Murray Bookchin anarşist komünite için aziz gibi bir şeydir. Sosyal ekoloji, özgürlükçü belediyecilik ve komünalizm olarak kavramsallaştırdığı fikirleri, kendisini solcu olarak tanımlayan çok sayıda insan üzerinde kalıcı etki yaratmıştır. Bununla beraber çok da dillendirilmeyen bir şey var ki, o da, Bookchin’in birçok anarşist ve liberteryen sosyalist gibi emperyalizm karşısında hoşgörülü bir mahcubiyet içinde olmasıdır.
"Aksine, askeri kanatlar daha da güçlendi ve çalışmaları belirli kişilere bağlı olmaksızın sistematik hale geldi. Amerikalılar 2020'nin başlarında Hac Kasım Süleymani'ye suikast düzenlediğinde, onun Filistin'in askeri kapasitesini inşa etmede oynadığı rol ifşa oldu. Filistin hareketlerinin tüm silahlı kanat liderleri, ondan çok sıcak bir şekilde bahsettiler, yardımları ve liderliği için minnettarlıklarını dile getirdiler."
İslam Cumhuriyeti, Batılı veya Doğulu yabancı modellerin bir karbon kopyası değildir ve benzersiz bir İran icadıdır. Hem geleneğe (dinî ve ulusal) hem de halkın temsilinin doğru biçimi nosyonuna ve İslam hukukunun uygulanmasına dayalı olarak karmaşık bir modeldir. Büyük güçlerin hiçbiri –ve İran şüphesiz onların arasındadır – son yıllarda yeni bir tür devlet inşa etmede bu türden bir yaratıcılık göstermedi. Benzer bir deneyime sahip olan son ülke Sovyetler Birliği'ydi.
Doğu Akdeniz'deki gaz çalan platformlara ya da Hayfa ve ötesindeki elektrik veya su tesislerine karşı iyi hedeflenmiş birkaç füze, İşgalci Rejimin kırılganlığını ortaya çıkaracak ve yüz binlerce yerleşimciyi kaçmaya veya geldikleri ülkelerine geri dönmeye sevk edecektir. Netanyahu'nun dönüşü bu gerçeği değiştirmeyecek. Aksine bu geri dönüş, Ehud Barak'ın öngördüğü gibi, İsrail'in varlığının sekizinci on yılını tamamlamadan önceki ölümünü bile hızlandırabilir.
“Latin Amerika’nın İsrail”i şeklinde tanımlanan ve kıtadaki karşı devrimci güçlerin merkez üslerinden Kolombiya’da, sağ hükümetlerin yüz yıllık hakimiyetine son veren sosyalist lider Gustavo Petro’nun attığı twitlerde, Şehid General Kasım Süleymani’nin terör karşıtı faaliyetlerini övdüğü ve ABD’nin gerçekleştirdiği suikastı lanetlediği ortaya çıktı.
Bu nedenle, Üçüncü Dünya Savaşı'nın ikinci bölümüyle karşı karşıyayız. Suriye bunun ilk bölümü idiyse, Ukrayna da ikinci bölümdür. İlk bölüm sona erdi - eğer uluslararası bağlamda konuşuyorsak – ve Rusya için açık bir zaferle bitti. Şimdi ikinci bölümdeyiz.
Batı medyası, başkent Bağdat'ın -her Irak şehri gibi-, ABD ve müttefik orduları harekete geçmeden önce onlarca Tomahawk füzesi ile nasıl bombalandığını “unutmuş”. Afganistan'ın başkenti Kabil de ABD ordusu oraya erişmeden önce ağır bir şekilde bombalanmıştı. Rus savaşının ilk iki haftasında Kiev, TV kanalı kulesini yok eden tek bir hassas füze ile vuruldu. Üçüncü haftada, başkente sadece birkaç füze düştü.