Faysal Hüseyni ve el-Fetih'ten diğerleri diyor ki: "İsrailliler"i dert etmeyin! Haçlılara yaptığımız gibi onları da kültürel olarak içimizde eriteceğiz. Bu nedenle, onlara mümkün olduğunca açılalım [bunu “onlara teslim olalım” diye okuyun!] ve onları bu şekilde yenelim! Üzgünüm ama bu hiç gerçekçi değil, artık uyanalım. Bu konuda bir şeyler yapmazsak, tıpkı Amerikan yerlileri gibi kültürel yok oluş ve kimlik yitimi tehdidiyle karşı karşıya kalacağız.
"Auguste Comte’un dinin kaynağı hakkındaki teorisi, Freud ve William James’in tapınma olgusundaki farklı yorumları, Nikki R. Keddie ve Michel Foucault’un İran İslâm İnkılâbı hakkındaki görüşleri, Anthony Giddens’in yapılandırma kuramı; teorilerin felsefî temellerden ve inançlardan doğrudan etkilendiklerinin açık örnekleridirler."
İmam Hamenei, “Ukrayna'daki son savaşla ilgili hadiseler daha derin biçimde ve muhtemelen karmaşık, zorlu süreçlerin izleyeceği yeni bir dünya düzeninin oluşumu bağlamında ele alınmalıdır” dedi.
Crocker, büyükelçiliğin ön duvarına doğru koşmadan önce sürücünün bir şeyler mırıldandığını fark etti, ardından yedi katlı binada büyük bir patlama meydana geldi. Crocker patlamadan kısa bir süre sonra ne olduğunu hatırlamıyordu. O sırada New York Times muhabiri olan Thomas Friedman, Crocker'ın karısıyla birlikte binadan sendeleyerek uzaklaştığını gördüğündeki durumunu şöyle anlatıyor: Crocker’un her yerinden kan damlıyordu!
Dolayısıyla biz aklı tarif edebilmek için aklın kendisinden daha açık ve aydınlık olan başka bir şeye sahip değiliz. O yüzden aklı, aklın kendisiyle tarif etmekten başka çaremiz yoktur. Aristo, iki bin beş yüz yıl önce “felsefeyle savaşacak olanların felsefe silahıyla savaşması gerekir” demiştir. Felsefe, felsefeden başka bir şeyle reddedilemez. Siz, bilimle, kelâmla, nakille, hadisle felsefeyi reddedemezsiniz.
Hamas'ın Lübnan'daki askeri altyapısının, Hamas'ın Batı Şeria'daki askeri kanadının başkanı ve örgütün Hizbullah'la irtibatçısı olarak görev yapan Hamas'ın siyasi büro başkan yardımcısı Salih el-Aruri tarafından kurulduğu bildiriliyor.
Muhammed b. Ebî Bekir ile Muâviye b. Ebî Süfyân arasındaki mektuplaşmalar hakkında ise şöyle der: “İkisi arasında birtakım yazışmalar olmuştur. Ancak içlerinde avamın işitmeye tahammül edemediği şeyler barındırdığından bunlara değinmeyi hoş karşılamadık.” (Taberî, c. 4, s. 557) Acaba Taberî ve benzeri tarihçilerin Hz. Fâtıma’nın evine yapılan saldırının detaylarını zikretmelerini bekleyebilir miyiz?