Çok yakın bir gelecekte, ABD'nin askeri üslerini genişlettiği Kuzey Doğu Suriye, ABD işgali altındaki El Tenef'in orta kesimi ve İsrail rejimi tarafından işgal edilen Güney Suriye fiziksel olarak birbirine bağlanacak. Kuzey Doğu'dan gelen Suriye petrolü bu kara koridoru aracılığıyla doğrudan "İsrail'e" ulaşabilecek. Daha önce, petrol Kuzey Doğu Suriye'den Irak Kürdistanı'na, ardından Türkiye'ye ve Türkiye'den Ceyhan yoluyla İsrail limanlarına taşındığında uzun bir yol katetmesi gerekiyordu.
3.09.2024
26.05.2024
14.02.2024
11.02.2024
13.11.2023
26.02.2023
“ABD tarafından finanse edilen Irak'la savaşa ve Batı'nın süreğen yıkım ve boykotlarına rağmen, köylülere toprak dağıtıldı ve ülke tahıl üretiminde kendi kendine yeterli hale geldi. Artık tüm İranlılar okuyabiliyor ve yazabiliyor, sağlık klinikleri köylere kadar ulaştı ve yaşam beklentisi 1970'lerde 56 yıldan az iken 2000 yılında 70'e çıktı.”
Batı emperyalizminin başlıca hedefleri olan bu statüleri göz önüne alındığında, bu bölgelerdeki direniş güçlerinin birleşmesi çok mantıklıdır. Geçmişte de böyle ittifaklar kurma girişimleri yapılmıştı -örneğin devrimci Filistinli militanlar Küba'da Nikaragualı Sandinistlerle birlikte eğitildi ve Muammer Kaddafi'nin Libya'sı solcu Latin Amerika gerillalarını destekledi - ancak bu işbirliği tarihsel olarak sınırlıydı.
Lenin’in Batı tarzı kapitalizme yönelttiği eleştirileriyle başlayan anti-emperyalist hareketin 2021’deki merkezinin Amerika Birleşik Devletleri'nin herhangi bir yerinde ya da Batı Avrupa’da olduğunu söylemek gülünçtür. 2021'deki bu merkezin İran olduğunu söylemenin ise hakkaniyete uygun olacağını düşünüyorum.
1979'da meydana gelen olaylardan ve sonrasında bugün bize açtığı yoldan çıkarılabilecek bir şey varsa, o da İran'ın direniş ruhunu canlandırmak için etkili bir gayret gösterdiği ve topraklarını zalimlerden kurtarmaya çalışanlar için bir fener kulesi olarak hizmet ettiğidir.
Günümüzün dramasında kötü çocuklar ABD-İsrail-Suudiler iken, karşılarındaki tek güvenilir barışçıl aktör İran’dır. 1930’lu yıllarda algılanan tehdit, Avrupa’ya musallat olan “komünizm hayaleti” idi, şimdi ise yegane anti-emperyalist Müslüman devlet olan İran’a indirgenmiş halde. O dönemde Sovyetler Birliği barış yanlısı olduğu halde, terörizm ve komünizm eşit görülürdü.
"Burada, ABD’de ve Batı Avrupa devletlerinde gelişmiş olan çelişkilerden dersler çıkarmalıyız. Sıkı bir anti-emperyalist ve ırkçılık karşıtı karaktere sahip olmayan her türlü sol hareket, nesnel olarak emperyalist sisteme yardım eden ulusal istisnacılığından kaynaklı olarak başarısızlığa mahkumdur."