Eğer siyaset biliminin ilerlediğini ve gelişme kat ettiğini iddia ediyorsak, bunun somut karşılığını önce insanlığın huzur ve refah seviyesinde aramamız gerekmez mi? Artık zulümler son buldu mu mesela? Günümüzde halen emperyalist siyasetçiler ve sistemler tarafından zulme uğramaya devam eden şahıslar, toplumlar ve ülkeler yok mu gerçekten? Süper güçler, emperyalist devletler daha zayıf gördükleri ülkeler üzerinde baskı kurmuyorlar mı?
Rusya bunu fark edemezse, Rusların entelektüel olarak Batı kadar sıkışıp kaldıkları anlaşılır: Ukrayna'daki çatışma sadece Rusya nefretiyle ilgiliyse, o zaman aynı “Batılı kimlik politikaları dünya görüşüne” yenik düşmüşler, "ırk”ı, politik-ekonomik söylemlerinin temeli kılmışlar demektir. Sınıf savaşı, emperyalizm ve 1979'un [İslam Devrimi] “belki de sosyoekonomik politikalarımızda manevi ahlaka ihtiyacımız vardır?” merceğini göz ardı ediyorlar demektir. Bunların hepsi, 1917-1991 yılları arasında ortaya çıkan ve mevcut Rus liderliğinin reddettiği mercekler.
Akıl sağlığınızı koruyun! Bu gemiye yapılacak herhangi bir saldırı, İsrail'i sona erdirecek savaşın başlangıcı olacaktır. Bu [saldırı] bir (İsrail) gaz platformuna (veya benzeri bir şeye) misillemeyle sonuçlanacak bir şey değil. Bunun başlangıcı olacağı şey…
Hizbullah: The Philosophy of Power (2018) kitabının yazarı ve önde gelen Lübnanlı siyasi analist Nasır Kandil, haftalık çevrimiçi programının bir bölümünde, Hizbullah'ın lideri Seyyid Hasan Nasrallah'ın yakın zamanda yaptığı uzun bir röportajı ele aldı.
Sandalyeye oturduğunda 20 yıldır basına röportaj vermediğini söyledi. Kabaca bir hesaplamayla kendisine Kudüs Ordusu komutanlığının tevdi edilmesinden bu yana… Fakat söyleşinin konusu bu kez Hacı Kasım’ın bize olumlu yanıt vermesine neden oluyor: 33 Gün Savaşı. Konu Hacı Rıdvan’a gelince yavaş yavaş sesinin rengi değişiyor...
Bazıları bizi komplo teorilerine inanmakla suçluyor. Irak’ın kitle imha silahları yalanıyla karşılaştığımızda da aynı suçlamalara maruz kalmıştık. Bu silahlar hakkındaki tüm uluslararası müfettişlerin Amerika’nın ajanları olduğunu ve bu konuyu daha sonra Bağdat’ı işgal etmek için kullanacaklarını söylemiştik.
Şiiliğe yönelik mantık dışı Amerikan nefretinin temelinde, Şiiliğin özünde yer alan adaletsizliğe karşı direniş ruhu bulunuyor. Şiiliğin, Kerbela olayı ve İmam Hüseyin’in duruşunun izinde, ezileni korumayı ve savunmayı; ezenin karşısında durmayı esas alan tavrı, ABD ve Batılı egemen güçlerin tolere edebileceği bir şey değil.