Dünya kapitalist krizinin daha önceki dönemlerinde hegemonik düzenin çöküşüne siyasi istikrarsızlık, yoğun sınıfsal ve toplumsal mücadeleler, savaşlar ve yerleşik uluslararası sistemdeki kırılmalar damgasını vurmuştu. İkinci Dünya Savaşı'nın başlangıcının 1936-39 İspanya İç Savaşı ve onun sonucu olan faşist diktatörlük olduğunu hatırlayalım. Filistin'de tehlikede olan küresel geleceğimizdir.
İran İslam Devrimi'nin 45. yıl dönümü dolayısıyla sitemizdeki konuyla ilgili bazı analizleri sizler için derledik....
İkinci Dünya Savaşı'nın bitiminden hemen sonra İsrail'in inşası tesadüfen gerçekleşmedi: Siyonist rejim, Batı'nın petrol üzerindeki, Fransa'nın Batı ve Kuzey Afrika'daki hâkimiyetini ve Hint Okyanusu ile geçiş yolları üzerindeki Anglo-Amerikan kontrolünü sağlamaya çalışmak için sahil şeridi işlevi görüyordu.
Netanyahu ayrıca "İran Hamas'ın arkasında duruyor. İran ile çatışma halindeyiz... İran ahtapotun başıdır ve Husilerden Hizbullah ve Hamas'a kadar her yerde ellerini görüyorsunuz" ifadelerini kullandı.
Ancak işler Hamas'ın tam bir yenilgisi yönünde ilerlerse, kapsamlı bir savaşa gireceğiz. Ayrıca Filistinlilerin sınır dışı edilmesine de karşıyız ve eğer bu iki ilke ihlal edilir, sınır dışı edilme ya da Direnişin yenilgiye uğratılması tehlikesi doğarsa, bölgesel bir savaşa dönüşse bile topyekûn savaşa gireceğiz. Zira Filistin Direnişinin yenilmesi Filistin davasının da kaybedilmesi demektir.
Şehid Kasım Süleymani hakkında sitemizde yayımlanmış analizler… Ne defter kapandı, ne de hikaye burada bitti...
Spekülasyon tuzağına düşmek istemiyoruz ve söyleyebileceğimiz tek şey, özellikle Gazze Şeridi'ndeki büyük zaferin ve Süleymani'nin danışmanı ve Lübnan, Batı Şeria, Gazze Şeridi, Irak ve belki de Yemen'deki direnişi silahlandırma konusunda en önde gelen İranlı yetkililerden biri olan Şehit Seyyid Razi El Musevi suikastının ardından gerçekleşeceği için, bu konuşmanın yeni şeylerle dolu olacağıdır.