yukarıdaki tüm konular reformculuktan ziyade devrimci yaklaşımlar gerektiriyor. özel bankalarca faize dayalı nakit yaratımı tamamen ortadan kaldırılmalıdır, ıslah kurtarmaz. filistin siyonizm’den tamamen kurtarılmalıdır. neo-liberal kapitalizm devrilmeli ve yoksulları ve ezilenleri gözeten bir sistemle yer değiştirmelidir.
bu yaptıkları duvarın kur’an-ı kerim 1400 yıl önce haberini vermiştir: ‘onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu hâlde savaşmazlar.’ (haşr, 14) onlar korkaktır ve duvarlar arasına saklanmışlardır ve biz inşallah bu duvarlar için de bir çare bulmuş durumdayız. (sunucu: bu nasıl olacak? askeri planları vermeyin ama bu nasıl olacak?)
hizbullah lideri seyyid hasan nasrallah dünya istihbarat servislerine meydan okuyor, bilhassa cumartesi günü el-meyadin tv’de canlı olarak yayınlanan üç saatlik röportaj boyunca kendisini arayan israil’inkine... nasrallah, bu kadar uzun bir süre yerinin tespit edilmesi korkusu duymadan canlı yayın yapabilme teknik alt yapısına sahip olduğunu gösterdi.
ruslar, islam devrimi muhafızlarına (ırgc), israil tarafından saldırıya uğramalarından bir saatten daha kısa bir süre öncesinde komuta ve kontrol üslerini tahliye etmeleri yönünde ipucu verdi. rus askeri komutası, ırgc’ye yeni komuta ve kontrol merkezlerini sordu ve kendisine “bugünden sonra üslerinin suriye coğrafyasının her yanına yayılacağı ve her bir barakada suriye ordusuyla yan yana olacakla
iyi bağlantılara sahip kaynaklara göre, israil jetleri -hedefi yok etmeden önce- hizbullah misillemesi korkusundan can kaybını önlemek için hedef aldığı araçların önüne uyarı füzeleri fırlatıyordu.
ana akım medyada nihayet yayılmaya ve küresel kolektif şuurda yer etmeye başlayan bilgilere rağmen suudi emperyalizminin yemen’deki kanlı tarihi hala büyük oranda keşfedilmiş değildir.
netenyahu’nun şu anda yaptığı daha ziyade başındaki belayı def etmek için yeterli gürültüyü çıkaracak bir “patlamış mısır operasyonudur.”
israil’in “demir kubbesi” hizbullah füzelerinin %80’ini durdursa bile (ateşlenen 10 bin füzenin 8 bini etkisiz hale getirildiğinde) geriye kalan ve her biri 400-500 kg patlayıcı taşıyan 2000 füze hedefini bulacak ve bu, israil’in hayal bile edemeyeceği türden bir tahribata yol açacak. hizbullah ateşlediği füze miktarını 10.000 adetle sınırlı tutsa bile bu 1.000.000 kg patlayıcı demek.
videoda, hamas’ın tank savar füzesini ateşlemeyi biri hariç tüm askerlerin otobüsü terk etmesinden sonraya bıraktığı görülüyordu. bu durum israillileri tehdit için kullanıldı. öte yandan, hizbullah genel sekreteri seyyid hasan nasrallah da bu tank savar füzelerinin gazze’ye hizbullah tarafından sokulduğunu söyledi.
hizbullah genel sekreteri seyyid hasan nasrallah birkaç ay önce lübnan direnişinin akıllı füzeler üretme teknolojisini elde ettiğini söylemişti. dün de hamas bu gelişmişliğin başka bir bölümünü sergileyerek siyonist yerleşimciler ve siyasetçilerin yüreğine gelecekteki her türlü maceracılığın önünü alacak bir korku yerleştirmiş oldu.
necef-kerbela yürüyüşü diğer yürüyüşlere benzemiyor. bazılarınca cennete giden otoban olarak tanımlanıyor bu yol. başkalarına göre de kıyamet günündeki nihai toplanmanın kostümlü provasına benziyor. benzersiz bir tecrübe! pek çoğu yalınayak olan tahmini 20-30 milyon ziyaretçi imam ali’nin şehri necef’ten imam hüseyin’in şehri kerbela’ya, 80 km boyunca yürüyor.
"1982 yılından önce beyrut’u işgal etmekle tehdit ediyorlardı, peki 2006 yılından günümüze dek israil’in tek bir gün bile beyrut’u işgal etme tehdidi savurduğunu duydunuz mu? çünkü bunun için kara kuvveti gerekir, hava ya da füze gücü değil.”
dimona nükleer tesisi ve hayfa’daki kimyasal silah fabrikaları hizbullah ve iran füzelerinin menzili içindedir. tel aviv üzerinde bir nükleer mantar bulutu ya da hayfa’da bir zehirli gaz sızıntısı düşünün. israil’in nükleer ve kimyasal silahları kendi boynundaki değirmen taşlarına dönüşmüştür.
el kaide lideri eymen el-zevahiri, ebu musab zerkavi’ye (bu mektup abd güçleri tarafından 9 temmuz 2005’te ele geçirildi) yazdığı bir mektupta -zerkavi abd’nin ırak işgalinin ilk yıllarında işgalciler yerine şiileri hedeflediğinde- şöyle sormuştu: tarihte şiileri ortadan kaldırmayı başarmış herhangi bir islam devleti var mı?
cennet de aynı şekildedir. bazıları cennette sürekli yiyip içip yatıldığını düşünüyor. insan yiyip içmekten bıkmaz mı? her şey insanı bıktırır. cennette bıkmak yoktur; çünkü içinde sükûn yoktur. cennet sabittir ama sakin değildir. yani cennet her an bir cilveye sahiptir. cennette olan bir mümin her an yeni bir cilve görür.
osmanlılar ile ingilizler arasında savaş çıktığında ırak uleması, ingilizler aleyhinde cihad fetvası vermişti. kendi yönetimi sırasında şia büyüklerini katletmiş aynı osmanlı yönetimiydi bu. “urve” kitabının müellifinin oğlu, seyyid kazım yezdi, osmanlılar lehine ingilizler karşısında savaşırken şehit düştü.
israil, suriye’nin bazı özel israil askeri hedeflerine 55 roket ve füze ateşlemek suretiyle verdiği cevabı önemsiz göstererek yumuşatmak istedi. fakat yerel israil medyası bunu açıkça itiraf etti: “golan (düşen füze ve roketlerle) noel ağacı gibi parladı.” aslında tiberya, celile ve hayfa sahili halkı onlarca yıldır ilk kez o gün sığınaklarına gitti.
elinizdeki makalede bu konuda varid olan hadislerden bazıları incelenecek ve masum imamların (a.s.) isimlerinin kur’ân’da bulunmamasının hikmetleri açıklanmaya çalışılacaktır.
hizbullah lideri kendi müttefiklerinin üçüncü taraflar üzerinden israil’e bir mesaj yolladığını ve “suriye’deki kırmızıçizgileri geçmesi halinde daha fazla füze fırlatacaklarını ve israil’in derinliğini vuracaklarını” bildirdiklerini söyledi.
kimi vehhabî müellifler, mevcut koşulları fırsata çevirerek ilahî kitabın azametine halel getirecek birtakım görüşler ileri sürmüşler, ehl-i beyt mektebi’nin, şia’nın kur’ân’ın tahrif edildiğine inandığını iddia etmişlerdir. bu makalede, şiî ulemanın görüşleri çerçevesinde vehhabîlerin bu iddiası çürütülmeye çalışılacaktır.
iran halkı ve onun dünya çapındaki dostları ve destekçileri bu ay islam devrimi’nin bir yıldönümünü daha kutlarken, bu devrimin kazanımları üzerine düşünmek faydalı olacaktır. 40. yılına giren islam devrimi’nin ve onun meyvesi olan islam cumhuriyeti’nin dinmek bilmeyen düşmanlıklar arasında hayatta kalmış olması kendi başına büyük bir başarıdır.
israil’in anlatısının sahte olduğunu, uçağın israil hava sahasında vurulduğu gerçeğini kamufle etme çabası olduğunu ortaya koyuyor. “eğer f-16’yı bir sam-5 füzesi vursaydı, havada patlardı ve geriye hiçbir şey kalmazdı. uçak, f-16’lar gibi manevra yapabilen, daha küçük fakat daha hassas bir füzeyle vuruldu.” bu olay, ayetullah humeyni’nin tahran’a dönüşünün ve iran islam cumhuriyeti'nin...
"görüştüğüm #suriyeli komutan teyit etti: f-16’yı vuran bir s-200 değildi. 'hazırlanmış bir pusu' idi. yarın @alraimediagroup üzerinden daha fazlasını okuyun."
hz. peygamber (s.a.a.), veda hutbesinde, kendisinden sonra gelecek olan on iki imamı haber vermiştir. bu hadis ehl-i sünnet kaynaklarında üç râvi tarikiyle nakledilmiştir. ehl-i sünnet âlimleri ise üçünden yalnızca câbir b. semure tarafından nakledilen rivayete ilgi göstermişlerdir.
eğer hizbullah olmasaydı güney lübnan muhtemelen batı şeria ve golan tepeleri gibi işgal edilmiş bir toprak haline gelecekti. iran lideri ayetullah hameney, 1980’lerden beri “siyonist rejimin yeni toprakları çiğneyemediğini, aynı zamanda bazı yerlerden çekilmeye başladığını” söylemişti. hameney’e göre filistin direnişi bu geri çekilmelerde “büyük ve belirleyici bir rol” oynadı.
üstat ali rabbani golpayegani makalesinde imam mehdi’nin ehl-i sünnet rivayetlerinde geçen şeceresinin incelemesini ve buna ilişkin bazı rivayetlerin eleştirisini yaptı.
buna göre el-meyadin tv’deki programın sunucusu sami kuleyb konuk olduğu bir televizyon programında, nasrallah ile yapılan bu son röportajın bitmesinin ardından kendisine “gerçekten de bir gün kudüs’e girecek misiniz?” diye sorduğunu, hizbullah liderinin de “evet gerçekten, hem de bu siz yaşarken gerçekleşecek” dediğini naklediyor.
allah iran’a isabetli kararlar veren keskin görüşlü liderleri aracılığıyla savaşma yeteneği vermiştir. öyle ki trump’ın karakterini henüz yönetime gelmeden önce okumayı başaran bu liderler, şimdi de onu kalenin içine çekiyor ve abd başkanına şah mat diyorlar.
hz. mehdi’nin doğumu ve hayatı, sadece şiilere özgü bir inanç değildir. ehl-i sünnet’in muteber kaynaklarında da bu konunun işlendiği apaçık görülmektedir. ehl-i sünnet kaynaklarında, hz. mehdi’nin doğumunun işlendiği ve ehl-i sünnet âlimleri nezdinde kabul gördüğüne dair rivayetlerin varlığı, o’nun dünyaya geldiği inancının ispatı için çok önemli bir dayanak noktasıdır.
hasan sivri, fhkc siyasi ilişkiler başkanı semir loubani ile beyrut’ta bulunan mar ilyas filistin kampında kudüs gelişmelerini ve istanbul’daki islam işbirliği konseyi toplantısını konuştu.
merhum allame tabatabai, filozof ve arifti; henri corbin de gerçekten maneviyatçı bir insandı, görünürde hıristiyan’dı, zahiren din değiştirmiş de değildi. fakat bir şii’den eksiği yoktu, gerçekten tam anlamıyla bir şii’ydi. ama değişimini izhar etmedi.
trump yönetiminin kudüs kararını ilanından birkaç saat önce fhkc üyesi leyla halid ile kudüs’ü ve bölgedeki son gelişmeleri konuştuk.
öte yandan birleşik arap emirlikleri’nin ali abdullah salih’in oğlunu yemen cumhurbaşkanlığına seçme planı ile salih’in emirliklerde bulunan 23 milyar dolarlık mal varlığını serbest bırakması da ali abdullah salih’i son darbe girişimine kışkırtan en önemli sebeplerdi.
hizbullah terörist değil, müslümanlar ve arapların, filistin’deki kutsal toprakların özgürlüğü için savaşan bir örgüttür ve inanıyoruz ki bir gün kutsal toprakları hürriyete kavuşturacaktır. siyonistlere karşı olan savaşa hizbullah liderlik edecektir. ve tarih bunu en parlak beyaz sayfalarına kaydederken, arap yöneticileri de hak ettikleri şekilde tarihe geçecektir.
örgüt, çocuk parkları ve okullar, hastaneler ve klinikler, hatta süpermarketler inşa ediyor. savaşçıları ve aile fertleri pek çok hizmetten büyük indirimlerle yararlanabiliyor. hizbullah’ın kurduğu okullarda eğitim, kamu okullarından daha ucuzdur. yoksullar burs alır. elbette eğitim arap diline, islam’a ve şii geleneklerine odaklanır. fakat ingiliz dili ve fen bilimleri de öğretilir. bu okullar, o
bu esnada, tam şu anda, milyonlarca ruh – ıraklılar, iranlılar, afganlar, pakistanlılar, kuzey afrikalılar, orta asyalılar, fars körfezi ülkeleri vatandaşları – necef’ten kerbela’ya yapılan dev ve ruhların içini temizleyen bir yürüyüşle sükûnet buluyor. manevi kurtuluşla siyasi beyanı kaynaştıracak şekilde en doğru sözü söyleyen bir ziyaretçinin bana hafif bir tebessümle söylediği gibi, bu yürüyüş
tabi ki hepsi marifettir, biraz önce okuduğunuz şu beyitte ‘men be hiş numudem sad ihtimam veli ne şod’ (ben kendime yüz ihtimam gösterdim ama olmadı) derken bununla üzüm şarabının sarhoşunu mu kastediyor? tabi ki hayır. üzüm şarabı yüz ihtimam istemez, ayrıca üzüm şarabının sarhoşu için ‘ama olmadı’ diye bir şey olmaz ki.
o dönemde sühreverdi, islam dünyasının doğusunda, iran’da ibn rüşd’ün aklına bile gelmeyen başka bir felsefe kurdu. sühreverdi’den sonra da islam felsefesinde bir başka akım yine iran’da başladı; molla sadra’dan allame tabatabai’ye kadar ilerledi.
corbin irfan ve tasavvuftan söz ediyordu. bu durumda zikir ve mürşidin de olması gerekirdi ve bu eserlerinde vardı. ben ona şunu sordum: siz tasavvufa hâkimsiniz, mürşidi de gerekli görüyorsunuz; sizin mürşidiniz kim peki? ben bunu özel sormuştum ancak baktım ki herkes kulak kesilmiş.
esad arzulu bir şekilde bir tehdit durumunda kendisinin de parçası olduğu direniş ekseni’nin yanında yer almayı bekliyor. esad’ın 2006’da silah depolarını hizbullah’a açması bugün sadece geçmişe ait küçük bir jest olarak görülebilir: israil ile yapılacak sonraki çatışmada esad tüm suriye ordusunu hizbullah ve genel sekreteri seyyid hasan nasrallah’ın yanında savaşa sokacak.
aşağıda okuyacağınız yemen şiilerinin politik ve kültürel durumu hakkındaki röportajı, iran’da yayımlanan aylık mevud dergisi dr. isam el-imad ile gerçekleştirdi. dr. imad aslen yemenli ve daha önce sünni mezhepli olup sonradan şiiliğe dönen bir âlimdir.
"galiba daha sonra allame tabatabai ile henry corbin’in tahran’daki oturumlarına da katıldınız. üstat mutahhari de o oturumlara katılıyor muydu?..."
nasrallah âdeta çekici temel menteşeye-bağlantı noktasına vurarak şöyle demiştir: "geldiğiniz ülkeye geri dönün". seyyid nasrallah’ın israillilere yönelik bu çağrısı, israil’de bu konuda ne denli yaygın bir tartışmanın sürmekte olduğunun farkında olan güçlü birinin sözleridir.
“zamanının imamını tanımaksızın” veya “zamanının imamına biat etmeksizin ölen kimse cahiliyye ölümüyle ölmüştür” hadisi bağlamında bizim problemimiz çözülmüştür ki bu da on ikinci imam'dır. size göre bu imam kimdir? azizlerim muhammedî (s.a.a.) varisin kim olduğunu araştırınız. bize göre muhammedî varis şu anda on ikinci imam'dır. sizler ne düşünüyorsunuz?
filistin ve lübnanlı direniş güçlerinin depolarında 220.000’den fazla roket bulunuyor ki bunların yarıdan fazlası hizbullah’a ait. 2006’dan bu yana hizbullah teşkilat olarak da büyüdü ve en ön saflarında savaştığı ışid cephelerinden çok önemli dersler edindi. dahası seyyid hasan nasrallah’ın geçtiğimiz haziran ayında yaptığı bir konuşmada belirttiği gibi, yeni bir savaş çıkması durumunda mücadele
hizbullah operasyonları uzun zamandır “eğer kameraya almadıysanız aslında savaşmadınız” mottosuyla yürütülüyordu. hizbullah, savaşçılarının bir kameraman eşliğinde lübnan’daki bir israil askeri üssüne sızmasını ve burada kendi sancağını açmasını filme alarak büyük bir propaganda zaferi elde ettiği 1994 yılından bu yana bu başarılarını belgelemenin önemini kavramış durumda.
belki de hizbullah’a yöneltilen eleştirilerden en önemlisi, gerçek hacmini göstermeye çok fazla önem vermemesidir. ama sahadaki gelişmeleri gerçekliğinden farklı bir şekilde kullanma pelinde olan düşman kampı da ileriki aşamada hizbullah’ın suriye ve ırak’ta tekfirci terörist gruplara karşı oynadığı rolün mahiyetini veya gerçekliğinin büyük bir bölümünü göstermek zorunda kalacak.
elinizdeki makalede, akılcı ve tarihe felsefî yaklaşımlarıyla tanınan ibn haldun’un hz. peygamber’den (s.a.a) sonraki hilafet meselesi hakkındaki görüşlerini genel hatlarıyla ele alıp, özelde hz. ali’nin (a.s) hilafetine dair düşüncelerine odaklanacak ve güvenilir tarih kaynaklarıyla belgelere dayanarak onun bu konudaki görüşlerinin kritiğini yapacağız. neticede, ibn haldun’un hz. ali’nin imameti
siyonist subay “hizbullah, bizi etrafımızdaki düşmanların hepsinden daha fazla endişelendiren bir düşman” vurgusu yaptı. gadi eizenkot ayrıca hizbullah genel sekreteri seyyid hasan nasrallah’ı 2006 temmuz savaşı’nın başlangıcında hedef aldıklarını da itiraf etti...
hsg, ortadoğu’daki en büyük askeri ve sivil örgütlerden biri olarak düşünülebilir. bu oluşum, ırak’taki en olası ve arzulanabilir siyasi güç merkezidir. hsg çok sayıda sünni, şii, hıristiyan, yezidi, türkmen ve kürt silahlı oluşumunu birleştirmekte, bu sebeple de iç anlaşmazlıklarına rağmen askeri ve siyasi meseleler için bir platform ve içeriden ya da dışarıdan gelen radikal selefi islam tehdidin
demir kubbe’nin varsayılan başarısı, düzmece gibi görünüyor. massachusetts teknoloji enstitüsü’nden (mıt) füze uzmanı theodore postol’a göre demir kubbe, hamas’ın roketlerinin yalnızca %5’ini, yahut daha azını engelliyor. buna dair başka bir kanıt da tümgeneral uzi dayan’dan gelmiş, dayan, “eğer israil hamas’ı durduramıyorsa iran’ı nasıl durdursun” diyen bir israillinin hikâyesini anlatmıştı.
sevmek farz olduğuna göre onlarla çarpışmanın hükmü nedir acaba? yezid, hz. imam hüseyin’i (a.s.) şehid etti. şehid etme eyleminden söz ediyoruz, nefret ve eziyetten değil! dahası ailesini sürgüne gönderdi. ancak bazı kalemler -cahil mi, garazkâr mı diyeyim, kapıkulu mu diyeyim bilemiyorum- yezid’i “emirü’l-müminin” olarak isimlendiriyor.
hasan sivri, lübnanlı gazeteci ve körfez uzmanı ali murad ile suudi arabistan’daki 15 eylül hareketini, suud-katar krizini ve yemen'i konuştu.
ne var ki bu direniş, evlatlarını "babam hüseyin'in (a.s) katili bana o’nu öldüren kılıcı emanet verse, onu geri veririm" diyen imam zeynel âbidin'in (a.s) öğretileri ile büyüttü. hizbullah genel sekreteri seyyid hasan nasrallah'ın da bu konuda altı çizilen çok sayıda ifadesi vardır: "bizi yanlış anladınız… hesaplarınızda yanıldınız. bizim tercihlerimizi, önceliklerimizi, düşünce biçimimizi tanıya
evet, ben şu andan bahsediyorum. ben “seyyid hasan çağrı yapsa ve savaş için bu kadar insan istiyorum derse’’ varsayımından bahsetmiyorum. şu an, hâlihazırda mevcut ve seyyid hasan komutası ile tam ve doğrudan koordine içinde olan oluşumlardan ve 500 bin savaşçıdan söz ediyorum.
suriye olaylarının başlangıcında iran’a gittim ve islam cumhuriyeti önderi ayetullah seyyid ali hamenei ile görüştüm. o günlerde herkes suriye yönetiminin 2 ya da 3 ay içerisinde düşeceğinden emindi. biz kendi görüşümüzü dillendirdik ve eğer şam’da savaşmaz isek hermel, balbek, zahiye, el-ğaziye ve batı bekaa ile güney lübnan’da savaşmak zorunda kalacağımızı söyledik.
fatımiyun, 2013 yılında bir grup olarak varlığını ilan etti. bu örgüt, başlangıçta suriye’de lübnan hizbullahı ve ıraklıların oluşturduğu seyyidu’ş-şuheda tugayı ile birlikte faaliyet gösteriyordu. daha sonra aşamalı olarak önce tugaya ardından da tümene dönüştü. şu an bu güçlerin sayısı 20 bine ulaşmış bulunuyor.
çünkü güney suriye cephesi, israil varlığı için gelecekte cehennemin kapısı olacaktır. bu zaferi lübnan, suriye, filistin ve tüm arap halkları için kutlu olsun! direniş savaşçıları ise, büyük savaşın hazırlıklarını tamamlamadan önce güç toplamak üzere dinlenme dönemindeler. yani üçüncü kurtuluş savaşından önce…
israil kendisini iki süper gücün sınırlarına dayandığı yeni bir gerçeklik ile yaşamaya alıştırmalıdır, suriye ve lübnan gökleri de artık kendine münhasır değil. yeni durumu ve sınırlarındaki güçleri, yani direniş ekseni ve rusya’yı kabul etmenin en uygun zamanıdır.
biz muasır selefiler olarak şeyh haris eş-şevkani, şeyh hasan hekimi ve nusret taha hoca’ın katılımı ile kadı ahmer el-hicri’nin evinde düzenlediğimiz toplantılarda, imam ali’yi eleştirilerin hedefine alıyorduk! bu toplantılarda imam ali’nin kınandığı ve karalandığını bizzat bilen birisi olarak 20’inci yüzyılda imam ali’ye düşmanlık eden kimsenin mevcut olmadığı iddiasını reddediyorum!
ehl-i beyt’i, makamlarını, mesuliyetlerini, kendilerine yüklenen rollerini tanıyıp öğrenmek isteyen aziz canlara kur’an-ı kerim’i anlamaları gerektiğini belirtiyorum. kur’an-ı kerim’i tanıyacak olurlarsa ehl-i beyt’i de tanırlar. ehl-i beyt’in (a.s.) "kur’an-ı kerim’in üçte biri veya dörtte biri bizim hakkımızdadır" şeklindeki buyruklarının da anlamını buradan yola çıkarak kavrayabiliyoruz. bazıla
filistin halk kurtuluş cephesi-genel komutanlık lideri ahmed cibril'in, lübnan al-mayadeen televizyonunda iran'da 21 şubat 2017'de düzenlenen intifadayı destekleme konferansı ve filistin davası konulu mülakatı.
bu uyarı mesajında da şunlar dikkat çeki: “hayfa'daki depolar nereye taşınırsa taşınsın, füzelerimiz oraya ulaşacaktır. ben bugün düşmana sadece hayfa'daki amonyak depolarını kaldırması konusunda değil, dimona nükleer tesislerini de kaldırması konusunda çağrıda bulunuyorum."
fhkc'li yazar ve gazeteci rasim ubeydat kaleme aldı...
bu bağlamda, vehhabilerin günümüz müstekbiri abd’nin planlarına teslimiyetinin de rububî tevhidi çıkarıp yerine uluhî tevhidi yerleştirmelerinden kaynaklandığını düşünüyorum. rububî tevhidin yerine öne çıkardıkları uluhî tevhidi de kabir ziyareti meselelerine indirgeyen vehhabilerin bu yorumunun muhammedî tefsir ile alakası olmadığını belirtmek isterim.
molla sadra olarak bilinen sadreddin muhammed bin ibrahim şirazi kavami, (980-1051 hicri kameri) hikmet-i müteâliye ekolünün kurucusu ünlü bir filozof ve meşhur bir arif olarak felsefi ve irfani düşüncede büyük bir değişim yaratmıştır. bu ekol kendinden önceki 800 yıllık islam felsefesini bir kenara bırakarak yeni bir dönem başlattı.
riyad, islam ve arap ülkelerinin liderlerini bir araya toplama kabiliyetini ortaya koyarak, amerikalı efendilerine karşı bozulan imajını düzeltmeye çalıştı. ancak füzelerin geçtiğimiz 19 mayıs'ta trump'ı karşılaması daha iyi bir “hoş geldin” oldu.
direniş ekseninin ırak’ta, suriye’de ve hatta lübnan’da teröre karşı savaşta kaydettiği ilerlemeden yola çıkarak yakın gelecekte meydana gelecek tek bir şeyi okumak mümkün: o da, direniş ekseni döneminin başlangıcı ve pratikte de "ümmetin ortak çıkarlarını gerçekleştirme potansiyeline dayalı yeni bir ortadoğu'nun doğuşudur."
suudi arabistan ile katar arasında eskiye dayalı bir sınır ihtilafı var. hatta suudi arabistan birkaç defa katar’a saldırdı ve katar’a ait toprak parçasını ele geçirdi. katar’daki al-i sani ailesi, soyunun vehhabiliğin kurucusu şeyh muhammed abdulvehhab’a dayandığını söylüyor. suudiler ise bunu reddediyor.
ancak şu gerçeğe dikkat çekmekte fayda var: 1. körfez savaşı’ndan bugüne kadar direniş ekseni, arap yarımadası genelinde, hatta yemen’de bile eyleme girişmedi. eksenin mücadelesi tümüyle savunma amaçlıdır. fakat eğer aksine karar verilirse, düşmandan beklenebilecek tek şey toplu intihar seçeneğidir!
daha önce iran’ın farklı üniversitelerinde de ders veren bakıru’l ulum üniversitesi ve imam humeyni enstitüsü öğretim üyesi amerikalı prof. muhammed legenhausen, 1389 yılında ‘felsefe’nin kalıcı siması’ seçildi. prof. muhammed legenhausen, havza dergisine verdiği söyleşisinde batı felsefesinin mahiyetini ve islam felsefesiyle farklarını ele aldı.
yahudi devletinin en tutucu akademisyenlerinden biri olarak kabul edilen israilli oryantalist mordechai kedar her fırsatta aşırı sağcı görüşlerini ifade etmeye devam ediyor. konuşmalarında süreli arap ve islam düşmanlığı ile dolu ifadeler yer alan ortadoğu uzmanı profesör kedar, son olarak (mivzaklive) sitesine yazdığı bir makalede, ortadoğu'da iran'ın artan etkinliği ve israil'in karşı karşıya ol
"ey kardeşlerim! biz en iyi yiğitlerimizle bosna-hersek'e gittik. orada askeri bir garnizonumuz vardı... muhtemelen bu konu hakkında bu açıklıkla ilk kez konuşuyorum. savaştık ve şehitler takdim ettik. kimi savunmak için? bosna'daki ehlisünnet müslümanları savunmak için."
ortada garip bir durum var. imam ahmed’den, sahihü’l-buhari’den, sünenü ebi davud’dan ve benzerlerinden hadis almakta sıkıntı yokken, ehl-i beyt kanalından hadis geldiğinde yüz çevirmemiz isteniyor. bir şahıs hz. rasulullah (s.a.a.) ile altı ay birlikte yaşasa bile ondan hadis alabiliyoruz...
“israilli düşman suriye ya da lübnan karşısında başlatacağı bir savaşın lübnan-israil ya da suriye-israil arasında kalmayacağını bilmelidir. israil karşısındaki direnişe katılmak için yüzbinlerce savaşçıya kapılar açılacak. herkes direniş ekseninin çok güçlü olduğunu ve düşmeyeceğini bilmelidir. bugün yemen ve ırak sahasında faaliyet yürüten pek çok kuvvet var. pakistan, afgan ve suriyeli savaşçıl
hasan sivri, geçtiğimiz günlerde filistin halk kurtuluş cephesi siyasi büro başkanı semir loubani ile lübnan'da görüştü. işte o röportaj:
beyrut’ta bulunan serbest gazeteci merve osman’a bir röportaj veren lübnan direniş hareketi hizbullah’ın genel sekreter yardımcısı şeyh naim kasım, 25 mayıs direniş ve özgürlük gününü, direnişin bir denge yaratmayı başardığını ve lübnan’daki tam hazırlık düzeyinin en yüksek derecede kaldığını, bu yüzden de suriye’deki varlığının lübnan’daki düzenlemelerini etkilemediğini söyleyerek andı.
ancak biz, diğer tarafın, katar devletinin "müslüman kardeşler" ve medya araçlarına desteğini kesene, iran'a karşı düşman kılıcı çekene ve suudi arabistan, bae ve mısır ile üçlü siyasete harfiyen uyana kadar bu tırmandırmaya devam edebileceğini düşünüyoruz.
tahran’dan bağdat’a, oradan da şam ve beyrut’a uzanan “şii hilali”, bazı kaynakların tahayyül ettiği gibi şu ya da bu başkent üzerinden uzanan belli bir coğrafi çizgi değildir. gerçekte, abd’nin 2003’teki ırak işgali ve ışid’in 2014’teki musul işgali sonrasında somutlanmış bir “proje”dir. bu olaylar bu sanal bağı zerre kadar zayıflatmamış, bilakis güçlendirmiştir.
elinizdeki makalede, söz konusu eleştirel yaklaşım ele alınmış ve bu yaklaşımın temellerini oluşturan istidlal unsurları şeffaflaştırılmaya çalışılarak delillerinin, imamî-şiî literatür göz önüne alınmadan, ehlisünnet’in yazılı mirası çerçevesinde ilmî itibardan yoksun olduğu gösterilmiştir.
ibn teymiyye bu konu hakkında şu yorumda bulunuyor: "çünkü bu kişiler, tevrat ve incil'de ahmed'den sonra bahsi geçen 12 büyük ve ulu kişinin (hz. ismail’in 12 büyük kişinin babası olacağı bahsinin geçtiği bölüm; ünlü oryantalist louis massignon bu tevrat ayetine dayanarak islam’ın hıristiyanlarca sahih bir gelenek olarak görülmesi gerektiğini söyler; medya şafak), rafızilerin imamları olan 12
artık “kaçınılmaz” olan yeni savaşın başlayacağına şüphe yok. geriye kalan tek soru ise şu: ilk kim vuracak?
bir önceki makalemizde, israil'in hizbullah'a karşı yürüttüğü askeri stratejisini özetlemiştik. bu yazımızda ise, ardından gelen soruları cevaplayacağız; israil'in yeni bir saldırısına hizbullah'ın cevabı ne olacak? hizbullah saldırıya nereden başlayacak?
kendimizi golan tepeleri’nin her yerinde petrol için yürütülen bir savaşla, bir tarafta suriye, rusya, iran ve lübnan hizbullah hareketinin, diğer tarafta ise rex tillerson’un 68 ülkeden oluşan “ışid karşıtı koalisyonunun” olduğu, amacı petrol üzerinde kontrol sağlamak olan yeni bir savaşla karşı karşıya bulabiliriz.
israil olayı "savaşlar arasında bir çatışma" teorisini test etmek açısından değerlendirmek isteyecek gibi görünüyor. daha önemlisi, suriye ve lübnan toprakları dahilinde operasyon yürütmeyi gözden geçiriyor. nitekim nasrallah'ın bir yıl önce verdiği röportajdaki sözleri tezahür ediyor. ve top şu an israil'in kalesinde…
kitabında netanyahu'nun bu görüşüne karşı çıkan gates, israil başkanına şöyle söylediğini ifade ediyor: "ıraklılar, 1981 yılında osirak reaktörünün israil tarafından imha edilmesine sessiz kalmış olabilir. suriyeliler de, 2007 yılında reaktörlerinin imha edilmesine tepkisiz kalmış olabilir. ancak iranlılar araplara benzemez. nükleer tesislerine yönelik herhangi bir saldırıda tüm bölgeyi ateşe vere
tek kelimeyle cevaplandıracak olursak, ümeyyeoğullarını korkutan şey bunları da korkutmaktadır. bunlar, hz. ali ve ehl-i beyt-i nübüvvet’e ait olan her hususu ortadan kaldırmaya çalışmışlardır. aslında mesele sadece ali (a.s.) ile de bağlantılı değildir. bunların peygamberlikle ve peygamberlik mirasıyla sorunları vardır.
seyyid hasan nasrallah'ın elinde şehit anneleri tarafından gönderilen yüzlerce mektup bulunmaktadır. bu mektuplarda, şehit anneleri geri kalan oğullarını da hizbullah saflarında savaşa göndermek için seyyid nasrallah'tan müsaade istemektedir. ancak bu onaylanmıyor. buna karşın, aksi yönde talepte bulunan tek bir mektup bile henüz gelmemiştir.
son dönemde israil'de kapalı kapılar ardında, hizbullah'ın iran islam cumhuriyeti’nden temin ettiği silahlardan çokça söz ediliyor. israil ordusunu en çok tedirgin eden, iran füzeleri arasında en yeni ve hassası olan "zülfikar”ın hizbullah'ın eline gerçekten geçip geçmediği.
deniz gücünü içeren bu denklem, israil sahillerindeki ticari gemileri tehdit ediyor. israil ticaretinin %90'ını teşkil eden deniz yolu ticaretinin ve diğer gemilerin hizbullah'ın hedefinde olması, israil ithalatının %90'ının tehdit altında olduğu anlamına geliyor.
velayet, islâm ümmetinin bekasını güvence altına alır; velayet olmaksızın ne ümmet kalır ne imamet, islâm’dan da geriye birtakım ilahî kanunların dışında bir şey kalmaz. islâm’ın dinamik, mücadeleci ve yapıcı hale getiren velayettir. imam hüseyin’in (a.s.) ifadesiyle, namaz, oruç, zekât gibi islâm’ın şartları dahi velayet ve imamet sayesinde toplumda tahakkuk ve tebellür eder.
perşembe günü hizbullah liderinin israil rejiminin dimona nükleer tesisini sökmesini istemesi, israil rejiminin tesisi devreden çıkarmak ve küçük düşmek dışında bir seçeneğinin olmadığını gösteriyor. bilim ve uluslararası güvenlik enstitüsü’ne (ısıs) göre, aralık 1963’te dimona nükleer tesisinde plütonyum üretimine başlanmasından bu yana israil rejimi, temel olarak savaş başlıklarında kullanılacak
hz. resulullah’ı (s.a.a.) hacda arefe günü kasva isimli devesine binmiş hutbe verirken gördüm, şöyle diyordu: ‘ey insanlar! size iki şey bırakıyorum onlara uyarsanız asla sapıtmazsınız, allah’ın kitabı ve ıtretim (neslim) olan ehl-i beyt’im.’”
bu yılın şubat ayı islam devrimi’nin 38. yılına denk düşüyor. tarihin ölçeği içinde bu küçük bir noktadan ibaret olabilir, fakat islam devrimi, küresel meseleler üzerindeki etkisi açısından deprem yaratan bir olaydı, zira sıradan bir devrim değildi. şah’ın baskıcı rejimini yıktığı gibi, aynı zamanda emperyalizmin dayattığı düzenin prangalarından kopuş getirdi.
iyi eğitimli olan bu tugayların, seri bir şekilde "zafer tablosunu" elde edebilmek için işgal edilmiş topraklara aniden girebileceğini düşünüyor. bu sırada, hizbullah'ın yüzlerce savaşçısının, yerleşim bölgelerinden veya kontrolünü ele geçirdiği askeri üslerden birinde "hizbullah sancağını" yükseltmesi, bu savaşın başını ve sonunu belirleyecek olan zafer tablosunu sağlayacaktır.
geçen dört senenin ardından, nesnel gerçekler suriye savaşına giriş kararının, basiret, zekâ ve güçlü önseziler sayesinde alındığını ortaya koyuyor. hizbullah, bugün birçok arap ülkesinin dahilinde ve uçsuz bucaksız geniş topraklara yayılmış durumda.
sünnî muhaddislere göre 7 veya 8 sahabî tarafından nakledilen hadis, mütevatir hadistir ve mütevatir hadis, kur’ân ayeti mesabesindedir; gadir-i hum hadisi ise 100’den fazla sahabî tarafından nakledilmiştir.
eğer ümmet tarafından imam ali’nin (a.s.) gerçek konumu kabul edilmiş olsaydı, tefrikadan sakınmak açısından ümmetin durumu nice olurdu? bu sorunun cevabı aynı mazmunda biri hz. fatıma’dan (a.s.), diğeri imam bâkır’dan (a.s.) nakledilen farklı hadiste verilmiştir: “hak, hak sahibine verilmiş olsaydı allah hakkında ihtilaf eden iki kişi bulamazdın!” iki hadis de oldukça güvenilir bir kaynak olan ki
imâmiyye şiilerinin on ikinci imamlarının varlığının ispatı etrafındaki tartışma, tarih boyunca canlı olagelmiştir. günümüzde de ahmed el-kâtib gibileri o’nun varlığını reddetmekte ve dört naip meselesini uyduruk saymaktadır. bu makalede bu türden şüphelere cevap vermek hedeflenmektedir.
mühendis röportajında, 2003 amerikan ırak işgalinden hemen sonra mustafa bedreddin ve imad muğniye’nin ırak’a döndüklerini ve ıraklı şii milisleri işgalci abd güçlerine karşı “eğitip hazırladıklarını”, kendisinin de bunların arasında yer aldığını kaydetti.
üçüncü kaynak; allame münavî’nin feyzü’l-kadir adlı eseridir. o bu eserinde şöyle demektedir: bu haber peygamber’in (s.a.a.) ehl-i beyt’inden sarılıp tabi olmaya ehil olan kimselerin kıyamete kadar her zaman mevcut olacaklarını bildirmektedir.
medya şafak olarak, nasr tv'de yayınlanmış olan "selefiliğe 100 soru" programlarının tam çevirisini sırayla sunuyoruz.
bu direnişte birçoğu ho chi minh tarafından yenilgiye uğratılmış olan amerikalı askeri uzmanlar, iki direnişi karşılaştırmanın baştan çıkarıcılığına direnemeyecekler ve tereddütsüz bir şekilde hizbullah savaşçılarının direniş tarzlarının özellikle askeri taktik ve strateji alanında vietnamlıların ortaya koymuş oldukları taktiklerden daha üstün olduğunu kabul etmek zorunda kalacaklardır.
imam sadık’tan (a.s.) şöyle rivayet olunmaktadır: şüphe edildiğinde beklemek helake yuvarlanmaktan daha hayırlıdır. her hakkın üzerinde bir hakikat vardır. her doğrunun üzerinde de bir nur bulunmaktadır. allah’ın kitabına uygun olanı alın. aykırı olanı ise bırakın.
"imam zehebi'nin de dediği gibi, ibn teymiyye eski zamanda yaşadı, onun zamanında harran şehrinde cuma hutbelerinde hz. ali'ye lanet okunuyordu. ancak biz şu an 21'inci yüzyılda yaşıyoruz. ibn teymiyye'nin kusuru olabilir, ancak bizim elimizin altında yüzlerce uydu kanalı var."
ehl-i beyt medresesi ve âlimlerinin kur’an-ı kerim’in tahrif edildiğine inanmadıklarını söyleyebiliriz. onlar şöyle derler: eğer kur’an muharref olsaydı ehl-i beyt imamları rivayetleri kitab’a arz etmemizi nasıl emredebilirlerdi? muhammed gazzali de şia’ya nispet edilmeye çalışılan tahrif görüşünün boş bir iddia olduğunu açıkça dile getirmektedir.
gadir hadisi, şia'nın emirü’l-müminin ali’nin (a.s.) velayeti için gösterdiği en üstün delillerden biridir ve bu hadis şia ve ehlisünnet tarikleriyle, sahih senetlerle ve mütevatir (yalan üzerinde birleşmesi mümkün olmayan sayıda insan tarafından anlatılan, nakledilen olay, hadis) olarak nakledilmiştir.
ebu karra ‘sen rivayetleri yalanlıyor musun’ deyince imam rıza (a.s.) ‘rivayetler kur’an ile çeliştiği zaman onları yalanlarım. müslümanlar şu hususta ittifak etmişlerdir: allah bilgi bakımından kuşatılamaz, gözler o’nu görmez ve o’nun gibi hiçbir şey yoktur’ buyurdu.
bu yapı 42 gruptan oluşup yaklaşık 140 bin savaşçıya sahiptir ve bunların 60 bini hâlihazırda fiilen ışid ile savaşmakla meşguldür. teşkilat yapısı genel olarak iki kısma ayrılabilir: bedir ordusu, asaibu ehli hak ve hizbullah tugaylarının oluşturduğu ana bünye ve çoğu ayetullah sistani’nin fetvasından sonra ortaya çıkan diğer küçük gruplar.
iran islam devrimi ve hizbullah'ın amerikan emperyalizmi, siyonizm ve bölgesel arap gericiliğiyle yaklaşık 40 yıldır sürdürdüğü mücadelesinin öne çıkan belli başlı dönüm noktalarının kısa bir özeti...
ancak israil liderliği, en mantıklı senaryoyu görmezden gelme eğiliminde oldu. bu senaryo ise israil’in yıllar içinde geliştirdiği ve kamuoyuna da taşınan, hizbullah’ın israil’in derinliklerindeki yüzlerce askeri ve stratejik hedefi vurabileceği yönündeki tahminlerde ifadesini buluyor.
seyyid, israil realitesine dair derinlemesine bir okuma gerçekleştirdi. gelecekte yaşanabilecek bir savaş da dahil olmak üzere, israil cephesinin tüm düzeylerdeki zafiyet unsurlarına direnişin vakıf olduğunu belirten yeterli miktarda açık ve şifreli mesajlar verdi.
bugün direnişin büyük kapsamlı tehditleri sadece hayfa ve tel aviv ile sınırlı değil. nükleer reaktörler ile tehlikeli ve zehirli madde depolarını da hedef alan tehditler, tüm gasıp varlığı kapsıyor.
"bizler de ehl-i beyt’i seviyoruz" demesinler sadece. azizim, alimler sekaleyn hadisini tutunma anlamına gelen temessük ile ifade etmektedir. hadis-i şerif ‘ikisine sıkıca tutunduğunuz müddetçe benden sonra asla sapıtmazsınız’ buyurmaktadır. yani kuran’ı ve ehl-i beyt’imi sevdiğiniz müddetçe demiyor ifade. evet sevmek zorunludur, ancak yeterli değildir.
tel aviv yönetiminin en acılı kâbusu ise, hizbullah'ın işgal altındaki golan tepelerini geri alması korkusu. buna göre, gelecek savaşta cephe nakura'dan lübnan sınırına kadar uzayabilir. bölgede eskiye göre çok daha tecrübeli ve güçlü bir savaş sürdüreceği beklenen hizbullah'ın yeni ortağı suriye ordusu, 5 yıllık tecrübesi sayesinde birçok savaş metoduna hâkim olmuş deneyimli askerlere sahip.
son günlerde marib ve necran kentlerinde gerçekleşen balistik sıçrayış, yeni bir askeri realiteyi kanıtlıyor. "abrams mezarlığı" olarak bilinen tank hurdalığında yığılan askeri araçlar ve sınır arkasındaki suudi cephesinde bir hafta içerisinde 20'ye varan ölü sayısı bu sıçramayı kuvvetlendiriyor.
hizbullah’ın gençlik örgütü imam mehdi izcileri, yakın zamanda 70 bin izci için mezuniyet töreni düzenledi. törene katılan gözlemcilerden biri, “gözlerime inanamıyorum!” dedi. seyyid nasrallah ise etkinlikte “insanları hizbullah’a katmakta bir sorunumuz yok, sorunumuz onları nereye yerleştireceğimiz” diye konuştu.
kendi döneminde "nasrallah benim adımı asla unutmayacak" diyen perents'e seyyid nasrallah'ın cevabı "doğru söylüyor, bu ismi unutmayacağım çünkü o bize tarihimizdeki büyük zaferi elde etmeyi sağladı" olmuştu. ikinci lider lieberman ise nasrallah'ı tutuklama çağrıları yapıyor. bakalım seyyid'in buna cevabı ne olacak?
sizler icma meselesine dayanıyorsunuz. bakınız ali b. ebu talib (a.s.) ne buyurmaktadır: "'sana selman’dan, ammar’dan, ebuzerr’den, mikdad’tan, ibn ubade’den ve ibn ubade ile birlikte bulunan ensar'dan oluşan topluluk da karşı çıkmaktadır. bunlar ümmetten değil midir?' ebu bekir “hepsi de ümmettendir” dedi.
hizbullah'ın suriye savaşında saldırı gücüne sahip uçaklar kullandığı belirtilen siyonist gazetede, 2006 yılında hizbullah'ın elinde bu uçaklardan az sayıda bulunduğuna, bugün ise yüzlercesine sahip olduklarına işaret etti. öte yandan hizbullah'ın, son on yılda onlarca savaşçısını, savaş uçaklarına karşı geliştirilmiş silahlar konusunda da eğittiği belirtildi.
beyrut’un güney banliyölerinin yaklaşık 7 bin sakinine hitap eden nasrallah, partinin 2006 savaşı sırasında evlerini kaybedenlerin ailelerine savaş sonrası tazminat olarak ödediği 300 milyon doların tamamının “seyyid ali hameney’den gelen dini-hukuki para (emval şer’iyye)” olduğunu söylemişti.
"ingiltere halkının avrupa birliğinden ayrılma isteği gerçekte bu ülke halkının çoğunluğunun ülkelerinin amerika'nın dayattığı iradeye tabi olmasını reddidir. ingiltere insanlık karşıtı sömürgeciliğin ve cinayetlerinin tazminatını ödemelidir ve bu ülkenin bazı kısımlarının ayrılması ödeyeceği en küçük bedeldir."
ebu karra "sen rivayetleri yalanlıyor musun?" deyince imam rıza (a.s.) "rivayetler kur’an ile çeliştiği zaman onları yalanlarım. müslümanlar şu hususta ittifak etmişlerdir: allah bilgi bakımından kuşatılamaz, gözler o’nu görmez ve o’nun gibi hiçbir şey yoktur" demiştir.
ben kitabımda da yazdım. bölge güçlerinin yeniden inşa edilmesini ve bölge güvenliğini sağlayan iran’dır. aksi halde bölgeni tamamı israil’in ayakları altında olurdu. iran hizbullah’ı silahlandırdı, hamas ve filistinli gruplara yardım etti. direniş güçlerine sürekli destek sundu. iran bu dengenin sağlanmasındaki esastır.
"temmuz 2006 savaşının maliyetleri tamamen körfez parasıyla karşılandı. abd ve ingiliz yönetimleri israillilere silah, teçhizat ve cephanelik gönderirken bile hepsinin parası suudiler tarafından ödeniyordu."
rehber bize mektubunda bunun zor bir savaş olacağını, allah’ın elçisi hazreti muhammed (s.a.a.) zamanındaki hendek savaşı’na çok benzer olacağını söylemiş, fakat aynı zamanda zaferin bizim tarafımızda olacağının teminatını vermişti ve onun sözleri hepimizin üzerinde ve mücahidlerin ruhu üzerinde büyük bir etki bırakmıştı.
hizbullah’ın bu çalışmada mükemmel olduğunu söylüyor: lübnanlı örgüt “çok iyi organize olmuş durumda ve şimdi, yasal bir şekilde suriye’nin her yerinde. yalnızca bir parti değil, bir devlet gibi örgütlenmiş. şehitler için bir örgütleri, çocuklar için bir örgütleri, aileler için başka bir örgütleri var.”
asghar, hacı mehdi’ye “seni oğlumun cenazesinin peşinde olduğum için mi aradığımı düşündün? allah’a yemin olsun ki buna ihtiyacım yok” dedi: “sadece, abbas artık senin biriminde olmadığı için suriye’ye gidebileceğimi söylemek istedim.”
o bu eserinde şöyle diyor: son derece gariptir ki, sekaleyn hadisi sahihü müslim’de, sünenü’t-tirmizi’de -ki tirmizi hadisin sahih ve hasen olduğunu belirtir-, el-müstedrek’te - hâkim bu hadisin hasen olduğunu belirtir-, müsnedü imam ahmed’te, taberani’nin el-mucemü’l-kebir’inde geçtiği ve isnadı sahih olduğu halde çağdaş bilginlerin ve hatiplerin büyük bir çoğunluğu ya hadisi bilmiyor veya bilmez
vahhabi âlim dr. muhammed albar, korkarım yahudiler ve destekçilerinin hz. muhammed'in (s.a.a.) nübüvvetini gizlemek istediği gibi, biz de 'sakaleyn' hadisinin doğrusunun ‘kitabullah ve ehl-i beyt’ şeklinde olduğunu gizliyoruz, diyor. bizzat vahhabi âlimi söylüyor bunu!
1968'de yemen'de dünyaya gelen isam el imad, suudi arabistan'ın üniversitelerinde tahsil görmüş bir vahhabi âlimi iken, şia ile tanışmasının ardından bu mezhebe geçmişti. yemen husi hareketinin kurucusu hüseyin husi'nin öğrencilerinden olan dr. imad, kum'da tahsilini sürdürmektedir ve pek çok kitap kaleme almış önemli bir muhakkiktir.
ala ibn el-müseyyeb’den, o da babasından şöyle rivayet etmektedir. ben, bera ibn azib ile karşılaştım ve kendisine şöyle dedim: müjdeler olsun sana! hz. peygamber (s.a.a.) ile sohbette bulundun. rıdvan biatinde de bulundun. o da ‘ey kardeşimin oğlu, sen sonradan neler ihdas ettiğimizi bilmiyorsun?’ dedi. (buhari)
o, kevser havuzundan dostlarına su verecektir. öyleyse sâki hz. ali b. ebu talib’tir. düşmanlarını havuz'dan uzaklaştıracaktır...
es sefir'den sami kleib yazdı: bütün arap liderleri aynı anda konuşsa, israil bir kelime bile hatırlamaz. seyyid hasan nasrallah bir parça bilgi açığa çıkardığında ise, israil titrer. nasrallah’ın el mayadin’e verdiği son röportajda olan buydu. bu tartışılmaz bir noktadır: hizbullah, bir dehşet dengesi denklemi kurmayı başarmıştır.
israillilerin karar alma mekanizmaları, seyyid hasan nasrallah'ın açıklamalarından kaçınılmaz bir şekilde etkileniyor. nasrallah'ın konuşmalarından son derece etkilenen devlet başkanı netanyahu, savunma bakanı moşe yalon ve genelkurmay başkanı gadi eizenkot israil'in tüm işlerini belirleyen 3 önemli isim olarak tanınıyor.
nasrallah’ın israil kamuoyu üzerindeki etkisi sır değil. 2006 savaşı esnasında nasrallah’ın konuşmaları israil kamuoyunu sarsıyordu. hayfa üniversitesindeki üst düzey bir israilli istihbarat yetkilisi tarafından yapılan bir araştırmaya göre seyyid nasrallah, konuşmalarıyla israil kamuoyunu etkileme potansiyeline sahip 30 yıldan bu yana ortaya çıkan ilk arap önderdi.
son zamanlarında islami cihad genel sekreteri ramazan abdullah şallah ile oturumlar düzenliyordu. islam devrimi muhafızları komutanı tuğgeneral muhammad pakpur da bu oturumlara katılırdı. son gün, art arda düzenlenen birkaç toplantı boyunca hamas'ın ve islami cihad'ın güvenlik seviyesi ve askeri gücünü arttırmayı görüştüler.
örneğin şehid ali feyyaz'ın şahsında hizbullah'ın bosna'daki faaliyetlerini -ki bu nedenle ebu alâi bosnî olarak tanınmaktaydı- bir kenara koyarsak, hizbullah'ın ciddi olarak ilk önce amerikan işgalinden sonra ırak'taki varlığı rapor edilmişti. deniliyor ki nasrallah 2008 yılına kadar gününün birkaç saatini ırak meseleleri hakkındaki okumalara ayırıyordu.
eğer arap davasını arkadan hançerlemek, arap ülkeleri karşısında israil rejimi ile birlikte çalışmak, hegemonik amaçlar doğrultusunda komşu arapları bombalamak ve bölgesel güç iddiası için aşırılıkçılığı finanse etmek bu ülkelerin sözlüğünde arapçılık ise, hizbullah’ın arap olmadığı doğrudur.
heykel kendisine yöneltilen "kral abdullah ile görüşmenizde hangi konularda konuştunuz?" şeklindeki bir soruyu "kral abdullah bana tek bir soru sordu... o da şuydu: 80 yaşındasın, kadınlarla ilişkin nasıl? suudi basınıysa ertesi gün o gün çok önemli bölgesel ve uluslararası konuları ele aldığımızı yazdı" diye cevaplamıştı.
hizbullah'ın birim 133'ü 2000 yılında işgal edilmiş filistin toprakları, ürdün ve mısır'da istihbarat toplamak, silah satın almak ve israil rejimi karşıtı operasyonlar planlayıp uygulamak amacıyla kuruldu. hizbullah'ın birim 1800 eski komutanı muhammed ataya bu grubun komutanlığının başına geçti.
ehl-i sünnet’in büyük bilginlerinin eserlerinden bazı pasajlar okuyacağım ki konu vuzuha kavuşsun. sizin de belirttiğiniz gibi kevser havuzu konusu ehl-i sünnet ve ehl-i şia arasında ortaktır. bu konu imamların sayısı, masumiyetleri gibi üzerinde görüş ayrılığı bulunan meselelerden değildir.
kardeşlerimiz 1982 yılında onu ziyaret ettiği zaman onlara, düşmana karşı kendi ülkelerinde savaşmalarını ve lübnan’ı siyonist istilacılar için mezara çevirmelerini söyledi. direniş mantığının lübnan için henüz yabancı olduğu bir dönemde, ortak kanaatin “göz iğneye direnemez” şeklinde olduğu bir dönemde imam humeyni, halka direnmelerini emrediyordu ve zafer bayraklarının bint cubeyl, mercayun, has
kevser havuzundan içenler cennete girecekler. zira bu su onları temizleyecektir. onları tertemiz ve kâmil kılacaktır. bu havuzdan men edilen ve içilmesine müsaade edilmeyenler ise cennetten uzaklaştırılacak olanlardır. sahihü’l-buhari’de okuduğumuz hadislerde de gördüğümüz gibi sahabeden bir grup getirilecek ve havuzdan uzaklaştırılacaklardır.
... bu durum gerçekten garip, bunca şeye rağmen ehl-i beyt okulunu hz. resulullah’ın (s.a.a.) sünnetine aykırı davranmakla suçluyorlar! hz. ali’yi, ehl-i beyt ekolü bağlılarını hz. resulullah’ın (s.a.a.) sünnetine aykırı davranmakla ve bidat ehli olmakla itham ediyorlar!...
en ''değerli tutsak'' semir kuntar'ı şehit eden israillilerin sevinci uzun sürmeyecek. faturayı kesip bitirdiklerini düşünüyorlar ama seyyid hasan nasrallah'ın kuntar'ın şehit edilişi üzerine yapacağı konuşmasının son cümlesi tamamlanınca, kesilecek yeni bir faturanın beklemede olacağını görecekler.
11 eylül günü filistin’e dönüş için küresel kampanya konferansı’nda, sahraaltı kıtanın en esin verici liderlerinden biri, gayrimeşru israil devletinin en adanmış karşıtlarından biri ve filistin’in özgürlüğünün daimi savunucusu, şeyh ibrahim zakzaki’nin oğlu hamad zakzaki’ye veda ettik. 12 aralık günü, hamad’ın siyonist yanlısı nijerya hükümet güçleri tarafından öldürülmesi haberi...
"kör terörizmin fransa'da gerçekleştirdiği acı olaylar bir kez daha benim siz gençlerle sohbet etmeme vesile oldu. bu gibi olayların söze zemin oluşturması aslında benim için üzücüdür. ama gerçek şudur ki eğer acı olaylar bir çare düşünme zemini ve ortak fikir yürütme ortamı oluşturmayacak olursa o zaman zarar kat kat artmış olur."
ibn abbas’tan rivayet edildiğine göre o şöyle demektedir: ömer’in şöyle dediğini işittim: “vallahi, ben sizin muta nikâhı yapmanızı nehyediyorum. kuşkusuz muta nikâhı allah’ın kitabı’nda geçiyor. şüphesiz resulullah (s.a.a.) da bunu uyguladı.” rivayet sahih bir isnada sahiptir.
çünkü o “bu hadis bize ehl-i beyt sevgisini, ehl-i beyt’i ululamayı, onların hz. resulullah’ın (s.a.a.) oğulları olmaları münasebetiyle konumlarını gözetmeyi anlatmak istiyor” demiyor. o, bu hadis “temessük”ü (tutunmayı) emrediyor, diyor. kimileri hadisin anlatmak istediği ehl-i beyt’e sevgi duymaktır, demek suretiyle hadisin içini boşaltmaya çalışmaktadır, oysa hadisin kendisinde “ma in ehaztum/a
ibn abbas şöyle demektedir: üzerinize gökten neredeyse taş yağacak! ben size hz. resulullah’ın (s.a.a.) buyruğunu aktarıyorum, sizler ise ebu bekir ve ömer şöyle şöyle diyor, diyorsunuz.
"saddam’ın kuveyt’e girdiği haberlerini aldığımız gün, kum şehrindeydim. o anda aklıma gelen tek şey, kuveyt hapishanesi’nde bulunan ve aralarında seyyid mustafa bedreddin’in de olduğu tutuklulardı. kendi kendime, saddam’ın girmesinden sonra kaderlerinin nasıl olacağını soruyordum.” el-aman stratejik çalışmalar ağı koordinatörü enis nakkaş, el-menar web sitesine böyle konuştu.
amerika, uçuşa yasak bölgeye onay vermesi halinde, suriye'nin tüm güçleri ile gireceği bir savaşa neden olabileceğinin farkında. ardından menzilinde israil'in olacağı hizbullah ve ardından iran'ın dahil olacağı bir savaş. rusya'nın da bu savaşın dışında kalacağının veya bir şekilde müdahil olmayacağının garantisi yok.
pan-arap dünya ışid’in ellerinde yok edilme tehlikesiyle kaşı karşıyayken, iran gerçek direniş eksenine öncülük ediyor: lübnan’dan yemen’e ve bahreyn’e kadar, vahhabizm’i teşhir eden ve ülkelere ve toplumlara, gerçek ezenlere karşı bir arada durma çağrısı yapan sesler yükseliyor.
bundan sonra başka bir grubu getirirler. ben onları da tanırım. benimle onlar arasında bir adam çıkarak ‘gelin’ diye seslenir. ben ‘nereye?’ diye sorarım. adam ‘allah’a yemin olsun ki cehenneme’ der. ben ‘bunlar ne yapmışlar?’ diye sorarım. o şöyle cevap verir ‘bunlar senden sonra gerisin geriye, eski hallerine döndüler.’ rivayetteki ‘onlar arasından bir adam’ ifadesiyle bizim açık hadislerimize g
hasan sivri, medya şafak için lübnan hizbullahı ve direniş eksenine yakın isimlerden lübnanlı stratejist enis nakkaş ile suriye ve bölgedeki son gelişmeler ve kendi biyografisi üzerine beyrut'ta bir röportaj yaptı.
islami direnişi 90’lı yıllarda ve 2000’den sonra tanımayanların direnişin geçirdiği değişimin boyutlarını anlamaları oldukça zordur. bahsettiğimiz, direnişçilerin sayısı ya da cephane çokluğu değil, eğitimin düzeyi ve yeniden yapılanma, her gelişmeye kendi koşullarında karşı koymak için başvurulan taktikler, her savaşa kendi özelliği çerçevesinde adapte olmaktır.
"mezhep kartını oynayan ve şii milisler diye adlandırdıkları gruplarla işbirliği yapmayı reddeden sünni figürler şimdi erbil, dubai ve amman’daki otellerde yaşarken, çocuklarımız ve kadınlarımız her gün, çöllerde kurulmuş çadırlarda can veriyor."
"artık daha fazla sessiz kalmayacak ve hiç kimseyi idare etmeyeceğiz. bu, direnişin varlık yokluk savaşıdır. onur ve din savaşıdır. gün seferberlik günüdür. buna herkes katılabilir, isterse sadece dille olsun. herkes bu seferberliğe katılabilir. halkın gözünde itibarı olan herkes bu seferberliğe katılmalıdır, alimler konuşmalıdır."
hizbullah'taki kardeşlerimize ve dostlarımıza saygı ve sevgimizi belirterek demek isterim ki bir yemen savaşçısı, iki hizbullah savaşçısına denktir. pratik olarak bir örnekle bakalım. bizim burada 100 savaşçıdan 10 tane keskin nişancı seçebiliyorsak yemen'de iş tersine döner ve 100 savaşçıdan 90 keskin nişancı çıkar.
fars news'in bildirdiğine göre islam inkılabı rehberi ayetullah hamanei'nin hac ve ziyaret temsilcisi olan hüccetülislam seyyid ali gazi asker cidde havaalanı'nda gerçekleşen üzücü ve benzersiz olaya işaret ederek hadisenin medyaya yansıdığı şekilde olmadığını belirtti.
tahavî: bu ayet-i kerime nazil olduktan sonra hz. resûlullah (s.a.a.) ali’yi, fatıma’yı, hasan ve hüseyn’i çağırdıktan sonra şöyle buyurdu: allah’ım benim ehlim bunlardır. bu hadiste, ayette geçen ehl-i beyt kavramıyla sadece hz. resûlullah (s.a.a), hz. ali (a.s), hz. fatıma, hz. hasan ve hz. hüseyn’in (a.s.) murad edildiği vurgulanmaktadır.
1979 yılında abd destekli şah’ı deviren iran islam devrimi’nden bu yana, abd dış politikasında değişmez bir unsur, iran’a karşı amansız bir düşmanlık oldu. washington, ırak’ın eski diktatörü saddam hüseyin’in iran’a karşı savaşını (1980-1988) destekledi. 2003 yılında bush yönetimi, iran’la savaş hazırlıkları yaptı. 2011 yılından beri abd ve onun avrupa birliği’ndeki müttefikleri, iran’ı tarihinde
alusî devamında şöyle diyor: “bu haberler ehl-i beyt kavramının genel anlamını daraltmakta, sınırlamaktadır. ev hangi anlamda olursa olsun bir sınırlama söz konusudur. bununla kastedilen abanın altında bulunan kimselerdir. dolayısıyla hanımı bu kelimenin kapsamına girmez.”
hizbullah el-nucaba, ırak işgali sırasında 2006 yılında abd güçleriyle asaib ehlü’l-hak adı altında savaşmaya başladı ve 2012 yılında adını değiştirdi. grup, ideolojik ve örgütsel olarak iran’la bağlantılı olduğunu ve şu anda suriye’de savaştığını kabul ediyor. al-monitor sitesi, grubun genel sekreteri şeyh ekrem el-kaabi ile bir röportaj yaptı.
demek ki müslümanların bir bölümü “allah’ın kitab’ı ve sünnet’im” şeklindeki isnad zincirinden yoksun bir rivayeti hadis diye aktarıyorken “allah’ın kitab’ı ve itret’im” şeklindeki mütevatir hadisi ise zayıf görüyor ve nakletmiyormuş.
pasajdaki kinayeyi ve dokundurmayı görebiliyor musunuz? edebiyatta “tariz/kinaye bazen tasrihten (açık açık söylemekten) daha etkilidir” şeklinde bir söz vardır. yazar bu sözleriyle imam hüseyn’e kendince dokundurmada bulunmak istemektedir. pasaja göre imam hüseyn (a.s.) allah için bir şey yapmamıştır. hâşâ o’nun kıyamının altındaki neden dünyaya olan tutkusu ve hırsıdır!
iran islam devrimi bu ay 36 yılını dolduruyor. aç gözlü baronların ve akbabaların hakim olduğu zalim bir dünyada ayakta kalmak, kaydadeğer bir başarıdır. islam devrimi ve islami direniş, zalim yezid’e karşı savaşmış imam hüseyin’in (a.s.) soylu takipçileridir. siz kimin tarafındasınız? biz kerbela’dan beri baskıya, ayrımcılığa ve her türden imlemeye maruz kaldık.
ibrahim el emin yazdı: "düşman böyle yaparak, hizbullah’a 'en sevdiği' 'hobisini' gerçekleştirmek, yani tehditleri fırsata çevirmek için bir işaret verdi. direniş’in askeri yanıtını ve bunun siyasi ve operasyonel içerimlerini, adeta yeni bir sayfa açma haline getiren şey budur."
filistin’den lübnan’a, oradan suriye’ye ve iran’a kadar uzanan bir cephenin ayrılmazlığını kanıtlamıştır. yanıt, sadece kuneytra’daki hizbullah şehitlerinin intikamı değildi, aynı zamanda iranlı generalin ve suriye ordusu’ndaki bazı subay ve askerlerin intikamıydı. işte israil’in şu anda ihtiyatla izlemesi gereken şey tam olarak budur. iran, sınırlarındadır.
bu sorulara cevap bulabilmek için harcayacağınız çabalar, önünüzdeki yeni hakikatlerin keşfi için çok uygun fırsatlar sunmaktadır. bu yüzden, islam'ın önyargısız ve sahih olarak anlaşılabilmesi için önünüze çıkan bu fırsatı kaçırmayınız. belki de hakikat karşısındaki bu sorumluluk duygunuz sayesinde gelecek nesiller batı ve islam arasındaki ilişkiler tarihinin bu dönemini daha az rahatsızlık duyup
israil medyası, kuneytra’ya bir saldırı düzenleme yönündeki düşüncesiz kararı eleştirmeye başladı. medya, bunun dengesiz bir fayda-zarar analizine dayandığını söylüyor, saldırıya damgasını vuran istihbarat sorunu için soruşturma yapılması çağrısı yapıyor ve siyasi yapıyı, verdiği yanıttan ötürü eleştiriyor.
cihad’ın arkadaşları onu, hoşsohbeti seven, inançlarına bağlı, kendini işine adamış, duygusal, karizmatik ve çok zeki bir genç olarak tanımlıyor. ruhunu, bedeninden çok önce feda etmiş, adaletsizliklerden tiksinen, hayata ve boş şeylere yapışıp kalmakta hiçbir çıkarı olmayan bir adam. bir lider olması beklenen biri.
2014 yılı sonunda bm barış gücü (undof) tarafından yayınlanan bir rapor, israil ile [anti-]islam devleti örgütünün, özellikle de onun suriye kolunun düzenli olarak iletişim kurduğunu, israil’in yaralı teröristleri tedavi etmek üzere kendi hastanelerine dahi götürdüğünü ortaya çıkardı.
enis nakkaş'tan yine çarpıcı analizler, bilgiler: "iran'ın hala 'türkiye'ye uzatılmış el' olarak isimlendirdiği siyaseti, türkiye'nin nato'dan çıkması gerektiği üzerinedir. rusya da aynı şekilde 'türkiye'nin çıkarları amerika'da değil, bizdedir' diyor."
ibn kayyım “allah-u teâlâ imam hasan’ı mükâfatlandırdı ve imameti o’nun zürriyetine verdi. imam hüseyn’i (a.s.) ise dünyayı istemesi yüzünden cezalandırdı!” diyor. yani hz. resulullah’ın (s.a.a.) reyhanesi, ehl-i beyt-i mutahhara’dan biri hakkında bu ifadeleri kullanıyor ibn kayyım el-cevziyye! bu çizgiyi niçin ümeyyeci din anlayışına bağlı, ali’ye ve ehl-i beyt’ine düşmanlık besleyen bir akım ola
2009 seçimleri sonrasında tahran’da başlayan ayaklanmanın dünyanın gündemine girmesinden beş sene sonra, iran’ın devlet televizyonunda yayınlanan ilgi çekici bir video, mir hüseyin musavi'nin baş seçim müşahidi abbas ahundi’nin seçimden beş gün sonra, dört cumhurbaşkanı adayının dördünün de kampanyalarında görev almış önde gelen kişilerin islam devrimi lideri’lye yaptıkları bir toplantıda, “temel
ibn arabi şarihi şarani: imam mehdi, imam hasan-ı askerî’nin evladındandır. hicretin 255. yılının şaban ayının 15. gününün gecesinde dünyaya gelmiştir. mehdi, hz. isa b. meryem ile bir araya geleceği güne kadar hayatta kalacaktır. buna göre şu anki yaşı -eserin yazıldığı tarih itibariyle- 700’dür.
ibn teymiyye imam mehdi'nin sağ olduğu inancına hurafe derken, mecmuu’l-fetava adlı eserinde şöyle der: çünkü deccal hakkında doğru görüş o’nun hz. peygamber döneminde hayatta olduğu, günümüze kadar hayatını sürdürdüğü ve henüz çıkmadığı, şu anda da bir adada yaşadığı şeklindedir.
ibn arabî futuhatü’l-mekkiye'de şöyle diyor: "allah-u teala o'na (mehdi'ye) öğretecektir. hadis-i nebevî 'o benim eserime uyar ve hataya düşmez' buyurmaktadır. o’nun kendisine uyulan ve masum olduğunu öğrendik. masumiyet ancak hükümde yanlışa düşülmediğinde bir anlama sahiptir.hz. resulullah’ın (s.a.a.) verdiği hükümde yanlışlık vardır denilemez."
ibn arabî devamla şöyle diyor: "o (mehdi) masumdur. hükümde yanlışa düşülmemesi ancak masumiyet ile anlamlı olabilir. zira hz. resulullah’ın (s.a.a.) verdiği hükümde yanlışlık vardır denilemez. bu imamın hükmü de hz. resulullah’ın (s.a.a.) verdiği hükümdür. ‘o, arzusuna göre konuşmaz. o (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir.’(53/en-necm/3-4)"
ibn kesir 12 imam ve halife hadisinin sahihliğini peşinen kabul ediyor. ona göre ümeyyeoğulları 12 imamın kapsamında değildir. rivayete göre hadis muaviye’yi de başka birisini de kapsamamaktadır. ayrıca bu hadis ne yezid’i, ne de abdülmelik’i ve çocuklarını kapsamaktadır.
28 eylül 2009 yılında ayandenews.com adlı iran web sitesi yemen husi hareketinin kurucusu hüseyin husi'nin öğrencilerinden issam el imad ile bir röportaj gerçekleştirmişti. röportaj görece eski tarihli olmasına rağmen çokça merak edilen husi hareketinin mahiyetine ışık tutma özelliğini koruyor.
ışid, bunun bağdat’ın sünni bölgelerinde şii milislerden gelecek şiddetli tepkilere yol açmasını ve sonuç olarak da bağdat sünnilerinin kendi saflarına katılarak başkenti kontrol etmelerine yardım etmesini umuyordu. umulan şey olmadı. ırak başkentindeki sünni bölgeler, kaydadeğer şiddet olaylarının olmamasıyla, göreceli bir sükuneti korudu.
ehlisünnet’in meşhur âlimi ve ibn teymiyye’nin çağdaşı olan zehebî, zeğalu’l-ilm adlı kitabın ve nasihatü’z-zehebiyye başlıklı risalenin/mektubun yazarıdır. zehebî bu iki eserinde, bilhassa nasihat’ında ibn teymiyye’yi ve takipçilerini sert bir dille eleştirmiş ve onları sapkın olarak nitelemiştir. kitabın ve mektubun muhtevası kendi akideleriyle bağdaşmadığından selefî ve vahhabî âlimler bu iki e
neden bölgesel-konfederal bir proje önermeye çalışmıyoruz? dolayısıyla alternatif proje var aslında. bunu küçük kapılarda önermek yerine yüksek sesle dillendirmek gerek. silahlı çatışmalardan endişe duymuyorum. bu anlamda bütün bölgede elimizi değil, parmağımızı koyduğumuz her yerde zafer kazandık.
batı medyasının islam ve “orta doğu” tasviri, batı tarzı liberal demokratik çerçeve dışında var olabilecek herhangi bir anlamlı politik katılımı düzenli bir şekilde reddediyor.
“bu hadisteki şazlık onlarca şazz örnekten biridir. bu örnek kör bir taassupla sahihü’l-buharî ile sahih-ü müslim’in içerdiği tüm rivayetlerin sahih olduğunu söyleyen yeni yetme bazı kimselerin cehaletine delalet etmektedir. bu grubun karşısında sahiheyn’in rivayetlerini herhangi bir mihenge vurmayıp sırf akıllarına yatmadı diye reddeden bazı yazarlar bulunmaktadır. biz hem bunların hem de berikil
buharî’nin isimlerin verilmesi noktasında ilmî emanet bilinciyle hareket etmediğini anlamış olduk. ikinci olarak da muta nikâhı örneğinde de gördüğümüz gibi hz. resûlullah’tan (s.a.a.) aktarılan hadislerin naklinde de emanete sadık olmadığını öğrendik. buharî, rivayetlerde de görüldüğü gibi “ilâ ecelin / belirli bir süreye kadar” ifadesini zikretmemiştir. üçüncü olarak da abdullah ibn mesud’un ism
şia karşıtı propagandanın öne çıkan argümanlarından birini daha çürüten önemli bir çalışmanın tam çevirisini yayınlıyoruz.
önce onları yaratırsınız, sonra onları kullanırsınız, en sonunda da onlarla savaşırsınız. “yegane kurbanlar”, hayatını kaybeden ve bu vahşi emperyalist oyunların yıktığı bölgelerin içinde yer değiştiren milyonlarca insandır.
islam devrimi rehberi ayetullah seyyid ali hamanei bu yılki hac menasiki için gönderdiği mesajda, müslümanların vahdeti, filistin meselesi, ve öz muhammedi islam'la amerikancı islam arasındaki farka akılcı bakışın islam dünyasının üç temel önceliği olduğunu, islam ümmeti basireti ve derin düşüncesiyle bu konulara karşı görev ve yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.
ana kaygı, bir sonraki adımın ne olacağı, yani ışid’den sonra neyin geleceğidir. direniş ekseni, bu sorunun yanıtını beklerken, tehdidi bir fırsata çevirmeye çalışacak, ışid’in ortadan kaldırılmasında washington’la çıkarların nesnel olarak kesişmesinden avantaj sağlayacaktır. önceki on yılda, taliban’a ve saddam hüseyin’e karşı savaş sonrasında eksenin yaptığı şey tam olarak budur. eksen, abd sald
ensarullah, bu tür durumlarda devreye sokmak üzere hazırda bekletilen mezhepçi söylemi bastırdı. bu, temel olarak iki nedenden kaynaklıydı: devrimci değişim sürecine halkın farklı kesimlerinin katılımı ve hızlı ve etkili siyasi müzakereler. husiler, öteki askeri formasyonlar gibi, sahadaki kazanımlarından menfaat sağlamadı ki bu, sadece yemen’e özgü bir durumdur.
allah’a kasem ediyorum ki sahihu ibn hibban’da, müsnedu ahmed’de ali (a.s.) ve ehl-i beyt hakkında nakledilen rivayetler sahihu müslim’de geçseydi kesinlikle bu esere "sahih" demezlerdi! aynı nedenden dolayı buharî’nin müslim’den daha sahih olduğunu söylüyorlar.
muhammed abduh, kabü’l-ahbar'ı islam kültürüne batıl israiliyat ürünlerini yerleştiren şahıs olarak tanıtmaktadır. kabü’l-ahbar islam kültürüne israiliyatı nasıl sokmuş? o, ebu hureyre’yi seçmiş, ebu hureyre de bunları kab’a değil de hz. resûlullah’a (s.a.a.) nispet etmiştir.
allame albanî, silsiletü’l-ehadisi’s-sahiha adlı eserinde rivayeti naklettikten sonra şöyle der: “buharî’nin rivayet ettiği bu hadisteki şazlık onlarca örnekten bir tanesidir. bu rivayet, sahihü’l-buharî ile sahih-ü müslim’in bütün rivayetlerinin sahih olduğunu söyleyen kör taassup bataklığına dalmış yeni yetişen bazı kimselerin cehaletine delalet etmektedir."
hizbullah, yukarıda sözü edilen nedenlerden ötürü, lübnan direniş tugayları olarak blinen ulusal kolunu yeniden canlandırıyor. tugaylar mart 1998’de, israil’le savaşmak isteyen tüm şii olmayan hizbullah destekçilerini emmek üzere kurulmuştu. onların rolü yakında, el nusra cephesi veya id’nin yönelebileceği savunmasız bölgeleri içine alabilecek şekilde büyütülecektir.
“bugün, islam dünyasının birinci meselesi gazze meselesidir. belki bunun, insanlığın birinci meselesi olduğu da söylenebilir.” - islam devrimi lideri ayetullah seyyid ali hamaney
ibn teymiyye (661-728) görüşlerini minhacü’s-sünneti’n-nebeviyye adlı kitabında çeşitli konulardaki hadisleri tenkit ederek beyan etmiştir. bu makalede, önce ehlisünnet ulemasının ibn teymiyye ve kitabı minhacü’s-sünnet hakkındaki düşüncelerini ele alacak, ardından ibn teymiyye’nin hz. peygamber’in (s.a.a) hadislerini değerlendirme yöntemlerini örnekleriyle inceleyerek analiz edeceğiz.
ingiliz gazetesi the ındependent salı günü, suudi arabistan’da hazreti muhammed’in (s.a.a.) kabrinin yıkılması ve onun mübarek naaşının isimsiz bir mezara taşınması yönünde öneriler olduğunu yazdı.
bizden hiçbir şeyi esirgemeyen hizbullah’tan kardeşlerimize büyük şükran duyuyoruz ve bunu çok kıymetli buluyoruz. tugaylar’dan pek çok savaşçıyı, lübnan’da hizbullah’la yapılacak pek çok askeri eğitim çalışmasına kaydettiler. biz ayrıca roket yapma ve fırlatma konusunda adamlarımızı eğiten hizbullah üyeleriyle gazze içinde ve dışında bir araya geldik.
direniş ırak’ta ayağa kalktı ve bunun bir parçası, direnişe dahil olan grupların şii ıraklılardan olması anlamında, tırnak içinde söylemek gerekirse şii direnişi idi. çok sayıda operasyon video yoluyla belgelendi, ancak el cezire, el arabiye ve ötekiler gibi arap uydu kanalları, bunları yayınlamayı reddetti.
el ahbar’dan ibrahim el-emin, vefik kansu, hasan ileyk ve maha zureykat’ın yaptığı altı saatlik özel bir röportajda hizbullah genel sekreteri hasan nasrallah, suriye’den son gazze savaşına, israil’le olan 2006 savaşından lübnan’ın iç meselelerine ve kişisel alışkanlıklarına kadar bir dizi konuyu ele aldı.
ibn teymiyye’nin tahavî ile probleminin ardında gadir-i hum hadislerini aktarması ve tathir ayetinin bu beş kişiye özgü olduğunu söylemesi yatıyor. tahavî tathir ayetinin tefsirinde şöyle diyor: “tilavet edilen bu ayette ehl-i beyt’ten murad sadece ve sadece hz. resûlullah, hz. ali, fatıma ve hasaneyn’dir. kavram bunların dışındaki kimseyi içermemektedir.”
gazze'de yeni nesil savaşçıların çoğu hizbullah'ın “harb okulu"ndan mezun oldu. uzun soluklu bir savaşı idare edecek tecrübenin yanı sıra israil'in direnişi yok etme hayallerini adeta acılı bir kâbusa dönüştürecek yüksek düzey tekniklere de sahipler.
genel olarak direniş’in iletişimcileri bu kez etkili mesajlar gönderdi ve hatta, tek yaptığı şey çatışmanın şu ana kadarki bütün eski aşamalarında görünen eski propagandayı ısıtıp ısıtıp ortaya çıkarmak olan israil’i geride bıraktı.
enis nakkaş'tan önemli bir röportaj daha...
ırak el-kanun haber sitesinin bildirdiğine göre ayetullah seyyid ali sistani’nin ofisi suudi sermayeli el- arabiye televizyonunca dillendirilen “ayetullah sistani’nin nuri maliki’nin ikinci kez iktidara gelmemesini istediği” iddiasını yalanladı ve merciliğin herkesle aynı safta durduğunu ilan etti.
selefiler, ihvan ve suudi rejimi arasındaki karmaşık ilişkilerin ve çatışmaların tarihsel seyrini ele alan önemli bir analiz...
"müslim sahih nasslarda olduğu gibi rivayeti nakletmiş, kendisinden sonra ilgili hadisle oynanmıştır. işte çağdaş vehhabilerin tutunduğu manen rivayet budur. işaret ettiğimiz gibi rivayetteki zayıflığı gösteren noktalar bulunmaktadır."
körfez işbirliği konseyi (kik) üyeleri uzun süreden beri, ortadoğu’da ve ötesinde faaliyet yürüten aşırıcı grupları doğrudan ve dolaylı, örtülü ve açık şekilde, sözle ve eylemle destekledi. bu grupların arasında taliban, el kaide ve el kaide’nin en son tecessümü olan ırak ve şam islam devleti (ışid) de bulunuyor.
"ırak’taki hadise şii-sünni savaşı değildir. ırak’taki asıl fitneci güçler ırak’ın bağımsızlığına inanan mümin sünnilere de şiilere oldukları kadar düşmandırlar. ırak’taki asıl kavga ırak’ı amerikan askeri üssüne çevirmek isteyenlerle ırak’ın bağımsızlığını isteyenler arasındadır."
ibn kuteybe ve eserleri konusunda pakistanlı bir sünnî âlim mizanu’l-kutub adında bir kitap yazmış ve kitabında ibn kuteybe’nin ve birçok ehlisünnet âliminin aslında şiî olduğunu ileri sürmüştür. bu makale bu iddiayı araştırmayı, pakistanlı müellifin iddiasını kaynaklar ve kanıtlar çerçevesinde tenkit etmeyi amaçlamaktadır.
bu direniş züppelerinin çocukça marksist fantazilerine rağmen hizbullah seküler veya sosyalist bir hareket değildir ve hiçbir zaman da böyle olduğunu iddia etmemiştir. kökenleri hem israil’in lübnan işgalinde, hem de şii islam’daki velayet-i fakih kavramında bulunan bir şii islami harekettir.
ayetullah sistani'nin ırak'taki cihad fetvası mezhep savaşı anlamına mı geliyor? şia merciliğinin ehl-i sünnet halkları lehinde tarih boyunca işgalcilere karşı verdikleri fetvalar... dr. ziya abbas'tan önemli bir analiz...
nasrallah, “olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlıdır” ayetine atıfta bulundu ve ekledi: “emin olun ki kuyu kazanlar kendi kuyularına düşecekler. dini mukaddesata saygısızlığa izin verme dönemleri artık geride kaldı” dedi.
derslerin çevirisine devam ediyoruz...
2012 tarihli bir raporda, abd’li çokuluslu yatırım bankacılığı firması goldman sachs, 2050 yılı itibariyle abd’nin çin’den çok daha küçük bir ekonomiyle, dünyanın ilk beş ekonomisi içindeki tek batılı güç olacağını ileri sürüyordu. ilave olarak dünya bankası, abd dolarının kabaca on yıl içinde şimdiki küresel hâkimiyetini kaybedeceğini öngörüyor.
hizbullah'a yakın kaynaklar suriye hizbullahı hakkında ''rai'' gazetesine konuştu. bu örgütün suriye'de olduğunu ve sadece suriyelilerden müteşekkil olduğunu söylediler. bundan önce lübnan'da ve daha önce de iran'da olduğu gibi. bu örgüt, özel görevler için kuruldu, başka bir gücün yerini almak için değil.
ibn teymiyye, âşûrâ bağlamında en az üç tahrifte bulunmuştur: imam hüseyin’in (a.s.) kıyamını körü körüne bir ayaklanma addetmiş; başta yezîd b. muâviye olmak üzere emevîleri aklamış; imam hüseyin’i yezîd’in ve şamlıların değil de kufelilerin ve şiîlerin katlettiğini ileri sürmüştür.
dünya çapındaki sözde selefiler, abdülaziz ibn baz ve şeyh ebu abdullah muhammad ibn el-usaymin’e büyük itibar göstermektedir. ibn baz, 1990’ların başlarında fetva hizmetini abd kuvvetlerinin arap yarımadası’nı işgal etmesi için vermişti. el kaide ve onun suriye kolları, suudi rejimiyle olan bağları iyi bilinen şeyh ibn el-usaymin’in önünde eğiliyorlar.
en çok aranan adamlardan biri olan ebu bekir shekau, nijerya’da beş yıldan beri devam eden ölümcül bir şiddet ve isyan dalgasından sorumlu tutuluyor. kendisine yakın kişiler onu, yalnızlığı seven ve ahmakça bir şekilde, kendisinin yenilmez ve ölümsüz bir insan olduğuna inanan mantıksız bir adam olarak tarif ediyorlar.
el kaide lideri eyman el-zevahiri, ırak ve şam islam devleti (ışid) lideri ebu bekir el-bağdadi’ye suriye’de savaşmaya son verme ve ırak’a dönme çağrısı yaptı. zevahiri, bağdadi’yi suriye’deki islamcı savaşçılar arasndaki çatışmadan ötürü suçladı ve bağdadi’nin kendisine biat sözü verdiğine dair “kesin kanıtlar” ortaya koyarak onu “el kaide’nin isyancı askeri” olarak tanımladı.
müfessir kadı beydavî ile mektuplaşmış, mektuplarında kelam, hadis, usul ve fıkıh başta olmak üzere çeşitli disiplinlerde görüş alışverişinde bulunmuştur. beydavî allâme hıllî’ye yazdığı ikinci mektubuna şu cümlelerle başlar: “efendimiz cemaleddin! -allah ömrünü daim etsin- sen usulde, fıkıhta, hadiste müçtehitlerin imamısın!”
“küresel cihad” hareketi ikiye bölündü. el kaide üyeleri şimdi iki emirden biri arasında seçim yapmak zorunda kalacak. sözde “horasan yemini”, el nusra cephesi ile ırak ve şam islam devleti (ışid) arasındaki uzlaşma girişimlerinin tabutuna son çiviyi çaktı. bölünme artık sadece suriye için geçerli değil ve küresel cihadın diğer alanlarına da yayıldı.
temel olarak, hizbullah böyle bir savaş için hazır değildi. işte o zaman suriye devlet başkanı beşar esad hizbullah’ı destekleyerek büyük bir rol oynadı ki bu, hizbullah’ın suriye’ye müdahil olma nedenleri listesinin en üstüne yazdığı bir borçtur. savaş sırasında, israil hava kuvvetleri’nin daimi izlemesi altında başkan esad cephaneliğini açtı ve hizbullah’ın şunları yapmasına izin verdi:
2003 yılında abd ve müttefik kuvvetler ırak’a girdiği zaman, hizbullah ırak şiilerine “devlet başkanı saddam hüseyin’i destekleme” çağrısı yapan bir duruş almıştı. nasrallah, “öncelik, bölgede önce suriye-iran sınırlarına yerleşmeyi ve arkasından “direniş eksenini” (hizbullah, suriye, iran) vurmayı planlayan en büyük düşmanla (abd) savaşmaktır” diyordu.
vahhabîler ve onların öncüsü ibn teymiyye, hz. peygamber’in (s.a.a) ehlibeyti’nin (a.s) faziletleriyle ilgili hadislerle karşılaştıklarında mümkün mertebe inkâr yoluna başvurur ve bunu yaparken de farklı metotlardan faydalanırlar. bu stratejileri üç temele; tekzip, tevil ve teşrik (belli bir fazilete bir başkasını ortak etme) dayanır. bu makalede biz, söz konusu metotları örnekleriyle ele almaya ç
bu ülkeler, iran’ın desteklediği kofi annan planını izlemek yerine bu planı berbat ettiler, çünkü onlar şam yolunu birkaç hafta veya ay içinde açacaklarını düşünüyorlardı. görünüşte abd ve müttefikleri için bunlar yalnızca “yeni bir ortadoğu’nun doğum sancıları” – yahut belki de islam cumhuriyeti’nin kalbine saplanmış bir hançer – idi ve bedelini masum suriyeliler ödeyecekti. şimdi 100 binden fazl
ben her zaman bu çağrıyı yaparım. 5 yıldan beridir, amerika'nın bölgeden çekileceğini dillendirip bir ağ oluşturmaya, paylaşıma veya en azından bir diyaloğa çağrı yapıyorduk. hala yapıyoruz. bir ağ oluşturmanız, müşterek çalışmalarınız aranızdaki çatışmaları önleyecektir. ülkeler arasında olduğu kadar ülke içinde de bir ağ kurabilirsiniz.
direniş’in güvenlik aygıtı suriye’de, suriye ordusu ve ilgili teşkilatlarla koordinasyon içinde, bu tür operasyonlar içinde yer almış olanların peşine düşüyor. aşağıda, onların muhalefet kontrolündeki bölgelerde bulunup cezalandırılmasıyla ilgili ilk kez yayınlanan ayrıntılı bilgiler sunulmaktadır.
ricâl sahasındaki eserlerimize baktığımızda, şia'ya inanç noktasında muhalif de olsa sika bir kişiden aktarılan hadisi kanıt saydığımızı görürsünüz. bu tür hadisler bizim (şia'nın) terminolojimizde ‘muvassak’ olarak ifade edilir.
tutuklamalar, polisin bir şii dini töreninin gerçekleştiğini düşünmesinin ardından geldi. reddit’ten yayılan şok edici fotoğraflar, çok sayıda çocuğun parmaklıklar arkasında olduğunu, hapishane hücrelerinde, acınası koşullar içinde yerlerde yattığını gösteriyor.
önde gelen bir abd istihbarat yetkilisi, iran’ın 2015 yılı itibariyle kıtalar arası balistik füzelere sahip olacağını söyledi.
"hz. resûlullah veda haccından dönerken gadir-i hum denen bir vadide mola verdi… allah’ın kitabı ve itretim olan ehl-i beyt'im, benden sonra bana nasıl halef olacağınıza bir bakınız. bu ikisi havuz başında bana varıncaya kadar birbirlerinden asla ayrılmayacaklardır." imam tahavî- şöyle diyor: bu hadis isnad açısından sahihtir.
ibn-i teymiyye’nin bariz özelliklerinden biri de, hz. peygamber’in (s.a.a) ehl-i beyt’ine, özellikle de emirü’l-müminin’e (a.s.) muhalefet ve düşmanlık etmekti. ibn teymiyye pek çok kez emirü’l-müminin’e, hz. zehra ve ehl-i beyt’in diğer mensuplarına dil uzatmıştır ki biz burada birkaç tanesine işaret etmekle yetineceğiz.
direniş ekseninin parçalanması, ortadoğu’daki abd politikasını yönlendiren en yüksek önceliktir; abd ve müttefiklerinin başlangıçta yarattığı ve zaman zaman desteklediği militan köktenci militanların getirdiği varsayılan “tehdit”, olsa olsa bundan sonra düşünülecek bir şeydir.
imam mehdî’nin (a.f.) zuhur edeceği inancı, genel islâmî bir itikat olmakla birlikte şia mezhebinde ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. bunun başlıca sebebinin, şiîlerin, imam mehdî’nin doğduğunu ve hayatta olduğunu kabul etmeleri olduğu söylenebilir. ehlisünnet müelliflerinden bazıları, şia’nın kaynaklarını ve delillerini göz ardı ederek bu inancı eleştirmişlerdir.
o, bu eserinde sekaleyn tefsirine ilişkin lugat bilginlerinin ve âlimlerin açıklamalarını aktardıktan sonra şöyle diyor: özetle kur’an-ı azim ve itret-i tahire’nin her biri dinî ilim ve sırların, nefis şer’î hikmetlerin ve dakik anlamlar hazinesinin madenidir. özetle hz. resûlullah (s.a.a.) kur’an ve itret hakkında sekaleyn sözcüğünü kullanmakla ehl-i beyt’inden ilim öğrenmeye, onlara sımsıkı sarı
pakistan’daki en büyük şii siyasi örgütü meclis-i vahdet-i müslimin’in genel sekreter yardımcısı seyyid şafakat hüseyin şirazi ise, kısa süre önce verdiği bir röportajda şunları söyledi: karaçi’de, peşaver’de ve pakistan’ın tüm şehirlerinde bir şehidin verilmediği tek bir gün bile geçmiyor. bir ayda otuz gün varsa, biz her ay 100’den fazla şehit veriyoruz.
"bu makalede, ehlisünnet’in sahih ve güvenilir kabul ettiği kaynaklar çerçevesinde, bu hadisin itibarı ve bütün müslümanlarca kabul edilebilirliği incelenmiştir. ileride görüleceği üzere hadisin sıhhatinden şüphe duyanların sayısı oldukça azdır ve inkârları ilmî temelden yoksundur."
pehlevi rejiminin iç yüzünü açığa çıkarmakta etkin bir rol oynayan siyasi akımlardan biri de, şehid seyyid mucteba nevvab safevi önderliğindeki islam'ın fedaileri teşkilatıdır. bu hareket daha sonraki yıllarda birçok islami kurumun kurulmasında ve islam devrimi'nin zaferi ve devamında gençlere ve ulemaya ilham kaynağı olarak büyük bir rol oynamıştır.
tirmizî’nin cabir ibn abdullah’tan rivayetine göre o şöyle demektedir: hz. resulullah’ı (s.a.a.) hacda arefe günü kasva isimli devesine binmiş hutbe verirken gördüm; şöyle diyordu: ey insanlar! size iki şey bırakıyorum onlara uyarsanız asla sapıtmazsınız, allah’ın kitabı ve itretim olan ehl-i beyt’im. rivayet sahih li-ğayrihidir.
et-tufî (hanbeli) diyor ki ümmetin bir konu hakkındaki icmasının hatadan âri olduğunu gösteren deliller bulunmaktadır. elimizdeki deliller ehl-i beyt’in de bir konuda icma etmeleri halinde bu görüşlerinin masumiyete sahip olduğuna delalet etmektedir. peki bu iki icma çatışacak olursa hangisi öncelenir? ibn said et-tufî’ye göre deliller ehl-i beyt’in icmasının daha kuvvetli olduğunu söylüyor
allame ibn said et-tufi şerh-u muhtasari’-ravda adlı eserde şöyle diyor: “sahihayn’da rivayet edildiğine göre hz. resûlullah (s.a.a.) necran hırıstıyanlarıyla mübahele etmek istediğinde kisa ashabı olayında ismi geçenleri alarak onlarla birlikte mübaheleye girişmek istedi. onlar hakkında ‘işte bunlar benim ehlimdir’ buyurdu... bütün bunlar ehl-i beyt’in ismi geçen kişiler olduğunu ve başka hiç kim
türkiye ve katar, esad ile yakınlaşıp onu israil ile barışçıl bir çözüme çekmek üzere görev üstlendiler. hatırlarsanız arabulucu türkiye idi. katar emiri şam'a gidip gelip ''suriye'yi sana isviçre gibi yapacağım, oteller, şunlar bunlar'' diyordu. bir ara bana da benzer şeyler dediler. gün gelir o ilişkileri söyleriz ama katar emiri bana ''suriye yönetimini ikna edin, acele davransınlar, bir şeyler
vahhabi ulemadan olan es-sa’di bu ayetin tefsirinde şöyle der: “peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti.” müfessirlerden birçoğu ayette söz konusu edilenin hafsa olduğunu söylemiştir. hz. resulullah (s.a.a) ona verdiği bu sırrı kimseye söylememesini emretti. ancak hafsa, aişe'ye haber verdi. allah da onun yaydığı bu haberi hz. peygamber’e (s.a.a.) açıkladı..."
dün new york times'ın yayınladığı bir makalede muhammed bin nevvaf bin abdülaziz el-suud şöyle demiş: ''suudi arabistan, batılı müttefiklerimiz yanımızda olsa da olmasa da elinden geleni yapacaktır. özgür suriye ordusu’nu ve muhalefeti desteklemeye devam edeceğiz. el-kaide'nin eylemleri, harekete geçmemizi engellememeli.''
allame albani: bu konu hakkında en fazla aişe’nin orasının hav’eb suyu olduğunu öğrenince dönmeye yeltendiği söylenebilir. ancak hadis aişe’nin dönmediğine delalet etmektedir. bu ise ümmü’l-müminin’e yaraşmayan bir davranıştır. ümmü’l-müminin’in hz. ali’ye karşı hareket etmesinin kökten yanlış olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
"bu son paragraf, hizbullah komutanlarından hassan el lakis’in ona karşı mücadele ettiği birliğin aktivitelerini göstermektedir. hizbullah, el lakkis’in israil’deki muadilini mi öldürmeye çalıştı?"
"acaba ehl-i beyt imamları bu konu hakkında ne diyorlar?" diye sorulabilir. bizler şu ana kadar konu hakkındaki ehl-i sünnet bilginlerinin açıklamalarını sunduk. ehl-i beyt imamları'ndan -yani ali, hasan, hüseyn, seccad, bakır, rıza vd.- hiçbirisi peygamber hanımlarının kavramın kapsamına girdiğini söylememiştir. onların ittifak halindeki açıklamalarına göre kavram kendilerine özgüdür.
"nasrallah, önümüzdeki pazar günü islami direniş’in önde gelen komutanlarından hassan el lekkis’in şehadetini anma amacıyla düzenlenecek törende, hizbullah’ın siyonist rejim karşıtı mücadeledeki yeni kurallarını ve politikasını içerecek önemli bir konuşma yapacak."
ancak ümeyyeoğullarını ve muaviye’yi öven hadisler söz konusu olduğunda bu tür kişilerin eserler telif ettiklerini ve bu tarz rivayetleri sahih göstermek için bin dereden su getirdiklerini görüyoruz. içlerinden hz. ali ve ehl-i beyt (a.s.) hakkındaki bir hadisi sahih saymak için çaba gösteren allah’a ve resulüne iman eden bir kişiyi göremezsin!
şehid komutan hassan el lekkis'in hayatı hakkında bugüne dek gizli kalan önemli ayrıntıları ifşa eden bir analiz. el monitor'dan ali haşim yazdı...
"diğer nassları da buna ekleyecek olursak durum açığa çıkar. hz. resûlullah (s.a.a.) sekaleyn ve gadir hadislerini söylememiş olsaydı dahi, bu ikrarları ali’nin hilafeti hak ettiğini göstermeye yeterdi. yani seddü’l-ebvab (kapıların kapatılması) hadisi hilafetin ali’ye özgü olduğunu göstermektedir."
"saatler sonra suriyeli üst düzey yetkilinin ofisindeki telefon çalar. süpriz! telefon görüşmesi selamlar ve tebriklerle yapılıyor. lakin suriye ofisindeki temsilci, muhatabına, var olan koşulların, katarlı temsilcinin, topraklarına adım atabileceği sınırlarda olmadığını ifade etti."
"hayır, israil’in sorunu nükleer korkusu veya nükleer iran değil. onun en fazla korktuğu şey, yasadışı yaptırımlardan kurtulmuş istikrarlı bir iran ve onun ortadoğu’yu güvenli bir hale getirmede oynayabileceği roldür. israil başka neye kızgın olsun ki?"
uzlaşı zamanlarında çoğunlukla kan akar, isimler kaybolur ve güç dengeleri değişir. iran-batı ittifakından sonra suriye, lübnan, ırak ve afganistan'a varana kadar bölge her türlü seçeneğe açıktır. kesin olan bir şey var ki o da rusya-iran-suriye ve yanlarında hizbullah'ın da olduğu eksen, daha iyi bir pozisyonda. belki de çok daha iyi bir pozisyonda.
"elçiliklere saldırılması gerçekte kırmızıçizgilerin aşılması anlamına gelir ve ilerde bu saldırıların başka ülkelerdeki elçiliklere saldırılmasına yol açması mümkündür. arabistan ve bu ateşle oynamayı başlatan diğer oyuncular ilerde bunun sonuçlarını kontrol edemeyeceklerini anlayacaklar ve bunun boyutları da çok kapsamlı olacaktır."
bu denklemin büyük partneri olan islam cumhuriyeti kendisinden beklenen olgunluğu göstermiştir. hamas liderliğinin gelecekte daha bilgece davranıp arap diktatörlerinin boş vaatlerine aldanmamasını umuyoruz. basit bir kuralı takip etmeli ve bu liderlerin meşru olup olmadığını sormalılar. bu arap tiranlarının kanında ihanet akmaktadır.
el meyadin televizyonu tahran bürosu şefi ali haşim’in hizbullah hakkında yazdığı ve tasnimnews.com’da farsçası yayınlanan makalesi: "imam humeyni devrim muhafızlarına, kadrolarından bir kısmını, lübnan’da kendilerine hizbullah ismini veren bu yeni ideolojik savaşçılar grubunu eğitmek üzere bu ülkeye göndermeleri emrini verdi..."
black, söylediğinin teyit edilmesi okuyuculara için nasrallah’ın son konuşmasının linkini vermiyor, bu varsayılan “sıkıntılı” tonu gösteren bir ifadeye de yer vermiyor, hatta tek bir alıntı bile yapmıyor. black bunun yerine okuyucularına, hizbullah liderlerinin aklından geçenlere dair kendi bakışını veriyor, bunun arkasındaki kişi de sıradışı siyonist ajitatör-propagandacı matt levitt’ten başkası
"eğer hüseyn'in intikamı alınmamışsa, tarihin sonuna gelinmemiş demektir..." selam susuz dudaklara... mızraktaki o güneş'e selam...
kusayr’daki “medya aktivisti” hadi abdullah “el cezire”ye çıkmış ve hizbullah’ın kusayr’daki “yaşlılara, kadınlara ve çocuklara” karşı gerçekleştirdiği sözde bir katliamdan bahsetmiş, kendisinden katliamı belgeleyecek resimler istendiğinde ise spikerin afallamasına yol açacak olan “hizbullah bütün cesetleri çaldı!” yanıtını vermişti.
taberi, camiü’l-beyan adlı tefsirinde şöyle der: “rivayetler ayetin hz. peygamber, ali, fatıma ve hasan ve hüseyin hakkında indiğini söylemektedir. bu görüşü destekleyen rivayetler ebu said el-hudri, aişe, enes, ümm-ü seleme ve sa’d ibn ebu vakkas tarafından rivayet edilmiştir. ikinci görüşün yegane rivayetini ise ikrime aktarmıştır.”
bu tartışmaların faydası nedir şeklindeki soruya ilişkin olarak, bu konu öyle bir faydaya sahiptir ki bundan daha büyük bir fayda bulunmamaktadır, deriz. ehl-i beyt’ten muradın ali, fatıma ve hasaneyn olduğu kesinleşince “sünnetime sımsıkı sarılın” buyruğunda geçen sünnetin ne olduğu açığa çıkar.
“bizim bu tutumumuz suriye rejimini tamamen hatasız ve kusursuz gördüğümüz anlamına gelmemektedir elbette. duruşumuz, suriye rejimini devirmeye yönelik tüm çabaların aslında bu ülkenin israil rejimine karşı bir tehdit oluşturmasından doğduğunu bilmemizden kaynaklanmaktadır."
"halid meşal'e lübnan'a hizbullah'a gidin dedim. hizbullah sizi koruyacaktır. olmadı mısır'a gidin. ama doha ve amman'a gitmeyin. körfezin parasına da güvenmeyin. körfezin parası zehirlidir. amaçları sizi pasifize etmektir, dedim."
"devrim muhafızları’nın suriye’deki şehidlerini kim gizledi ki? bu şehidler halkın arasında görkemli bir şekilde ve tamamen aleni olarak defnediliyorlar. ve bunun haberleri de medyada yayınlanıyor."
derslerin çevirisine kaldığımız yerden devam ediyoruz...
iran'da yayın yapan mashreghnews.ir adlı web sitesinde yayınlanan bu makale, geçenlerde imam hamenei'nin tehlikeli misyonları hakkında uyarıda bulunduğu, avrupa üzerinden yayın yapan amerikan güdümlü selam, fedek ve ehlibeyt kanallarının gerçek yüzünü ortaya çıkartıyor.
iranlı değerli tarihçi ve âlim resul caferiyan'ın ünlü tarihçi, fakih ve müfessir taberî'nin fazla bilinmeyen yönlerine ışık tutan önemli bir makalesinin çevirisini yayınlıyoruz...
"putin bender'e, teröristlere destek sunmayı kesmelisiniz. sizin arap ve suudiler olarak, arap-israil çatışmasından, arap-fars veya şii-sünni çatışmasına yönelmek yerine ana meseleniz olması gereken filistin davasına dönmeniz gerekir, dedi."
ırak el-muhtar ordusu, suriye’ye herhangi bir saldırısı karşısında ordusunun suriye topraklarını korumak için hazır olduğunu söyleyerek ayrıca bu ülkeye olası bir saldırı halinde amerika’nın ırak’taki tüm merkezlerini de hedef alacakları uyarısında bulundu.
medya şafak olarak, şia'nın zengin fikri ve politik tarihi ile kesişen konularla ilgili, ilmi ve akademik formda makaleler çevirmeye devam edeceğiz...
al mayadeen'den sami klib, dünkü beyrut saldırısını masaya yatırdı...
ruhani kabinesindeki bakanların kısa özgeçmişleri...
"savaş kelimenin gerçek anlamıyla hizbullah’a getirildi ve suriye hükümetini devirmeye çalışan güçler zaten, hizbullah karşıtı bir dizi sahte iddia ve lübnan’da çatışmayı kışkırtma amaçlı önlemler üzerinden, lübnan’a yönelik bir saldırı için gerilimi tırmandırmaya hazırlanıyordu."
bir israilli komutan, lübnan hizbullahı’nın suriye’deki tekfircilere karşı savaşa müdahalesinin, israil rejimi tarafından gelecekte yapılacak herhangi bir saldırıya karşı direniş hareketinin savunma kapasitesini yükselttiğini kabul etti.
"cuma günü hasan nasrallah destekçilerine seslenmek için şahsen ortaya çıktığında adam çok mutluydu. nasrallah bir kez daha doğrudan halkla buluşmaya çok istekliydi. koruması ebu ali ise çok endişeli gözüküyordu ve nasrallah’ın konuşmasını olabildiğince çabuk bitirip dönmesini istiyordu."
lübnanlı ünlü solcu akademisyen amal saad-ghorayeb'den dosyalık çapta önemli bir analiz daha...
"halid meşal'e lübnan'a hizbullah'a gidin dedim. hizbullah sizi koruyacaktır. olmadı mısır'a gidin. ama doha ve amman'a gitmeyin. körfezin parasına da güvenmeyin. körfezin parası zehirlidir. amaçları sizi pasifize etmektir, dedim."na karışarak bir konuşma yaptı...
derslerin çevirisini yayınlamayı sürdürüyoruz...
derslerin çevirisini kaldığımız yerden sürdürüyoruz...
lübnanlı siyasi mütefekkir enis nakkaş, suriye'nin el-akhbariya kanalına konuk oldu. suriye'deki son durum, hamas'ın geldiği nokta, hizbullah ve golan cephesi gibi önemli konular ele alındı...
general amos yadlin'in mukavemet konusunda hazırladığı bir çalışma israil'e sürpriz yaşattı. çalışmada ''suriye ve iran'da bulunan tüm silah çeşitleri, geleneksel olsun veya olmasın, hizbullah'ın elinde de mevcuttur'' deniliyordu.
75 dersin çevirisine devam ediyoruz...
bu teşkilat, suriye’deki şii ve alevi toplumunun ve israil ile çarpışmaya sevdalı her insanın teşkilatıdır. bu artık, “golan hizbullahı" olarak adlandırabileceğimiz bir teşkilattır. şimdilerde bu örgütün kurulması, lübnan ve filistin direnişinin modern silahlarla donatılması aşaması yürürlüktedir, sonraki aşamaları israil ve amerika’nın atacağı adımlar belirleyecektir.
iran’ın önde gelen el yazması uzmanı ve katalog yazarlarından ayetullah seyyid ahmed hüseynî eşkeverî, havza haber ajansı’na verdiği röportajda şiî el yazmaları hakkında önemli bilgiler verdi.
lübnanlı ünlü akademisyen ve yazar amal saad-ghorayep'ten bu netameli konuya zengin verileriyle ışık tutan, dosyalık çapta önemli bir analiz...
iranlı analistten lübnan'daki ahmed esir fitnesinin arka planı ve suriye'deki son durumu ele alan bir makale...
el monitor'dan, şiiliğin mısır'daki tarihsel izlerini ve son linç hadisesini ele alan önemli bir analiz...
75 dersin çevirisi devam ediyor...
tabatabai, el cezire’ ile yaptığı röportajda kuveytli selefilerin suriye’ye 12 bin asker gönderme planları hakkında da şunları söyledi : “bu planlar doğrultusunda bugüne kadar halep’e 1000 asker gönderdik ve önümüzdeki günlerde de kalan diğer askerleri halep’e göndermeye devam edeceğiz.’’
doğum gününü idrak ettiğimiz zamanın sahibi, âlemin kalbi ve göz bebeği'ne, varlığın değirmentaşı ve imkân aleminin kutbu imam-ı zaman hz. mehdi'ye (allah zuhurunu acil kılsın) selam ile... ve asrın mesih nefesli putkıranı imam humeyni'yi yâdederek
"lübnanlı kaynak, hamas liderlerinin doha ve kahire’de özgürce hareket edemedikleri için şam’daki sığınaklarını özlediklerini ileri sürdü. ayrıca hamas lideri halid meşal’in, mısırlı yetkililerin kendisine ülkede bir seferde ancak bir ya da iki hafta kalmasına izin verecek sınırlı vize vermesinden yakındığını da söyledi."
“şii çocuk ve kadınların öldürülmesi helaldir’’ diye fetva veren kuveytli vahhabi şeyhin, başına ödül konulunca kuveyt’ten kaçarak katar’a gittiği bildirildi.
"bu görüşmeleri yaparken bir başka bilgi daha edindim: nasrallah süregiden kriz sırasında kuseyr’i birden çok kez ziyaret etmişti. hizbullah’a yakın bir kaynak bana şunları söyledi: “seyyid nasrallah savaşın başlamasından bir gün önce kuseyr’e giderek orada komutanlarla görüştü, yaralı bazı mücahitleri ziyaret etti ve bir konuşma yaptı."
bu kapsamlı dosyada, islami direnişin neredeyse her bir günü (33 gün savaşı da dahil olmak üzere) tarihe not düşecek şekilde kayıt altına alınmış. medya şafak gururla sunar...
75 dersin çevirisini sürdürüyoruz...
“kuseyr’deki olaylar bölge stratejileri ölçeğinde bir dönüşüm anlamına gelmektedir ve suriye, ‘israil’ ve abd’nin lehine olmayan yeni bir safhaya girmiştir.”- hizbullah yürütme kurulu başkan yardımcısı şeyh nebil kavuk.
içinde bulunduğumuz imam humeyni'nin bu rihlet ayında, günümüzdeki sözde islami önderliklerle kendisinin devrimci liderliğinin farklarını ortaya koyan önemli bir analiz yayınlıyoruz...
israil askeri yetkilisi amos gilad, çok dürüst bir şekilde, el kaide’nin israil için kaygı olmadığını söyledi ve “her ne kadar ülkenin iç savaşının yarattığı kaos içinde [onun] unsurları suriye’de tutunma noktası kazansa da, onu önceleyen suriye-iran-hizbullah ekseni çok daha tehdit edicidir” dedi.
"hizbullah yalnızca bir direniş [hareketi] değildir, 1948, 1967, 1973, 2006 savaşlarından sonra bu bölgeleri savunmaya çalışan, dünyanın özgür insanlarının ruhudur. hizbullah bu dünyanın ruhudur."
iranlı âlim ve tarihçi resul caferiyan, bu çok önemli makalesinde çağdaş şii karşıtı propagandanın temel argümanlarından birini çürütüyor...
"el cezire" tv kanalı, bu savaşın başını çekiyor. bugün, lübnan’ın bir numaralı partisi bu katar kanalının ilgi odağında ve kanal, suriye rejimi ve başkan beşar esad’a karşı savaşını sürdürüyor.
75 dersin çevirisine kaldığımız yerden devam ediyoruz...
son derece önemli bir analiz: hizbullah ve iran, hangi istihbari veriler üzerine doğrudan sahaya girmek zorunda kaldı? / israilliler nusralıları nasıl eğittiler? / hizbullah'ın hamas'a aktardığı teknik bilgiler nusra'nın eline nasıl geçti?
press tv uluslararası reformlar ve araştırmalar derneği başkanı seyyid ali vasif ile suriye’deki yabancı destekli isyancıların zulümleri hakkında bir röportaj gerçekleştirdi.
başkan esad 1974’ten beri var olan çatışma kurallarını değiştirdi ve bu nedenle şimdi yeni bir gerçeklikle karşı karşıyayız. israil bu kararla yüzleşirken ağır bir bedel ödeyecektir ve bu sadece parayla sınırlı olmayıp, güvenliği, istikrarı ve bölgedeki ve dünyadaki imajıyla da bağlantılı olacaktır. arap dünyası, israil’e karşı direniş-yıpratma savaşının patlak vermesinde yeni bir safhaya girecek.
hizbullah’a yakın bir kaynağa göre, yeni bir savaşta lübnan ve suriye’yi bölen sınırlar ortadan kalkacak ve "direniş her yerden savaşabilecek ve roket fırlatabilecek. golan, herhangi bir yeni savaşın parçası olacak. israil’le bir sonraki çatışma sadece 10 bin kilometrekare üzerinde değil, 195 bin kilometrekare üzerinde gerçekleşecek.”
enis nakkaş "direnişin coğrafi sınırlarının lübnan’dan golan’a doğru genişlemesi, direnişin savaşın erişimini yalnızca lübnan topraklarını değil aynı zamanda suriye topraklarını da içerecek şekilde yeniden yönlendirmesi anlamına geliyor" diye belirtti.
"beşar esad askeri bakımdan avantajı eline geçirdi, bu yüzden de israil, dış müdahale olmadan esad’ın gitmeyeceğini anlıyor. bu nedenle de israil, 'eğer sen girmezsen biz girip mahvederiz. kendi askeri tırmanışımızla ilerleriz' diyerek abd’yi sürüklemeye çalışıyor."
derslerin çevirisini sürdürüyoruz...
al mayadeen televizyonu genel yayın yönetmeni gassan bin ciddo'nun bu haftaki konuğu, filistin halk kurtuluş cephesi - genel komutanlık lideri ahmed cibril idi. söyleşi, başbakan erdoğan ve körfez rejimlerinin suriye meselesinde oynadıkları rolle ilgili pek çok önemli noktayı içeriyor.
russia today'da yayınlanan önemli bir haber-analiz. hizbullah gerçekten de suriye'deki savaşa dahil oldu mu?
islam devrimi rehberi’nin islami uyanış ve ulema konferansı’nda bugün yaptığı ve önemli noktalar içeren konuşması...
emperyalist zihin kontrol araçları veya noam chomsky’nin bahsettiği şekliyle “rıza üreticileri”, amerikan halkının beynini yıkamayı ve dünyanın her yerindeki bu pis ve yasadışı saldırı savaşlarını sürdürmeyi giderek çok daha zor buluyorlar.
pek çok önemli noktayı içeren ve şia'ya yöneltilen iftiraları cevaplayan bu derslerin çevirisini sürdürüyoruz...
ayetullah kemal haydari'nin arapça yayın yapan kevser tv'de yayınlanan ufuk açıcı derslerinin çevirisine devam ediyoruz...
ayetullah kemal haydari'nin kevser tv'de sekaleyn hadisi çerçevesinde yaptığı ufuk açıcı programların sırayla çevirisini yayınlıyoruz...
salavatta “ve ashabihi” veya “ve sahbihi” ifadesini ekleyenlerin hiçbir ilmî dayanağı yoktur. iddiaları hadislere de dayanmaz. hadislerde hz. peygamber’in birçok kez salavatta âl’in zikredilmesi gerektiği üzerinde durduğunu görürüz, oysa ashapla ilgili bir beyanı bulunmamaktadır. bu eklemeyi yapanlar kelimelerin yerini değiştirerek aslında ehlibeyt’in makamını küçültmek istemişlerdir.
el ahbar gazetesi başyazarı ibrahim emin'in bu merak edilen konuya ışık tutan önemli bir yazısını sunuyoruz...
abdülbari atvan'ın dün gece yazdığı bu önemli analizi dikkatinize sunuyoruz...
lübnanlı ünlü eylem adamı ve analist enis nakkaş, el meyadin tv'deki bir programda, silah arkadaşı imad muğniye'nin bilinmeyen yönlerini, suikastle ilgili ayrıntıları, hizbullah'ın beklediği nihai savaşı ve muğniye'nin kendi hareketine ve filistin direnişine bıraktığı mirası ele aldı. medyasafak, programın tam çevirisini sunar.
uzun yıllardır islam inkılâbı rehberi ayetullah hamanei’nin suriye temsilciliği görevinde bulunan ve suriye’deki gelişmeleri yakından izleyen ayetullah mücteba hüseynî, havza haber ajansı’na verdiği özel röportajda suriye krizinin bilinen ve bilinmeyen yönlerini ele aldı.
"suriye krizinde iki yıldan sonra, gözler sahaya dönmüş durumda. şam'da 'ana savaş' bekleniyor. rejim ve muhalefet hesaplarını bu esasa göre yapıyor."
"suriye krizinin başlangıcından ve sonraki savaş süresince, muhalefetin bir çok kesiminden, hizbullah ve iran'a, suriye ile ilgili yöneltilen suçlamalar durmak bilmedi. bunların arasında dr. burhan galyun'dan, müslüman kardeşler’in mali işler sorumlusu sadreddin beyanuni'ye kadar bir çok isim var."
eski bir amerikalı senatör, abd öncülüğünde iran’a karşı yürütülen “gayrı meşru” yaptırımlar islam cumhuriyeti’ni “tamamen bağımsız” kılmak suretiyle karşı etki sağladı, dedi.
"israil, 'hayalet' lakaplı imad muğniye'nin kendisinin bizzat, 'kara gün' hedefleri planlamalarının geliştirilmesine nezaret ettiğini biliyor. bu da hizbullah liderlerinin, intikam için, bir çok seçenek içerisinden istediğini seçebileceği anlamına gelir."
kuetta’daki en kanlı saldırılardan sadece 24 saat sonra, leşker-ı cengvi’nin zehir kusan bir lideri, coşkusunu ortaya koyan bir tonla, hazara şiilerinin kan banyosundan nasıl ‘eğlendiğini’ söylüyordu. kendisi de bir baba mıdır bilmiyorum, ama bir babanın ve bir annenin oğlu olmalı.
mali'nin kuzeyinde, özellikle timbiktu'da cihadçı aşırıcı gruplar, timbiktulu ahmet baba sufi kütüphanesindeki bazı kitap ve belgeleri yaktılar. gruplar kaçmadan önce, binlerce kitap yakılmış ve ortadan kaldırılmıştı.
bir politik yorumcu press tv’ye pakistan’daki şii müslümanların katledilmesi dini veya mezhebi bir mesele değil bilakis ülke dışından bazı oyuncular tarafından yönetilen bir komplodur, dedi.
"laşkar-i-cengvi, 1980’lerin ortasında o zamanın pakistan devlet başkanı, pencap eyaletinin askeri diktatörü tarafından kurulmuş olan bir diğer terör gurubu olan sipah-i-sahabe pakistan (ssp) örgütünden ayrılmış bir gruptur."
şam’da suikasta uğramasının 4. yıldönümünde el ahbar gazetesi hizbullah’ı inşa etmek ve bu örgütü zorlu bir direniş hareketine dönüştürmek için 25 yıl birlikte çalışmış iranlılarla buluştu.
imad muğniye, "şii mezhebini kabul edip şii olan bazıları, filistin'de bize bağlı veya hizbullah'ın filistin kolu gibi bir örgüt kurmaya çalıştılarsa da bunu kabul etmedik ve etmeyeceğiz" diyordu.
"mescid-i haram’ı gölgede bırakan mekke’deki cebel ömer kompleksinin inşası süresince suudi yetkililer, özellikle hz.peygamber’in (s.a.a) doğum yeri ve peygamber’in eşi hatice’nin (ra) evi olmak üzere birçok arkeolojik sahayı yıkıp kutsal alanları, anılan sıraya göre, kütüphane ve umumi tuvalete çevirdiler".
iran halkı şah’ı sömürgeci güçlerin desteği olmaksızın kendisi devirdi. bu, bugün benim yaptığım gibi az sayıda insanın dikkat çektiği çok önemli bir noktadır.
"iran islam cumhuriyeti ise iki temel ilkeyi izlediği için bağımsızdır: onlar salih rehberliği, velayet-i fakih’i izledi ve islam’a olan inançlarına sıkı sıkıya bağlı kaldılar. bu, onların her tür meydan okumanın üstesinden gelmelerini sağladı. meydan okumaları fırsata çevirdiler. sorunları çözüme çevirdiler."
ayetullah hamanei iran deniz kuvvetleri yetkilileri ve komutanları ile salı günü yaptığı toplantıda, “ben bir diplomat değilim. bir devrimciyim ve açık, dürüst ve kesin konuşurum. bir görüşme ancak görüşmeyi teklif eden taraf iyi niyet gösterdiğinde düşünülür”, dedi.
es-sefir gazetesinde yayınlanan bu önemli analizde, suriye muhalefetinin içine düştüğü çıkmaz ve israil'in son şam saldırısı ele alınıyor...
eğer nato’nun vekil terörist güçleri taktik ve stratejik kazanımlardan uzak olmalarından ve yaptıklarının umutsuz terörist saldırılara inmesinden görüldüğü kadar zayıflarsa, nato’nun kampanyasının sona ermesi sadece zaman meselesidir.
"devam eden esad karşıtı yorumlarına rağmen türkiye politikasında geri dönüşler yapıyor. türkiye başbakanı recep tayyip erdoğan suriye krizinin içine girdiği çıkmazın boyutundan bahsederken paris kaynaklı bilgilere göre türkiye dışişleri bakanı ahmet davudoğlu’nun önümüzdeki süreçte uzaklaştırılabileceği söyleniyor."
"bununla birlikte, velayeti, tahran’ın esad’a desteğinin iran’ın suriye halkının kendi yöneticilerini seçme hakkını inkâr etme anlamına gelmediğini de vurguladı."
havza haber ajansı muhabirleriyle söyleşisinde islam kültürü ve medeniyeti alanındaki dev eserinden söz eden dr. velayeti, bazı şairlerin mezhebî eğilimleri hakkında ilginç açıklamalarda bulundu.
nusra cephesi hakkında bilinmeyenler... nusra gerçekten de el kaide'nin doğrudan şam şubesi mi? el kaide her biri başka merkezlere bağlı çok başlı bir yapı mı? ilginç bir analiz daha...
ünlü gazeteci seymour hersh'in 2007 yılında yazdığı ve içeriği itibariyle, günümüzdeki abd-suud politikalarına ışık tutarak bölgemizdeki mezhepçi ayrışmayı anlamamızı kolaylaştıracak , ses getiren uzun makalesi. türkçe'de ilk kez medyasafak.com'da...
washington’daki el islam camii imamı amerika birleşik devletleri ve müttefiklerinin sözde “teröre karşı savaş” adı altında gerçekte sadece orta doğu’da değil bütün dünyada islam’a ve müslümanlara karşı savaştıklarını düşünüyor.
el menar, lübnan'daki suriyeli mültecilere nasıl kucak açıldığını kaleme aldı...
"savaşın bitiminin ardından da hizbullah komutanları, filistinli direniş gruplarının israil ordusuyla karşı karşıya geldiği bu savaşta elde ettiği yeni tecrübelerden gerekli dersleri ve ibretleri çıkarmak için derin bir araştırmaya giriştiler."
beyrut merkezli politik analist press tv’ye hizbullah direniş hareketi israil destekli bir iç savaşa sürüklenmeyecektir ve lübnan’ı siyonist rejime karşı savunacaktır, dedi.
nasrallah “bu büyük tecrübe incelenmeli ve filistin, lübnan ve arap-islam dünyası bundan ders almalıdır” şeklinde konuştu.
"israil, saldırının başlangıcından bu yana filistin roketlerini imha ettiğini ilan etmiş olsa bile, sadece iki saat içinde tel aviv’e ateşlenen bir füze başbakan benjamin netanyahu’yu savunma bakanlığının sığınağına kaçmaya mecbur etti. filistin direnişinin füze gücünü gizleme kapasitesi dikkate değer bir gelişme olarak yorumlanmalıdır."
hizbullah lideri seyyid hasan nasrallah, dün akşam yaptığı konuşmasında gazze ile ilgili çok önemli açıklamalarda bulundu.
direniş cephesinin eylemci mütefekkirlerinden, imad muğniye'nin silah arkadaşı enis nakkaş, el meyadin tv'ye gazze savaşı ile önemli açıklamalarda bulundu.
"geçen haftadan bu yana suriye’deki şiddetin yükselmesi git gide suriye başkentini farklı eksenlerden kuşatma teşebbüsüne benziyor. üç gün sonra, bu bir başarısızlık olarak ortaya çıktı. bununla birlikte, başkentin ve çevresinin bazı mahallelerinde patlayıcılar ve bombalamalar, bombalı araçlar onlarca kadının ve çocuğun canını acımasızca aldı."
bir siyasal analist press tv’ye, avrupa merkez bankası ve abd merkez bankası da dâhil olmak üzere bankerlerin, avrupa’da iran kanallarına koyulan yasaktan sorumlu olduğunu söyledi.
"düşman, siyonizm karşıtı cihadı, islam dünyasının sokak ve caddelerindeki kör terörizme dönüştürmek istemektedirler. ta ki böylelikle müslümanların kanları birbirlerinin elleriyle dökülsün ve islam düşmanları girdikleri çıkmazdan kurtulsunlar ve islam ve mücahitlerinin adı ve çehresi de kötüye çıksın!"
iran savunma bakanı lübnan hizbullah direniş hareketinin geçtiğimiz günlerde israil hava sahasının derinliklerine gönderdiği radara yakalanmayan insansız hava aracının iran tarafından geliştirildiğini doğruladı.
ingiliz sunday times gazetesine göre, hizbullah’ın yakınlarda israil hava sahası içine gönderdiği insansız hava aracı işgal altındaki bölgelerdeki gizli askeri üsleri fotoğrafladı.
press tv emekli lübnanlı general ve orta doğu çalışmaları merkezi başkanı hişam cabir ile meseleyi derinlemesine konuşmak için bir röportaj gerçekleştirdi.
"israillilerin korkusu bu insansız uçakları iran veya hizbullah’ın geliştirebilmesi, bunları füze fırlatma kapasitesine ulaştırması veya bunları kılavuz olarak kullanmak suretiyle israil’deki hedeflere saldırmalarıdır.bu sebeple ben gelecekte hizbullah ile israil arasında yaşanacak çatışmalarda bunları çok daha fazla göreceğimizi düşünüyorum."
"iran’da islam inkılâbı’nın zafer kazanması dünya için önemli bir olaydır; hz. peygamber’in (s.a.a) bisetinden sonra insanlık tarihindeki en önemli olay olduğu söylenebilir. özellikle islam düşmanları, bu dönemde emperyalist güçlerin son üç yüz yıldır islam’ın artık sona erdiğini, islam’ı artık tarih kitaplarında okuyacağımızı iddia ediyorlardı."
lübnan hizbullah’ı genel sekreteri seyyid hasan nasrallah, islam karşıtlarının yüce islam peygamberi’ne (s.a.a) yönelik hakaretamiz saldırılarını kınamak amacıyla beyrut’un dahiye bölgesinde düzenlenen mitinge katıldı
islam inkılâbı rehberlik makamı’nın resmî internet sitesinde yayınlanan yazılı açıklamasında ayetullah hamanei, islam düşmanlarının hz. peygamber’in (s.a.a) mukaddes şahsiyetine yönelik çirkin saldırısının perde arkasında abd, siyonist rejim ve diğer emperyalist ülkelerin liderlerinin olduğunu kaydetti.
hizbullah genel sekreteri seyyid hasan nasrallah, lübnan’daki islami direnişin, kendisini işgal altındaki toprakları ve islam’ın mübarek bölgelerini özgürleştirmeye adadığını söyledi.
"geçen haftasonu gerçekleşen baş başa bir buluşmanın ardından abd dışişleri bakanı clinton ve türk başbakanı erdoğan, hem hizbullah hem de suriye üzerinde baskıyı yoğunlaştırmanın yollarını arıyorlar."
heykel, kendisine yöneltilen “kral abdullah ile hangi konuları görüştünüz?” sorusunu şöyle cevaplar: “kral abdullah bana tek bir şey sordu, o da şuydu: 80’li yaşlarda kadınlarla ilişkin nasıl?” heykel şöyle devam eder: “suudi basını ertesi gün bizim o görüşmede bölgesel ve uluslararası meseleleri ele aldığımızı yazdı.”
lübnan hizbullah’ı genel sekreteri seyyid hasan nasrallah, dünya kudüs günü dolayısıyla yaptığı konuşmada önemli açıklamalarda bulundu.
islam inkılâbı arşiv merkezi, ayetullah ali ekber kuraşi ile imam zaman’ın (a.f), islam inkılâbı hakkında imam humeyni’ye gönderdiği mesaja dair bir röportaj yaptı. ayetullah kuraşi’nin hâlihazırda hobregân meclisi üyesi olan ayetullah hazali’den bazı anekdotlar aktardığı yazıyı aşağıda okuyabilirsiniz.
"seyyid hasan nasrallah suriye meselesi hakkında da şam’da birçok ölüme ve yaralanmaya sebebiyet veren intihar saldırılarını kınayarak, “bazı televizyon kanallarında muhaliflerin bu saldırıların arkasında devlet güçlerinin olduğunu iddia ettiklerini görüyoruz” dedi ve şöyle devam etti:"
"şehid lider imad mugniye’nin arkadaşları onunla general şevket arasında özel bir ilişkinin varlığından bahsederler. arkadaşları onun şehadetini büyük bir kayıp olarak görüyorlar."
"öte yandan; arabistan’da doğacak muhalefet ve bu ülkede abdullah adında bir kralın ölümü imam mehdi’nin (a.s) zuhur alametleri arasında sayılmaktadır."
nasrallah, “yumuşak savaşta galip gelmek için kendi değerlerimiz ve kültürümüze dayanmak suretiyle yeni bir tür direniş sergilenmesi gerektiğini” vurguladı.
33 gün savaşı’nda kazanılan zaferin altıncı yılı münasebetiyle yaptığı konuşmada üzerinden altı yıl geçmesine rağmen siyonist rejimin yenilginin şokunu hâlâ atlatamadığını ifade eden lübnan hizbullah’ı genel sekreteri seyyid hasan nasrallah, “suriye, direniş’in büyük hamisi ve dayanağıdır” dedi.
tahran üniversitesi profesörlerinden siyasal analist seyyid muhammed marandi press tv’de yayınlanan bir programda iran ve abd arasında son dönemde tırmanan gerginlik hakkında konuştu.
iran'ın 4. kanal'ının geçtiğimiz günlerde seyyid hasan nasrallah ile gerçekleştirdiği röportajını sunuyoruz.
seyyid yahya safevi röportajının üçüncü ve son kısmını sunuyoruz...
birinci bölümünü verdiğimiz röportajın ikinci kısmını sunuyoruz...
devrim muhafızları ordusu’nun sabık genelkurmay başkanı ve başkomutan imam hamanei’nin başmüşaviri seyyid yahya rahim safevi'nin, imam humeyni’nin 23. vefat ve ayetullah hamanei’nin rehberliğinin başlangıç yıldönümünü idrak ettiğimiz bu günlerde savaş yılları ve rehber ile ilgili hatıralarını anlattığı uzun ve önemli röportajının ilk bölümü:
imam humeyni eğitim ve araştırma enstitüsü müdürü ayetullah misbah yezdi, iran halkının imam humeyni sevgisinin asla bitmeyeceğini ve seyyid hasan nasrallah’ın velayete bağlılık abidesi olduğunu söyledi.
“bir gün gelecek, imam humeyni’nin bugüne kadar meydana gelmiş bütün büyük gelişmelerdeki ve kendisinden onlarca yıl sonra başlamış olsalar da bugünkü inkılâplardaki önemli rolü anlaşılacak ve daha da belirginleşecek.”
"imam humeyni’nin düşüncesi niçin devam ettirilmelidir? önceki nesil gençliğini imam’la geçirdiğinden sonraki nesil de böyle mi yapmalıdır? bunlar, gençlerin sıklıkla gündeme getirdiği iki sorudur ve cevaplanmaları gerekir."
"soru artık siyonist rejimin mevcudiyetinin baki olup olmadığı, ya da haritadan silinip silinmeyeceği değil, yok olmadan önce ne kadar daha yaşayacağıdır.”
ahlak üstadı hüccetülislam fatiminiyâ’nın imam hâdi’nin (a.s) hayatı ve camia-i kebire ziyareti hakkında yaptığı konuşmanın çevirisi…
hizbullah’ın siyonist rejimi güney lübnan’dan geri çekilmek zorunda bıraktığı 2000 yılındaki zaferin yıldönümü törenlerinde konuşan seyyid hasan nasrallah önemli açıklamalarda bulundu.
"ben kendi adıma, bütün müslüman kardeşlerimi, hem kanaat önderlerini ve hareket liderlerini, hem de bu önder ve liderlere tabi olanları ayetullah hamanei’ye biat edip bu olgun, bilge rehberin sancağı altında toplanmaya çağırıyorum. çünkü bugün onun denginde başka bir rehbere sahip değiliz."
“israil topraklarımızdan çıkmazsa bir sonraki savaşta güney sınırlarını işgal eder, füzelerimizle israil’in kalbini hedef alırız. bir sonraki savaş israil’in varlığını veya yokluğunu belirleyecektir. o zaman hepimiz yalnızca takvalıların sonuca ulaşacaklarını göreceğiz. israil yok olmak üzeredir."
"bu makalede dillendirilen bütün hususların beşşar esed rejiminin yaptığı bütün işlerin onaylandığı anlamına gelmediğini belirtmeliyim. nitekim islam devrimi önderi ve iran islam cumhuriyeti cumhurbaşkanı yaptıkları açıklamalarda dünyanın neresinde olursa olsun her türlü dikta rejimine karşı olduklarını ilan etmişlerdir."
"iran islam devrimi’nden sonra ortaya çıkan çok boyutlu meseleler arabistan’ın 20. yüzyılda yüzleşmek zorunda kaldığı en tehlikeli durum oldu. bu tartışmalar daha önceki haşimilik ve nasırcılık tartışmalarının sahip olduğu bütün unsurları içinde taşımakla beraber yeni bir boyutu da sahipti."
wikileaks kurucusu ünlü gazeteci julian assange'ın seyyid hasan nasrallah ile gerçekleştirdiği röportajı sunuyoruz.
kufe cuma imamı ve ırak sadr grubunun lideri huccetül-islam seyyid mukteda es-sadr kum şehrinde bahreynlilerin düzenlemiş olduğu toplantıda yaptığı konuşmada islami bir inkılâp olan bahreyn devrimine mutlak destek verdiğini açıkladı.
kamuoyunun israil ile ilişkileri normalleştirme konusundaki muhalefetinin tamamen aksine mısır baş müftüsü ali gomaa işgal altındaki mescit-i aksa’yı ziyaret ederek, şimşekleri üzerine çekti.
"gözlemcilerin birçoğu 14 ay aradan sonra gerçekleştirilen görüşmeleri yapıcı ve cesaret verici olarak değerlendiriliyor, çünkü iki taraf da ana hatlarda bir anlaşmaya vardı ve gelecek müzakerelerin tarihi konusunda anlaştılar."
"bizim kitle imha silahlarına karşı duruşumuz yeni bir şey olmayarak sınanmıştır da. 1980’da saddam hüseyin kimyasal silahlarla bize saldırdığında, biz aynı şekilde karşılık vermedik."
mısırlı müslüman düşünür rafet seyyid ahmed, 25 ocak devriminin stratejik hedefleri hakkındaki görüşlerini açıklayarak arabistan ve bazı gerici arap devletlerinin halkın isteklerini saptırma ve mısır’ı eski konumuna geri çevirmek için yaptıkları müdahaleleri eleştirdi.
ayetullah cevadî amûlî'nin, şehidlerin makam ve tasarrufları hakkındaki makalesini sunuyoruz...
hamas’ın önde gelen sorumlularından birisi, “bizim atılan sloganlarla bir alakamız yok. bu sloganlar caminin içerisinde değildi, dışarıdan geliyordu ve bu şahıslar bizim üyelerimiz de değillerdi. bu sloganlar haniye’yi şaşırttı, bunu kürsüdeyken yüzünün aldığı şekilden anlayabilirsiniz” diyor.
söylenilene göre, lübnan’daki siyasi liderlerden bazıları şeyh esir’i katar’ın adamı olarak görüyorlar. bu kişiler, şeyhin hedefinin lübnan’da mezhebi ve grupsal fitneler çıkarmak olduğunu ve katar tarafından hem mali, hem de fiili olarak desteklendiğini düşünüyor
lübnanlı ünlü aktivist ve stratejist enis nakkaş verdiği röportajda işgale karşı direnişe yeni bir bakış açısı getiren fadlallah’ın hayatını ele aldı ve arap isyanlarının mahiyetini masaya yatırdı. bu önemli söyleşiyi sunuyoruz:
ıran meclis seçimleri ve büyük çatışma sahnesi
şiaonline haber merkezi imad muğniye’nin kızıyla bir söyleşi gerçekleştirdi. ve söz konusu söyleşide, babası imad muğniye’ye bakışı, iran halkının imam muğniye’ye yaklaşımı, şehit muğniye’nin aile yaşantısı, hatıratı, şehidin şahsına dair önemli noktalar ele alındı.
islam devrimi muhafızları komutanlarından general seyyid mesud cezairi (silahlı kuvvetler kültür ve tebliğ birimi başkan yardımcısı), çarşamba günü yaptığı açıklamada “afgan halkı ve diğer müslümanlar, işgalciler karşısında kur’an-ı kerim mushaflarının yakılmasının cevabını verecekler
lübnan’da yayın yapan ahbar gazetesi, hacı imad muğniye’nin şehadet yıldönümünde muğniye’nin direnişin askeri güçlerinin komutasındaki faaliyetlerini ele aldı.
iran islam devrimi önderi tahran cuma namazı hutbesinde bölgedeki islami uyanışın üç aktörü olduğunu belirtti.
dr. musa necefi, islam devrimi rehberi’nin düşüncesindeki islami uyanış teorisini incelemek üzere rehber’in resmi internet sitesinin kendisiyle röportaj yaptığı, imam humeyni (allah rahmet etsin) ve hazret-i ayetullah hamenei’nin siyasi düşüncesinde “islami uyanış teorisi” konferansı bilimsel kurul müdürü’dür.