Bazıları bizi komplo teorilerine inanmakla suçluyor. Irak’ın kitle imha silahları yalanıyla karşılaştığımızda da aynı suçlamalara maruz kalmıştık. Bu silahlar hakkındaki tüm uluslararası müfettişlerin Amerika’nın ajanları olduğunu ve bu konuyu daha sonra Bağdat’ı işgal etmek için kullanacaklarını söylemiştik.
"Seyyid Ali Hamanei’yi hepimiz dinledik. Hamanei çok düzgün bir Arapçayla konuştu. Konuşmasında ne bir dilbilgisi eksiği ne de kelime hatası vardı. Arap liderlere bakın, hangisi Farsça konuşuyor? Hala bu adama Mecusi diyorlar! Mecusi olan Arapça mı konuşur? Mecusi Kur’an diliyle mi konuşur?"
Belki de bundan dolayı Devrim Muhafızları’nın en önemli askeri danışmanlarından biri olan General Nurullah, geçtiğimiz günlerde şu açıklamada bulundu: “Körfez’de yer alan 21 Amerikan üssü füzelerimizin hedefi olacaktır. İran, en büyük düşmanı ile büyük savaşa kendini hazırlamıştır.”
İlk olarak şunu soralım; bu operasyona niçin “Nasrun min-Allah” ismi verildi? Bana kalırsa bu operasyonun ismi “Nasrun min-Allah” aynı şekilde ayetin devamındaki “ve fethun qarib” (Zafer Allah’tandır ve fetih yakındır – Saff / 13) mesajını taşıyor.
Seyyid Seri, istihbarat gözlem operasyonu için Suudi Krallığı içerisindeki “şerefli ve özgür” kişilerin işbirliğine değindi. Bu, Şii azınlığın yoğun olduğu doğu bölgesindeki devrimci Şii hücrelerin de operasyona katıldığı anlamına mı geliyor?
Kuşatma altındaki Gazze’den fırlatılan patlayıcı başlık taşıyan ve İsrailli askerlerin de bulunduğu zırhlı araçları yok eden bu füzeler, çifte cevap niteliğindedir. Bu cevaplardan ilki, İsrail’in Nil’den Fırat’a kadar kurmayı düşündüğü Büyük İsrail’e zemin hazırlayan Yüzyılın Anlaşmasına karşı gelmiştir. İkinci cevap ise, Netanyahu’yu kendilerine lider ve koruyucu olarak atayan “normalleşmeci” Araplara verilmiştir.
Eğer savaş devam etseydi bu füzeler Tel Aviv’e ve diğer yerleşim birimlerine ulaşmaya başlayacak, milyonlarca İsrailliyi sığınaklara postalayacak, Ben Gurion Havalimanındaki hava trafiğini felç edecek ve sürecin sonunda hal-i hazırda İsrail’de bulunan birçok ana yatırımın Londra, New York, Frankfurt ya da başka bir yere kaçışını tetiklemiş olacaktı.