Beden ve ruh ilişkisi de buna benzer. Yani ruhun bedene ihatası vardır. Tırnağın ucundan, bir saç teline kadar insanın bedeninin her noktasına ihatası vardır. Bunlar inzimami olarak birbirine daha sonradan yapıştırılmış şeyler değildir. Aynı şekilde şu taraf ruh, şu taraf da bedendir diye sınır çizemezsiniz. O halde iki şey olmalarına rağmen aralarında ittihat söz konusudur.
Ben çok yaygın olan bir görüşün aksini söyleyeceğim, bunu diyeyim. Ben her aşkı hakiki görüyorum, ben mecazi aşk diye bir şey kabul etmiyorum. Kişi gerçekten âşık olmuşsa onun zahiri aşkı da bence hakiki aşktır.
Her âşığın aşkı marifeti ölçüsüncedir. Siz eğer âşığın aşkını yani ne kadar âşık olduğunu ölçmek istiyorsanız onun marifetinin ne kadar olduğuna bakın. Aşk, marifetle iç içedir; güzellikle iç içedir. Yani güzellik, aşk ve marifet, bir üçgendir; bir hakikatin üç yönüdür.
Bu ay sosyal medyada “Filistin’i Özgürleştirmek için Arap Direniş Hareketi” (Hareketü’l-Mukavemeti’l-Arabiyye li-Tahriri Filistin) adlı Filistinli yeni bir direniş fraksiyonu ortaya çıktı. Her hâlükârda bugün hareketin genel sekreteri Ebu Ali ile bir röportaj yapabildim. Görüşme netlik kazanması için biraz özetlenmiştir.
Bir grup Arap rejimi politik haclarını ifa için Tel Aviv’e üşüşür ve Siyon-Amerikan patronlarına boyun eğerken, Filistinli bir delikanlı bu karanlığın ortasında feryadını yükseltti. Ömer, Pazar günü sadece bir bıçakla bir İsrail askerini öldürdü, silahını alarak Siyonist bir haham ile başka bir yerleşimciyi tasfiye etti ve pek çok diğer yerleşimciyi de yaraladı.
Hasan Sivri, Filistin davasının efsanevi ismi Leyla Halid ile FHKC’nin kuruluşunun 51. yıldönümünü, Gazze’nin İsrail yönetiminde istifalara neden olan direnişini, Netanyahu’nun erken seçim kararını, FHKC’nin Lübnan Komünist Partisi ile toplantısını ve ABD’nin bölgeden çekilme kararını Medya Şafak için konuştu.
Bir arifin tabiri ile söyleyecek olursak “Ba marifet-i kâmil duzeh, beheşt mi gerded ve ba cehl u nadani beheşt, duzeh mi şeved” yani “bilmekle (marifet ile) cehennem, cennete dönüşür. Cehalet ve bilgisizlikle ise cennet, cehennem olur.” Hele de “cehl-i mürekkeb” (bilmediğini bilmemek) olursa vay halimize!