Bu esnada, tam şu anda, milyonlarca ruh – Iraklılar, İranlılar, Afganlar, Pakistanlılar, Kuzey Afrikalılar, Orta Asyalılar, Fars Körfezi ülkeleri vatandaşları – Necef’ten Kerbela’ya yapılan dev ve ruhların içini temizleyen bir yürüyüşle sükûnet buluyor. Manevi kurtuluşla siyasi beyanı kaynaştıracak şekilde en doğru sözü söyleyen bir ziyaretçinin bana hafif bir tebessümle söylediği gibi, bu yürüyüş aynı zamanda “terörizme karşı bir protesto”.
27.08.2024
29.12.2023
18.01.2022
11.05.2021
23.10.2019
18.07.2019
Necef-Kerbela yürüyüşü diğer yürüyüşlere benzemiyor. Bazılarınca Cennete giden otoban olarak tanımlanıyor bu yol. Başkalarına göre de Kıyamet Günündeki nihai toplanmanın kostümlü provasına benziyor. Benzersiz bir tecrübe! Pek çoğu yalınayak olan tahmini 20-30 milyon ziyaretçi İmam Ali’nin şehri Necef’ten İmam Hüseyin’in şehri Kerbela’ya, 80 km boyunca yürüyor.
Fakat buradaki eksiklik arz ettiğim gibi fikir ve zikrin birlikte olmamasıdır. Eğer bu fikir ve zikir birlikte olsaydı biz şu an farklı bir durumda olurduk. Fikir ne kadar gelişse de eğer zikirle birlikte değilse, yani o bâtınî katmanlara aşina olmazsa işte o zaman sizin de buyurduğunuz gibi insanı sınırlar.
Sühreverdi Yunanistan’da da hekimlerin olduğunu belirtiyor ve mesela Eflatun’a büyük saygı duyuyor. Mesela Hermes’ten söz ediyor. Burada onun bir ifadesi var: Hermes diyor ki: “Nurani bir zat, bu maarifi bana bildiriyor. Ben ona sen kimsin dedim, o da ‘Ben senin ‘tiba-ı tamm’ınım’ dedi.”
Şeyh-i İşrak da (Sühreverdi) hikmeti “bahsî” ve “zevkî” olarak ayırmıştır. Orada kendisinin hikmetinin bir çeşit “itaî” hikmet olduğunu yani Allah vergisi olduğunu söylüyor. Gerçekten de onun benzerini hiçbir felsefi ekolde göremiyorsunuz. Kendisi de Esfar’da buna işaret ediyor. Yani Molla Sadra’nın hikmeti diğerlerinden oldukça farklıdır.
Bu esnada, tam şu anda, milyonlarca ruh – Iraklılar, İranlılar, Afganlar, Pakistanlılar, Kuzey Afrikalılar, Orta Asyalılar, Fars Körfezi ülkeleri vatandaşları – Necef’ten Kerbela’ya yapılan dev ve ruhların içini temizleyen bir yürüyüşle sükûnet buluyor. Manevi kurtuluşla siyasi beyanı kaynaştıracak şekilde en doğru sözü söyleyen bir ziyaretçinin bana hafif bir tebessümle söylediği gibi, bu yürüyüş aynı zamanda “terörizme karşı bir protesto”.
Şiiler, kafaların kesilmesi, çocukların katledilmesi, boğazların doğranması ve kadınların esir alınması tehdidine çok alışıktır. Şiileri dini liderlerimizin en küçük işareti ve çağrısıyla terörizme karşı savaşmaya istekli, adanmış kişilerden oluşan, sağlam ve konformizmden uzak bir küresel topluluk haline getiren budur.