Medeniyet Tarihi ve Mehdevî Devlet kitabının yazarı Muhammed Hâdî Hümayun, İsra Sûresi’ndeki ayetlere göre “İsrail” Yahudilerinin iki merhalede yıkıma uğrayacağına ve Siyonistleri içeriden yıkılmaya sevk edenin Direniş Ekseni olduğuna inanıyor.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler'in Üçüncü Reich'ının baş propagandacısı olan Joseph Goebbels'e atfedilen bir propaganda kanunu şöyle der: "Bir yalanı yeterince sık tekrarlarsan gerçeğe dönüşür." Psikologlar bu fenomeni "sahte hakikat etkisi" olarak adlandırıyorlar ve tekrarın hakikat hakkındaki inançları etkileyebileceğini doğruluyorlar. İran bugün dörtnala giden “Gish gallop” süreci ile karşı karşıya; bu, yanlış beyanlar ve düpedüz yalanlarla rakibi alt etmeyi hedefleyen bir retorik tekniğidir.
İranlı yetkililer tarafından gözaltına alınan 15 bin protestocu rakamı suları daha da bulandıran İnsan Hakları Aktivistleri Haber Ajansı'ndan (HRANA) kaynaklanıyor. ABD merkezli HRANA, İran İnsan Hakları Aktivistleri’nin (HRAI) medya koludur ve National Endowment for Democracy'den (NED) fon alan bir gruptur. NED ise on yıllardır dünya genelinde rejim değişikliği çabalarını finanse eden, bir CIA yumuşak güç aparatıdır.
“ABD tarafından finanse edilen Irak'la savaşa ve Batı'nın süreğen yıkım ve boykotlarına rağmen, köylülere toprak dağıtıldı ve ülke tahıl üretiminde kendi kendine yeterli hale geldi. Artık tüm İranlılar okuyabiliyor ve yazabiliyor, sağlık klinikleri köylere kadar ulaştı ve yaşam beklentisi 1970'lerde 56 yıldan az iken 2000 yılında 70'e çıktı.”
Sünni hükümdarlar tarafından papağan gibi tekrarlanan bir eleştiriyi tekrar ederek, İran'ın "Filistin'de Arap Sünni hükümetlerinin egemenliğini baltalamak için iyi bir araç bulduğunu" ve "bu sayede Arap Sünni kitlelerin" desteğini kazandığını iddia ediyor. Bu değerlendirme, Devrim’den önce bile, İran'ın dini ve laik muhaliflerinin Filistin yanlısı olduğu ve halkın Şah'ın İsrail'e desteğine muhalefet ettiği gerçeğini göz ardı ediyor.
1980'lerin başında Hassan es-Saffar'ın kurduğu Arap Yarımadası İslam Devrimi Teşkilatı'nı unutmamak gerekiyor. Ne de Krallığın, 1996 yılında Güney Lübnan'da hazırlandığı iddia edilen bir kamyonla gerçekleştirilen ve 19 ABD askeri personelinin öldürüldüğü El-Hobar bombalamasıyla suçladığı Suudi "Hicaz Hizbullahı"nı unutmalıyız.
Aynı gazeteye göre, tek bir Patriot füzesi, fırlatma sistemlerinin masrafı hariç, bir milyon dolardan fazlaya mal oluyor. "İlkel" bir ev yapımı Yemen füzesinin üretim maliyetiyse 10.000 dolardan az ve aynısı insansız hava araçları için de geçerli. Bu, Yemen Savaşı'nın en büyük ironilerinden biridir.