Bu inceleme Şiî olan Mu‘tezilîlerin İmâmiyye’ye yalnızca imamet bahsinde değil, Verrâk ve İbn Ravendî gibi bazılarının tevhid ve adalet konularında da bağlı olduklarını ve Mu‘tezile’ye muhalefet ettiklerini göstermektedir. Elbette İbn Kıbe gibi bir kelâmcı da Mu‘tezile’ye sadece imamet konusunda karşıydı. Bu nedenle bu mütekellimlerin hepsinin tek bir somut eğilime bağlı olmayıp farklı yaklaşımlar sergilediklerini söylemeliyiz.
28.02.2025
31.08.2024
11.09.2022
17.11.2021
3.05.2021
31.08.2020
Önceki programlarda İbn Teymiyye’den ve öğrencisi ve mukallidi Muhammed b. Abdulvehhab’dan, Allah Resûlünün lanetlediği Mervan ve soyunu ululayan, onları İslam’ın izzeti ve gücü, 12 halifenin birer ferdi olarak niteleyen pasajlar okumuştuk. Bunlara göre Mervan ve soyu, İsmail’in (a.s.) müjdelediği kimselerdir.
Yani Muaviye hakkında ‘‘Allah razı olsun’’ ibaresini kullanmayan kişi yazara göre Şiî olmuş oluyor! Şiîlik ithamından kurtulabilmen için Muaviye hakkında sadece susman ve onu kötü bir şekilde anmaman yeterli değil, üstüne bir de ‘‘Allah razı olsun’’ demen gerekiyor!
Şimdiki konumuz ‘‘Şeyhü’l-Ekber Muhyiddin İbn Arabî’nin Mehdîlik akidesi bağlamında O’nun hayatta oluşunun incelenmesi’’dir. Şeyhü’l-Ekber’in açıklamalarının bir bölümüne işaret etmek istiyorum. Konuyla ilgili olarak önemli ve temel bir kaynağa işaret etmek istiyorum. Abdülvehhab eş-Şârânî’nin (h. 973) el-Yevâkît ve’l-Cevâhir adlı eseri.
Gadir-i Hum, İslam tarihinin en kilit önemdeki ve kader belirleyici noktalarından biridir ve en azından Şiî itikadına göre Resûlullah (s.a.a.) bununla İslam tarihinin geleceğini tayin etmiş ve içinde gündeme getirilen konuda İslam ümmetinden biat ve bağlılık sözü almıştır. Gadir-i Hum’u, Hz. Peygamber’in risalet döneminin Şia’ya kaynaklık eden en bariz hadisesi saymak mümkündür.
Diğer İslam mezhepleri Şia’nın Gadir Hadisi hakkındaki görüşleri aleyhinde bazı deliller sunarak bu rivayetin Emirülmümin İmam Ali’nin (a.s.) Hz. Peygamber’den sonraki kesintisiz hilafetine kanıt olamayacağına inanmıştır. Biz burada onların bu görüşlerini 11 başlık altında inceleyeceğiz.
Bugün salavattan “Âlihi” kısmını atıp da “ve sellem”i ekleyenler Ümeyyeoğullarının sünnetine tabi olduklarını bilsinler. Emeviler için bir taraftan Âl-i Beyt’in lideri olan Ali’ye (a.s.) lanet edip diğer taraftan da “sallallahu aleyhi ve Âlihi” demek mümkün değildi.