Bugüne kadar, Şiîliğin Mu‘tezile’den etkilendiğini ya da Şiîlerin teşbih inancına sahip olduklarını ileri süren ve Mu‘tezile dışı bir kaynaktan gelen bağımsız bir rivayet tespit edilememiştir. Asıl şaşırtıcı olan ise Mu‘tezile’yi müşrikler, kâfirler ve büyük günah işleyenlerle bir tutan Hadis Ehli ve Eş‘arîlerin, onların Şiîlere yönelik suçlamalarını kabul edip aynen tekrar etmiş olmalarıdır.
25.06.2025
24.09.2024
12.06.2024
5.07.2023
13.06.2023
27.01.2023
"Auguste Comte’un dinin kaynağı hakkındaki teorisi, Freud ve William James’in tapınma olgusundaki farklı yorumları, Nikki R. Keddie ve Michel Foucault’un İran İslâm İnkılâbı hakkındaki görüşleri, Anthony Giddens’in yapılandırma kuramı; teorilerin felsefî temellerden ve inançlardan doğrudan etkilendiklerinin açık örnekleridirler."
Filistin direniş hareketi Hamas'ın Lübnan temsilcisi Ahmed Abdülhâdi, 2 Aralık'ta yaptığı açıklamada, Hamas'ın Suriye hükümetiyle “yeni bir sayfa” açmak için çalıştığını duyurdu.
Resûlullah’ın (s.a.a.) vasiyeti de onlara (Ehl-i Beyt’e) aittir. ‘‘Hak şimdi ehline döndü’’ ifadesi de Osman’dan sonraki döneme yöneliktir. Artık ne diyeceğimi bilemiyorum. Müminlerin Emiri daha ne desin?
Bununla birlikte makalemizin girişinde de belirttiğimiz üzere bir grup araştırmacı, Şiilerin bu bocalayışlarına delalet eden rivayetlerin İmamların isimlerini açıklayan hadislerin uydurma olduğunu gösterdiği inancındadır. Onların bu iddialarına tek delilleri bu iki grup rivayet arasında çelişki olduğunu varsaymalarıdır, oysaki bu çelişkinin halli mümkündür ve bu iki rivayet grubunun sıhhati her türlü belirsizlikten uzaktır.
Şiiliğe yönelik mantık dışı Amerikan nefretinin temelinde, Şiiliğin özünde yer alan adaletsizliğe karşı direniş ruhu bulunuyor. Şiiliğin, Kerbela olayı ve İmam Hüseyin’in duruşunun izinde, ezileni korumayı ve savunmayı; ezenin karşısında durmayı esas alan tavrı, ABD ve Batılı egemen güçlerin tolere edebileceği bir şey değil.
Şiî hadis kaynaklarında yer alan ve On İki İmamı müjdeleyen hadislerinden bazıları, Zeydiyye fırkasının büyüklerinden biri olan ve “Ebü’l-Cârûd” adıyla meşhur Ziyad b. Münzir tarafından nakledilmiştir... Bu iddianın kabulü için öne sürülebilecek tanıklardan biri de Abbâd b. Yakub Revâcinî’in (Ebu Saîd Usfurî olarak maruf) günümüze kalan “asl”ıdır.