine sahip olduğu ve uygun zamanda kullanacağı mesajını taşıyor.
israilli üst düzey bir güvenlik kaynağı konu hakkında şu ifadeleri kullandı: “stratejik güç dengesi, gözlerimizin önünde değişiyor. tüm kötüler kazanıyor ve iyiler gidiyor. israil’in türkiye-rusya-iran ekseni ile neredeyse tek başına mücadele etmesi gerekiyor.”
süleymani röportaj sırasında ilk defa kendisinin komuta ettiği en büyük operasyonlardan birinde (2006 yılında işgal rejiminin lübnan hizbullah’ına dayattığı 33 gün savaşı), arap islam kampının israil’e karşı ilk, en önemli ve en etkili zaferini kazandığını açıkladı.
direniş ekseninin stratejik sabır aşamasından karşı saldırı aşamasına geçme kararı etkinleştirildi ve artık abd ve dostlarının başlattığı askeri ve ekonomik savaş durmadığı sürece bu saldırılar da durdurulamaz.
rt (russia today) arabic kanalı muhabiri dalia nammari avivim askeri üssüne salı günü girdi ve canlı yayında tamamen terk edilmiş olduğunu, üste tek bir ses bile duyulmadığını kaydetti. mammari; binadaki odalarının kapılarının bile açık bırakıldığını, bu durumun hizbullah’ın misilleme operasyonundan sonra israil askerlerinin büyük bir şaşkınlık yaşadıklarını gösterdiğini belirtti.
hüccetü’l-islam seyyid haşim el-haydari ile söyleşi, erbain törenlerindeki yürüyüş ve onun fırsatları ekseninde olacaktı; ancak randevu günü o kadar sıcak ve samimi karşılandık ki bu fırsattan yararlanıp başka sorular da sorduk. bölgedeki yeni gelişmeler, direniş ekseninin durumu, suudi liderlerin davranışları, amerika’nın bölgedeki rolü, devrim lideri’nin batılı gençlere iki mektup yazmasının seb
hizbullah lideri hasan nasrallah, iki savaşa girdi ve ikisini de kazandı. birincisinde hizbullah liderliğindeki direniş 2000 yılında güneyi kurtardı ve burnunu yere sürttükten sonra israil işgaline son verdi. ikincisinde ise, 2006 yılında lübnan’a karşı savaşa giren düşman israil, yenilmez olduğunu öne sürdüğü ordusuna olan güvenin çöküşüyle birlikte ağır bir bedel ödedi. eğer bölgede israil’in kı
"1982’de hizbullah oluşum halindeydi. emel hareketinde şiilerden ve diğer taifelerden müminler, gece namazı kılanlar da, içki içenler de vardı. o dönemde daha dindar ve omurgalı olanlar, iran islam devrimi’ni model alan bir örgüt kurma kararı aldılar."
yemen’i ve dünyadaki gelişmeleri takip eden kimseler için ensarullah hareketini yakından tanımak büyük bir önem arz ediyor. lübnan’ın el-menar televizyonu, ensarullah hareketini inceleyen bir dosyaya yer verdi, biz bu dosyanın çevirisini değerli okuyucularımızın dikkatine sunuyoruz:
biz iki cephe ile karşı karşıyayız: amerika, siyonist rejim ve bazı arap ülkeleri liderlerinden -ki geçmişte iran şahı da bu topluluk arasında idi- müteşekkil istikbar cephesi ve ezilenler, yurtlarından atılanlar ve filistin, lübnan ve yemen halkı gibi mazlum milletlerden oluşan cephe. bu iki cephe birbirinin karşısındadır. bu çatışmanın sembolü de filistin ve mescid-i aksa’dır.
aşağıdaki metin aylık “mevud” dergisinin “zuhur” olgusunun tarihin tekâmül seyrindeki yeri üzerine ayetullah mir bakıri ile yaptığı ve derginin 42-43. sayılarında yayımlanan söyleşisinden alınmıştır.
marks’ın “tarih iki kez tekrar eder, birincisinde trajedi, ikincisinde komedi” şeklindeki sözünün aksine siyonistler için ilkinde tarih komediydi, şimdi ise onun trajedi kısmı yaklaşıyor.
“ingiliz şiiliği” veya “londra şiası” bir süredir dillerde dolaşan bir terimdir. imam humeyni’nin “asil-gerçek muhammedi islam” karşısında “amerikancı islam”ı söz konusu etmesinden sonra islam devrimi lideri ayetullah hamenei ve ülke aydınları da “ingiliz şiiliği” adlı tehdide dikkat çekti.
bölgesel politikalar uzmanı enis nakkaş’ın tahran’da stüdyo konuğu olduğu programa siyaset bilimci elif sabbağ israil işgali altındaki el-celil’den, fkö merkez kurulu üyesi nebil amr da ramallah’tan konuk olarak katıldı.
bu yaptıkları duvarın kur’an-ı kerim 1400 yıl önce haberini vermiştir: ‘onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu hâlde savaşmazlar.’ (haşr, 14) onlar korkaktır ve duvarlar arasına saklanmışlardır ve biz inşallah bu duvarlar için de bir çare bulmuş durumdayız. (sunucu: bu nasıl olacak? askeri planları vermeyin ama bu nasıl olacak?)
velhasılıkelam, hakiki özgürlük ve bağımsızlık için meydan okuyuş olduğu yerde durmakta. 40 yıl önce ortadoğu’nun dinamiklerini değiştirip yeni bir dünya düzeni sahnesini hazırlayan islam devrimi’nin, çağdaş tarih için bir dönüm noktası olduğundan şüphe etmek zordur.
iyi bağlantılara sahip kaynaklara göre, israil jetleri -hedefi yok etmeden önce- hizbullah misillemesi korkusundan can kaybını önlemek için hedef aldığı araçların önüne uyarı füzeleri fırlatıyordu.
hasan sivri, filistin davasının efsanevi ismi leyla halid ile fhkc’nin kuruluşunun 51. yıldönümünü, gazze’nin israil yönetiminde istifalara neden olan direnişini, netanyahu’nun erken seçim kararını, fhkc’nin lübnan komünist partisi ile toplantısını ve abd’nin bölgeden çekilme kararını medya şafak için konuştu.
yani, her ne kadar suriye’deki savaş yavaşlıyor olsa da, bu savaş her zaman daha büyük bölgesel savaşın (islam topraklarının kalbinde bir siyonist savaş) sadece bir cephesiydi. bu savaş devam ediyor. siyonist mevcudiyet tam manasıyla def edilene kadar ve ırkçı ideolojisi tarihin tozlu raflarındaki yerini alana kadar da bitmeyecek.
inanılmaz büyüklükteki can ve kan kaybına rağmen rağmen direniş cephesi sözüm ona süper güçlerin ve onların her şeye burnunu sokan müttefiklerinin yenilebileceğini gösterdi. bu adalet ve barış için mücadele etmekte olan her insanın içselleştirmesi gereken bir derstir.
eucom ve nato’nun kaygısı aslında türkiye’nin rusya’ya daha fazla yanaşıp ardından nato’yu terk etmesiydi. bu durum şu anda olması istenen bir şey değil. (1991’den bu yana centcom abd dış politikasının şekillenmesinde büyük rol oynuyor. savunma bakanı mattis bir centcom aygırıdır. onun ve centcom’ un ağzının payını aldığını görmek güzel.)
raporun tüm bölümlerindeki sonuçların tamamını birleştirince, amerika’nın 11 eylül sonrası savaşlarında öldürdüğü insan sayısı tahminimce 6 milyon civarına ulaşıyor. belki 5 milyondur, belki de 7 milyon… ama oldukça kesin bir biçimde ifade ediyorum ki birkaç milyon…
"1982 yılından önce beyrut’u işgal etmekle tehdit ediyorlardı, peki 2006 yılından günümüze dek israil’in tek bir gün bile beyrut’u işgal etme tehdidi savurduğunu duydunuz mu? çünkü bunun için kara kuvveti gerekir, hava ya da füze gücü değil.”
komutan gülümsüyor ve görüşmenin başında söylediği, direnişin hazırladığı sürprizler hakkındaki cümlesini tekrar ediyor: “israil her ağacın arkasında ve her kayanın dibinde hazırladığımız sürprizleri beklesin!”
o tarihten bu yana idlib iki kampa ev sahipliği yapıyor: suudi destekli tahrir eş-şam ve türkiye-katar destekli ahrar eş-şam. birincisi selefi, ikincisi ise müslüman kardeşler köklerine sahiptir. savaşçı toplama ve saha hâkimiyetinde birbirleriyle yarış içerisindeler.
esad ve müttefikleri -iran ve hizbullah- suriye’nin çoğu kurtarıldığı için idlib şehrini de özgürleştirebileceklerine inanıyorlar. bu nedenle esad işgal edilmiş kuzeyin kurtarılmasında ısrar ediyor ve müttefiklerinden, gelecek operasyon aşaması için daha fazla kuvvet göndermeye hazır olmalarını istedi.
alınyazıları artık çok açık, hem de büyük ve kalın harflerle yazılmış. fakat bazıları bunu görmezden gelmeyi ve tüm yumurtaları abd ve arap müttefiklerinin sepetine koymayı tercih ediyor. özür dilemeden geçtik, gerçeği kabul etmeyi reddetmeyi hâlâ sürdürüyorlar.
iyi haber alan kaynaklara göre ortadoğu’da şu sıralar yeni askeri eylemi tartışıp planlamak, iran ve müttefikleri karşısındaki savaş senaryolarını incelemek için politik ve askeri seviyelerde düzenli görüşmeler yürütülüyor. bu senaryolar birkaç düzine füzenin çok ötesinde bir seviyede tartışılıyor.
bu hareketlerin nihai hedefi, direniş cephesinin büyük bir basamağını ve ikinci dünya savaşı’nın galibi emperyalist güçler tarafından dayatılan politik mimariden bağımsızlığın modeli iran islam cumhuriyeti’ni zayıflatmak ve çökertmekti.
sahadaki kaynakların bildirdiğine göre siyonist rejimin pek çok tecrübeli uzmanı da suriye ordusunun bu füzeli cevabı esnasında bu karargâhlarda faaliyet yürütmekle meşgul idiler. bu merkezlerdeki onlarca israilli subay ve uzmanın öldüğü ve siyonist rejimin ciddi zayiat aldığı yönünde haberler geliyor.
2006 yılında hizbullah, israil’in merkava tanklarından müteşekkil zırhlı tümenlerinin yenilmezliği mitini kırdı. bugün, israil’in hava üstünlüğü tarih oldu. israil’in halen nükleer caydırıcıya sahip olduğu ileri sürülebilir, ancak elindeki nükleer silahlar, içine girdiği çatışmalarda faydasızdır. nereye nükleer bomba atacak? gazze’ye mi? lübnan’a mı? kullanılacak nükleer silahın etkisi ve ortaya ç
elizabeth tsurkov, 14 şubat 2018 tarihinde war on the rocks sitesinde yayınlanan “israil’in suriyeli isyancılarla derinleşen ilişkisi” başlıklı makalesinde, israil’in suriye sınırındaki (gerçekte, suriye’nin kendi topraklarındaki) teröristleri silahlandırma konusunda giderek daha aktif hale geldiğini ve bu silahların daha ileride ülke içinde de kullanılacağını açığa çıkardı.
hasan sivri, güvenlik ve stratejik araştırmalar enstitüsü başkanı enis nakkaş ile israil f-16’sının düşürülmesinin önemini ve türkiye’nin eksen arayışını konuştu.
suriye ordusu ve müttefikleri, kararı, batı’nın, uluslararası ve bölgesel güçlerin doğrudan müdahalesi sonucu bir askeri tırmanma riski taşıyan daha kötü bir senaryodan kaçmak için kabul etti. 2013 yılı ağustos ayında amerikan filolarının suriye kıyılarında konuşlandırılması, sadece bir tiyatro ya da tatbikat değildi.
israil’in anlatısının sahte olduğunu, uçağın israil hava sahasında vurulduğu gerçeğini kamufle etme çabası olduğunu ortaya koyuyor. “eğer f-16’yı bir sam-5 füzesi vursaydı, havada patlardı ve geriye hiçbir şey kalmazdı. uçak, f-16’lar gibi manevra yapabilen, daha küçük fakat daha hassas bir füzeyle vuruldu.” bu olay, ayetullah humeyni’nin tahran’a dönüşünün ve iran islam cumhuriyeti'nin...
"görüştüğüm #suriyeli komutan teyit etti: f-16’yı vuran bir s-200 değildi. 'hazırlanmış bir pusu' idi. yarın @alraimediagroup üzerinden daha fazlasını okuyun."
kendi paranızı kullanın, batı’nın para birimlerini, hele hele abd dolarını veya onun bir yan ürünü olan euro’yu kullanmayın. rusya ve çin’in dolarsızlaşma örneğini izleyin ve ihtiyaç olması halinde, batı’ın yaptırımlarının üstesinden gelmek için, dış ticaret için hükümet tarafından kontrol edilen ulusal bir kripto para birimi geliştirin – venezuela’ya bakın.
bu, 2006 yılında yeni muhafızlardan (neocon) albay ralp peters tarafından dağıtımı yapılan “kanbağı sınırları”nın yeni basımıydı. bu aynı zamanda bernard lewis'in foreign affairs dergisinde yayınlanan "yeni orta doğu" haritasının güncellenmiş bir versiyonuydu. bu haritalar abd ırak'tan ayrılmak zorunda kaldığında çöp kutusuna atılmış oldu. wrigth'ın emperyal küstahlığın haritayla ifadesi de orada
öte yandan iran’ın bu üçlünün baskıları sebebiyle binlerce şehit ve yaralı vermiş ve miyarlarca dolar zarara uğramış mazlum milletlerin yanında durmaktan vazgeçip amerika, israil ve suudi arabistan ile anlaşması ise olacak şey değildir. çünkü bir kere bölge halkları, kendi ülkelerini, kaderlerini ve geleceklerini bize satmış değildir ki biz de onlardan vazgeçme imkanına sahip olalım.
wikileaks belgelerine göre suriye’yi istikrarsızlaştırma ve bu şekilde oradaki hükümeti devirme komplosu, 2005 gibi erken bir tarihte hazırlandı (craig whitlock bunu washington post gazetesinde 17 nisan 2011 tarihinde yayınlanan bir makalede açığa çıkarmıştı).
örgüt, çocuk parkları ve okullar, hastaneler ve klinikler, hatta süpermarketler inşa ediyor. savaşçıları ve aile fertleri pek çok hizmetten büyük indirimlerle yararlanabiliyor. hizbullah’ın kurduğu okullarda eğitim, kamu okullarından daha ucuzdur. yoksullar burs alır. elbette eğitim arap diline, islam’a ve şii geleneklerine odaklanır. fakat ingiliz dili ve fen bilimleri de öğretilir. bu okullar, o
işte bu nedenle israil’in odak noktası, suriye’de beşar esad’ın seküler hükümetiyle, lübnan’da hizbullah’la müttefik olan iran’ın oluşturduğu düşünülen tehdit olmuştur. israil tahakkümü karşısındaki bu direniş kemerinden sıklıkla, “şii hilali” diye bahsedilir.
esad arzulu bir şekilde bir tehdit durumunda kendisinin de parçası olduğu direniş ekseni’nin yanında yer almayı bekliyor. esad’ın 2006’da silah depolarını hizbullah’a açması bugün sadece geçmişe ait küçük bir jest olarak görülebilir: israil ile yapılacak sonraki çatışmada esad tüm suriye ordusunu hizbullah ve genel sekreteri seyyid hasan nasrallah’ın yanında savaşa sokacak.
nasrallah âdeta çekici temel menteşeye-bağlantı noktasına vurarak şöyle demiştir: "geldiğiniz ülkeye geri dönün". seyyid nasrallah’ın israillilere yönelik bu çağrısı, israil’de bu konuda ne denli yaygın bir tartışmanın sürmekte olduğunun farkında olan güçlü birinin sözleridir.
çok az ciddi analist hizbullah’ın 2006 yılında israil’i yenilgiye uğrattığından şüphe ediyor. new york times bile israil’in başlattığı bu savaş hakkındaki analizinde bunu doğrulamak zorunda kalmıştı. hizbullah’ın elinden aldığı bu yenilgi tel aviv için o denli yıkıcıydı ki geçtiğimiz 11 yıl boyunca onunla tekrar yüz yüze gelmekten geri durdu.
eski dışişleri bakanı hillary clinton’a ait sızdırılmış e-postalar ayrıca israil’in örtülü bir şekilde çatışmayı yaratmadaki rolünü ve esad’ın devrilmesi planının uygulanmasına abd ve diğer ülkelerin dâhil olmasının sağlanmasındaki açık rolünü ortaya çıkarıyor. clinton tarafından danışmanı jacob sullivan’a iletilen bir e-posta, israil’in, esad hükümetinin devrilmesi halinde iran’ın bölgedeki “tek
israil’in ilk başbakanı david ben gurion, nadir görülen bir açık sözlülük anında, arap rejimlerin israil’in ilk savunma hattı olduğunu söyleyivermişti. bu doğru olsa da, arap yöneticiler bu gerçeği yakın zamanlara kadar kendi halklarından ve geniş müslüman ümmetinden hep gizlemeye çalıştı. ancak bir yandan müslümanlara karşı olan ihanetlerini gizleyememeleri diğer yandan da emperyalizme ve siyoniz
belki de hizbullah’a yöneltilen eleştirilerden en önemlisi, gerçek hacmini göstermeye çok fazla önem vermemesidir. ama sahadaki gelişmeleri gerçekliğinden farklı bir şekilde kullanma pelinde olan düşman kampı da ileriki aşamada hizbullah’ın suriye ve ırak’ta tekfirci terörist gruplara karşı oynadığı rolün mahiyetini veya gerçekliğinin büyük bir bölümünü göstermek zorunda kalacak.
söz konusu hizbullah kaynağı israil ile yapılacak sonraki savaşın suriye’den başlayabileceğini, fakat asıl meselenin nerede biteceği -natanya, hayfa ya da kiryat shmona mı?- olduğunu söyledi.
demir kubbe’nin varsayılan başarısı, düzmece gibi görünüyor. massachusetts teknoloji enstitüsü’nden (mıt) füze uzmanı theodore postol’a göre demir kubbe, hamas’ın roketlerinin yalnızca %5’ini, yahut daha azını engelliyor. buna dair başka bir kanıt da tümgeneral uzi dayan’dan gelmiş, dayan, “eğer israil hamas’ı durduramıyorsa iran’ı nasıl durdursun” diyen bir israillinin hikâyesini anlatmıştı.
“ordu kuzey hududunda pazılarını şişirip askeri bir hamleyle hizbullah’ın yenilgiye uğratılacağından söz ederken, retorik ile uygulama kabiliyeti arasındaki farkı biraz dengelemek için dönüp 2006 yılına (çn: israil’in 2006 yılında lübnan’a saldırıda uğradığı yenilgi kastediliyor) bakmayı tavsiye ediyoruz.”
evet, ben şu andan bahsediyorum. ben “seyyid hasan çağrı yapsa ve savaş için bu kadar insan istiyorum derse’’ varsayımından bahsetmiyorum. şu an, hâlihazırda mevcut ve seyyid hasan komutası ile tam ve doğrudan koordine içinde olan oluşumlardan ve 500 bin savaşçıdan söz ediyorum.
israilli yetkililer, 2006 savaşında lübnan cephesinde zafer kazanamayan israil ordusu, şu an hem lübnan hem de suriye cephelerini nasıl yönetebilecek, diye soruyorlar. üstelik de hizbullah geçen süre içerisinde silah ve savaş gücünü benzersiz bir şekilde artırmışken…
yaklaşık iki ay önce musul’un batısında ele geçirilen bir ışid komutanı, ‘özgürleştirici güçler’ olarak adlandırılan haşd şabi’ye işaretle ‘eğer haşd olmasaydı sizler musul’un ya da başka bir yerin bir milimetresini dahi bizden alamazdınız’’ dedi.
fatımiyun, 2013 yılında bir grup olarak varlığını ilan etti. bu örgüt, başlangıçta suriye’de lübnan hizbullahı ve ıraklıların oluşturduğu seyyidu’ş-şuheda tugayı ile birlikte faaliyet gösteriyordu. daha sonra aşamalı olarak önce tugaya ardından da tümene dönüştü. şu an bu güçlerin sayısı 20 bine ulaşmış bulunuyor.
çünkü güney suriye cephesi, israil varlığı için gelecekte cehennemin kapısı olacaktır. bu zaferi lübnan, suriye, filistin ve tüm arap halkları için kutlu olsun! direniş savaşçıları ise, büyük savaşın hazırlıklarını tamamlamadan önce güç toplamak üzere dinlenme dönemindeler. yani üçüncü kurtuluş savaşından önce…
israil kendisini iki süper gücün sınırlarına dayandığı yeni bir gerçeklik ile yaşamaya alıştırmalıdır, suriye ve lübnan gökleri de artık kendine münhasır değil. yeni durumu ve sınırlarındaki güçleri, yani direniş ekseni ve rusya’yı kabul etmenin en uygun zamanıdır.
hizbullah ise bugün, 2006’da olduğundan daha da güçlü. kısa ve öz olarak söylemek gerekirse, suriye’de el kaide’yi yenilgiye uğratan temel olarak hizbullah oldu. suriye de ırak da parçalanmayacak. ve boru hattı-istan cephesinde – ki bu savaşın temel nedenlerinden biri – öngörülebilir bir gelecekte iran ve katar’ın avrupa’ya doğalgaz satmak için bir araya geldiğini dahi görebiliriz.
suudi arabistan'ın yemen'de başlattığı "kararlı fırtına" adı altındaki savaşın üzerinden iki yıldan fazla zaman geçti. bölgede taş üzerinde taş bırakmayarak devam eden savaş, suudiler için başarısızlıkla sonuçlanmış gibi görünüyor. suudi yönetimi bu savaşta hiçbir hedefini gerçekleştirme başarısına ulaşamadı.
israil askeri liderliği ve özellikle israil istihbaratını endişelendiren önemli bir nokta var. hizbullah’ın artık iran’dan füze ithal etme ihtiyacı kalmadı. hizbullah artık füze teknolojisine ciddi bir etkinlik düzeyinde sahip. dağların en az 50 metre derinliğinde, güney lübnan dağlarında füze üretim merkezleri inşa etti. israil bu füze üretim merkezlerini ne ortadan kaldırabilir ne de imha edebil
filistin halk kurtuluş cephesi-genel komutanlık lideri ahmed cibril'in, lübnan al-mayadeen televizyonunda iran'da 21 şubat 2017'de düzenlenen intifadayı destekleme konferansı ve filistin davası konulu mülakatı.
el-nusra ürdün’ün başkenti amman’daki ofisi üzerinden tel aviv’le irtibat kurdu. israillilere gönderdiği mesajda, hücum başladıktan hemen sonra israil’in hizbullah savaşçılarının üzerine uçaklarını göndermelerini istedi. el-talli’ye göre bu, israil askerlerinin 2006'da (2. lübnan savaşı’nda) ödediği kan bedelinin intikamını almanın bir yolu olacaktı.”
suriye’nin 20 milyonluk nüfusunun içinden ne kadar insanın mccain’in cezalandırıcı yaptırımlardaki ısrarı sonucunda artık suriye’de kanser tedavisi alamadığını yalnızca tahayyül edebiliriz. 2011’de suriye’de çatışma başlamadan önce yurttaşlar, birinci sınıf en ileri kanser tedavisi de dâhil olmak üzere bedava sağlık hizmeti alabiliyordu.
suudi arabistan ile katar arasında eskiye dayalı bir sınır ihtilafı var. hatta suudi arabistan birkaç defa katar’a saldırdı ve katar’a ait toprak parçasını ele geçirdi. katar’daki al-i sani ailesi, soyunun vehhabiliğin kurucusu şeyh muhammed abdulvehhab’a dayandığını söylüyor. suudiler ise bunu reddediyor.
uluslararası islami kültür ve iletişim kurumu başkan yardımcısı abbas hameyar, havza haber ajansına islam dünyasında yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. daha önce kuveyt, katar ve lübnan’ın baalbek kentindeki iran konsolosluğunda kültür müsteşarı olarak da görev yapan dr. hameyar, 100 yıl önceki sykes-picot anlaşmasından sonra emperyalistlerin islam ülkelerini bölmeyi yeniden gündemlerine aldığ
genie entrikacıları, gözümüzün önünde suriye’nin yıkımından kâr sağlamaya çalışıyor. ekim 2015 itibariyle genie energy ltd. şirketinin önde gelen jeologları yatırımcılara, golan’da gerçekten de büyük petrol rezervlerinin bulunduğu yönünde güvence verdi.
foreign policy dergisi haziran ayı ortasında, beyaz saray’daki bazı politika yapıcıların, iran’la askeri olarak karşı karşıya gelme ve en sonunda “şer ekseninin bağlantı noktasıyla” hesabı görmenin bir aracı olarak suriye cephesinin genişletilmesi taraftarı olduğunu yazıyordu.
22 haziran tarihindeki herzilya konferensı’nda konuşan israil askeri istihbarat şefi tümgeneral herzi halevi, arap medyasında çıkan ve iran devrim muhafızları’nın lübnan’da gelişmiş füzelere odaklanan bağımsız bir silah sanayi kurmak için çalıştığını öne süren haberleri, temel olarak doğruladı.
benim geçmişte hazırladıklarım, israil’in suriye çatışmasına yönelik müdahalesini kapsamlı olarak belgelemişti. söz konusu müdahalelere, hizbullah ve iran’ın silah konvoylarına düzenlenen çok sayıda hava saldırısı, israil işgalindeki golan’ın üzerinde birkaç metre gezen bir suriye jetinin düşürülmesi, hizbullah ve iran komutanlarına düzenlenen suikastlar, el kaide’yle müttefik el nusra birimlerine
gazeteye göre iranlı yetkili, tahran'ın hizbullah için lübnan'da silah ve füze fabrikaları kurduğuna, bu fabrikaların 50 metreyi aşan derinlikte olduğuna ve uçakların isabet edememesi için üzerinde çeşitli barikat katmanları bulunduğuna işaret etti.
iranlı batı asya uzmanı hadi muhammedi, ‘basiret’ sitesine verdiği mülakatta trump yönetiminin bölge politikasını değerlendirdi.
kasım süleymani'nin geçtiğimiz günlerde sızan bir ses kaydı bunu doğruluyor. kayıtta süleymani, suudi arabistan veliaht prensi muhammed bin selman'ın, suriye'de çatışmaların patlak vermesinin ardından suriyeli bir temsilciye riyad'da buluşma teklifi sunduğunu belirtiyor (bu kişi büyük olasılıkla ali memluk'tur).
hasan sivri, geçtiğimiz günlerde filistin halk kurtuluş cephesi siyasi büro başkanı semir loubani ile lübnan'da görüştü. işte o röportaj:
beyrut’ta bulunan serbest gazeteci merve osman’a bir röportaj veren lübnan direniş hareketi hizbullah’ın genel sekreter yardımcısı şeyh naim kasım, 25 mayıs direniş ve özgürlük gününü, direnişin bir denge yaratmayı başardığını ve lübnan’daki tam hazırlık düzeyinin en yüksek derecede kaldığını, bu yüzden de suriye’deki varlığının lübnan’daki düzenlemelerini etkilemediğini söyleyerek andı.
hasan sivri, lübnanlı analist dr. enis nakkaş ile abd’nin suriye’ye yönelik saldırısından iki hafta önce medya şafak için röportaj yaptı. işte o röportaj:
ışid yeryüzünden silindikten sonra ırak’a ne olacağını zaman gösterecek, fakat uzun ve kademeli balkanlaşma süreci bugün halihazırda geri dönüşsüz hale gelmiş gibi görünüyor.
ürdün'ü zor günler bekliyor… ürdünlü liderlerin, amerika ve ingiltere'nin planlarını kabul etme veya reddetme lüksüne sahip olduğunu düşünmüyorum. bu gerginlik, ürdün'ün istikrarı için suriye'den gelen büyük bir tehdittir. ayrıca, suriye'nin de 28 yıl önceki suriye olmadığını kabul etmek gerekiyor.
her ne kadar 2003 ırak işgali hakkındaki yaygın görüş bunun tamamen petrol meselesi olduğu şeklinde olsa da, israil’in baskısı da burada pek bilinmeyen, ancak temel önemde bir rol oynadı. seçkin amerikalı profesörler john maersheimer ve stephen walt, “israil lobisi ve abd dış politikası” başlıklı derinlemesine makalelerinde, amerikan dış politikasının temel odak noktasının kendi çıkarları değil, i
rusya ve iran, güvenli bölge fikri karşısında benzer bir şüphecilik ortaya koydu. moskova göründüğü kadarıyla suriye’de olanlara karar verme konusunda esnekliği korumaya çalışacak; tahran ise başlıca müttefikleri olan suriye arap ordusu ve hizbullah’ın, ülkenin kalan kısımlarındaki kontrolünü güçlendirmeye çabalayacak.
sorgulanabilir çok sayıda meseleden ilki, washington’un, suriye hükümetinin düzenlediği iddia edilen sarin gazı saldırısı hakkında, bilimsel yetkinlik taşıyan bm kimyasal silahların yasaklanması örgütü’nün (opcw) herhangi bir bağımsız soruşturma yapmasına izin vermeyi reddetmiş olması. bu kuruluş 2013 yılında abd’nin esad’ın sarin gazı silahları kullandığı yönündeki, neredeyse savaş çıkaracak iddi
abd deniz kuvvetlerinin geçtiğimiz cuma günü suriye’de bulunan bir askeri üsse düzenlediği füze saldırıları, medya ve uzmanlar arasında, trump’ın suriye krizine yönelik gelecekteki stratejilerinin nasıl olacağına dair bir dizi spekülasyonun ortaya çıkmasına yol açtı.
rand kuruluşunun kısa süre önce yayınladığı “suriye el kaide’si adını değiştirebilir ama çizgisini değiştiremez” başlıklı metin, suriye’de faaliyet yürüten ve terörist kabul edilen gruplar hakkında zaten şüphe edilen şeyi kabul etmekten başka bir şey yapmıyor: bu gruplar, kendilerini destekleyen devletlerin onların meşruiyetini arttırma ve savaş sahasında değişen akıntılar arasında tasfiye olmalar
haaretz gazetesi askeri işler sorumlusu amos harel'a göre, israil rejimi lübnan'ı ortaçağa döndürmek istiyor. peki hizbullah'ın buna cevabı ne olacak? cevabı bir sonraki yazıda…
israil'in, lübnan'a ya da gazze şeridine karşı saldırı düzenlemesi an meselesi haline geldi. başka bir deyişle gündemdeki soru, "savaş patlak verecek mi?" değil, "savaş ne zaman patlak verecek?" sorusu halini aldı.
israil olayı "savaşlar arasında bir çatışma" teorisini test etmek açısından değerlendirmek isteyecek gibi görünüyor. daha önemlisi, suriye ve lübnan toprakları dahilinde operasyon yürütmeyi gözden geçiriyor. nitekim nasrallah'ın bir yıl önce verdiği röportajdaki sözleri tezahür ediyor. ve top şu an israil'in kalesinde…
düşmanlarıyla baş etmek için sünni militanlığını kullanmaya dayalı batı-arap gündemi son derece canlı. bu yüzden, suriye’nin başka kısımlarında ışid’e karşı elde edilen başarılara rağmen çatışma son bulmaktan uzakta ve ışid ve halid bin velid ordusu gibi gruplar arap ve batılı sponsorlarından destek almaya devam ettiği müddetçe sona ermeyecek.
sözde insan hakları kuruluşları, küresel güçler tarafından finanse edildiklerinde etkili sponsorlarının önyargılarını ve önceliklerini yansıtmış oluyorlar. böylelikle uluslararası af örgütü, gerek ortadoğu’da gerekse başka yerlerde abd emperyal çabaları adına yapılan savaş propagandalarının önemli bir kaynağı haline gelmektedir.
kitabında netanyahu'nun bu görüşüne karşı çıkan gates, israil başkanına şöyle söylediğini ifade ediyor: "ıraklılar, 1981 yılında osirak reaktörünün israil tarafından imha edilmesine sessiz kalmış olabilir. suriyeliler de, 2007 yılında reaktörlerinin imha edilmesine tepkisiz kalmış olabilir. ancak iranlılar araplara benzemez. nükleer tesislerine yönelik herhangi bir saldırıda tüm bölgeyi ateşe vere
amerika birleşik devletleri’nin ve dolayısıyla avustralya’nın karşı karşıya olduğu ikilem, jeopolitik stratejinin iki eski önde gelen taraftarı olan henry kissinger ve zbigniew brzezinski’nin farklı perspektiflerinde somutlanmaktadır.
seyyid hasan nasrallah'ın elinde şehit anneleri tarafından gönderilen yüzlerce mektup bulunmaktadır. bu mektuplarda, şehit anneleri geri kalan oğullarını da hizbullah saflarında savaşa göndermek için seyyid nasrallah'tan müsaade istemektedir. ancak bu onaylanmıyor. buna karşın, aksi yönde talepte bulunan tek bir mektup bile henüz gelmemiştir.
son dönemde israil'de kapalı kapılar ardında, hizbullah'ın iran islam cumhuriyeti’nden temin ettiği silahlardan çokça söz ediliyor. israil ordusunu en çok tedirgin eden, iran füzeleri arasında en yeni ve hassası olan "zülfikar”ın hizbullah'ın eline gerçekten geçip geçmediği.
deniz gücünü içeren bu denklem, israil sahillerindeki ticari gemileri tehdit ediyor. israil ticaretinin %90'ını teşkil eden deniz yolu ticaretinin ve diğer gemilerin hizbullah'ın hedefinde olması, israil ithalatının %90'ının tehdit altında olduğu anlamına geliyor.
safevi, al monitor sitesinin kendisiyle yaptığı röportajda “islam devrimi’nden (1979) yıllar önce babam, binlerce genci filistin’i özgürleştirmek amacıyla oraya gidip savaşmaları için hazırlamıştı. iran’ın filistin trajedisine ilgisi o dönemlere kadar gider. babam, halkı filistin konusunda uyaran ve onların farkında olmalarını sağlayan ilk insanlardandı” dedi.
israil’in suriye’ye yönelik bu nefreti, alternatifinin ne olduğu üzerine pek de düşünmeden suriye yönetiminin bir an evvel yıkılmasını istemesine neden oluyor. halk sarayında beşşar esad’ın yerine şeytanın oturmasını tercih ediyor.
siyonist rejime bağlı düşünce enstitüsü memrı'nin sitesinden bir analiz...
yaklaşık 15 ay kadar önce şehid muhanned el-halebi kudüs'ün eski şehir bölgesinde bıçaklı eylem gerçekleştirmişti. eylemin sonucunda iki israilli ölmüş, ikisi de yaralanmıştı. ancak operasyonun uzun vadedeki sonuçları bundan çok daha fazlası oldu. bu eylem, filistinlilerin çok sayılı bölgede yürüttüğü bir dizi bıçaklama eyleminin başlangıcına dönüştü.
raporda, “israil’in perspektifine göre en iyi senaryo, bir yandan esad rejiminin ortadan kalkması ve iran ile hizbullah’ın suriye’den çıkarılması, diğer yandan da ışid'in yenilgiye uğratılması ve suriye’de ılımlı bir sünni rejiminin kurulmasıdır” ibareleri okunuyor.
priebus, trump’ın arkasındaki isimler arasında incelenmeyi hak eden tek figür de değil. bütün bir trump yönetimi neo-con’lar ve “eski” neo-con’larla dolu. içlerinden kaçının langley ile bağlantısı var? trump, hem yönetim içinde hem de dışında düşmanlarla çevrili halde.
heyet tahrir el-şam ittifakının 15,000 savaşçısının olduğu tahmin ediliyor; şam’ın fethi cephesi’nin ise ittifaktan önce yalnızca 8,000 savaşçısı vardı. rakip ahrarü’ş-şam bloğunun ise, bağlaşıklarıyla birlikte yaklaşık 20,000 savaşçısı bulunuyor.
belki de bu ilk önermelerin arkasında yatan şey, gerçekte rusya, iran ve çin arasındaki işbirliğini kırma isteği olabilir. bunun gerekçeleri, pekin, moskova ve tahran arasında tam bir askeri, kültürel ve ekonomik ittifak kurulursa bunun abd için getireceği sonuçlardır. böyle bir ittifak, abd’yi uluslararası ilişkilerin büyük satranç tahtasında neredeyse etkisiz hale getirecektir.
temmuz 2006 savaşında, direniş 33 gün boyunca düşmana yaklaşık 4300 adet füze gönderdi. bugün, israilliler hizbullah'ın günlük olarak 1500 adet füze gönderebileceğinden bahsediyor. elbette bu rakam sadece düşmanın tahminidir. ve israil'in öngörüleri kati bir şekilde hatalıdır!
bilindiği üzere, tel avivli karar alıcılara göre yahudi devleti, hizbullah ile girilecek gelecek savaşa hazır değil. ayrıca tel aviv'in kötü durum senaryolarına dayanacak gücü de yok. bu senaryo ise, savaşın kuzey cephesinde hizbullah, güney cephesinde hamas ve batı şeria’da da diğer direniş grupları ile patlak vermesidir.
"burada, abd’de ve batı avrupa devletlerinde gelişmiş olan çelişkilerden dersler çıkarmalıyız. sıkı bir anti-emperyalist ve ırkçılık karşıtı karaktere sahip olmayan her türlü sol hareket, nesnel olarak emperyalist sisteme yardım eden ulusal istisnacılığından kaynaklı olarak başarısızlığa mahkumdur."
eski suudi kralı'nın, suriye yönetiminin değişmesi için 200 milyar dolar harcadığı söyleniyor. katar ve birleşik arap emirlikleri de aynı şekilde bu konu için büyük para harcadı. şu an ise, destekledikleri eksenin yenilgisini kabul etmekten başka yapacakları hiçbir şey yok.
ekim 1973 savaşının ardından küba, israil’le olan diplomatik ilişkileri kesti. ertesi yıl, fkö genel sekreteri yaser arafat havana’yı ziyaret ettiğinde bir devlet başkanı gibi karşılandı ve daha sonra küba’da bir filistin büyükelçiliği açıldı.
bugün fars körfezi ve hazar denizi’nden rusya, kazakistan, türkmenistan ve çin’e kadar avrasya çapında nereye gitsek, iki bin yıldan daha eski orijinal ipek yolu çağından beri ilk defa yepyeni bir ekonomik alanın, avrasya merkezi alanının gelişim sürecine tanık oluyoruz. eğer türk hükümeti de candan bir şekilde obor projesine katılırsa, bir avrasya dönüşümünün taşıdığı potansiyeller muazzam hale
deraa’da şiddetin patlak vermesinden bir hafta sonra, time dergisinden rania abouzeid, “rejimin düşmesi veya görece popüler olan devlet başkanının devrilmesi yönünde yaygın çağrılar yok gibi görünüyor” diye aktarıyordu.
fakat 17 mart’ta, deraa’da şiddet yanlısı bir ayaklanma başladı. bunun kıvılcımını kimin veya neyin çaktığına dair çelişen anlatılar var. time, “deraa’daki isyanı bir duvara rejim karşıtı yazılamalar yapan bir avuç gencin gözaltına alması kışkırttı” diye yazdı. ındependent’tan robert fisk, biraz farklı bir versiyon sundu...
abd dışişleri bakanlığı bilgi notunda şunlar söyleniyor: “ışid’e ve bölgedeki diğer radikal gruplara yasadışı mali ve lojistik destek sağlayan katar ve suudi arabistan hükümetlerine basınç uygulamak için diplomatik ve daha geleneksel istihbarat varlıklarını kullanmamız gerekiyor.”
dört hafta boyunca suriye’de kalmamın başlıca nedenlerinden biri, beyaz miğferler hakkında uzun süreli bir araştırmaya devam etmek istememdi. bu grup, amerika birleşik devletleri, birleşik krallık, ab ve japonya tarafından finanse edilip teçhizatlandırılıyor. beyaz miğferler eski ingiliz ordusu paralı askeri james le mesurier tarafından eğitiliyor ve gruptan çoğu zaman “suriye sivil savunması” diy
doğu halep’te hastanelerin hedef alındığına ilişkin propagandanın başlıca üreticilerinden biri, uluslararası bir yardım stk’sı olan ve çoğu zaman fransızca kısaltmasıyla msf diye anılan sınır tanımayan doktorlar. msf’ye gönderilen 4 mayıs tarihli bir açık mektupta, bir jeopolitik analisti ve yazar olan rick sterling, msf raporlarındaki bu göze çarpan çelişkilere ve bir dizi başka aleni anormalliğ
israil'de yayın yapan maariv gazetesi istihbarat analisti yossi melman "arap ordularının işi bitti, lübnan hizbullahı bugün israil için en büyük askeri tehdidi oluşturuyor" yorumunda bulundu.
halep'in kuzey kısmındaki beni zeyd kasabası, temmuz ayında, bizim halep’e gelişimizden birkaç hafta önce suriye ordusu tarafından özgürleştirilmişti. mahalle kurtarılmadan önce, batı halep’teki yerleşim alanlarına fırlatılan ölümcül “cehennem topu” füzeleri için bir fırlatma rampası işlevi görüyordu, bu yüzden de bu gelişme, suriye halkı tarafından dev kutlamalarla karşılandı.
batı halep’teki hükümet kontrolündeki bölgelerde 1.5 milyonu aşkın sivil yaşıyor ve bunlara, 2012 yılında doğu halep’ten kaçmış olan 600 bin sivil de dahil. halep tıp birliği’ne göre şehrin teröristlerin işgali altındaki doğu kısmında yaşayan 200 ila 220 bin kişiden yaklaşık 50 bininin veya daha fazlasının sözde “isyancı” grupların üyeleri ve onların aileleri olduğu tahmin ediliyor.
(2014 tahminine göre) yalnızca 17 milyon sakiniyle suriye, şimdi dünya üstündeki en güçlü koalisyonla karşı karşıya – gerçek anlamıyla, bütün geleneksel batılı sömürgeci ve yeni-sömürgeci ülkelerden oluşan bir koalisyon bu.
iran islam devrimi ve hizbullah'ın amerikan emperyalizmi, siyonizm ve bölgesel arap gericiliğiyle yaklaşık 40 yıldır sürdürdüğü mücadelesinin öne çıkan belli başlı dönüm noktalarının kısa bir özeti...
ancak israil liderliği, en mantıklı senaryoyu görmezden gelme eğiliminde oldu. bu senaryo ise israil’in yıllar içinde geliştirdiği ve kamuoyuna da taşınan, hizbullah’ın israil’in derinliklerindeki yüzlerce askeri ve stratejik hedefi vurabileceği yönündeki tahminlerde ifadesini buluyor.
israil'in korkak ve yüreksiz bir varlık olduğunu söylüyorum. hizbullah genel sekreterinin de söylediği gibi, israil örümcek ağından da zayıftır. güçlü bir darbe aldığında geri dönecektir. ben, bugün suriye devletinin ve direnişteki müttefiklerinin israil'e karşı baskıyı arttırmalarını ve her zamankinden çok düşmana vurmalarını diliyorum. çünkü baskı, bu işi sonuna kadar götürmenin tek yoludur.
dünyaca ünlü iktisatçı samir amin, modern ekonominin içinde bulunduğu çöküş koşullarının nedenini izah ediyor ve küresel emperyalizmden kurtuluşun reçetesini veriyor: "rusya, çin’le, orta asya ülkeleriyle, iran’la ve suriye’yle birleşmelidir. bu ittifak aynı zamanda afrika için ve latin amerika’nın pek çok kısmı için çekici olabilir. böyle bir durumda emperyalizm tecrit edilecektir."
bm personeli ayrıca suriyeli isyancıların araçlarının israil tarafından teslimatlar aldığını belgeledi: “geri çekilmeden bu yana yayınlanan üç aylık undof [birleşmiş milletler çatışmasızlık gözlem gücü] raporları, israil ile bu silahlı gruplar [el nusra] arasında süregiden bir koordinasyon olduğunu açığa çıkardı.”
analist ayrıca, hizbullah’ın "rıdvan tugayları" olarak bilinen özel kuvvetlerinden 5000-8000 savaşçısının, tüm birimlerden derlenen daimi kuvvetlerinin ve kısmi zamanlı ihtiyat-yedek destek güçlerinin 60 ila 90 günlük hızlı savaş eğitimi gören bazı unsurlarının suriye'ye yayıldığını söylüyor.
seyyid, israil realitesine dair derinlemesine bir okuma gerçekleştirdi. gelecekte yaşanabilecek bir savaş da dahil olmak üzere, israil cephesinin tüm düzeylerdeki zafiyet unsurlarına direnişin vakıf olduğunu belirten yeterli miktarda açık ve şifreli mesajlar verdi.
elbette, videonun baştan sonra propagandacılar tarafından üretilmiş olması gayet mümkündür, ancak suriye’de yaralanan ve ölen çocuk sayısı da pek az değildir. dolayısıyla, bu görüntünün tamamen gerçek olup propagandacıların buna el koymuş olması ihtimali de gerçek ve inandırıcıdır...
castro allende’ye işçileri silahlandırmasını tavsiye etmişti. daha ileride bu dönemi “eğer her işçinin ve her köylünün elinde bunun gibi birer tüfek olsaydı, hiçbir zaman faşist bir darbe gerçekleşmezdi” sözleriyle hatırlayacaktı: “bu, devrimciler için şili’deki olaylardan çıkarılması gereken büyük bir derstir.”
gerçekte, mart 2011’de deraa’da başlayan ayaklanmanın fitilini ateşleyen gençlerin duvar yazılamaları değildi ve çocuklarının serbest bırakılmasını isteyen şikayetçi aileler de yoktu. bu, yetenekli cıa ajanlarının yazdığı hollywood tarzı bir senaryoydu ve bu ajanlara bir görev verilmişti: rejim değişikliği amacıyla suriye’yi yıkmak. deraa yalnızca perde 1, sahne 1’di.
tel aviv yönetiminin en acılı kâbusu ise, hizbullah'ın işgal altındaki golan tepelerini geri alması korkusu. buna göre, gelecek savaşta cephe nakura'dan lübnan sınırına kadar uzayabilir. bölgede eskiye göre çok daha tecrübeli ve güçlü bir savaş sürdüreceği beklenen hizbullah'ın yeni ortağı suriye ordusu, 5 yıllık tecrübesi sayesinde birçok savaş metoduna hâkim olmuş deneyimli askerlere sahip.
son günlerde marib ve necran kentlerinde gerçekleşen balistik sıçrayış, yeni bir askeri realiteyi kanıtlıyor. "abrams mezarlığı" olarak bilinen tank hurdalığında yığılan askeri araçlar ve sınır arkasındaki suudi cephesinde bir hafta içerisinde 20'ye varan ölü sayısı bu sıçramayı kuvvetlendiriyor.
büyük petrolün şii müslümanlardan nefret eden fanatiklerle yanyana gelmesi manidardır. sosyal adalet mesajı ve kapitalizm karşıtlığı ile şii islam, wall street’in düşmanıdır.
12 temmuz yaklaşırken, israil hizbullah ile girdiği 2006 temmuz savaşını, ya da siyasi çevrelerin deyişiyle ikinci lübnan savaşını gündeminden düşürmüyor. her ne kadar yıldönümünden söz edilse de, bu savaş yalnızca gelip geçen tarihi bir olaydan ibaret değildi.
sözde “insan hakları” gruplarının suriye karşıtı savaş retoriğini yaydıkları ve suriye hükümeti ile suriye arap ordusu aleyhinde sahte ithamlarda bulundukları ortaya çıktıkça bu sayfa genişleyecek. var olan haliyle de aktörler listesi hayli kapsamlı. aşağıda, insan hakları cephesinde yer alan kişi ve gruplardan bilinenleri listeyeleyeceğim (bunlardan pek çoğu, hatta belki de çoğunluğu, abd dışişle
bm, israil ordusunun ateşkes hattı üzerinde sandıklar içinde tedarik sunduğunu, bunların da selefi savaşçılar tarafından alınıp götürüldüğünü gözlemledi. israilliler istihbarat sunmak üzere (el kaide ile bağlantılı olan) el nusra komutanlarıyla bir araya geliyor. bir suriyeli dürzi böyle bir görüşmeyi kayda aldı ve bu kayıt suriye televizyonunda yayınladı.
suudi arabistan hükümetine yakınlığı ile bilinen emekli suudi general envar aşki, 'yediot ahronot' gazetesine verdiği demecinde, riyad ve suudi arabistan arasında güvenilir ilişkilerin olduğunu alenen duyurdu. aşki açıklamasında, "israil ve suudi arabistan'ın müşterek çıkarları vardır" sözlerini kullandı.
beyaz miğferler, eski bir ingiliz subayı officer ve şimdi blackwater-academi ile birleşerek constellis holdings’e dönüşmüş bir özel yüklenici kuruluş olan olive group içindeki bir paralı asker olduğu kabul edilen james le mesurier tarafından kuruldu. kuruluş, esad’a karşı batı müdahalesini savunan savaş yanlısı bir pr firması olan purpose ınc. üzerinden george soros’la bağlantılıdır.
nüfusun yüzde 50 ila 72’lik kısmı, suriye hükümetinin kontrolündeki bölgelerde yaşamaktadır. diğer yandan usaıd bile suriye’de 2014 yılında yapılan seçimlere katılım oranının yüzde 70’in üzerinde olduğunu teyit etmiştir.
suriye sahnesini izleyen bilgi sahibi gözlemciler, reuters’ın sözde suriye insan hakları gözlemevi’nin – ingiltere’deki coventry’de bulunan bir daireden yönetilen tek kişilik örgütün – boş sözlerini aktarmaya ne kadar hevesli olduğunu hatırlayacaktır.
25 mayıs lübnan zaferinin 16'ıncı yıldönümü, bölgede suriye volkanı krizinin yarattığı çetin şartların gölgesinde gelirken, çarmıha gerilen arap-israil çatışmasının da kaçınılmaz olduğu su götürmez bir gerçek.
halevy öte yandan "yaralı hizbullah savaşçılarının aynı şekilde tedavi edilmesini desteklemeyeceğini, zira israil'in hizbullah tarafından hedeflendiğini fakat el kaide tarafından özellikle hedeflenmediğini" vurguladı.
rehber bize mektubunda bunun zor bir savaş olacağını, allah’ın elçisi hazreti muhammed (s.a.a.) zamanındaki hendek savaşı’na çok benzer olacağını söylemiş, fakat aynı zamanda zaferin bizim tarafımızda olacağının teminatını vermişti ve onun sözleri hepimizin üzerinde ve mücahidlerin ruhu üzerinde büyük bir etki bırakmıştı.
hizbullah’ın bu çalışmada mükemmel olduğunu söylüyor: lübnanlı örgüt “çok iyi organize olmuş durumda ve şimdi, yasal bir şekilde suriye’nin her yerinde. yalnızca bir parti değil, bir devlet gibi örgütlenmiş. şehitler için bir örgütleri, çocuklar için bir örgütleri, aileler için başka bir örgütleri var.”
asghar, hacı mehdi’ye “seni oğlumun cenazesinin peşinde olduğum için mi aradığımı düşündün? allah’a yemin olsun ki buna ihtiyacım yok” dedi: “sadece, abbas artık senin biriminde olmadığı için suriye’ye gidebileceğimi söylemek istedim.”
“politika değişikliği suudi arabistan ve israil’i yeni bir stratejik yakınlaşmaya götürdü ve bu büyük ölçüde, iki ülkenin de iran’ı varoluşsal bir tehdit olarak görmesinden kaynaklıydı. bu ülkeler doğrudan görüşmelere girişti ve israil ve filistin’da daha fazla istikrarın meydana gelmesinin iran’a bölgede daha sınırlı kaldıraç sağlayacağna inanan suudiler, arap-israil müzakerelerine daha yoğun bir
suriye’deki kan dökme beş yıldan daha uzun süre önce, paris’te suudi-amerikan-israil yetkililerinin kurduğu ortak bir komployla başladı. korkunç üçlü, çoğu londra, paris veya washington’da sürgünde yaşayan oportünist suriyelileri kışkırttı ve onlara beşar esad’ın kellesinin tepside sunulacağı hızlı bir zafer vaat etti. komplocular suriye rejiminin – tıpkı muammer kaddafi’nin libya'sı gibi – birka
geride kalan beş yıl içinde, suriye devlet başkanı esad ve suriye arap ordusu aleyhtarı propaganda, senaryosu yazılmış (otpor tarafından teşvik edilmiş “devrimde”) “barışçıl protestoculara ateş açılıyor” retoriğinden, “iç savaş” ve “ılımlı isyancılar” gibi bir diğer aldatıcı kelime dağarcığına kadar değişiklik arz etti.
8 ay öncesinde abd ordusunun başında bulunan general martin dempsey, ‘büyük arap müttefiklerinin’ ışid’i finanse ettiğini kabul etmişti. buna yanıt olarak ise abd silahlı kuvvetler komitesi başkanı senatör lindsay graham, ışid’in sponsorlarını savunmuş ve ‘finanse ediyorlar çünkü öso esad’la savaşamadı, onlar esad’ı yenmeye çalışıyordu’ demişti.
zafer bengaş yazdı: abd liderliğindeki tek kutuplu dünya sona doğru gelirken, küresel siyasette büyük değişiklikler ufukta görünüyor. yeni ve daha sağlam oyuncuların aktif olduğu çok-kutuplu bir dünya doğuyor. islami iran bu yeni düzenin temel bileşenlerinden biri.
suudi rejimi için belki de daha trajik olan şey, rusya ve iran’a karşı yürüttüğü “petrol savaşı”nın başarısız olmasıdır. abd’deki azalan talep ve artan üretim karşısında küresel pazarların sınırsız petrol arzıyla ölçüsüzce doldurulması, petrol fiyatını yüzde 60’ın üzerinde bir oranda düşürdü. bu, içinde bulunduğumuz vergi yılı için 98 milyar dolarlık, resmen ilan edilmiş bir bütçe açığına yol açtı
the new york times “ışid mayıs ayında şehri eline geçirdiğinde militanlar suriye birliklerinden çok az direniş gördü” diye yazıyor. lazare bu anlatıyı doğru bulmayarak reddediyor ve 2015 mayıs’ında suriye arap ordusunun ışid ilerleyişine yedi ya da sekiz gün direndiğini ve ardından şehrin civarındaki militanlara yönelik karşı saldırı düzenlediğine işaret ediyor.
tedmür’ün özgürlüğüne kavuşturulması suriye devleti için kimliksel bir önem arz ediyordu / batılılar rusya’nın suriye’den çıkışını siyasi bir hamle olarak göstermek istediler / türkiye daha çok amerikalıların operasyonlarına göz dikti ve suriye’deki kendi operasyonlarını azalttı
geçtiğimiz yıl, abd’li genie energy firmasının israilli alt kuruluşu olan afek, golan’da arama sondajlarına girişti. afek, suriye’ye ait golan’ın altında, israil’in enerji ihtiyaçlarının tamamını karşılayabilecek çok zengin petrol rezervlerinin olduğuna inanıyor.
keyhan gazetesinin başyazarı dr. sadullah zarei'den bölgesel gelişmeler üzerine bir durum değerlendirmesi...
israil’de hükümetteki koalisyonun üyesi olan önde gelen bir milletvekili ve eski washington büyükelçisi michael oren, “eğer ışid ve esad arasında bir seçim yapmamız gerekirse ışid’i seçeriz. ışid’in açık kasa kamyonları ve makineli tüfekleri var. esad ise tahran’dan beyrut’a uzanan stratejik kemeri, hizbullah’ın elindeki 130,000 roketi ve iran’ın nükleer programını temsil ediyor” şeklinde konuştu.
israil’in kuzeyinde bir hastanede yaralı yatan suriyeli isyancı malik, tekrar iyileşip başkan esad rejimi karşısında silahına sarılacağı günün gelmesini bekliyor. 22 yaşındaki militan israilli askerler tarafından korunan bir tedavi odasında afp’ye (agence france press) “suriye’ye döneceğim ve esad gidene dek savaşacağım” diyor.
rus uçakları himeymim üssünden her gün iki farklı amaçla kalkmaya devam edecek. birincisi eve dönen rus askerlerini taşımak. ikincisi de suriye'deki ışid noktalarını vurmaya devam etmek. rusya, 6 ay önce suriye'deki en geniş kapsamlı operasyonu başlattı ve birkaç gün denebilecek kısa bir süre içinde savaşın seyrini değiştirmeyi başardı. eğer ki ateşkes bozulursa 100'ü aşkın savaş uçağının bir "b p
geçtiğimiz hafta körfez işbirliği konseyi'nin lübnan hizbullahı aleyhine bildiri yayınlaması, suriye ateşkesi üzerinde anlaşmaya varılması ve türkiye cumhuriyeti başbakanı davutoğlu'nun iran ziyareti batı asya gündeminin öne çıkan gelişmeleriydi. alwaght analiz sitesi, ortadoğu uzmanı dr. sadullah zarei ile bu konuları ele alan bir röportaj gerçekleştirdi.
hizbullah, ortadoğu’yu ve kuzey afrika’yı istikrarsızlaştırmak için yinon planı’nı izleyen ve bu bölgeler içindeki egemen ülkeleri, onlar üzerinde kolayca tahakküm kurabilmek için daha küçük ülkelere ayırmaya çalışan israil’in yayılmacılığına karşı mücadele eden bir direniş örgütüdür.
örneğin ramadi şehri, terörist grubun elinde olduğu dönemde ve ardından abd güçlerinin operasyonları sonucunda yüzde 80 oranında yıkılmıştır. önceden tasarlanmış bir plan doğrultusunda şehir, japonya’daki hiroşima gibi enkaza dönmüştür. bir ıraklı saha kaynağına göre yıkım, öncelikli olarak sivillere yönelik oldu. aynı kaynağın aktardığına göre, sivilleri hedef alan amerikan güçlerinin sebep olduğ
washington’un, arap yarımadası’ndaki devlet yapısında yakın zamanda değişikliklerin meydana gelmesi için suudileri kasten her türlü maceranın içine çekiyor olması muhtemeldir. amerikan bankalarında saklanan, 1 trilyon dolar değerinde devlet fonları ve ilave olarak yarım trilyon doları aşkın şahsi mevduatlar var. eğer suudi arabistan parçalanırsa, suudi vatandaşlarının washington’a karşı mali iddia
“üst düzey bir yönetim yetkilisinin söylediğine göre, savunma bakanı ash carter, genelkurmay başkanı orgeneral joseph dunford ve merkezi haberalma teşkilatı müdürü john brennan, yakın zamanda beyaz saray’da düzenlenen toplantılarda moskova’ya karşı giderek artan düzeyde şahin görüşleri dillendirerek ‘ruslara gerçek acı yaşatacak’ yeni önlemlere gidilmesi çağrısında bulundu.”
suriyelilerin maruz kaldığı türden bir travmadan geçmiş halklar ya psikolojik olarak yenilmiş bir ulus haline gelir, ya da içinden geçtikleri krizden güçlenerek çıkarlar. ben bu kriz sürecinde suriye’ye yaptığım ziyaretlerden hareketle, halkın daha güçlü çıkacağından eminim. suriyelilerin ruhuna çelik katılmıştır.
suriye'de faaliyet yürüten üst düzey bir subay şunları söyledi: "islam devrimi muhafızları ordusu'nun (ırgc) sabirin birimi halep civarında (kuzey, güney, doğu ve batı bölgelerinde) yoğun bir şekilde faaliyet yürütüyor. bu birim iran'da on yılı aşkın bir süre önce kuruldu ve özel elit kuvvetler olarak seçildiler."
bu iki kasaba üzerindeki blokajın kaldırılmasının ardından suriye'nin en büyük şehirlerinden biri halep'te ne olacağını görmek için herkes merakla beklerken komşu idlip eyaletinde de önemli gelişmeler öngörülüyor.
4 şubat perşembe günü ndf, hizbullah, iranlı askeri müşavirler ve rus hava saldırıları ile desteklenen suriye ordusu, halep eyaletindeki nubbul zehra şii kasabaları üzerindeki 4 yıllık el kaide kuşatmasını kaldırmayı sonunda başardı.
bbc gibi kuruluşlar, 2014 yılında yermuk’ta çekilmiş görüntüleri kullanıp 2016’da medaya’da çekilmiş gibi göstermeyi ve bu sorgulandığı zaman herhangi bir izahat yapmaksızın ve bilgiyi engelleme ve yanlış bilgilendirme taktikleri sebebiyle sorumluluk üstlenmeksizin bu can sıkıcı görüntüleri kaldırmayı, mükemmel derecede kabul edilebilir buluyorlar.
ömer el beşir'in batı ve suudi arabistan karşısında yaptığı bu u dönüşü sudan cumhurbaşkanının kısa bir süre daha iktidarda kalmasını sağlayabilir sadece. onu devirmek için en uygun fırsatı kollayacaklardır, çünkü batı güvenilir olmayan partnerlerden kurtulmak için her şansı değerlendirir. ömer el beşir'in gözleri önünde bunun örneği gerçekleşti fakat o ders almış gözükmüyor.
ardından, “süleymani, tikrit çarpışmalarında motorsiklete binerdi ve saldırıdan önce düşmanı gözlemek için ileri çıkardı; cesurdu ve ölümden kormuyordu. yakınlarında bir bomba patladığı zaman, adeta hiçbir şey olmamış gibi, tepki vermezdi" diye belirtti.
bbc, 2014’te yermuk’ta çekilen görüntüleri kullanarak, videoda yer alan ve gıda yetersizliği belirtileri gösteren çocuğu, ekim ayında kızılhaç’ın medaya’da yaptığı teslimattan hemen sonra görüntüsü çekilmiş gibi gösterdi. el cezire arapça kanalı ise bir batı ülkesindeki evsiz bir adamın resmini kullanarak, kamuoyunu aldatmak amacıyla bu görüntünün medaya’dan olduğunu ileri sürdü.
hasan sivri yazdı...
isminin gizli kalması koşuluyla al-monitor sitesine konuşan bir suriyeli askeri kaynak, “2,5 yıldır kuntar, golan tepeleri sınırına yakın bölgelerin sakinlerinden oluşan hücreler kurmaya çalışıyordu. onlara eğitim, silah ve ücret sağlama çalışmaları yürüttü” dedi.
en ''değerli tutsak'' semir kuntar'ı şehit eden israillilerin sevinci uzun sürmeyecek. faturayı kesip bitirdiklerini düşünüyorlar ama seyyid hasan nasrallah'ın kuntar'ın şehit edilişi üzerine yapacağı konuşmasının son cümlesi tamamlanınca, kesilecek yeni bir faturanın beklemede olacağını görecekler.
bu itiraf, hizbullah’ın askeri kapasitelerini ve bu kapasitelerin filistin’deki israil işgal rejimi açısından oluşturduğu tehlikeyi kabul ettiği gibi, aynı zamanda siyonistler tarafından ileri sürülen, direnişin suriye’ye müdahil olmasının onu güçten düşürdüğü şeklindeki iddiaları da çürütüyor. açıktır ki hizbullah suriye çatışmasından, tel aviv’i tasalandıracak pek çok deneyim elde etmiştir.
şeyh ibrahim zekzaki bir barış, birlik ve vizyon adamıdır. sadece bu vasıflar bile afrika’daki imparatorluk ekseni’nin hegemonyasına ve yeni-sömürgeci stratejisine bir tehdit teşkil etmekte, onun başında olduğu şii müslüman hareketinin büyümesini, onun nijerya sınırlarını aşıp kıtadaki pek çok başka ülkede kök salan birleştirici etkisini engelleme ve ortadan kaldırma yönündeki, sürekli tekrarlanan
yemen’in başkenti sana’da bulunan gazeteci nasır arabyi, the cipher brief sitesine, yemen’de süren savaşın “en büyük kazananlarının el kaide ve ışid olduğunu” söyledi. arabyi ayrıca yemen vatandaşlarının husileri, ülkelerini suudi saldırganlığına karşı savunan kahramanlar olarak görmeye başladığını anlattı.
elbette aklı başında hiçbir makul insan, israil’in suriye’de, özellikle de golan tepeleri’nde ışid’le ve rejim karşıtı öteki teröristlerle olan askeri temasları, aynı yerde genie energy’nin petrol bulması ve netanyahu’nun obama’ya yaptığı, golan tepeleri’ni “yeniden düşünme” çağrısı arasında bir bağ olduğunu düşünmez. bu fazla “komplo teorisi” kokar ve bütün makul insanlar bu tür şeylerin gerçekt
putin’in g20’de batı liderlerine teslim ettiği dosyalarda ne vardı? yeni dünya düzeninin, nihai savaşı onaylayacak kadar korktuğu veya umutsuz olduğu ne var? bunlar yalnızca rusya devlet başkanının cevap verebileceği sorular.
genellikle bu para muhtelif yabancı finans kuruluşları tarafından isviçre bankalarından çekiliyor ve istanbul’a gönderiliyor; burada bulunan özel kuryeler de bu meblağı alarak nusra cephesi militanlarına ulaştırıyor. işte bu sebeple, katar vakıflarının faaliyetleri konusunda düzgün bir uluslararası soruşturma yürütülmeksizin bu tür grupları yenilgiye uğratmak mümkün değildir.
2015 yılının haziran ayında uyardığımız gibi amerika birleşik devletleri, özel kuvvetleri kullanmak yoluyla suriye’de kara operasyonlarına başlayacağını resmen ilan etti. washington post gazetesinde yayınlanan “obama, özel harekat birlikleriyle suriye’deki operasyonlarını yoğunlaştırma arayışında” başlıklı yazıda şunlar söylendi:
rusya, terörizmle mücadele içinde geçen birkaç gün içinde, abd öncülüğündeki koalisyonun yıllar içinde yaptığından fazlasını başardı. new york times gazetesine göre rus savaş uçaklarının bir günde düzenlediği ortalama hava saldırısı sayısı neredeyse, amerikan öncülüğündeki koalisyonun bu yıl ortalama bir ayda – suriye’nin yanısıra ırak’ta da – gerçekleştirdiği hava saldırıları kadar.
hristiyanların, islami devrimcilerin, komünistlerin, baas arap sosyalistlerinin ve rus milliyetçilerinin ortak yanı nedir? eğer bu kesimlerin tarihsel gelişimlerine bakılırsa, cevap “pek bir ortak yanları yok” olur. ancak şu andaki, özellikle ekonomiyle ilgili vizyonlarına ve programlarına bakılırsa, bu güçlerin neredeyse aynı olduğu görülür.
hasan sivri medya şafak için beyrut'ta enis nakkaş ile çok önemli bir röportaj daha gerçekleştirdi...
rusya’nın suriye’deki terörizmle mücadele kampanyası, büyük amerikan stratejisinin başını küçükken eziyor.
son olarak, ışid’in gerçekte abd dış politikası tarafından kasten yaratıldığından hala şüphe edenler için, ışid’in şu anda suriye, hizbullah, iran, ırak ve şimdi rusya’nın oluşturduğu birleşik kuvvetlere karşı savaştığı belirtilmelidir.
erdoğan, kendisine beşar esad’ın haftalar içinde düşeceğini söyleyen amerikalılara ve avrupalılara inandı. suriyeli mültecileri ülkesine kabul ve davet etti, onlar için dev mülteci kampları inşa etti. şimdi türkiye’de 2 milyondan fazla suriyeli ve ıraklı mülteci var ve ülke onlarla ilgilenmek için sekiz milyar dolar harcadı.
bbc ve associated press gibi önde gelen medya kuruluşlarına göre, suriye’yi silip süpürdüğü iddia edilen gösteriler yalnızca yüzlerce kişiden oluşuyordu, ancak ilave wikileaks yazışmaları, cıa’in mart 2011 gibi erken bir tarihte bu gösterileri kışkırtmak için sahada müdahale ettiğini ortaya çıkarıyor.
gerçekte, suriye insan hakları gözlemevi’nin, rami abdülrahman tarafından ingiltere’nin kırsal kesimindeki evinden yönetilen absürt bir propaganda cephesi olduğu uzun süre önce ifşa edilmişti. aralık 2011 tarihinde reuters’ta yayınlanan, “coventry: önde gelen bir suriyeli aktivist için alışılmamış yuva” başlıklı habere göre abdülrahman, sözde “suriye muhalefeti”nin bir parçası olduğunu...
bu anlatıya göre bütün mültecilerin sorumlusu da varil bombaları – hükümetlerimizin egemen ülkelere yönelik emperyalist, cani saldırıları değil. “sevimli” insan annie sparrow da [ roth’un eşi] idlib’deki bütün yıkım nedeniyle suriye arap ordusu’nu suçluyor. teröristlerin kimyasal silahlarından, cehennem toplarından, havan toplarından, intihar bombacılarından, kafa kesenlerden, ırkçılardan ve teca
ancak şirket medyası bu yaşananlara ancak gözünün ucuyla baktı, zira batı destekli “ılımlıların” işlediği katliamlar medyada haber yapılmayı hak etmez, savaş gündemine uymaz.
pan-arap dünya ışid’in ellerinde yok edilme tehlikesiyle kaşı karşıyayken, iran gerçek direniş eksenine öncülük ediyor: lübnan’dan yemen’e ve bahreyn’e kadar, vahhabizm’i teşhir eden ve ülkelere ve toplumlara, gerçek ezenlere karşı bir arada durma çağrısı yapan sesler yükseliyor.
ancak bu “güvenli bölgeler”, tam da abd’deki düşünce kuruluşu brookings enstitüsü’nün suriye çatışmasının gidişatı boyunca farklı bahanelerle, kurulması için zemin yaratmaya çalıştığı şeydir: bu, önce nato’nın 2011’deki libya savaşını meşrulaştırmak için kullanılan tezgaha benzeyen, düzmece bir “insani” kaygıyla öngörülmüştü, şimdi de bahane olarak sözde “islam devleti” (ışid) kullanılıyor.
washington ölçülü bir yaklaşım izleyip türkiye’yi ihtiyatlı bir şekilde destekliyor ve bir yandan da operasyonun kapsamını sınırlı tutmaya çalışıyor gibi görünse de, bu yanıltmaca yalnızca görünüş uğrunadır. nitekim brookings enstitüsü daha geçen ay, suriye’de yapısökümü: konfederal bir ülke için bölgeselleştirilmiş bir stratejiye doğru başlıklı bir politika metin yayınlamıştı.
iran nükleer anlaşmasının muhtemel olumsuz sonuçları hakkında farklı bir analiz...
ana akım medyada, insanlığın ortak tarihi mirasına karşı işlenen bunun gibi suçlar ışid barbarları tarafından yapılan bir takım akıldan izandan yoksun hareketler olarak tasvir ediliyor. ancak, gerçekte bu ırak ve suriye ulus devletlerini balkanlaştırmak isteyen amerikan planının bir parçası: bu ülkelerin ulusal kimliklerinin temeline, onların tarihlerine saldırmak.
[israil] savunma bakanı moşe yaalon pazartesi günü, israil’in suriyeli isyancılara yardım ettiğini, böylelikle dürzileri suriye’deki yakın tehlikenin dışında tuttuğunu söyledi. israilli yetkililer daha önce, ülkenin suriye devlet başkanı beşar esad’ı devrimek için savaşan güçlere yardım ettiği iddialarını teyit etme konusunda tereddütlüydü.
cumhuriyetçi senatör rand paul, 2014’de cnn’e verdiği röportajda kendi partisiyle zıt düşerek, “biz [amerika birleşik devletleri hükümeti], suriye’de ışid ile müttefikiz,” dedi.
ırak’ta demografi her zaman daiş’in aleyhinde oldu. onların şimdi ırak’ın şii kalbine, hatta ırak (ve suriye) kürdistan’ına tamamen uzanması imkansız olacaktır. 1941 yılında 4 milyon kişilik kuvvetli alman istila gücü sovyetler birliği’ne girdiğinde, bunun milyonlarca karıncayı ezen dev bir file benzediği söyleniyordu. bu güç milyonlarca karıncayı ezip öldürmüş olabilir, ancak en sonunda, karıncal
böylesi tek bir açıklamayla, brookings enstitüsü aslında esad’ın kendi halkına karşı değil, ışid’e karşı mücadele verdiğini kabul etmiş oluyor. çok net görülüyor ki, brookings, siyasetçiler ve batılı diğer stratejistler ışid’i ve onunla birlikte doğrudan askeri müdahaleyi, nihayetinde suriye’yi yenmek ve tamamen ele geçirmek için kullanacakları son hamle için bir kaldıraç olarak görüyorlar.
bu hafta israil’in el kaide müttefiki isyancılara yardım ettiğini şu ana kadarki en yüksek seviyede teyit eden kişi, israil savunma bakanı moşe yalon’dan başkası değildi. israil medya kaynağı i24, yalon’un “israil, sınırındaki suriyeli isyancılara verdiği desteği, onların suriye’deki dürzi azınlığa zarar vermeme sözü vermesi şartına bağlıyor" dediğini aktardı.
askeri alanda fetih ordusu’nu normal bir orduya dönüştürecek şey, suudilerin temin ettiği tow füzeleridir, dolayısıyla türkiye'nin buradaki rolü kısıtlıdır. suriyeli askeri bir yetkili, suriye ordusunun sahip olduğu araçların ve cisru’ş şuğurdaki mevzilerinin 700 antitank tow füzesinin saldırısına uğradığını ifade etmektedir.
idlib’de fetih ordusu’nun oluşturulması; suudi arabistan, katar ve türkiye gibi ülkelere ait istihbarat servislerinin çizdiği, silahlı islami grupların da aralarındaki metodolojik ve siyasi ihtilafları bir kenara bırakarak bunu sahada uygulama bölümünü üstlendiği bölgesel bir planın meyvesinden başka bir şey değildi.
siyonist rejimin el nusra'ya verdiği desteği ve bu tercihinin nedenlerini ayrıntılarıyla ele alan önemli bir analiz....
2006'da medya aygıtını savaşa sokmaması nedeniyle hizbullah bu noktada çok eleştirilmişti zira medyanın ve dolayısıyla insanların çatışmanın boyutlarından çok da fazla haberi olmadı. burada tabii bir özeleştiri yapıldı ve bu arızanın arkasındaki neden belirlendi, daha sonraki süreçlerde direnişin yararlanacağı bir şekle dönüştürülmesine yardımcı oldu.
hasan sivri, medya şafak için lübnan hizbullahı ve direniş eksenine yakın isimlerden lübnanlı stratejist enis nakkaş ile suriye ve bölgedeki son gelişmeler ve kendi biyografisi üzerine beyrut'ta bir röportaj yaptı.
suriye'deki askeri siyasi karar merkezine yakın kaynaklar er ra’y adlı internet sitesine yaklaşık 6 bin savaşçının suriye yönetiminin denetimi altında bulunan bölgelerde konuşlanmak üzere öncü kuvvetler şeklinde geldiğini ifade etti. güvenilir kaynakların yaptığı bu açıklamaya göre öncü kuvvetlerin ardından yeni birlikler de direniş hattını desteklemek üzere bilahare suriye'ye girecek.
ünlü gazeteci robert fisk'in ındependent'ta çıkan yazısının çevirisini yayınlıyoruz
röportajda cülani, nusra cephesi’nin “fetih ordusu”nu oluşturan örgütlerden bir örgüt olmadığını bilakis “herkesin bildiği üzere” fetih ordusu’na öncülük eden en önemli örgüt olduğunu söylüyor ki bu açıklama da gerçeği iyiden iyiye berraklaştırıyor.
"israil genelkurmay başkan yardımcısı, suriye iç savaşı’nın israil’in güvenliğini artırdığını; üniter ve egemenlik sahibi bir suriye’nin artık var olmadığını iddia etti."
kısa süre önce gizli olmaktan çıkan bir belge, bir kez daha, amerika birleşik devletleri’nin ışid’in yükselişindeki suç ortaklığını gösteriyor.
the guardian'da yayımlanan önemli bir makalenin çevirisi...
geçtiğimiz birkaç gün içinde, iran-ırak-suriye ortak kararı ile 20 binden fazla iranlı, ıraklı ve lübnanlı savaşçı idlip'e, curin cephesine ve suriye ordusunun cisr el-şuğur'dan 6 km uzaktaki hatlarına ulaştı. iran devrim muhafızlarına bağlı kudüs gücü komutanı general kasım süleymani, ırak'ta savaşmış ve selahaddin'in geri alınmasına yardım etmiş birimle birlikte bölgeye geldi.
"çünkü eğer bu insani bir rolden ibaret olsaydı, israil hem çatışan her iki taraf askerlerini de tedavi ederdi, hem de şüpheli el-kaide militanlarını tutuklardı. fakat gerçekte olan ve bütün raporların üzerinde hemfikir olduğu ise, israil’in sadece el-kaide militanlarının liderlik ettiği muhaliflere destek verdiği."
“hizbullah’ın hücum odaklı düşündüğünü anlıyoruz. suriye’de kırsal alandan ziyade şehirlere ve yerleşim yerlerine yaptıkları saldırılarla iyiden iyiye tecrübe kazanıyorlar. [...] yüzlerce askeri kumanda etmeyi öğreniyorlar, istihbari bilgiyi, ateş gücünü, emir-komuta zincirini koordine etmeyi öğreniyorlar. bunlar karşılığında önlemler almamızı gerektirecek ciddi gelişmelerdir.”
2013’de yapılan bir röportajda o zamanki israil’in amerika birleşik devletleri büyükelçisi michael oren, israil’in “her zaman beşar esad’ın gitmesini istediğini” bildirirken, “tahran’dan şam’a ve oradan beyrut’a uzanan stratejinin israil için en büyük tehlike” olduğunu da ekledi.
böylece hizbullah faaliyetlerini sadece golan tepeleri içinde coğrafi olarak geliştirmiş olmuyor aynı zamanda kendisine ait yeni "suriye hizbullahı" teşkilatını da buna dahil ediyor. teşkilatın ilk lideri ocak ayındaki hava saldırısında ölen cihad muğniye idi ve önderlik bir dürzi olan samir kuntar ile yer değiştirdi.
“muna anaokulunu yeni bitiriyordu ve okula başlamaya hazırlanıyordu. ertesi gün okul malzemeleri almaktan bahsediyorduk. ne olduğunu hatırlamıyorum, fakat gözümü açtığımda hastanedeydim ve bana muna’nın öldüğünü söylediler.” – 5 haziran 2013’te humus’un ikrime mahallesinde gerçekleşen bir roket saldırısını anlatan anne (kasım 2013).
husilerin birleşik abd-suudi vekil güçlerine riyad’ın burnunun dibinde üstün gelmesi, mevcut suudi saldırısından sonra hayatta kalabileceği gibi, bu saldırıdan güçlenerek çıkabilecek bir operasyonel kapasiteyi göstermektedir. husi savaşçıların yemen savaş uçaklarını ele geçirmesi de bunu güçlendirmektedir.
hizbullah el-nucaba, ırak işgali sırasında 2006 yılında abd güçleriyle asaib ehlü’l-hak adı altında savaşmaya başladı ve 2012 yılında adını değiştirdi. grup, ideolojik ve örgütsel olarak iran’la bağlantılı olduğunu ve şu anda suriye’de savaştığını kabul ediyor. al-monitor sitesi, grubun genel sekreteri şeyh ekrem el-kaabi ile bir röportaj yaptı.
bağdadi'nin bir ila iki yıl arasında bir süre boyunca ırak’taki bucca kampında tutulduğu söyleniyor. 2006 yılında el bağdadi ve ötekiler serbest bırakılırken, bush yönetimi ‘yeni ortadoğu’ planını açıklamıştı ve bu plan, bölgede ‘yaratıcı yıkım’ sürecinin parçası olarak mezhepçi şiddetten yararlanacaktı.
abd’nin müttefiki abdülhakim bilhac’ın şimdi libya’da ışid’e liderlik ettiği yönündeki ifşaatlar, bu ülkedeki ve bölge çapındaki abd politikasını takip edenler için şaşırtıcı olmadı. bu gelişme defalarca olduğu gibi, washington’un tam da dünya çapında savaştığını iddia ettiği bu güçlere yardım ve kolaylık sağladığını gösteriyor.
suriye krizi boyunca militanlara ait medyaya, yayınladıkları korkunç sayıdaki haberlerin daha sonra eksik, hatta yanlış olduğu kanıtlandığından, güvenilmedi.
direniş, hiçbir aracı devre dışı bırakmaksızın şimdi, çekirdek kimliği ve misyonu, varlık nedeni olan israil’e karşı direnişe bağlı kalsa da, aynı zamanda nasrallah’ın deyimiyle direniş’in “belkemiğini” korumaya da adanmış olan ulus-üstü bir direniş ordusu’na dönüşmüştür.
saha çatışmasının suriye ordusunun ve müttefiklerinin, militanların aktif olduğu işgal altındaki golan sınırı yakınlarındaki bölgeye ağır silahlar ve topçu birlikleriyle ilerlemesini gerektirmesi halinde israil ne yapacak? düşman, bu güçlere saldıracak mı? direniş güçlerinden derhal yanıt gelmesi ihtimalini düşünecek mi? düşman, ilk bakışta kontrol altına alınmış görünen, ancak nasıl evrileceğini
eylül 2013’te, o dönemde israil başbakanı benyamin netanyahu’nun yakın bir danışmanı olan israil’in abd’deki büyükelçisi michael oren, jerusalem post gazetesine, israil’in esad’a karşı sünni aşırıcıları tercih ettiğini söyledi. oren, jerusalem post’a verdiği röportajda “israil’in karşı karşıya olduğu en büyük tehlike, tahran’dan şam’a, oradan da beyrut’a uzanan stratejik kemerdir. biz esad’ı bu ke
iran islam devrimi bu ay 36 yılını dolduruyor. aç gözlü baronların ve akbabaların hakim olduğu zalim bir dünyada ayakta kalmak, kaydadeğer bir başarıdır. islam devrimi ve islami direniş, zalim yezid’e karşı savaşmış imam hüseyin’in (a.s.) soylu takipçileridir. siz kimin tarafındasınız? biz kerbela’dan beri baskıya, ayrımcılığa ve her türden imlemeye maruz kaldık.
bu, ilk bakışta görünebileceği kadar saçma bir iddia değil. son makalemde bahsettiğim gibi, israil uzun zamandan beri suriye’deki iç savaş karşısında, eski bir yetkilinin ifadesiyle “iki tarafı da kan kaybından ölmeye bırakma” politikası izledi. batı hükümetleri savaşa karşı tamamen kinik bir tutum içindedirler ve israil de bunun bir istinasını teşkil etmiyor.
ibrahim el emin yazdı: "düşman böyle yaparak, hizbullah’a 'en sevdiği' 'hobisini' gerçekleştirmek, yani tehditleri fırsata çevirmek için bir işaret verdi. direniş’in askeri yanıtını ve bunun siyasi ve operasyonel içerimlerini, adeta yeni bir sayfa açma haline getiren şey budur."
tel el-hara’da bulunan ve hükümetin güney suriye’de faal son keşif merkezi olan hava keşif istasyonu, 7 ekim’de isyancılar tarafından ele geçirilmeden bir ay önce, 5 eylül günü israil savaş uçakları tarafından bombalanmıştı. hasan’a göre bu, tesadüf olamaz.
filistin’den lübnan’a, oradan suriye’ye ve iran’a kadar uzanan bir cephenin ayrılmazlığını kanıtlamıştır. yanıt, sadece kuneytra’daki hizbullah şehitlerinin intikamı değildi, aynı zamanda iranlı generalin ve suriye ordusu’ndaki bazı subay ve askerlerin intikamıydı. işte israil’in şu anda ihtiyatla izlemesi gereken şey tam olarak budur. iran, sınırlarındadır.
israil medyası, kuneytra’ya bir saldırı düzenleme yönündeki düşüncesiz kararı eleştirmeye başladı. medya, bunun dengesiz bir fayda-zarar analizine dayandığını söylüyor, saldırıya damgasını vuran istihbarat sorunu için soruşturma yapılması çağrısı yapıyor ve siyasi yapıyı, verdiği yanıttan ötürü eleştiriyor.
cihad’ın arkadaşları onu, hoşsohbeti seven, inançlarına bağlı, kendini işine adamış, duygusal, karizmatik ve çok zeki bir genç olarak tanımlıyor. ruhunu, bedeninden çok önce feda etmiş, adaletsizliklerden tiksinen, hayata ve boş şeylere yapışıp kalmakta hiçbir çıkarı olmayan bir adam. bir lider olması beklenen biri.
kemerlerinizi bağlayın: 2015, çin, rusya ve iran’ı, benim kaos imparatorluğu olarak adlandırdığım şeyle karşı karşıya getirecek bir fırtına olacak.
suriye'de faaliyet yürüten, israil’in misyonunu kolaylaştıran ve tamamlayan terörist örgütler, pek çok defa aynı hedefleri vurmaya çalıştı. israil istihbarat servislerinin vurmak için ağır bedel ödeyeceği çok sayıda askeri pilotu ve uzmanı öldürmeyi başardılar.
siyonist maariv gazetesinden askeri analist aamir rbaburt yazdığı makalesinde 2015 yılında siyonist rejimi tehdit edecek olan başlıca tehditlere değindi:
ışid komutanlarından ebu esir, el cezire’ye, grubunun öso’dan silah satın aldığını söylemiştir. “her durumda öso’dan silah satın alıyoruz. 200 uçaksavar füzesi ve koncourse tanksavar silahı aldık. öso’dan kardeşlerimizle iyi ilişkilerimiz var.”
“ab’nin kanlı bir savaştan sonra, tarihin en başarılı barış ve kalkınma projesi olarak ortaya çıktığını hepimiz biliyoruz. bugün, ortadoğu için aynı beklentilere sahibiz.” bir “ortadoğu birliği”nin kurulup kurulamayacağını tarihin şu anında belirlemek zordur, ancak ortadoğu haritasını yeniden çizme sürecinin seyir halinde olduğu kesindir.
fakat emperyalizmin araçları olarak islamcılara veya devlete işaret eden mısırlılar ve suriyeliler yanılıyor: imparatorluk oportünisttir. her ikisinden de fayda sağlamanın yollarını bilir.
suudi arabistan ve katar arasında gerçekleşen ani uzlaşma, suriye’deki savaş ve ötesi için devasa içerimler taşıyor ve ortadoğu ve kuzey afrika’yı, bundan yaklaşık 100 yıl önce sykes-picot’nun yaptığından çok daha kapsamlı bir şekilde, yöneticiler abdullah ve sani arasında bölme potansiyeli taşıyor.
russia today yazdı: 11 ağustos 2013 tarihinde türk gazetesi today’s zaman’da yayınlanan ifşa edici bir röportajda sezar’ın müzedeki tercümanı, wiesel’in başkan obama’ya, neo-conların ve suriye’de daha fazla amerikan müdahalesi arayan “liberal müdahalecilerin” emirlerini yerine getirmeye direnmesi nedeniyle yönelttiği eleştiriyi yansıttı.
suudi hanedanı piyasada damping yapabileceğine ve bir anda da fiyatları geri toparlayabileceğine inanıyor –suudilierin petrol fiyatlarını kontrol ettikleri illüzyonu.- etmiyorlar. bu stratejileri böyle boşa çıktıkça, pekin de çıkış yolunu gösteriyor: fiyatta istikrarı yakalamak için başka para birimleri ile ticaret yapmak! nihayetinde, tek kaybeden amerikan doları ile ticarete sarılanlar olacak.
neden bölgesel-konfederal bir proje önermeye çalışmıyoruz? dolayısıyla alternatif proje var aslında. bunu küçük kapılarda önermek yerine yüksek sesle dillendirmek gerek. silahlı çatışmalardan endişe duymuyorum. bu anlamda bütün bölgede elimizi değil, parmağımızı koyduğumuz her yerde zafer kazandık.
batı medyasının islam ve “orta doğu” tasviri, batı tarzı liberal demokratik çerçeve dışında var olabilecek herhangi bir anlamlı politik katılımı düzenli bir şekilde reddediyor.
"beşar esad yönetiminin petrol bakanlığı, iran ve ırak’la anlaşma imzalanmasından kısa süre sonra, 16 ağustos 2011’de, suriye’nin orta bölgesinde, humus yakınlarındaki kara bölgesinde bir doğalgaz kuyusunun keşfedildiğini açıkladı." ve sonra olanlar oldu...
tabnak bu konuyla ilgili olarak iran meclisi uluslararası ilişkiler komitesi başkanı ve eski şam büyükelçisi hüseyin şeyhülislam ile konuştu. "kasım süleymani çatışmaların başladığı ilk anlardan itibaren ölümlerin yaşanmaması ve reformların yapılması için esad'a rehber ayetullah hameney'in mesajını götürdü."
önce onları yaratırsınız, sonra onları kullanırsınız, en sonunda da onlarla savaşırsınız. “yegane kurbanlar”, hayatını kaybeden ve bu vahşi emperyalist oyunların yıktığı bölgelerin içinde yer değiştiren milyonlarca insandır.
ensarullah, bu tür durumlarda devreye sokmak üzere hazırda bekletilen mezhepçi söylemi bastırdı. bu, temel olarak iki nedenden kaynaklıydı: devrimci değişim sürecine halkın farklı kesimlerinin katılımı ve hızlı ve etkili siyasi müzakereler. husiler, öteki askeri formasyonlar gibi, sahadaki kazanımlarından menfaat sağlamadı ki bu, sadece yemen’e özgü bir durumdur.
ancak en büyük komedi israil’de gerçekleşiyor. israil’in farklı güvenlik yapıları filistin ve lübnan direnişi ile temas halinde olan herhangi birine dair en küçük imayı bile yakalayabilirken, 1948’de işgal ettiği bölgelerden islamcı savaşçıların suriye ve ırak’ta ışid’e katılmasına şaşırmış gibi yapıyor.
hasan sivri, abd ve müttefikleri tarafından suriye'de "ılımlı" etiketiyle pazarlanmak istenen terör gruplarını analiz etti...
"türkiye istihbaratı ile ırak-şam islam devletinin (ışid) suriye kuzeyindeki kürtlere karşı müşterek saldırısı, ırak ve suriye'yi yıpratmak ve kürtleri zayıflatmak amacıyla ışid lideri ebu bekir bağdadi'ye oynayan türkiye'nin ''terör karşıtı'' koalisyon projelerine tepkisi olarak geldi."
kasım 2013’te the new york times, suriye’deki silahlı gruplar için fon sağlama kampanyalarının birinden sorumlu bir kuveytli olan ghanem el-muteyri'nin, nyt’ye, “biz bir zamanlar (1991’de) ırak’ta amerikalılarla işbirliği yaptık. şimdi suriye’de beşar’dan kurtulmak istiyoruz, o halde neden el kaide’yle işbirliği yapmayalım?” dediğini yazdı.
bir ülkeyi sadece parayla yönetemezsiniz. eğer suudi arabistan bunu öğrenmiş olsaydı, yemen’deki çarpıcı yenilgisinden kaçınabilirdi. krallık, bu küçük ülkedeki hatalı politikalarının sonucu olarak, kendi arka bahçesini koruyamadı. coğrafi olarak uzak olan iran ise, paradan ziyade “aklını” kullanmak suretiyle, yemen’deki politikalarını nasıl yürüteceğini bildi.
“suriye topraklarına yönelik hava saldırılarının sadece [ışid] militanları tarafından kontrol edilen bölgeleri hedef almayabileceği, beşar esad’a bağlı ordunun pozisyonlarını zayıflatmak için sessizce hükümet askerlerinin de vurulabileceği yönünde şüphe taşımak için sebepler var” diyen lavrov, böyle bir gelişmenin “ortadoğu ve kuzey afrika’daki çatışmada çok büyük bir tırmanışa yol açabileceğini”
hizbullah, yukarıda sözü edilen nedenlerden ötürü, lübnan direniş tugayları olarak blinen ulusal kolunu yeniden canlandırıyor. tugaylar mart 1998’de, israil’le savaşmak isteyen tüm şii olmayan hizbullah destekçilerini emmek üzere kurulmuştu. onların rolü yakında, el nusra cephesi veya id’nin yönelebileceği savunmasız bölgeleri içine alabilecek şekilde büyütülecektir.
fkö’nün ve solun yürüttüğü silahlı mücadelenin gerilemesi sonrasında filistin direnişi, 1980’lerin başlarında küçük kapalı grupların, bir ölçüde gerilla savaşı ile düzenli orduların resmi yapısını birleştiren bir modeli izleyen kurumsallaşmış bir olguya dönüştüğü, yeni bir aşamayı başlattı. bu olguyu doğuran operasyonel çeşitliliğin o tarihten sonra kaydettiği ilerleme takip edilebilir ve ölçüleb
el fetih hareketiyle bağlantılı abdülkadir el hüseyni tugayları, gazze saldırısı sürecinde hareketsiz kalmadı. hareket, lübnan direnişi’nin desteğine sahip olmaktan gurur duyuyor. iran’dan gazze’ye kadar her yerde direniş hareketlerinin ortak bir kaygısının olduğuna inanıyor.
direniş ırak’ta ayağa kalktı ve bunun bir parçası, direnişe dahil olan grupların şii ıraklılardan olması anlamında, tırnak içinde söylemek gerekirse şii direnişi idi. çok sayıda operasyon video yoluyla belgelendi, ancak el cezire, el arabiye ve ötekiler gibi arap uydu kanalları, bunları yayınlamayı reddetti.
röportajın aşağıdaki kısmı, özel olarak “islam devleti”nin ortaya çıkışını ve bölge için oluşturduğu tehdide odaklanıyor.
el ahbar’dan ibrahim el-emin, vefik kansu, hasan ileyk ve maha zureykat’ın yaptığı altı saatlik özel bir röportajda hizbullah genel sekreteri hasan nasrallah, suriye’den son gazze savaşına, israil’le olan 2006 savaşından lübnan’ın iç meselelerine ve kişisel alışkanlıklarına kadar bir dizi konuyu ele aldı.
"israil’in bir dizi tüneli imha ettiği doğru, fakat stratejik olanlar hasar görmedi ve su tedariği, gıda, silahlar, havalandırma sistemleri ve elektriğin mevcut olması bakımından tam lojistik kapasitelerini korudu.”
hasan sivri, yaklaşan tehlikeyi medya şafak için kaleme aldı...
hizbullah, direniş görevini daha yüksek – çok daha yüksek – bir düzeye taşıyan ilk arap örgütü oldu. bu konuda daha fazla bilgi edinmek isteyenler mleta’daki direniş müzesi’ni ziyaret etmelidir. hizbullah, ibranice öğretmek için özel bir (iç) okul kurdu ve her yıl yüzlerce savaşçı bu okuldan mezun oluyor (fkö döneminde, beyrut’taki filistin araştırmaları enstitüsü’nden ibranice çevirmenlerine bel
siyonist rejime bağlı jerusalem center for public affairs adlı araştırma merkezinin iran islam cumhuriyeti'nin hamas ve islami cihad'a verdiği desteği ayrıntılı bir şekilde ele alan bu analizinin tam tercümesini sunuyoruz.
ışid'in bölgeye saldırısı, haseke ili savunucularının, suriye ordusundan kürt halk koruma birliklerine (ypg) kadar, cephelerini birleştiriyor. kürt liderler, sadece suriye ordusunun doğudaki varlığını da tehdit eden ortak tehlikenin dayattığı şartlarda değil başka şartlarda da daha fazla koordinasyon için ''şam'dan, demokratik özerklik yönetimine karşı daha açık bir siyaset izlemelerini, yönetime
öyle bir noktaya yakınmışız gibi gözükmüyor fakat ben hala hamas’ın muhasarayı kaldırmayı garanti edememesi ve sisi rejimi ve onun suudi destekçilerinin direnişin roket cephaneliğini yenilemesini imkânsız kılması durumunda hizbullah’ın adım atmak zorunda kalacağına inanıyorum.
imad muğniye'nin şehit edilmesinin sebeplerinden biri de budur. islami cihad'ın lideri ramazan kardeş bu konuda şöyle demişti: ''size net olarak gazze'deki her füzenin üzerinde imad muğniye'nin izleri olduğunu söyleyebilirim.''
gazze'de yeni nesil savaşçıların çoğu hizbullah'ın “harb okulu"ndan mezun oldu. uzun soluklu bir savaşı idare edecek tecrübenin yanı sıra israil'in direnişi yok etme hayallerini adeta acılı bir kâbusa dönüştürecek yüksek düzey tekniklere de sahipler.
genel olarak direniş’in iletişimcileri bu kez etkili mesajlar gönderdi ve hatta, tek yaptığı şey çatışmanın şu ana kadarki bütün eski aşamalarında görünen eski propagandayı ısıtıp ısıtıp ortaya çıkarmak olan israil’i geride bıraktı.
enis nakkaş'tan önemli bir röportaj daha...
selefiler, ihvan ve suudi rejimi arasındaki karmaşık ilişkilerin ve çatışmaların tarihsel seyrini ele alan önemli bir analiz...
körfez işbirliği konseyi (kik) üyeleri uzun süreden beri, ortadoğu’da ve ötesinde faaliyet yürüten aşırıcı grupları doğrudan ve dolaylı, örtülü ve açık şekilde, sözle ve eylemle destekledi. bu grupların arasında taliban, el kaide ve el kaide’nin en son tecessümü olan ırak ve şam islam devleti (ışid) de bulunuyor.
üst düzey suriyeli yetkililer suriye uçaklarının son günlerde, ırak'ın kalbinde saldırılar gerçekleştirmekten uzak durmadığını aktardı. operasyonlar sınır bölgelerinden ve kaim'deki sınır kapısından uzak bölgelerde gerçekleştirildi. bu operasyonlar ışid'in stratejisine uygun. ''islam devleti'nin'' sykes-picot sınırlarını aşan gerçekliğine de uygun.
barack obama en sonunda ''düşmanı'' beşşar esad'ın uzun bir süre beklediği o sihirli sözleri söyledi: ''suriye'de zafer kazanabilecek ılımlı bir muhalefet yok.'' suriye cumhurbaşkanı, muhalefeti tanımlarken bundan daha ehemmiyetli bir cümle kurmazdı. esad bekliyor. kapısını kırmayı başaramayanların, aynı kapıyı yakın zamanda çalmalarını. belki de çalmaya başlamışlardır.
el ahbar’a konuşan bir cihadçı kaynağa göre bağdadi, “dost bir sünni müslüman ülkeden suriye’ye girmek için teşvik edici sinyaller ve bu amaç doğrultusunda mali destek sözü” aldı. her ne kadar kaynak bu ülkenin adını vermese de, suudi arabistan mı yoksa katar mı olduğu sorulduğu zaman “bu ikisinden biri” yanıtını verdi.
şu an bağdat’ı tehdit eden ırak ve şam islam devleti (ışid) yıllardan beri, terörle savaş konusunda çift yönlü gündemlere sahip abd müttefikleri olan kuveyt, katar ve suudi arabistan’daki varlıklı bağışçılar tarafından finanse ediliyor.
birkaç gün önce gazze şeridi’nde kuruluşu ilan edilen bir örgütün bayrağı ve logosu, hizbullah’ın şimdi gazze’de bulunduğunu gösteriyor. örgüt, filistin’in zaferi için el-sabirin (sabırlılar) adını taşıyor ve logosu çarpıcı bir biçimde hizbullah logosuna benziyor. yerel muhalifler örgütü bir şii hareketi olmakla suçluyor.
sonuç olarak, aç insanlar – özellikle de açlıktan ölenler – savaşçılar için medya yemi haline geliyor. “onların cenazelerine yüzlercesi katılıyor ve savaşçılar, ölümlerinin ardından bu insanların fotoğraflarını sosyal ağlarda paylaşıyor. fakat ölmeden önce bu insanlara bir lokma ekmek bile vermiyorlar.”
el-kaide suriye'ye, cihadist hareketi kurmak üzere 2011 yılının temmuz ve ağustos ayları arasında girdi. ebu muhammed colani (çev. notu: nusra'nın lideri) ırak islam devleti’nden 8 kişi ile beraber, ebu bekir bağdadi'nin (çev. notu: ışid lideri) görevlendirmesi ile şam topraklarına ayak bastı. bilgi sahibi islami kaynaklara göre ise hikâyenin tamamı şöyle:
hareket hazm [azim hareketi], ellerinde abd yapımı tow tanksavar füzelerinin bulunduğunu gösteren bir video yayınladıktan sonra suriye sahnesinde kendini ortaya koydu. medya bu grubu “desteği hak eden seküler ılımlı bir grup” olarak betimledi. ancak el-ahbar hareket hazm’ın aktarılandan çok daha uzun ve farklı bir hikayesi olduğunu ortaya çıkardı.
2012 tarihli bir raporda, abd’li çokuluslu yatırım bankacılığı firması goldman sachs, 2050 yılı itibariyle abd’nin çin’den çok daha küçük bir ekonomiyle, dünyanın ilk beş ekonomisi içindeki tek batılı güç olacağını ileri sürüyordu. ilave olarak dünya bankası, abd dolarının kabaca on yıl içinde şimdiki küresel hâkimiyetini kaybedeceğini öngörüyor.
hizbullah'a yakın kaynaklar suriye hizbullahı hakkında ''rai'' gazetesine konuştu. bu örgütün suriye'de olduğunu ve sadece suriyelilerden müteşekkil olduğunu söylediler. bundan önce lübnan'da ve daha önce de iran'da olduğu gibi. bu örgüt, özel görevler için kuruldu, başka bir gücün yerini almak için değil.
“çatışma sırasında bir kardeşle birlikteydim. hizbullah savaşçıları ateş hattımızın içinde, karşımızdaydılar. onlara ateş ediyorduk ama geri dönmüyordular. içlerinden üçünü vurduk ama saldırmaya devam ettiler. sadece çılgın insanlar bunu yapar. onların cesareti normal değil. bunu kabul ediyorum.”
dünya çapındaki sözde selefiler, abdülaziz ibn baz ve şeyh ebu abdullah muhammad ibn el-usaymin’e büyük itibar göstermektedir. ibn baz, 1990’ların başlarında fetva hizmetini abd kuvvetlerinin arap yarımadası’nı işgal etmesi için vermişti. el kaide ve onun suriye kolları, suudi rejimiyle olan bağları iyi bilinen şeyh ibn el-usaymin’in önünde eğiliyorlar.
1979 iran islam devrimi eski düzene ilk büyük darbeyi indirdi ve onu iki bacaklı bir tabureye dönüştürdü. gericiler, islam devrimi’ni sevinçle karşılayacakları yerde kendi iktidar konumlarını korumak için ona komplolar hazırlamak üzere kafa kafaya verdi. mısır siyonist toplulukla barış anlaşması imzaladı, türkiye’de 12 eylül askeri cuntası iktidarı ele geçirdi...
el kaide lideri eyman el-zevahiri, ırak ve şam islam devleti (ışid) lideri ebu bekir el-bağdadi’ye suriye’de savaşmaya son verme ve ırak’a dönme çağrısı yaptı. zevahiri, bağdadi’yi suriye’deki islamcı savaşçılar arasndaki çatışmadan ötürü suçladı ve bağdadi’nin kendisine biat sözü verdiğine dair “kesin kanıtlar” ortaya koyarak onu “el kaide’nin isyancı askeri” olarak tanımladı.
suriye iç savaşı, hizbullah ve israil arasındaki dinamik ilişkiyi kademeli olarak değiştiriyor. son birkaç on yıl içinde bu ilişki, konvansiyonel bir ordu ile mezhebe dayalı bir milis gücü arasındaki asimetrik çatışmadan, bir devletle neredeyse ordu denebilecek bir güç arasında, fiilen karşılıklı caydırıcılığın hâkim olduğu, devamlı bir çatışmaya doğru başkalaşım geçirdi.
“küresel cihad” hareketi ikiye bölündü. el kaide üyeleri şimdi iki emirden biri arasında seçim yapmak zorunda kalacak. sözde “horasan yemini”, el nusra cephesi ile ırak ve şam islam devleti (ışid) arasındaki uzlaşma girişimlerinin tabutuna son çiviyi çaktı. bölünme artık sadece suriye için geçerli değil ve küresel cihadın diğer alanlarına da yayıldı.
hasan sivri'nin, halep ve kesep çatışmalarındaki son durumu ele alan analizini sunuyoruz...
atallah, diğer yandan da hamas’ın katar’la olan ittifakının yerel halk tarafından sıcak karşılanmadığını belirtiyor ve ekliyor: “[katar-hamas ittifakı] filistinlilerin istemediği bir şey. filistinliler katar’a, desteği ve finansmanı nedeniyle saygı duyuyor, ancak amerika ve israil’le olan iyi ilişkileri nedeniyle [katar’ın] siyasi bir rol oynamasından korkuyor.”
dünya, suriye hükümetini aktif olarak destekleyen rolünden ötürü iran’ı kınamaya devam ederken, iran topluluğunun üyeleri lübnan’da suriyeli mültecilerle yapılan insani çalışma üzerinden, siyasi klişelere ve yaftalamalara meydan okumaya çalışıyor.
ben her zaman bu çağrıyı yaparım. 5 yıldan beridir, amerika'nın bölgeden çekileceğini dillendirip bir ağ oluşturmaya, paylaşıma veya en azından bir diyaloğa çağrı yapıyorduk. hala yapıyoruz. bir ağ oluşturmanız, müşterek çalışmalarınız aranızdaki çatışmaları önleyecektir. ülkeler arasında olduğu kadar ülke içinde de bir ağ kurabilirsiniz.
"keseb saldırısının genel komutanlığını, ebu musa şişani yapıyor. ebu musa şişani aynı zamanda ensar şam tugayının liderliğini yapıyor. operasyon nusra cephesi ve şam islam hareketi ile birlikte yürütülüyor. bu bağlamda, kafkaslar'da kendine ''kafkas direnişi'' ismini veren radikal islamcı hareketlerin, türk istihbaratı ile olan yakın ve tarihi ilişkileri de bilinmekte."
2013’te ırak’ta zevahiri’nin el kaide’sinden geriye kalan yalnızca birkaç düzine [üye] idi. onlar, liderlerinin usame bin ladin ve daha sonra zevahiri olduğu, bağdadi’nin ise ırak’taki el kaide kolunun komutanından başka bir şey olmadığı, ona yalnızca savaş için biat edildiği, hilafet için biat edilmediği zemininde ilerlemeye devam ettiler.
2011’den bu yana suriye, batı destekli bir rejim değişikliği girişiminin hedefi oldu. abd’nin hazırladığı “arap baharı”nın ivmesine dayanan protestocular, suriye çapında sokaklara çıkarak, abd, israil ve suudi arabistan’ın en azından 2007 gibi erken bir tarihten beri – kayıt altına alındığı üzere – hazırladığı silahlı militanlar için örtü işlevi gördü.
amerika birleşik devletleri ve müttefikleri, suriye’de sadece “ılımlı isyancıları” desteklediklerini söyledikleri zaman bozuk bir plak gibi ses veriyorlar. böyle bir destek önce bu ılımlı isyancıların bulunmasını gerektirir; bu ise zorlu, hatta belki de imkansız bir misyondur.
israil’de yayınlanan jerusalem post gazetesinde çarşamba günü yayınlanan habere göre, ismi açıklanmayan yetkili, roket saldırısı tehdidine karşı koymak için, "genelkurmay bakımından, ihtiyaç duyulan şeyin kara manevrası olduğunun açık olduğunu” söyledi.
o tarihte el nusra cephesi’nin “hatla’yı şiilerden temizlemekle” övünmesi gibi kuveytli şeyh şafi el-acemi de “allahu ekber” nidaları arasında “şiilerin bıçakla kesilmesini” övdü (hatta bir çocuğun boğazlanmasını da övmüştü).
suriyeli muhalif savaşçılar, yabrud savaşından aylar önce yaptıkları tehditlerinden hiçbirini gerçekleştiremedi. muharebe yaklaşırken kaçtılar ve geride, duvarlara yazılmış boş sloganlar bıraktılar. şehir şimdi, kuşatmadan önce kaçan sakinlerin dönüşüyle normal hayata dönmeyi bekliyor.
suriye ve direnişin savaşa girmeye şu an istekli olmadığı doğrudur, ancak bunu yapabilecek güce sahip olmadığına inanmak yanlış olur. israil’in batı’daki ve bölgedeki müttefikleri, karşı karşıya oldukları suriye-lübnan sınırının birleşmesine mani olan tüm engelleri kaldırarak devasa bir hata yaptılar.
bir muhalefet kaynağı el ahbar’a, yurtdışında bulunan muhalefet gruplarının pazar günü istanbul’da, yabrud savaşının sonuçlarını tartışmak üzere bir toplantı düzenlediğini söyledi. kaynağa göre kavgalı geçen toplantıya, sert özeleştiri, savaşçıların dağılmasına odaklanma ve sahadaki savaşçılardan uzaklaşan siyasi liderliklerinin bulanık askeri vizyonu hakkındaki tartışmalar damga vurdu.
doktor lebvani'nin söylediği ve harfiyen aktaracağım şu paragraf, şahsen benim midemi bulandırdı: ''israil'in güney lübnan'a girişi ile suriye'ye girişi arasında fark vardır. israil güney lübnan'a işgalci güç olarak girerken suriye'ye kurtuluş gücü olarak girecek.''
lübnanlı stratejist enis nakkaş, ülkedeki terör saldırılarının ardından çıktığı yayında el kaide, ırak direnişi, suriye savaşı ve birlik projesi hakkında çok önemli şeyler söyledi ve enternasyonal bir direniş gücünün tesisi çağrısında bulundu.
suriye’deki cihadçı gruplar arasındaki gerilimler artmaya devam ediyor. ırak ve şam islam devleti (ışid) sözcüsü ebu muhammed el-adnani dün, “allah’tan yalancılara lanet diliyoruz” başlıklı tehdit edici bir sesli mesaj yayınladı. eş zamanlı olarak el nusra cephesi kaynakları el ahbar’a “cihad meydanlarında” misilleme yapacaklarını söyledi.
bir isyancı komutan, “bu bir sır değil ve onlar [el nusra ve müsenna hareketi] yaralının israil’de yardım alamazsa öleceğini biliyor, bu yüzden de meseleye diğer taraftan bakıyorlar ve yaralı savaşçılar yaşama şansı kazanıyor” dedi.
direniş ekseninin parçalanması, ortadoğu’daki abd politikasını yönlendiren en yüksek önceliktir; abd ve müttefiklerinin başlangıçta yarattığı ve zaman zaman desteklediği militan köktenci militanların getirdiği varsayılan “tehdit”, olsa olsa bundan sonra düşünülecek bir şeydir.
el-nusra cephesi, ırak ve şam islam devleti’ne (ışid) savaş ilan etti. ebu muhammed el-colani ışid’e, ebu halid el-suri’nin öldürülmesi konusunda masum olduğunu kanıtlaması için beş gün verdi ve beraberinde bir ultimatom da verdi: “ya çatışmayı durdurun, dinden çıkma fetvalarınızı geri çekin ve cemaate geri dönün, ya da ırak’ta bile savaşla yüzleşmeye hazır olun.”
ingiliz günlük gazetesi the times, pazartesi günü, suriye’de ve ırak’ta savaşan el kaide bağlantılı suudi aşırıcıların sayısının, önceden düşünüldüğünden birkaç kat daha fazla olduğunu doğruladı.
ırak’ta özenle korunan hapishanelerden kaçan yüzlerce hüküm giymiş suçlu, kısa süre önce ırak ve şam islam devleti’ne (ışid) ve el kaide bağlantılı isyancı güç el nusra cephesi’ne katıldı.
silahlı grupların kalamun dağları’nda bulunan yabrud’daki son kaleleri üzerindeki kuşatma sıkılaşırken, bu grupların liderleri, kalamun’da orduyu meşgul edecek yeni bir cephe açılması çağrıları arasında, suriye ordusu’na karşı muharebeyi kaybedeceklerinin kesin olduğunu söylemeye başladı.
ahrar şam ve cund el-aksa adlı silahlı gruplar, hama'nın kuzeyinde bulunan maan köyünde katliam yaptı. çoğu sivil olan 70 şehit, sonlanacağa benzemeyen suriye'nin ölüler listesine eklendi.
bunun yanında hillary clinton’da “el kaide’yi biz yarattık” diyerek müthiş bir itirafta bulunmuştu. bu açıklama dünyada şok yarattı ve amerikan medyasında bile yer buldu. fakat kısa süre sonra abd’deki ana akım gazetelerden kaldırıldı, zira abd’nin dünya çapındaki suçları tarihinde yeni bir leke olmasından korkuluyordu.
hasan sivri sitemiz için kaleme aldı...
dammac kuşatması, husilerin suudi arabistan’a karşı savaş kampanyası yürütmesinde nihai bir tetikleyici oldu. 2 binden fazla tekfirci dammac’da eğitilirken, şeyh abdülmalik el husi, yemen halkı adına eyleme girişmekten başka seçenekleri olmadığını açıkladı. bu hafta çatışmaların şiddeti ve yoğunluğu büyük oranda artarken, el ıslah kendini husi savaşçılar tarafından sıkıştırılmış halde buluyor.
sonradan ırak ve şam islam devleti’ne (ışid) dönüşen ırak islam devleti, hiçbir zaman el kaide’ye tabi değildi. gruplar arasındaki ilişki, ebu musab el zerkavi’nin usame bin ladin’e bağlılık yemini ettiği 2003 yılına kadar gidiyor. ancak iki cihadçı grup arasındaki dini ihtilaf yeni ve şu ana kadar bütün uzlaşı girişimleri başarısız oldu.
hizbullah, israil’le çatışma kapasitesinin sadece yüzde beşini kullandığını savunuyor ve direniş’e yakın bir kaynağa göre: hizbullah, füzeler, stratejik ve stratejik olmayan silahlar konusunda kendi kendine yeterliliğe sahip. bütün bu silahlar bolca bulunuyor. ilave ekipmanlar negatif bir faktör teşkil edecektir çünkü buna ihtiyaç bulunmuyor.
ırak ve suriye el kaidesi, yahut bilinen adıyla ırak ve şam islam devleti (ışid), el cezire’den robin yasin-kassab’a göre “esad’ın üretimi”. bu, suriye hükümet güçlerinin bıkıp usanmadan ışid militanlarına karşı savaşmasına rağmen söyleniyor. ilk olarak el cezire’de yayınlanan makaleye, önde gelen bir “ilerici” haber kaynağı olan alternet ile, pek çok başka alternatif medya sitesinde de yer verild
1984 sadece bir roman değil, ileriyi gören orwell’dan gelen bir ikazdır. ancak o hiçbir zaman, avrasya’sının rusya, çin ve iran’dan oluşan çekirdek bir üçlü ittifak ve koalisyon üzerinden doğuasya ile işbirliğine gideceğini veya birleşeceğini tahayyül etmemişti. avrasya, şu veya bu şekilde, okyanusya’nın başlattığı şeyi bitirecektir. bu esnada suud hanedanı ve arap petrol şeyhliklerinin diğer yöne
ebu isa'nın amerikan istihbaratı ile ilişkileri konusunda kaynak, özellikle amerika'nın cephe'yi sert bir çizgide görmediğini ilan edişinden sonra ''bunun çok iyi'' olduğunu söylüyor. kaynağımız buna ek olarak cephe'ye son zamanlarda katılan silahlı grupların amerikan istihbaratı ile ''sürekli iletişim'' halinde olduklarını da belirtiyor.
hayatını kaybedenler arasında intihar bombacısı vissam el-atl ve fahid el-habaş da var ve bu kişiler için hamas hükümeti tarafından verilen ölüm ilanında “suriye’de şehit oldukları” söylendi. hamas polisi, habaş’ın humus’ta el nusra cephesi saflarında savaşırken öldüğü söylenen resmi afişler dağıttı. kardeşi, ingiliz medyasına, fahid’in “suriye’de şiilere karşı savaşmak istediğini” söyledi.
“çoğu başlarından vurulmuş 70’den fazla kişinin cesedi toplanarak rakka devlet hastanesine gönderildi. idam edilenlerin çoğu çatışmada yaralanmış kişilerdi. nusra cephesi ve ahraru’ş şam’ın ideolojik olarak ışid’e yakın olmaları durumu değiştirmedi.”
“gerçekte el nusra tarafından gerçekleştirilen operasyonlar kamuoyu önünde öso’nun operasyonları gibi sunuluyordu” diyen ve ılımlı olduğu varsayılan öso savaşçılarına göre “el nusra savaşçıları, sınırlardan kolaylıkla geçebilmek için öso’da yer alıyorlardı.”
abd’nin bir numaralı diplomatı john kerry bizi aptal yerine koymuş olmalı. bu hafta başlarında suudi arabistan’da konuşan kerry, suriye ve ırak’ta faaliyet yürüten el kaide üyelerinin “bölgedeki en tehlikeli oyuncular” olduğu ikazında bulundu.
hasan sivri'nin, karmaşık suriye sahasındaki yeni aktörleri ve son çatışmaları ele alan yazısı...
bombalamalar, yaklaşan soçi 2014 kış olimpiyatlarına sayılı günler kala gerçekleşti. saldırılar, oyunlara katılmayı düşünen atletleri yıldırmak üzere planlanmış gibi görünüyor. geçen yıl temmuz ayında, kafkas emirliği isimli çeçen grubunun lideri dokko omarov, soçi oyunlarını akamete uğratmak için “azami güç” kullanma tehdidinde bulunduğu bir video yayınlamıştı.
suudi cömertliği bir kez daha – ortadoğu’yu ve ötesini vuran şiddetteki, kan lekesi taşıyan ellerinin sorumluluğunu gizlemek amacıyla – para dağıtıyor. en yeni halkla ilişkiler marifeti, haftasonu suudi kralı abdullah’ın lübnan ordusuna yaptığı 3 milyar dolarlık “bağış” oldu.
"lübnan’ın eski maliye bakanı muhammed şatah’a düzenlenen suikast, eski başbakan refik hariri’ye düzenlenen suikast sonrasında olana benzer bir şekilde, lübnan’da tehlikeli bir dönem açacaktır. şatah bölgede sıradan bir adam değildi ve saldırı, lübnan’ın ve komşusunun tarihinde hayati önemdeki bir anda gerçekleşti."
prof. chossudovsky bu analizinde, suriye'de yeni tesis edilen "islami cephe" ile abd ve batı ittifakının arasının iyi olmadığı iddialarını reddediyor...
russia today arapça kanalı, vahşetin tanıklarından bazılarıyla konuşmayı başardı. bunların çoğu kasabadan kaçarken akrabalarını ve arkadaşlarını arkalarında bıraktıkları için, güvenlik nedenlerinden ötürü haberde kimliklerinin belirtilmemesini istedi.
geçen aylardaki batılı bir kaç güvenlik yetkilisinin şam ziyaretlerinden sonra, batılı kaynaklara göre, suriye güvenlik birimleri batılı servislerle güvenlik işbirliğine tekrar başladı. suriye savaşıyla birlikte 2.5 yıldır kapalı olan iletişim kanalları tekrar açıldı. suriye servisleri batılılardan el-kaide'nin suriye uzantısı olan ''nusra cephesi'' örgütü ile ilgili bilgileri almaya başladı.
ünlü gazeteci patrick cockburn'un geçenlerde ındependent'te yayınlanan önemli makalesi...
2007 gibi erken bir tarihte, abd, israilliler ve suudilerin suriye hükümetini devirmek için el kaide’yi vekil güç olarak kullanmayı planladığı ikazında bulunan pulitzer ödüllü gazeteci seymour hersh, “kimin sarini?” başlıklı yeni bir ezber bozucu makale yayınladı.
"bu kaynaklar ayrıca, nusra ve ışid temsilcilerinin, islam ordusu lideri zehran alluş ile yabrud'da (kalamun), aralarındaki ilişkileri normalleştirmek ve belirlemek amacıyla bir araya geldiklerini aktardı."
körfez işbirliği konseyi’ne üye devletler – bahreyn, kuveyt, umman, katar, suudi arabistan ve birleşik arap emirlikleri – ve beraberinde bazı arap birliği ülkeleri, türkiye ve israil, aktarıldığına göre geçen hafta kendilerini, suriye’de yakın zamanda kurulan islami cephe’yi güçlendirmek için yaklaşık 6 milyar dolar aktarılmasını sağlamaya adadı.
hem ukrayna hem de tayland’da süregiden protestolar, hükümet binalarına saldırma ve buraları ele geçirme girişimlerine sahne oldu. her iki örnekte de protestocular, kendi ülkelerindeki hükümetlerin devrilmesi amaçlanıyor. ancak batı, bunlardan birini soylu bulurken, diğerini bulmuyor.
"bender bin bush", "bender bin şeytan" ve "bender bin israil" diye de anılan bu karanlık figür hakkında önemli bir analiz. yazının son beyrut patlamasının öncesinde kaleme alındığını da hatırlatmak gerekiyor.
"elçiliklere saldırılması gerçekte kırmızıçizgilerin aşılması anlamına gelir ve ilerde bu saldırıların başka ülkelerdeki elçiliklere saldırılmasına yol açması mümkündür. arabistan ve bu ateşle oynamayı başlatan diğer oyuncular ilerde bunun sonuçlarını kontrol edemeyeceklerini anlayacaklar ve bunun boyutları da çok kapsamlı olacaktır."
zevahiri'nin son bant kaydı ne anlama geliyor? el kaide'nin geldiği son durum başlangıçtaki halinden hangi yönlerde fark ediyor?
abd askerleri ırak’ta savaşırken bile batı ile onların suudi arabistan, katar ve israil’deki ortakları, özel olarak iran, suriye ve lübnan’a karşı yürütülecek bir örtülü vekâlet savaşı için gerekli stratejik varlıkları oluşturmak için tasarlanmış mezhepçi şiddeti körüklemek üzere teröristleri silahlandırıyor ve onları ülkeye sokuyorlardı.
"filistin islami hareketi hamas, orta doğu’da yaşanan dramatik hadiselerin ışığında, kendisini tekrar direniş kampına sağlam bir şekilde dahil edebilecek büyük bir iç eleştiri ve yeniden değerlendirme sürecine giriyor."
"hizbullah bizim bu umutsuz durumumuzu haber aldı. sonra adamları gelip bize yemek getirdi. ev için gerekli olan ne varsa bizim için satın aldılar, fırından yatağa kadar. hizbullah sünnilere ayrımcılık yapıyor diyenler yalan söylüyor. hizbullah'tan gördüğümüz yardımı kimseden görmedik."
shia news’in aktardığı habere göre; suriyeli muhalif örgüt ulusal koordinasyon kurulu liderlerinden olup yurtdışında ikamet eden heysem menna, yakın zamanda el nusra cephesi kurucusu ebu ömer kureşi bağdadi’nin ses kaydına ulaştı.
"katar emiri temim bin hamad, istihbarat başkanını derhal istanbul'a giderek rehine krizini, çözümü kolaylaştırarak sonlandırma emri vermiş. ayrıca katarlılar, daha önce türkiye-suriye sınır bölgelerinden yönettikleri bazı operasyon merkezlerine, doğrudan yaptıkları mali yardımı azaltmaya başlamış."
"iran ve hizbullah, suriye rejiminden gelen, hamas üyelerinin muhalefet safında savaştıkları şeklindeki haberlerle şaşkınlığa uğramıştı. ve işin en kötüsü de, eski müttefiklerinden elde ettikleri silahları ve savaş metotlarını kullanmalarıydı."
"hacı andan ile cemaat liderlerinin arasındaki yakın ilişkilere dikkat çekilerek tevhid tugayının, müslüman kardeşlerin suriye sahasındaki ilk askeri kolu olduğunu iddia ediliyor. tugayın selefilerle koordinasyonunu, selefi şeyhlerle (örnek verecek olursak, bunlardan biri kuveyt parlamento üyesi velid tabatatabi) yakın ilişkilere sahip olan hacı mare sağlıyor."
“bizim bu tutumumuz suriye rejimini tamamen hatasız ve kusursuz gördüğümüz anlamına gelmemektedir elbette. duruşumuz, suriye rejimini devirmeye yönelik tüm çabaların aslında bu ülkenin israil rejimine karşı bir tehdit oluşturmasından doğduğunu bilmemizden kaynaklanmaktadır."
"halid meşal'e lübnan'a hizbullah'a gidin dedim. hizbullah sizi koruyacaktır. olmadı mısır'a gidin. ama doha ve amman'a gitmeyin. körfezin parasına da güvenmeyin. körfezin parası zehirlidir. amaçları sizi pasifize etmektir, dedim."
the ındependent, ıhs jane’s savunma firmasından charles lister’den alıntı yaparak, 13 grubun yaptığı açıklamanın koalisyon’a ölümcül bir darbe olabileceğini yazdı: sahanın ortasındaki temel oyuncular -liva el-tevhid, liva el-islam ve sukur el-şam- nereye bağlı olduklarını sonunda açıkladılar; bu da ılımlı muhalefet için çok büyük sonuçlar getirecek.
ünlü lübnanlı aktivist ve analist enis nakkaş'ın syria tv'de yayınlanan televizyon programının tam dökümünün çevirisini yayınlıyoruz. enis nakkaş'tan özellikle son süreçlerle ilgili birbirinden değerli analizler ve öngörüler...
ufukta abd’nin dış politikasında değişiklikler olabileceğine dair net işaretler vardır, ancak bunların pozitif, ilerleme yönünde sonuçlara mı dönüşeceğini, yoksa abd’nin daha alışık olduğumuz “israil malı” ortadoğu politikaları yolunun izlenmeye devam mı edileceğini zaman gösterecek.
ünlü dergi christian monitor’da yayınlanan bir analizde, iran’ın suriye’deki terör gruplarıyla savaşma amacıyla ülkeye soktuğu silahlı gruplar inceleniyor.
"körfez ülkelerinin (katar, suud vs.) silahlı muhalefet fraksiyonlarına, suriye rejimini devirmek adına döktükleri milyarlar da boşa gitti. abd sadece bu devletlerden ve meşru temsilci olması için çok uğraş verdiği koalisyon’dan değil, suriye muhalefetinden ve islami olmayanlardan da vazgeçti."
"şimdi, suriye’ye yönelik bir saldırı geçici olarak ertelenmiş görünürken, amerikan halkının üzerine düşen, bu delice önerinin gerçek sorumlusunun kim olduğunu öğrenmek ve bu deliliği kesin surette durdurmaktır."
dış görünüş ve batı medyasının betimlemeye çalıştığı hal itibariyle, kenya’nın başkenti nairobi’deki westgate alışveriş merkezi saldırısı, el kaide’nin somali kolu el şebab üyesi “dinci fanatikler” tarafından gerçekleştirilmiş bir diğer anlamsız terörist saldırı gibi görünmektedir.
“hiçkimsenin elinde kesin rakamlar yok. onbinlerce cihadçının olduğunu, sahadaki isyancıların veya teröristlerin %80 ila 90’ının el kaide ve türevlerinden olduğunu biliyoruz.”
"devrim muhafızları’nın suriye’deki şehidlerini kim gizledi ki? bu şehidler halkın arasında görkemli bir şekilde ve tamamen aleni olarak defnediliyorlar. ve bunun haberleri de medyada yayınlanıyor."
4 ağustos tarihinde lazkiye dağlarında bulunan 11 köyden yaklaşık 150 kadın ve çocuk kaçırıldı. şu ana kadar bu kişilerin nerede bulunduğuna ve akıbetine dair herhangi bir bilgi yok. aşağıda, kaçırılan 15 yaşın altındaki çocukların tam listesi sunulmaktadır:
bu kuruluşlar genç insanların zihinlerini demokrasi ve sivil toplumu filistin politik topluluğunun gelişmesi için en iyi yol olarak tanıtmak suretiyle biçimlendirmek isterler. ancak, filistin’in işgal altında olduğu ve yönetimi ve politik topluluğun gelişiminden evvel özgürleştirilmesi için bir plana ihtiyaç duyduğu gerçeğini gözden uzak tutarlar.
filistin halk kurtuluş cephesi (fhkc) (ahmed cibril’in önderliğini yaptığı filistin halk kurtuluş cephesi - genel komutanlık, fhkc-gk ile karıştırılmaması gerekiyor, çev.) ile iran islam cumhuriyeti arasındaki ilişki bir çıkmazdan -zira iran yirmi yıl boyunca bölgedeki islamcı hareketleri desteklemekteydi- iran’ın örgütün siyasi ve askeri kanadına finansal ve lojistik destek verme aşamasına geldi.
savunma danışmanlığı kuruluşu ıhs jane’s’in analizine göre, parçalanmış haldeki yaklaşık1000 hücreye bölünmüş olan suriye muhalefeti, el kaide’yle bağlantıları olan en az 10 bin aşırıcı savaşçıyı ve 35 bin civarında tutucu savaşçıyı içeriyor.
el nusra cephesi pazar günü, geçen salı günü gerçekleştirilen ve içlerinde pek çok kadın, çocuk ve yaşlının da olduğu en az 30 kişinin soğukkanlılıkla vurularak öldürüldüğü katliamın sorumluluğunu üstlendi.
suriye'de 20 yıldır yaşayan bir rahibe, guta hadisesi ve lazkiye katliamı hakkında önemli bilgiler ifşa etti. russia today'de yayınlanan bu röportajı önemine binaen tercüme ettik...
"dahası, suriye’nin kimyasal silahlarını bırakması durumunda bir şey kesindir: saldırıya uğrayacaktır (şu anda uğradığı saldırıdan daha fazla). suriye’yi şu ana kadar saldırıdan koruyan sadece suriye’nin kimyasal silahlarının varlığı ve rusya’nın muhtemel askeri desteği olmuştur."
global research'tan önemli bir chossudovsky analizi daha: abd kimyasal silah provokasyonunu önceden nasıl planladı?
kudüs gücü komutanı general kasım süleymani "artık suriye konusu amerika için bir haysiyet meselesine dönüşmüştür ve bu nedenle bütün güçleriyle çabalayarak zafere ulaşmayı ümit etmektedir. ama biz suriye’yi sonuna kadar savunacağız” dedi.
ünlü stopimperialism.org sitesinden analist eric draitser, abd'nin suriye devletinin kimyasal silah kullandığına dair yayınladığı raporu çürütüyor...
mahdi darius nazemroaya, global research'ta yayınlanan bu önemli analizinde, ortadoğu'da yaşamakta olduğumuz tüm kaosun 1982'de israilli oded yinon tarafından yazılan projeyle olan şaşırtıcı benzerliğine ışık tutuyor...
"suriye krizinden evvel abd el kaide’yi washington’un çok kritik menfaatlerini tehdit eden tehlikeli bir grup olarak kabul ediyordu. ancak suriye krizinden sonra bu konsept dönüşüme uğradı."
suriye libya gibi “çantada keklik” olmayacaktır: ki bütün cephelerde tükenmesine rağmen kaddafi bile nato insani bombalamasına başladıktan sonra sekiz ay boyunca direnmişti. suriye, 200 bin askerden oluşan yorgun ama hâlâ güçlü bir orduya, çok miktarda sovyet ve rus silahına, çok iyi uçaksavar sistemlerine ve iran ve hizbullah’tan asimetrik savaş uzmanlarının tam desteğine sahip.
''bu saldırıya ortak olacak her cephenin bölgedeki çıkarları, meşru hedef olacaktır''
russia today'den konuyla ilgili önemli bir analiz...
es-sefir'de yayınlanan muhammed blut imzalı analizde, abd ve rusya arasında son kimyasal saldırı hakkında belli noktalarda uzlaşıya varıldığı iddia ediliyor...
babu amr şehitleri tugayı kendilerine has tarzları olan bir paralı asker ve kaçakçı çetesidir. suriye’deki krizin patlak vermesinden sonra kendilerini devrimci olarak adlandırdılar. el ahbar, bu grubun bir el-abed’deki arabalı bombalamayla, hermel’de yol kenarlarındaki bombalamalarla ve refik vadisi’ndeki çok sayıdaki cinayetle olan şüpheli bağlantısının izini sürdü.
cıa'ye yakınlığıyla bilinen site bile şam'daki son kimyasal saldırı hakkındaki yorumlara şüpheci yaklaşıyor...
"rus heyet, önceki gün güvenlik şurasında belgelerle yaşananları aktardı. toplantı süresince amerikalılar, uydu görüntülerinde benzer sonuçlara -muhalif taraflardan atılan 2 füzeye- ulaştığından rusların belgelerine karşılık başka belge sunamamış."
"abd, suriye dosyasını katar’ınkinden alıp arabistan istihbaratına verince, istanbul'da sessiz, sakin ve gürültüsüz bir toplantı gerçekleştirildi. bu toplantı, arabistan'dan yetkililer ile özgür ordu'nun 30 lideri arasında gerçekleşti."
"aynısı mısır için de geçerli, abd bir gün içinde yedi yüz (ya da çok daha fazla) silahsız insanı katleden askeri cuntayı destekliyor. ne kadar cesurlar! amerikalılar ve israilliler kendileriyle gerçekten gurur duymalıdır! normalde bu rakama ulaşmak en az bir ay alır."
franklin lamb'tan önemli bir analiz..."suriye’deki on üç filistin kampından yedisi şimdi selefi cihadçıların kontrolünde..."
öte yandan aktivistler, silahlı birliklerin ilerleme halinde olan rejim karşısında, silah vs. yardımı alamamaları halinde sahilde çok tutunamayacaklarını söylüyorlar. sahadan bildiren kaynaklara göre, rejimi sahiplenen bölgenin son saldırılardan etkilenmediği ve aksine kendileri için çok önemli ve kader belirleyici olarak gördükleri savaşı sahiplenip orduya sınırsız destek verdikleri görülüyor.
"mısır ordusunun ve polisinin masum sivillere karşı yaptığı toplu katliam mısır toplumunda doldurulması zor bir uçurum yarattı. ileride çok ciddi sonuçları ortaya çıkacak olan bu katliamdan sonra mısır’ın kendini toparlaması onlarca yıl alabilir. toplumun içindeki farklılıklar daha da netleşirken, ordu insan hayatına karşı takındığı bu duyarsız tavrın bedelini en ağır şekilde ödeyecektir."
abd nusra dahil tüm silahlı selefi unsurlara nasıl destek veriyor? libya'daki abd elçiliğine yapılan saldırının arka planında ne vardı?
es sefir'den lazkiye çatışmaları üzerine muhammed bulut imzalı önemli bir analiz...
"bingazi’deki firar (muhtemelen bin kişi) kesinlikle libya islami savaş grubu’nun nato üyesi dostlarını endişelendirmiyordur; bu grubun milisleri zaten iktidardalar ve libya’yı daimi olarak çöken devlet statüsüne getirmeye çalışmakla meşguller..."
25 yıldan bu yana hizbullah dünyanın birçok güçlü istihbarat ekibiyle savaş halindeydi. bu istihbarat servisleri parti hakkında bilgi toplamak, buna ilaveten, partinin kadro ve liderliğine karşı suikastlar düzenlemek üzere hem sivil hem de askeri faaliyetlerini takip etmek için muazzam kaynak adadılar.
"cuma günü hasan nasrallah destekçilerine seslenmek için şahsen ortaya çıktığında adam çok mutluydu. nasrallah bir kez daha doğrudan halkla buluşmaya çok istekliydi. koruması ebu ali ise çok endişeli gözüküyordu ve nasrallah’ın konuşmasını olabildiğince çabuk bitirip dönmesini istiyordu."
"han el asel’de 150’den fazla insan, şüpheli el kaide bağlaşıkları ve özgür suriye ordusu (öso) kalıntıları tarafından vahşice katledildi. ancak han el asel’in esas önemi kimyasal meseleyle bağlantılı ve tanıkları yok etme amaçlı."
lübnanlı ünlü solcu akademisyen amal saad-ghorayeb'den dosyalık çapta önemli bir analiz daha...
geçtiğimiz haftasonu suriye’nin kuzeyindeki han el asel kasabasında gerçekleşen ve çoğu sivil yaklaşık 150 kişinin batı destekli tekfirci militanlar tarafından soğukkanlılıkla öldürüldüğü katliam, kasaba sakinlerine travma yaşatan ikinci vahşet oldu.
"halid meşal'e lübnan'a hizbullah'a gidin dedim. hizbullah sizi koruyacaktır. olmadı mısır'a gidin. ama doha ve amman'a gitmeyin. körfezin parasına da güvenmeyin. körfezin parası zehirlidir. amaçları sizi pasifize etmektir, dedim."na karışarak bir konuşma yaptı...
el ahbar: hamas’ın, suriye krizinin patlak vermesinin ardından iran ve hizbullah’tan uzaklaşmasından sonra, şimdi ittifaklarını gözden geçirdiğine dair göstergeler artıyor.
bildiride, “cephe, kahraman lübnan direnişini ve onun siyonist işgallere karşı tarihi zaferlerini de selamlar” biçiminde hizbullah’a destek sunuldu.
press tv, kahire’den politik yorumcu şakir rızk ile mısır’daki durumu tartışmak için bir röportaj gerçekleştirdi.
suriye'deki son durum, pyd-nusra çatışması ve orduya katılan silahlı muhalifler hakkında önemli bir analiz daha...
12 haziran 2013’te bir grup kuveytli vahhabi terörist suriye’nin kuzeyinde, deyr ez zor kırsalında küçük bir kasaba olan hatla’ya barbarca saldırmış ve kasabanın sakinlerine karşı en iğrenç suçlardan birisini işlemişti. kurbanların çoğu aralarında üst düzey bir şii din adamı ile ailesinin de bulunduğu kadınlar ve çocuklardı.
el ahbar gazetesi yayın yönetmeni ibrahim emin'den durum değerlendirmesi: "şu andan itibaren avrupa güney lübnan’da bm bayrağı altında hizmet eden askerlerinin düşman hatları ardında faaliyet gösterdiğini fark etmek zorundadır."
ab, geçen yılki bir bombalama gerekçesiyle hizbullah’ın askeri kanadını terör örgütü olarak kara listeye aldı. londra metropolitan üniversitesi sosyoloji bölümünden kıdemli eğitmen sami ramadani, rt’ye bunun tek gerekçe olmayabileceğini söyledi.
mahdi darius nazemroaya'dan önemli bir analiz daha...
suriye’den yayın yapan dam press haber sitesi, bin sultan’ın lübnanlı el müstakbel partisi lideri saad el hariri ve semir caca dahil olmak üzere lübnanlı politikacıların işbirliğiyle çeşitli terörist gruplar oluşturduğunu bildirdi.
mursi'nin devrilmesinden kısa bir süre önce crescent-online'da yayınlanmış bir analiz...
enis nakkaş'ın geçtiğimiz günlerde el meyadin'e verdiği bu çok önemli röportajın çevirisini sunuyoruz...
suriye'deki kimyasal silahların gerçekte kimler tarafından kullanıldığıyla ilgili önemli bir analiz...
lübnanlı siyasi mütefekkir enis nakkaş, suriye'nin el-akhbariya kanalına konuk oldu. suriye'deki son durum, hamas'ın geldiği nokta, hizbullah ve golan cephesi gibi önemli konular ele alındı...
"kısaca söylemek gerekirse, öso olarak tanımlanan kişiler suriye içinde hiçbir değer taşımıyor ve sahada savaşan bol miktardaki milis gücü arasında hiçbir otoriteye sahip değil."
"bombalamayı planlayan ve gerçekleştiren bu suçlular, yeryüzünün neresinde olduklarına bakılmaksızın, bir daha asla güvende olmayacaklarını bilmeliler."
“15 haziran’da yapılan gösteride sünni müslüman din adamları, hem suriye devlet başkanı beşar esad’ı savunmak için savaşan şiileri, hem de ülke içinde mursi’ye karşı çıkan islamcı olmayan kişileri suçlamak amacıyla, mursi'nin yanında, ‘kafirler’ kelimesini kullandı.”
mursi yanlısı bir perspektiften önemli bir analiz...
"burada sorulması gereken soru şudur: halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı, bir yıldan az bir sürede, geniş halk kitlelerinin muhalefet dalgalarıyla (her ne kadar yönlendirilmiş olsa bile) iktidardan nasıl oldu da düşürüldü?"
"uzun süredir acı çeken mısır halkı için en iyisini umut edeceğiz, fakat belki en azından suriye halkı, ülkelerine terörist ve yamyamlar olarak eğitilmek üzere gelen mısırlı selefilerden kurtulurlar."
bu teşkilat, suriye’deki şii ve alevi toplumunun ve israil ile çarpışmaya sevdalı her insanın teşkilatıdır. bu artık, “golan hizbullahı" olarak adlandırabileceğimiz bir teşkilattır. şimdilerde bu örgütün kurulması, lübnan ve filistin direnişinin modern silahlarla donatılması aşaması yürürlüktedir, sonraki aşamaları israil ve amerika’nın atacağı adımlar belirleyecektir.
hizbullah, bu projeye karşı suriye’de savaşma kararı alarak, bölge halkını, dinlerini, çeşitliliklerini, toplumsal dokunun birliğini ve israil hegemonik projesine karşı direnme iradesini koruyor. partinin savaşının merkezinde olan budur. hizbullah, israil-amerikan projesine karşı öncü savaş geleneğine bağlıdır.
lübnanlı ünlü akademisyen ve yazar amal saad-ghorayep'ten bu netameli konuya zengin verileriyle ışık tutan, dosyalık çapta önemli bir analiz...
iranlı analistten lübnan'daki ahmed esir fitnesinin arka planı ve suriye'deki son durumu ele alan bir makale...
iran'da yeni cumhurbaşkanı seçilmesinin bölge havzasının diplomasisinde yol açacağı değişimlerin incelenmesi konusunda, iran tarihi çalışmaları dairesi müdürü abbas süleymani numin ile yapılan söyleşiyi siz okurlarımıza sunuyoruz.
"suriye tahrip edildi, ordusu bitkin düştü, ırak parçalanmış durumda, türkiye'de erdoğan yıkıma doğru gidiyor, mısır her an patlayacak bir yanardağın üstünde. israil bundan fazla ne isteyebilir? dersler bitti ey araplar!"
el kaide'nin eski bir üyesi cumhurbaşkanı beşşar esad hükümetine karşı suriye’de savaşan önde gelen terörist grup el-nusra cephesi liderinin bir cıa ajanı olduğunu iddia etti.
bir lübnan gazetesi ahmed el esir yanlısı militanların lübnan’ın güneyindeki sayda kentinde çıkardıkları fitnenin katar devleti tarafından önceden hazırlanmış bir plan çerçevesinde gerçekleştiğini iddia etti.
"trablusşam veya sayda’da kırmızı çizgiler aşılırsa, kusayr deneyiminden ders almak birileri için hayati önem taşıyacaktır."
"binlerce kitle imha silahıyla yüklü siyonist topluluğun bu maceraperest davranışları er ya da geç, üçüncü dünya savaşı, yahut islami kıyamet terminolojisinde melhame-i kübra olarak adlandırılabilecek bir savaşı tetikleyecektir."
abd'nin suriyeli militanları eğittiğini ifşa eden los angeles times'daki makalenin tam tercümesini sunuyoruz...
"abd şimdi, ürdün ve türkiye içinde özel harekat takımlarını “çalıştırıyor”. bu gruplar, suriye içinde faaliyet yürüten isyancı grupların kendilerine verdiği istihbarat bilgilerini topluyor."
beyaz saray sözcüsü jay carney’ye göre "hükümet yanlısı güçler" kazanmak için, “zulüm ortaklarının” – hizbullah ve iran’ın – desteğine ihtiyaç duydu. o halde soralım: suudi arabistan, katar ve cıa tarafından silahlandırılan “isyancı”lar, ki nusra cephesi'nden bahsetmiyoruz bile, neyin ortakları? “
bu kapsamlı dosyada, islami direnişin neredeyse her bir günü (33 gün savaşı da dahil olmak üzere) tarihe not düşecek şekilde kayıt altına alınmış. medya şafak gururla sunar...
“kuseyr’deki olaylar bölge stratejileri ölçeğinde bir dönüşüm anlamına gelmektedir ve suriye, ‘israil’ ve abd’nin lehine olmayan yeni bir safhaya girmiştir.”- hizbullah yürütme kurulu başkan yardımcısı şeyh nebil kavuk.
"sokaklarda olan ve sayılarının yüzbinlerce olduğunu tahmin edilen insanlar arasında laiklik yanlıları, islamcılar, serbest meslek sahipleri, işyeri sahipleri, işçiler, işsizler, çevreciler ve insan hakları aktivistleri var."
"hükümetteki adalet ve kalınma partisi’nden (akp) olan belediye başkanının, bu alışveriş merkezinde önemli bir yeri olacak bir perakende zincirinin sahibi olduğunu belirtmekte fayda var. bu şehir geliştirme anlaşmasının sahibi olan kişi ise, erdoğan’ın damadı."
israil askeri yetkilisi amos gilad, çok dürüst bir şekilde, el kaide’nin israil için kaygı olmadığını söyledi ve “her ne kadar ülkenin iç savaşının yarattığı kaos içinde [onun] unsurları suriye’de tutunma noktası kazansa da, onu önceleyen suriye-iran-hizbullah ekseni çok daha tehdit edicidir” dedi.
"hizbullah yalnızca bir direniş [hareketi] değildir, 1948, 1967, 1973, 2006 savaşlarından sonra bu bölgeleri savunmaya çalışan, dünyanın özgür insanlarının ruhudur. hizbullah bu dünyanın ruhudur."
press tv, londra’dan ırak uzmanı zeyd el-isa ile, ırak’taki durum hakkında bir röportaj yaptı. aşağıda bu röportajın yaklaşık bir çözümlemesi sunulmaktadır.
ibrahim emin'in el ahbar gazetesindeki baş yazısı...
son derece önemli bir analiz: hizbullah ve iran, hangi istihbari veriler üzerine doğrudan sahaya girmek zorunda kaldı? / israilliler nusralıları nasıl eğittiler? / hizbullah'ın hamas'a aktardığı teknik bilgiler nusra'nın eline nasıl geçti?
bm verilerine göre nisan ayı, haziran 2008’den bu yana ırak'taki en kanlı ay oldu. 161’i polis olmak üzere 712 kişi öldürüldü. 290’ı polis olmak üzere 1,633 kişi de “terör ve şiddet eylemlerinde” yaralandı.
bu, el-kaide orijinli gruplar, uluslararası savaşlarda görev almaktan da fazlasını yapabiliyor, abd ve müttefiklerinin çok zaman önce anlaştıkları üzere “şii hilali’nin direnişini” kırmak için besleniyor, büyütülüyor ve kontrol ediliyorlar. cıa “danışmanlığı” altındaki katar suriye’de şu an liderlik eden adı geçen bu grubu açıkça destekliyor.
"son günlerde “el nusra cephesi”, sözde “özgür suriye ordusu” isimlerini taşıyan silahlı gruplar ve diğer örgütler, tugaylar ve müfrezeler arasında ihtilaflar meydana geldi."
"geçen ay ırak'taki bombalamalar ve ateş açmalar sonucunda yaklaşık 700 kişi hayatını kaybetti – bu, son beş yılın en yüksek ölüm rakamı ve 2003-2012 yılları arasında ülkede gerçekleşen amerikan liderliğindeki askeri işgalin yarattığı mezhepçi kan banyosunun kalıntıları."
"malcolm shabazz, şii islam’a dönmüş ve direniş ekseni için bir sözcü olmuştu. sadece orta doğu’daki anti-siyonist kuvvetler için değil bilakis tüm dünyadaki anti-emperyalist güçler için de, tıpkı dedesi gibi."
başkan esad 1974’ten beri var olan çatışma kurallarını değiştirdi ve bu nedenle şimdi yeni bir gerçeklikle karşı karşıyayız. israil bu kararla yüzleşirken ağır bir bedel ödeyecektir ve bu sadece parayla sınırlı olmayıp, güvenliği, istikrarı ve bölgedeki ve dünyadaki imajıyla da bağlantılı olacaktır. arap dünyası, israil’e karşı direniş-yıpratma savaşının patlak vermesinde yeni bir safhaya girecek.
hizbullah’a yakın bir kaynağa göre, yeni bir savaşta lübnan ve suriye’yi bölen sınırlar ortadan kalkacak ve "direniş her yerden savaşabilecek ve roket fırlatabilecek. golan, herhangi bir yeni savaşın parçası olacak. israil’le bir sonraki çatışma sadece 10 bin kilometrekare üzerinde değil, 195 bin kilometrekare üzerinde gerçekleşecek.”
"bu gelişmelerin ortaya koyduğu şey, el nusracı isyancıların harcandığıdır. artık desteklenmiyor ve özgürlük savaşçıları olarak savunulmuyorlar. washington, batılı müttefikleriyle istişare içinde, şimdi suriye ordusu tarafından yenilgiye uğratılan el kaide bağlantılı piyade askerlerini feda etmeye karar verdi."
iran’ın el alem ve press tv kanallarının suriye bürosu müdürü hüseyin murteza, eşlik ettiği suriye ordusunun gerçekleştirdiği bu operasyonu ‘el ahed’ sitesi için kaleme aldı.
enis nakkaş "direnişin coğrafi sınırlarının lübnan’dan golan’a doğru genişlemesi, direnişin savaşın erişimini yalnızca lübnan topraklarını değil aynı zamanda suriye topraklarını da içerecek şekilde yeniden yönlendirmesi anlamına geliyor" diye belirtti.
ilave olarak suriye ordusu ve direniş ekseni içindeki müttefikleri, öngörülenden çok daha fazla yetenekli ve azimli bir savaş gücüne sahip oluğunu kanıtladı. suriye’nin uluslararası müttefiklerinin, pes etmeye ve abd’nin ezip geçerek modernize edilmiş sykes-picot anlaşmasını hazırlamasına izin vermeye niyeti yok gibi görünüyor.
"siyonistler, golan tepeleri’nin direnişe açılmasından korkuyorlar. bu onlar için büyük tehlike getirecektir çünkü pek çok filistinli ve lübnanlı ve suriyeli, 1973 savaşı sonrasındaki mütareke sonrasında kapanan bu cephenin açılması için can atıyordu."
cartalucci'den, suriye'deki kimyasal silah bilmecesini ve bağlantılı konuları masaya yatıran önemli bir analiz...
israil’in yaptığı gibi, iran’ı da bataklığa çekme girişimi olan saldırılar düzenlersiniz. eğer iran soğukkanlılığını korur ve oltaya takılmazsa, malum kişileri suçlamak için bir yanıltma harekâtı sahnelenebilir, bunun nedeni de iranlıların suriyelilere karşı sözü geçen önleyici saldırılara karşı misillemesi olarak duyurulacaktır.
"suriye ve müttefikleri bugün önceliğin içerideki cephe olduğunu anlıyorlar. iran ve hizbullah silahlı muhalefeti israil’in tarafında olmakla suçladığı sürece, onlara indirilecek bir darbe, arkalarındaki siyonistlere indirilecek bir darbeyle eşdeğer olacaktır."
ünlü gazeteci robert fisk'in ındependent'de yayınlanan ve suriye'deki çatışmalardaki gözlemlerini aktardığı yazısının çevirisi...
lübnan el ahbar gazetesi genel yayın yönetmeni ibrahim emin'den bölgesel savaş ihtimalini ele alan önemli bir makale...
al mayadeen televizyonu genel yayın yönetmeni gassan bin ciddo'nun bu haftaki konuğu, filistin halk kurtuluş cephesi - genel komutanlık lideri ahmed cibril idi. söyleşi, başbakan erdoğan ve körfez rejimlerinin suriye meselesinde oynadıkları rolle ilgili pek çok önemli noktayı içeriyor.
pazar günü new york’taki bir konferansta konuşan eski mossad yöneticisi meir dagan “tel aviv, suriye cumhurbaşkanı beşar el esad’ı iktidardan uzaklaştırmak için yapabileceği her ne varsa kesinlikle yapmak zorundadır”, dedi.
islam devrimi rehberi’nin islami uyanış ve ulema konferansı’nda bugün yaptığı ve önemli noktalar içeren konuşması...
15 nisan günü, israil askeri istihbarat şefi ve eski ulusal güvenlik enstitüsü başkanı general amos yadlin, suriye devlet başkanı beşar esad’ı zayıflatmak ve yönetimini en yakın zamanda sonlandırmak yoluyla, iran, hizbullah ve suriye’den oluşan direniş eksenini kırmak için adım atma çağrısı yaptı.
el alem ve press tv’nin suriye bürosu müdürü hüseyin murteza askeri birliklere eşlik ederek ateş hattından izlediği ksayr beldesi kırsalında gerçekleşen savaşı anlatıyor...
"ürdün’deki müslüman kardeşler'in beyanı, dolaylı olarak; şiilere ve alevilere karşı inşa edilmeye devam eden mezhep savaşına ihvan’ın da katılmaya niyetli olduğuna işaret ediyor."
"tüm bölge, coğrafyayı bütünüyle etkileyebilecek tehlikeli bir 'tsunaminin’' eşiğinde. bu tsunami, önünde duran her şeyi süpürebilir. suriye rejiminin, devrilirse, tek başına gideceğini düşünmüyoruz, eğer devrilirse yanına başkalarını da alacaktır."
"batı, bu silahların “ılımlılara” gönderildiğini iddia ederken, bizzat abd dışişleri bakanlığı el kaide’nin suriye’nin bütün büyük şehirlerinde faal olduğunu, yüzlerce terörist saldırı gerçekleştirdiğini ve çatışmada açık ara en örgütlü ve en fazla öne çıkan militan cephesi olduğunu kabul ediyor."
iran'da 14 haziran'da gerçekleştirilecek seçimlere katılacak akımlar ve şahsiyetler ve her birinin galip gelme ihtimalleri hakkında doyurucu veriler içeren önemli bir analiz...
suriye insan hakları gözlemevi olarak isimlendirilen şey hakikatte tek kişilik bir takımdır. kurucusu, suriye’den 13 yıl evvel kaçan 42 yaşındaki rami abdurahman kurumunu bu kasvetli şehirdeki (converty, ingiltere) sıradan bir meskûn cadde üzerindeki yarı müstakil kırmızı tuğlalı bir evden yönetiyor.
"geçen ayın başında suriye'de ortalıkta dolaşan bir soru vardı: şam savaşında kim diğerinden önce davranıp ilk vuruşu yapacaktı? muhalefet mi rejim mi? iki tarafın planları da açıktı..."
"dolayısıyla müslümanların ezici çoğunluğu el kaide’nin, uğruna savaştığını iddia ettiği şeyleri destekliyor. ancak müslümanların %20’den azı el kaide hakkında olumlu görüşe, yaklaşık %80’i ise olumsuz görüşe sahip."
"iran kanunları cumhurbaşkanını doktora derecesine sahip olmasını zorunlu kılarken, sadece bir abd başkanı - woodrow wilson – doktora derecesine sahiptir."
"el-kaide lübnan'da, suikast yolu ile kanlı yöntemlerle çalışma safhasına geçti. hedef olanlar ise, selefilerin 'siyasi çizgisine ve projelerine' karşı çıkan sünni şeyhler. listenin ön sıralarında da şeyh mahir hammud var."
"tencere dibin kara, seninki benden kara..."
filistin halk kurtuluş cephesi – genel komutanlık’ın önemli bazı isimlerinin ağzından suriye krizine bir bakış...
"suriye’nin direnci, iran’la savaşı süresiz olarak ertelemek de dâhil olmak üzere, batı’nın ortadoğu çapındaki hegemonyasını yeniden tesis etmeyi amaçlayan tasarımları ertelemiş ve hatta rafa kaldırmış olabilir."
"el kaide bağlantılı nusra cephesi’nin şu veya bu ülkeden para aldığını kesin olarak biliyoruz, ama en önemlisi istihbarat. kim onlara istihbarat sağlıyor? bir uydusu olan ve onlara suriye ordusunun ve birimlerinin bütün suriye topraklarındaki hareketlerine dair bilgi veren kim?"
bir istihbarat analisti, kısa süre önce fbı’ın, abd askeri olan ve cıa ajanı olduğu da düşünülen eric harroun’u suriye’deki el kaide militanlarına katılması nedeniyle tutuklamasının abd operasyonlarını gülünç kıldığını ve cıa ile fbı arasındaki anlaşmazlığı gösterdiğini söyledi.
israil askeri kaynakları haaretz gazetesine, tatbikatların şu anda kuzey cephesine yoğunlaştığını söyledi. haaretz, suriye ordusunun zayıflamasıyla, lübnan sınırındaki hazırlıklara “şu anda hizbullah’ın ortaya koyduğu gerçek tehdidin yeniden tanımlanması” bilgisinin verildiğini iddia etti.
abdülbari atvan'ın dün gece yazdığı bu önemli analizi dikkatinize sunuyoruz...
lübnanlı ünlü eylem adamı ve analist enis nakkaş, el meyadin tv'deki bir programda, silah arkadaşı imad muğniye'nin bilinmeyen yönlerini, suikastle ilgili ayrıntıları, hizbullah'ın beklediği nihai savaşı ve muğniye'nin kendi hareketine ve filistin direnişine bıraktığı mirası ele aldı. medyasafak, programın tam çevirisini sunar.
islami cihad'ın sitesinden 3. intifada ihtimalini ele alan bir analiz...
batı, malezya’nın sabah eyaletinin ormanlarına tutulan militanların kimliği hakkında bilgisiz gibi davranırken, militan örgütlerin kendileri, çatışmaya katılmak ve çatışmayı kızıştırmak üzere binlerce takviye gücün filipinler’de hazırlandığını açıkladı. “free malaysia today” gazetesi, “10 bin tausug sabah’a açılacak” başlıklı yazıda şunları söyledi:
raporlar ayrıca onun, abd destekli suriyeli isyancılara silah sevkiyatlarını düzenleyen başlıca el kaide bağlantılı libyalı silah tüccarı (ve cıa ajanı) abdülhakim bilhac’la bağlantıları olduğunu gösteriyor. dolayısıyla muhtemelen, stevens’ın 11 eylül 2012’de “el kaide” tarafından öldürülmesi bu faaliyetle bağlantılıydı.
bir haberde, suudi istihbarat servisi suriye’deki el kaide bağlantılı nusra cephesi grubuna finansal destek sağladı, deniliyor.
cartalucci'den, abd'nin ve öso'nun el kaide üzerindeki hesapları üzerine bir analiz...
bir israilli ajan mahkûm hücresinde intihar etti. o bir hain miydi? avustralya doğumlu benjamin zygier olan “mahkum x”in esrarlı vakası haberi mossad’ın faaliyetlerine ışık tutuyor.
batılı ana akım medyadaki bitmek tükenmek bilmez savaşlar ve aç-mutsuz insanlarla dolu bir kıta şeklindeki klasik afrika tarifi, sanki kıtanın hayatını idame ettirmesi için batı’nın sadakasına muhtaçmış yönünde bir yanılsama yaratmaktadır. gerçekte bunun tam tersi doğrudur; batı, afrika’nın sadakasına muhtaçtır.
"abd dışişleri bakanlığı ve onun politikalarını yazan aynı şirket finans çıkarları tarafından finanse edilen sahte stk’lardan oluşan kapsamlı ağ, 'syriasly' adını verdikleri bir cephe örgütü oluşturdu."
nusra örgütünü ve bu hareketin lübnan'daki örgütlenme çabalarını ele alan önemli bir analiz...
the times cuma günü “amerika ve müttefikleri esad’a karşı savaşta isyancıları eğitiyor” manşeti altında bir haber yayımladı.
"suriye krizinin başlangıcından ve sonraki savaş süresince, muhalefetin bir çok kesiminden, hizbullah ve iran'a, suriye ile ilgili yöneltilen suçlamalar durmak bilmedi. bunların arasında dr. burhan galyun'dan, müslüman kardeşler’in mali işler sorumlusu sadreddin beyanuni'ye kadar bir çok isim var."
bir analist, batı’nın amacı her zaman bu olduğundan, suriye cumhurbaşkanı esad’ın iktidardan vazgeçmesi ön şartı dahil olmak üzere her hangi bir ödün vererek anlaşma kabul edilemezdir, diyor.
"islam devrimi, uluslararası hegemonik düzene, menfaatleri için artık bölge ülkelerini kullanamayacağını, en azından iran’ın artık bağımlılığı gerektiren bu zelil dengede yer almayacağını gösterdi."
bir analist, suriye’deki el kaide üyesi silahlı teröristlerin, israil’in bölgesel çıkarlarına hizmet etmek üzere ülkeyi “bölünme yaratarak” istikrarsızlaştırmaya çalışan “israil’in fiili paralı askerleri” olduğunu söylüyor.
bir analist, israil rejiminin ve el kaide terör grubunun suriye’nin 22 aydan uzun süredir içinde bulunduğu karmaşanın iki bileşeni olduğunu söylüyor.
eğer nato’nun vekil terörist güçleri taktik ve stratejik kazanımlardan uzak olmalarından ve yaptıklarının umutsuz terörist saldırılara inmesinden görüldüğü kadar zayıflarsa, nato’nun kampanyasının sona ermesi sadece zaman meselesidir.
washington, “özgür suriye ordusu”na (öso) yakın çevrelerden gelen ve kuzey suriye’de, ölüm mangalarının buradaki işgali altında yaşanan felaket derecesindeki karışıklığa karşı yükselen bir nefret dalgasını ortaya koyan haberlerle sarsıldı.
2007 yılında wall street journal, "abd suriye’yi kontrol etmek için müslüman kardeşler’le ilişki arıyor” başlıklı bir makale yayınladı. o zaman bile, müslüman kardeşler’in abd’nin terör örgütü olarak kabul ettiği ve listeye eklediği, aralarında el kaide’nin bile bulunduğu gruplarla yakın bağları olduğu görülüyordu.
"devam eden esad karşıtı yorumlarına rağmen türkiye politikasında geri dönüşler yapıyor. türkiye başbakanı recep tayyip erdoğan suriye krizinin içine girdiği çıkmazın boyutundan bahsederken paris kaynaklı bilgilere göre türkiye dışişleri bakanı ahmet davudoğlu’nun önümüzdeki süreçte uzaklaştırılabileceği söyleniyor."
prof. chossudovsky'nin mağrip el kaidesi'ni ve fransa'nın mali saldırısının nedenlerini ele alan son analizi...
6 ekim’de suriyeli isyancılar için 400 ton silah taşıyan bir libya gemisi türkiye’nin güneyine demirledi. geminin kaptanı yeni hükümet için çalışan bingazili bir libyalı idi. yükü organize eden bu adam, tripoli askeri konsey başkanı abdulhakim belhac, libya devrimi sırasında doğrudan stevens ile çalışmıştı.
"bir kaynak bu grubun (sipah-ı sahabe) iran’daki islam devrimi’ne ve pakistan’da şii etkisinin yayılması olarak görülen şeye yanıt olarak kurulduğunu belirtmektedir."
birçoğu esad’ın 2012’de hatta daha öncesinde devrileceği kehanetinde bulundu. şimdilerde ise yeni yılda devrilme tarihi vererek kehanette bulunuyorlar.
nusra cephesi hakkında bilinmeyenler... nusra gerçekten de el kaide'nin doğrudan şam şubesi mi? el kaide her biri başka merkezlere bağlı çok başlı bir yapı mı? ilginç bir analiz daha...
ünlü gazeteci franklin lamb, yermük kampı'ndaki izlenimlerini kaleme aldı...
ünlü gazeteci seymour hersh'in 2007 yılında yazdığı ve içeriği itibariyle, günümüzdeki abd-suud politikalarına ışık tutarak bölgemizdeki mezhepçi ayrışmayı anlamamızı kolaylaştıracak , ses getiren uzun makalesi. türkçe'de ilk kez medyasafak.com'da...
abdülbari atvan'ın kuds el arabi'de yayınlanan son yazısı...
ünlü gazeteci patrick cockburn ındependent gazetesinde yayınlanan makalesinde, suriye'deki son durumu ele alıyor...
"rusya ve amerika, rejimin kalması konusunda örtülü bir şekilde (dolaylı yoldan) anlaştılar. ama esad’ın geleceği ve rusların gelecekte bölgedeki çıkarları konusunda ihtilafa düştüler. rusya ve amerika aynı zamanda bölgede askeri bir üstünlük yakalanmaması konusunda da anlaştılar ama savaşı nasıl durduracakları ve ondan sonrası için anlaşmaya varamadılar."
okuyucularımın yermuk kampına saldırıların nedenini öğrenmeleri için ulusal koalisyon üyelerinden george sabra’nın al-arabiya’ya verdiği demeçten ipuçları vereyim: “kamp suriye toprağıdır. kimse yermuk kampına girişimizi engelleyemez. çünkü şam savaşını çözümleyecek olan yer burasıdır.”
amerika suriye muhalefetinin askeri merkezlerini ’tekfirci ekstremistlerden’ izole etmek için çalışmalar yapıyor. bu noktada özgür suriye ordusunun personelini ve liderliklerini yeniden şekillendirdi. ama planlarını başarısızlığa sürükleyen iki umutsuz faktör var: 1- içerdeki muhalefetin; saflarına katılmış olan subayların çıkar tartışmaları. 2-suriye muhalefetini içerde olduğu gibi bırakan ve yok
amerikalı neoconlar, abd’nin el kaide’yi, esad’ı devirmelerini sağlamak için desteklemesi gerektiğini öne sürüyor. weekly standart adlı neocon dergisinde lee smith tarafından kaleme alınan bir yazıda obama yönetimi, suriye’ye karşı yeterince çaba göstermediği için eleştiriliyor.
"savaşın bitiminin ardından da hizbullah komutanları, filistinli direniş gruplarının israil ordusuyla karşı karşıya geldiği bu savaşta elde ettiği yeni tecrübelerden gerekli dersleri ve ibretleri çıkarmak için derin bir araştırmaya giriştiler."
tony cartalucci'den global research'ta yayınlanmış çok önemli bir suriye makalesi daha... gerçeğin peşinde olanlara...
elektronik intifada sitesinden önemli analiz: "iran’ın yerine geçmekten büyük ihtimalle oldukça uzak olan mısır’a ilişkin olarak hamas, bütün yumurtalarını kahire’nin sepetine koyarsa aptalca bir kumar oynamış olur."
el ahbar gazetesinin başyazarı ibrahim el emin'den, hamas'ı ılımlı kampa dahil etme çabalarını mercek altına aldığı önemli bir yazı...
"dikkat çekici olan ise direnişin teslim olmaması idi. direniş; koşulsuz uzun süreli ateşkes, silahları teslim etme ve füze geçişlerini engelleme gibi şartları dayatan israil’e boyun eğmedi."
monthly review'den önemli bir analiz...
el ahkbar'da yayınlanan bu yazı, hamas'ın ve diğer direniş örgütlerinin gazze'yi nasıl silahlandırdığı; iran, suriye ve hizbullah'ın bunda oynadığı rol hakkında ilginç ve fazla bilinmeyen ayrıntılar içeriyor.
hizbullah lideri seyyid hasan nasrallah, dün akşam yaptığı konuşmasında gazze ile ilgili çok önemli açıklamalarda bulundu.
direnişin füzeleriyle ortadoğu’da stratejik dengelerin değişmesi / türkiye ve katar’ın çabasıyla ateşkes sağlanması mı, yoksa israil’e gazze şeridi’ne kara saldırısı yapabilmesi için zaman kazandırmak mı?
"iyi haber alan kaynaklara göre, kara harekatı olması durumunda, direniş düşmanı çabucak çekip ezici bir şekilde yenecek ve elit kuvvetlerini hesaplanmayan ve tahmin edilmeyen bir yolla utanç içinde bırakacak çeşitli tuzaklar hazırladı."
direniş cephesinin eylemci mütefekkirlerinden, imad muğniye'nin silah arkadaşı enis nakkaş, el meyadin tv'ye gazze savaşı ile önemli açıklamalarda bulundu.
"geçen haftadan bu yana suriye’deki şiddetin yükselmesi git gide suriye başkentini farklı eksenlerden kuşatma teşebbüsüne benziyor. üç gün sonra, bu bir başarısızlık olarak ortaya çıktı. bununla birlikte, başkentin ve çevresinin bazı mahallelerinde patlayıcılar ve bombalamalar, bombalı araçlar onlarca kadının ve çocuğun canını acımasızca aldı."
anan tello, suriyeli bir müellif, blog yazarı ve ressamdır. ırak ve afganistan’daki abd askeri harekatlarının güçlü bir muhalifi olmuştur ve şu anda ülkeyi demokratikleştirme ve özgürleştirme maskesi altında suriye’ye karşı sürdürülen batı komplosuna karşı kamuoyu duyarlılığı yaratmak için çalışmaktadır. tehran times kendisiyle bir röportaj yaptı.
"makale, katar ve suudi arabistan’ın sünni monarşilerinin, şii hâkimiyetindeki iran’ın etkisini azaltmak amacıyla bölgede hayata geçirmek istediği mezhepçi gündemler temelinde katı islamcılara silah aktarılmasında oynadığı role de işaret ediyor."
"sabra – şatila katliamı: otuz yıl değil de, sanki on iki hafta evvelmiş gibi geliyor. bu sene amerikan vatandaşları beyrut’tan ve dışişleri bakanlığı ile beyrut elçiliğinin, israil’in kolaylaştırdığı sabra ve şatila’daki katliamın yıllık anma törenlerinden uzak durmaları yönünde mesajlar aldılar."
"bu yüzden birçok uzman ortadoğu’da abd-iran savaşının ilk aşamasının başladığına inanmaktadır. savaşın ikinci aşaması, pimini selefilerin ve tekfircilerin çekeceği ve 14 mart hareketi’nin siyasî himayesinde lübnan’da zoraki bir etnik ve mezhep savaşı çıkarmak olacaktır."
suriye krizinin üzerinden 17 ay geçerken gelişmelerin genelde suriye hükümetinin ve mukavemet cephesinin menfaatine sonuçlandığını görüyoruz. bu bağlamda karşı cephede de tavır değişikliğine gidildiğine ve geri adım atıldığına tanık oluyoruz.lübnanlı emekli general ve strateji uzmanı dr. muhammed emin hatit, bu konuyu ele alıyor.
bağlantısızlar hareketi (nam) zirvesi 26-31 ağustos 2012 tarihleri arasında tahran’da gerçekleştirilecek. nam ve zirveleri, abd ve nato’nun batı merkezli dünyasında büyük ölçüde görmezden geliniyor, fakat bu yılki buluşma batıcıların ve onların basınının ilgisini çekti. bunun nedeni tahran'ın washington dc’nin siyasal düzenini altüst etmiş olması.
iran islam cumhuriyeti savunma bakanı tuğgeneral ahmed vahidi “düşman, suriye’yi direniş cephesinden dışarı atarak dengeyi kendi lehlerine çevirmek istiyor fakat bunu başaramayacak” dedi.
basirat.ir'de yayınlanan bu analizde suriye düşmanlarının medya aracılığıyla yürüttükleri psikolojik savaş inceleniyor.
lübnanlı islam âlimlerinden bir grubu kabulünde konuşan imam hamenei “islam cumhuriyeti’nin suriye’de olup bitenin emperyalist cepheyle direniş cephesi arasında gerçekleşen gerçek bir savaş olduğuna inandığını” kaydederek, “direniş cephesinin muhakkak muzaffer olacağına” vurgu yaptı.
fars haber ajansı muhabirinin, iran islam cumhuriyeti genelkurmay başkanı yardımcısı tümgeneral mustafa izedi ile devrim muhafızları ordusu’nun kuruluşu, otuz yıllık çalışmaları, muhtemel tehditlere karşı silahlı kuvvetlerin askerî gücü, bölgedeki islamî inkılâplar, suriye ve “tehdide karşı tehdit” stratejisi gibi konuları ele alan söyleşi notları
iran'ın 4. kanal'ının geçtiğimiz günlerde seyyid hasan nasrallah ile gerçekleştirdiği röportajını sunuyoruz.
chossodovsky, “kitlesel sivil ölüm operasyonlarının” kökünün, 1962 yılında pentagon tarafından planlanan ve küba karşısındaki bir savaşı meşru göstermek için miami’deki kübalı göçmenlerin öldürülmesini içeren uğursuz hadiseye kadar gittiğini belirtti.
birinci bölümünü verdiğimiz röportajın ikinci kısmını sunuyoruz...
devrim muhafızları ordusu’nun sabık genelkurmay başkanı ve başkomutan imam hamanei’nin başmüşaviri seyyid yahya rahim safevi'nin, imam humeyni’nin 23. vefat ve ayetullah hamanei’nin rehberliğinin başlangıç yıldönümünü idrak ettiğimiz bu günlerde savaş yılları ve rehber ile ilgili hatıralarını anlattığı uzun ve önemli röportajının ilk bölümü:
press tv'nin internet sitesinde yusuf fernandez imzasıyla yayınlanan analizde, vietnam halkının abd emperyalizmi karşısında kazandığı zaferin yıldönümü dolayısıyla bu savaşın önemi ele alınıyor.
islam devrimi muhafızları komutanlarından general yedullah cevani, iran'ın suriye politikasının nedenlerini masaya yatırdı.
"imam humeyni’nin istikbarla mücadelede gündeme getirdiği ilk ilke şudur; dünyanın müstekbir güçleri ortadan kalkmadıkça insanlar barış, saadet güvenlik ve huzur içinde yaşayamayacaklardır."
"çıkışını ve varlığının devamını amerika ve ingiltere’ye borçlu olan ve batı ile uyum projelerinin başlatıcısı konumundaki arabistan rejiminin devrilmesi ortadoğu’da yeni bir düzenin oluşumunda derin etkilere sahip olacaktır."
"bu makalede dillendirilen bütün hususların beşşar esed rejiminin yaptığı bütün işlerin onaylandığı anlamına gelmediğini belirtmeliyim. nitekim islam devrimi önderi ve iran islam cumhuriyeti cumhurbaşkanı yaptıkları açıklamalarda dünyanın neresinde olursa olsun her türlü dikta rejimine karşı olduklarını ilan etmişlerdir."
"iran islam devrimi’nden sonra ortaya çıkan çok boyutlu meseleler arabistan’ın 20. yüzyılda yüzleşmek zorunda kaldığı en tehlikeli durum oldu. bu tartışmalar daha önceki haşimilik ve nasırcılık tartışmalarının sahip olduğu bütün unsurları içinde taşımakla beraber yeni bir boyutu da sahipti."
fars haber ajansının bildirdiğine göre beyrut’ta iran ve suriye’ye yakın kaynaklar arap liderlerinin toplantısından sonra suriye yönetiminin düşmeyeceğini ve herkesin siyasi çareler peşinde olması gerektiğinin anlaşıldığını belirtiyorlar.
günümüz dünyasında ahlakın, siyasi düşüncelerin oluşumunda ve politikacıların davranışlarında pek bir etkisi yoktur ve çoğu zaman ahlak ilkelerinden sakınmak politikacıların daha çok benimsedikleri bir şey olmuştur
kurtuluş cephesi içerisindeki müslüman kardeşler cemaati, batılıların desteğini almış olan ılımlı eksene yanaştı, bu durum lübnan direnişine karşı tavrında açıkça ortaya çıktı. hareket, 2006 yılında israil’in işlediği suçları kınayan bir bildiri yayınlamasına rağmen bu bildirinin dili aşağıdaki şekilde salt kınamayla yetinen bir üsluptaydı
hamas’ın önde gelen sorumlularından birisi, “bizim atılan sloganlarla bir alakamız yok. bu sloganlar caminin içerisinde değildi, dışarıdan geliyordu ve bu şahıslar bizim üyelerimiz de değillerdi. bu sloganlar haniye’yi şaşırttı, bunu kürsüdeyken yüzünün aldığı şekilden anlayabilirsiniz” diyor.
bir yıla yakındır, suriye’yi istikrarsızlaştırma senaryolarını bir bir uyguluyorlar, bu senaryolar, arap dünyasındaki başkaldırılardan ve halkın isteklerinden kaynaklanmadan önce, bölgesel ve dış güçlerle ilintiliydi.
islam devrimi şu anda ikinci aşamada bulunmaktadır. yani batı rasyonalizminden çıkarak dini rasyonalizme geçiş aşamasındadır. eğer islam devrimi değerlerini milli, bölgesel ve küresel alanda yaymak, rönesans’la birlikte ortaya çıkan yol ve yöntem karşısında yeni bir istikamet tutturmak istiyorsa, kendi islami rasyonalizmini üretmelidir
söylenilene göre, lübnan’daki siyasi liderlerden bazıları şeyh esir’i katar’ın adamı olarak görüyorlar. bu kişiler, şeyhin hedefinin lübnan’da mezhebi ve grupsal fitneler çıkarmak olduğunu ve katar tarafından hem mali, hem de fiili olarak desteklendiğini düşünüyor
lübnanlı ünlü aktivist ve stratejist enis nakkaş verdiği röportajda işgale karşı direnişe yeni bir bakış açısı getiren fadlallah’ın hayatını ele aldı ve arap isyanlarının mahiyetini masaya yatırdı. bu önemli söyleşiyi sunuyoruz:
fars körfezindeki bedir kuyularında amerika’yı bekliyoruz
fars news haber ajansının islam inkılâbı rehberi ayetullah seyit ali hamaneî’nin resmi internet sitesinden bildirdiğine göre
lübnan’da yayın yapan ahbar gazetesi, hacı imad muğniye’nin şehadet yıldönümünde muğniye’nin direnişin askeri güçlerinin komutasındaki faaliyetlerini ele aldı.
el ahbar'da yayınlanan bu analizde, suriye ve ırak'ın ortak bir siyasi yapı altında birleşmek suretiyle yüzleştikleri mevcut krizi aşabilecekleri belirtiliyor...