İmam Cafer es-Sâdık’a atfedilen bu türden rivayetlerin neredeyse tamamını aynı noktada buluşturan ortak özellik ve hedef, Şiî terminolojisinin bilinçli bir biçimde dönüştürülmesi, bu suretle Şiî doktrinlerin altının oyulması ve bu terimlerin Sünnî muadillerinin ön plana çıkarılmasıdır... Öte yandan, tevellânın zaruri bir bütünleyici unsuru olarak teberrânın İmam Cafer es-Sâdık tarafından benimsendiği şüphe götürmez bir gerçektir.
19.08.2022
5.01.2022
7.01.2019
26.10.2018
7.06.2018
9.10.2017
Dünya çapındaki uzmanlar, Katar-Suudi Soğuk Savaşı’nı gerçekte körükleyen şeyin ne olduğunu ortaya çıkarmaya çalışıyor, ancak yanıt basit: ABD. Washington, her zaman yapmaya meyilli olduğu gibi, Ortadoğu’da ustalıkla bir böl ve yönet oyunu oynuyor ve oldukça geniş bir alana yayılan “Arap Baharı” renkli devrimleri esnasında Kuzey Afrika ülkelerinde ne yaptıysa Körfez müttefiklerinde de aynısını yapıyor.
ABD, yaklaşan bir “Yeşil Devrim 2.0” provoke etmek için İran gençlerini etkilemeye ve yanlış yönlendirmeye çabalıyor; ki bu “devrim” bu kez ülkenin iç periferisinde asimetrik terörist savaşla güçlendirilecek ve ABD’nin Körfez müttefiklerinden dolaylı “perde arkası” destek alacaktır.
Bununla birlikte İran, yaptırımlara ve yoluna döşenen diğer engellere rağmen 1979 devriminden bu yana bir dizi sosyal göstergede önemli gelişmeler kaydetti. Beklenen ortalama yaşam süresi 55 yıldan 71 yıla çıktı; çocuk ölüm oranları %70 oranında azaldı; ücretli doğum izni ILO standartlarını bile gerisinde bırakıyor ve çalışma konuları üzerinde herhangi bir cinsiyet yasağı olmaksızın, üniversite öğrencilerinin %60’ı kadın.
Suriye Ordusu’nun yaptığı katliamlar hakkındaki hikayelerin dünya çapında manşet olduğu düşünülünce, pek çok uluslararası medya kuruluşunun birimleri Halep’te olduğuna göre, neden tek bir uluslararası medya kuruluşu Kayıt Merkezi’ne gelip mültecilerin kendisiyle konuşmuyor? Orada sadece biz vardık. Bu süreçleri yaşamış insanlar konuşmaya hevesli, ancak medya, hayli şüpheli kaynaklardan gelen teyitsiz iddiaları doğru kabul ediveriyor.
Jeremy Taylor, Independent gazetesi için yazdığı yazıdaki ifadeleriyle, Suudi Arabistan’ın İslam’ın en kutsal mekanları karşısındaki tutumunu en iyi özetleyen oldu: “Tarihi ve kültürel açıdan önem taşıyan simgeler, lüks otellere ve alışveriş merkezlerine yol açmak için yok ediliyor.”
"Tarihte hiçbir zaman ABD’nin nükleer silahlarına erişimi kesilmemişti ve uçuşa yasak bölge ve İncirlik’e giden enerjinin kesilmesiyle olan tam da budur... Yanıt olarak ABD şimdi Erdoğan’a karşı son derece çirkin bir Melez Savaş saldırısı başlatmayı düşünüyor."