İran’da her seçim döneminde, İran Muhafız Konseyi’nin (Şurayı Nigehbani Kanuni Esasi) kendi çıkarlarına uygun adayları seçerek seçim sürecini manipüle ettiğini iddia eden bir anlatı ortaya çıkar. Bu iddiada bir geçerlilik payı var mı? Batı demokrasilerinde de benzer kurumlar mevcut mudur?
Hamas'taki kaynak The Cradle'a ayrıca şunları söyledi: "Katarlılar, Meşal'in bu kadar kader belirleyici bir tavır alamayacağını hissettiler." İşte bu noktada Şeyh Yusuf El-Karadavi (İhvan'ın manevi rehberi olarak kabul edilir) müdahale ederek henüz karar vermemiş Haniye'yi ve Ebu Merzuk'u baskı altına aldı.
"İşte o zaman Kojève, tarihin sonu hakkındaki liberal okumasıyla ortaya çıktı. Bu teori kanatlarda bekliyordu, SSCB'nin çöküşünden sonra Fukuyama Batı'ya bunu hatırlattı ve küreselci merkezler onu alıp uygulamaya başladılar. Tek kutuplu dünya düzeni, Hegelci eskatolojinin liberal versiyonuna dayanıyordu."
Devrim Muhafızları’nın uyarılarını bir yana bıraksak bile, İsrail'in tehditlerinin iç ve dış tüketime dönük boş bir söylemden ibaret olduğunu söylemek için pek çok neden var. Kısacası, Tel Aviv muhtemelen aslında ne İran'a saldıracak kaynaklara ne de Tahran'ın garantili misillemesini özümseme kapasitesine sahip.
Batı'nın Haçlı seferinin ardındaki gerçek nedenler başka bir yerde yatıyordu: Kaddafi'nin Afrika'daki Batı hâkimiyetini kırma planı. Afrika'ya çok büyük meblağlara mal olan, kıtanın telefon sistemi üzerindeki Fransız tekelini kırmıştı. Kurulum şekli gereğince, iki komşu Afrika ülkesinin sakinleri birbirlerini doğrudan arayamazdı. Haberleşme, Fransız uydu servisinden geçmek zorundaydı ve aramalar daha sonra komşu ülkeye yönlendiriliyordu.
Bu mesajlar aynı zamanda ABD'ye, Lübnan'ın devlet işlerine karışmaya devam ederse, Hizbullah'ın iç maliyeti ne olursa olsun bu karara göre hareket etmek zorunda kalacağının sinyalini veriyor. Yine de açık olan bir şey var – Safiyüddin Washington'a güncellenmiş bir uyarı gönderdi: “Dikkat edin. Sabrımızı sınamayın." Amerikalıların atacağı yanlış bir adımla, olumsuz bir şey olumlu gibi görünmeye başlayabilir.
Bu sonuçlar, siyaset biliminde Lenin'e atfedilen eski bir kuralı kanıtladı: “devrimci teori olmadan devrimci hareket olamaz”. ABD rejiminin “Arap Baharı”nda ve sonrasında istifade ettiği hareketler, hem laik hem de İslamcı akımlara sızabilmişti. Mısır'da laik gençlik, Mursi'nin askeri darbeyle devrilmesini kutlamak için askeri helikopterleri yeşil lazer ışıklarıyla aydınlattı.