"O dönemde konuştuğum tüm askeri bağlantılar İran'ın toparlanmasının 2-5 gün alacağı tahmininde bulunmuştu. Herkesi şaşırtan bir şekilde İran 15 saat içinde komuta kademesini yeniden inşa etti, hava savunmasını yeniden devreye soktu ve yıkıcı füzeleriyle ilk saldırı dalgasını başlattı."
8.06.2025
4.04.2025
2.04.2025
13.03.2025
15.11.2024
19.10.2024
Trump, bir ABD insansız hava aracı düşürüldükten sonra İran'ı vurduğunu iddia ediyor ama aslında saldırıyı kendisi iptal etmişti. Ayrıca İran'ın kendisini bir ABD üssüne saldıracakları konusunda bizzat uyardığını ve bunu kasten ıskaladığını iddia ediyor. Bu da gülünç. Gerçekte Irak Cumhurbaşkanı'na hedef belirtilmeyen muğlak bir uyarı yapıldı ve füzelerin çoğu üsse isabet etti. Kimse ölmedi ama bu İran'ın hedef almasından ziyade iyi planlanmış bir tahliyenin sonucuydu.
"İran, Amerikan birliklerine saldırdı, bu birliklerdekilerin birçoğunda beyin hasarına, ölümlere neden oldu. Trump, yakın zaman önceki başkanlığı döneminde bu konuda hiçbir şey yapmadı, onlar ise saldırdılar. Sadece askerlerin baş ağrısı çektiklerini söyledi. Hepsi bu! Ama saldırı gerçekleştiğinde hiçbir şey yapmadı."
Bu rejimlerin korktukları tek şey ve dolayısıyla yenilebilecekleri tek yol gerçek devrimci faaliyettir. Bu tür devrimci pratikler bölgedeki ve dünyadaki kitleleri uyandıracaktır. Bu koşullar gerçekleştiğinde, gerici tiranların ve Siyonist rejimin kaderi mühürlenecek ve zafer kaçınılmaz hale gelecektir.
Murray Bookchin anarşist komünite için aziz gibi bir şeydir. Sosyal ekoloji, özgürlükçü belediyecilik ve komünalizm olarak kavramsallaştırdığı fikirleri, kendisini solcu olarak tanımlayan çok sayıda insan üzerinde kalıcı etki yaratmıştır. Bununla beraber çok da dillendirilmeyen bir şey var ki, o da, Bookchin’in birçok anarşist ve liberteryen sosyalist gibi emperyalizm karşısında hoşgörülü bir mahcubiyet içinde olmasıdır.
"Konuyu güncelleştirmek gerekirse, İşçi Partisi adında bir oluşum var - işçi sınıfının çıkarlarına yönelik geleneksel Sol kanat adanmışlığını çağrıştıran bir isim – ve Gazze'deki Filistin davasını bir şekilde yerel işçi sınıfı ihtiyaçlarıyla birleştirerek Rochdale'de bir ara seçim kazandı".
1967'deki Arap-İsrail savaşından sonra Sudan, sekiz Arap ülkesinin “Üç Hayır” kararını kabul ettiği önemli bir Arap Birliği konferansına ev sahipliği yapmıştı: “İsrail ile barışa hayır, İsrail'in tanınmasına hayır ve İsrail ile müzakerelere hayır!” Sudan, bir zamanlar Arap dünyasında İsrail rejiminin en büyük hasımlarından biriydi