Bu rejimlerin korktukları tek şey ve dolayısıyla yenilebilecekleri tek yol gerçek devrimci faaliyettir. Bu tür devrimci pratikler bölgedeki ve dünyadaki kitleleri uyandıracaktır. Bu koşullar gerçekleştiğinde, gerici tiranların ve Siyonist rejimin kaderi mühürlenecek ve zafer kaçınılmaz hale gelecektir.
Buna göre, Amerika ve müttefiklerinin Şubat 2001’de Libya’da tasmalarından boşanmasından bugüne kadar devam eden süreçte 250.000 Libyalı hayatını kaybetmiştir tahmininde bulunuyorum. Alt ve üst limitleri belirlemek için 5’e 1 ve 12’ye 1 oranlarını kullandığımızda öldürülen insan sayısı minimum 150.000 maksimum da 360.000 olarak belirlenmiş olur.
Öldürülmüş Iraklıların sayısının artık 1,5 milyon ile 3,4 milyon arasında bir rakamla ifade edileceğini söyleyebiliriz. Elde ettiğimiz bu istatistiksel aralığa bakıldığında bizim ilk tahminiz olan 2.38 milyon rakamının olması gereken yerde durduğunu göreceğiz.
Cennet de aynı şekildedir. Bazıları cennette sürekli yiyip içip yatıldığını düşünüyor. İnsan yiyip içmekten bıkmaz mı? Her şey insanı bıktırır. Cennette bıkmak yoktur; çünkü içinde sükûn yoktur. Cennet sabittir ama sakin değildir. Yani cennet her an bir cilveye sahiptir. Cennette olan bir mümin her an yeni bir cilve görür.
"ABD, Türk ordusunun performansını ilgiyle gözlemliyor ve Erdoğan’ın bozgun yaşayıp Afrin’de Kürtlerin kayasına çarpmasını diliyor. Nitekim ABD’nin verdiği tanksavar silahları hâlihazırda Kürtler tarafından Türk ordusuna karşı kullanılıyor."
Brookings Enstitüsü, 2009 tarihli “Hangi yol İran’a gider? İran’a yönelik yeni bir Amerikan stratejisi için seçenekler” başlıklı raporunun tam bir bölümünü, İran hükümetinin devrilmesinin tertip edilmesine ayırmıştı.
Bir hafta boyunca suyumuz yoktu, neyse ki kar yağıyordu. Bize biraz badem, kiraz, incir ve üzüm sunan bir bahçemiz vardı. Bodrumda kutular içinde mısırlarımız da vardı, onlardan yedik. Bir Pazar sabahı kapı açıldı, bir adam içeri girdi ve "bitti" dedi. Adamın ismi Ruhullah’tı, yani “Allah’ın Ruhu”!