Faysal Hüseyni ve el-Fetih'ten diğerleri diyor ki: "İsrailliler"i dert etmeyin! Haçlılara yaptığımız gibi onları da kültürel olarak içimizde eriteceğiz. Bu nedenle, onlara mümkün olduğunca açılalım [bunu “onlara teslim olalım” diye okuyun!] ve onları bu şekilde yenelim! Üzgünüm ama bu hiç gerçekçi değil, artık uyanalım. Bu konuda bir şeyler yapmazsak, tıpkı Amerikan yerlileri gibi kültürel yok oluş ve kimlik yitimi tehdidiyle karşı karşıya kalacağız.
Esasında “Allahu Ekber” derken de O’nun neyden daha büyük olduğunu söylemiş oluyoruz? Dağlardan mı, yoksa galaksilerden mi daha büyük? Hayır, bunların hiçbiri kastedilmiyor. O, sizin tasavvurunuza gelen şeylerden daha büyük ve yücedir... Aksi takdirde, O’nun dağdan daha büyük olduğunu söylemek gülünç olurdu doğrusu. Bu ifadelerde hep tenzih vardır.
Tahran, Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırılarını İsrail ile daha uzun süreli bir çatışmanın başlangıcı olarak görüyor. Esasen Devrim Muhafızları Ordusu’nun bu uzun savaş etrafında inşa ettiği doktrin İsrail'e uzun bir süre boyunca yavaş yavaş kan kaybettirmeyi amaçlıyor. Devrim Muhafızları’nın üst düzey komutanlarının da belirttiği gibi, ‘Filistin operasyonu Direniş Ekseni'nin İsrail'i yok etme hareketinin başlangıcıdır.'
Eğer siyaset biliminin ilerlediğini ve gelişme kat ettiğini iddia ediyorsak, bunun somut karşılığını önce insanlığın huzur ve refah seviyesinde aramamız gerekmez mi? Artık zulümler son buldu mu mesela? Günümüzde halen emperyalist siyasetçiler ve sistemler tarafından zulme uğramaya devam eden şahıslar, toplumlar ve ülkeler yok mu gerçekten? Süper güçler, emperyalist devletler daha zayıf gördükleri ülkeler üzerinde baskı kurmuyorlar mı?
Iraklı kaynaklar bazı silahlı gruplara mensup savaşçıların işgal altındaki Filistin'e yakın bölgelere doğru hareket ettiklerini ve Siyonist işgal ordusuna karşı savaşmak için talimat beklediklerini ortaya koyuyor. The Cradle'ın bazı örgüt liderleriyle kurduğu temas, bu grupların Filistin direnişinin yanında bu büyük mücadeleye katılmaya hazır olduklarını doğruluyor.
"Bugüne geldiğimizde, Mwalimu Horace Campbell'in askeri darbelere karşı tepkisiz kalmamamız gerektiğini, çünkü ordunun rolünün önde gelen emperyalist merkezlerde olduğu gibi her zaman gerici olmadığını söyleyen dersine kulak vermek önemlidir."
İmam’ın, oğlunun dünyaya geldiğini açık bir şekilde ilan etmesi onu açık bir tehlikeye maruz bırakması demekti. Böylesi koşullar altında oğlunun dünyaya gelişini avam halktan gizlemesinden daha doğal ne olabilir? Öte yandan İmam Hasan Askerî’nin ashabının tamamı bu çocuğun varlığından şüphe duymuyordu, hatta pek çoğu da onu görmüştü. Geriye kalanları ise doğal olarak masum imamlarının çocuğun varlığına dair haberiyle yetinmiştir.