Bugüne kadar, Şiîliğin Mu‘tezile’den etkilendiğini ya da Şiîlerin teşbih inancına sahip olduklarını ileri süren ve Mu‘tezile dışı bir kaynaktan gelen bağımsız bir rivayet tespit edilememiştir. Asıl şaşırtıcı olan ise Mu‘tezile’yi müşrikler, kâfirler ve büyük günah işleyenlerle bir tutan Hadis Ehli ve Eş‘arîlerin, onların Şiîlere yönelik suçlamalarını kabul edip aynen tekrar etmiş olmalarıdır.
2.07.2025
25.06.2025
25.05.2025
13.05.2025
18.04.2025
24.03.2025
Üst düzey Hamas yetkilisi Nizar Avazullah'ın da aralarında bulunduğu heyet, Ayetullah Hamenei'ye Gazze ve Batı Şeria'daki mevcut durum ve elde edilen zaferler ve başarılar hakkında bir rapor sundu. Hamas'ın geçici lideri Halil el-Hayya da, “Bugün siz azizimizle buluşmaya geldik ve hepimiz gururluyuz. Bu büyük zafer bizim ve İslam Cumhuriyeti için ortak bir zaferdir” diye konuştu.
Hamas Gençlik Birimi Başkanı Muhammed El-Neccar, 22 Ocak 2025'te İran’ın Kanal 3 stüdyosundan yaptığı açıklamada, 7 Ekim Operasyonunun Batı Şeria, Lübnan, Mısır ve doğu sınırından gelen akınlarla tekrarlanacağını belirtti. 7 Ekim harekâtını düzenleyen ve Siyonist askerleri rehin alan kişilerin İsrail rejimi tarafından ortadan kaldırılmadığını ve halen hayatta olduklarını söyledi.
Tevrat’ın Çıkış Kitabı’nda, peygamberliğe seçilip İsrailoğullarını doğru yola iletmekle görevlendirildiğinde Hz. Musa (a.s.) ile Tanrı arasında şöyle bir konuşmanın geçtiği yazar: “İsraillilere gidip, ‘Beni size atalarınızın Tanrısı gönderdi’ dersem bana, ‘O’nun adı nedir?’ diye sorabilirler. O zaman onlara ne diyeyim?’ dedi. Tanrı Musa’ya, ‘Ben, Var Olan’ım.’ İsrail halkına, ‘Beni size Var Olan gönderdi’ diyeceksin,’ dedi.
İmam Ali’nin konuşmaları Şerîf Razî’nin doğumundan önce bile ulema tarafından iyi bilinmekteydi. Mesela hicrî 340'ta vefat eden tarihçi Mes'udî -bu tarih Şerîf Razî'nin vefatından 66 sene öncesine denk düşmektedir- Murûcu'z-Zeheb adlı kitabının ikinci cildinin 431. sayfasında şu sözleri yazmıştır: "Ali b. Ebu Talib'in 480‘den fazla konuşması sayısız insan tarafından hıfzedilmiştir."
"İslâm dünyasında siyer yazıcılığı Urve ve Zührî’nin öncülüğünde, belli bir hizbe hizmet etmek amacıyla, bir açıdan hastalıklı bir disiplin olarak ortaya çıkmıştır. İmam Zeynelâbidin’den (a.s.) nakledilen siyer rivayetlerinin muhtevası, onun bu alana girme nedenini göstermekte ve amacının siyer rivayetlerini tashih etmek ve Ehl-i Beyt’i (a.s.) savunmak olduğunu somut bir biçimde ortaya koymaktadır."
Yazının tüm felsefi-politik öncüllerine ve sonuçlarına katılmasak da, post-modernizm ve liberalizmin radikal-devrimci söylemler ve bunların entelektüel-ideolojik taşıyıcıları içindeki nüfuz gücüne ve bu kişilerin emperyalist sistem tarafından nasıl işlevsel kılındıklarına ışık tutan önemli bir analiz olduğunu düşünüyoruz.