Sonuç olarak, Gadîr Hadisinin Buhârî’nin eserinde yer almamasının nedeni, rivayet zincirindeki herhangi bir teknik kusurdan ziyade, Hz. Ali'nin Rasûlullah (s.a.a.) tarafından atandığı yönündeki Şiî iddiasını desteklemesiyle daha çok ilgili gibi görünüyor.
16.10.2025
9.10.2025
24.09.2025
21.09.2025
9.09.2025
7.09.2025
Ehl-i Sünnet’e mensup bulunan Hârizmî’nin naklettiği bir rivayet, Şeyhayn’ın Âşûrâ hadisesindeki rolünü açıkça ortaya koymaktadır. Hârizmî’nin rivayetine göre, İmam Hüseyin (a.s.) mübarek sakalını kendi kanıyla boyamış ve şöyle buyurmuştur: Dedem Resulullah’ın (s.a.a) huzuruna çıkıncaya değin bu halde kalacağım; kanıma boyanmış vaziyette, “Ya Resûlullah! Beni falan ve falan öldürdü!” diyeceğim.
Bugüne kadar, Şiîliğin Mu‘tezile’den etkilendiğini ya da Şiîlerin teşbih inancına sahip olduklarını ileri süren ve Mu‘tezile dışı bir kaynaktan gelen bağımsız bir rivayet tespit edilememiştir. Asıl şaşırtıcı olan ise Mu‘tezile’yi müşrikler, kâfirler ve büyük günah işleyenlerle bir tutan Hadis Ehli ve Eş‘arîlerin, onların Şiîlere yönelik suçlamalarını kabul edip aynen tekrar etmiş olmalarıdır.
Hüseyin Şeriatmedari,, Mir Hüseyin Musevi’nin son bildirisini ele aldı: "Toplantıda konuşan Sovyetler uzmanı Gil Lapidus, dikkat çeken bir benzetmeyle şunu söylemişti: Şaşırmış olabilirsiniz; çünkü uzmanlık alanım Sovyetler Birliği’nin dağılma süreci. Ancak İran için de artık şunu gördük: Bize bir Gorbaçov değil, bir Yeltsin lazım.” Bu cümleyle anlatılmak istenen açıktı: Hatemi, Gorbaçov’du. Görevi ise, Musevi’nin önünü açmaktı.
"Gerçek şu ki, bu coğrafyada din ile siyasetin kesişimi ve tarihsel dönüşümleri, dışarıdan ithal kuramların yüzeysel şemalarıyla açıklanamayacak kadar karmaşık, yerli tarihsel özgüllüğe içkin bir çözümlemeyi zorunlu kılar."
"Örneğin bazı güvenlik analistleri, Siyonist rejimin İran'a tekrar saldırması durumunda Ürdün'deki, işgal altındaki Batı Şeria'daki veya hatta Güney Suriye ve Sina Çölü'ndeki grupların, kendiliğinden veya İran istihbaratının desteğiyle, İsrail lojistik rotalarını veya askeri üslerini hedef alabileceğini düşünüyorlar.”
"Bu üsler karşısında silahlı ve kitlesel bir mücadele başlatmak yalnızca emperyal kontrolün kalbine darbe vurmakla kalmayacak, aynı zamanda ABD emperyalizmi, Siyonizm ve Arap gerici rejimleri arasındaki ittifakı da açığa çıkaracaktır."