İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (4): Tüm yaratılış gerçekte bir soruya verilmiş yanıttır

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (4): Tüm yaratılış gerçekte bir soruya verilmiş yanıttır

“Verilen şeyler, kabiliyetler kadardır.” Peki, hikemî dille söyleyecek olursak, “kabiliyet” nedir? İstemektir. İstemek de sorunun kendisidir ve bu, tekvinî bir sorudur. Yani hakikatte, yaratılışın varlığı kabiliyetlerin sorusuna/talebine bir cevaptır.

İbrahimi Dinani: Fârâbi Dersleri (13) (SON) : Fârâbî’ye Göre Ontoloji (Varlık Felsefesi)

İbrahimi Dinani: Fârâbi Dersleri (13) (SON) : Fârâbî’ye Göre Ontoloji (Varlık Felsefesi)

Bu âlemde gördüğümüz kötülükler (insanların hoşnutsuzluğuna sebep olan her şey), buranın noksanlıklar âlemi olmasından kaynaklanır. Dolayısıyla Allah’ın pak olduğunu söylediğimizde, O’nun her türlü imkânî noksanlıktan ve mümkinât âleminde mevcut olan tüm kötülüklerden münezzeh olduğunu imlemiş oluruz.

İbrahimi Dinani: Fârâbî Dersleri (10): Fârâbî’nin yakarışı

İbrahimi Dinani: Fârâbî Dersleri (10): Fârâbî’nin yakarışı

“Allah âlemde midir yoksa âlemin dışında ve ötesinde midir?” Hem âlemde hem de âlemin dışındadır” dersek, çelişki olmuş olur. Aslında bu soruya rahatlıkla cevap verilebilir: “Allah ne âlemdedir ne de âlemin dışındadır.” El-cevap: O, müteâlîdir (aşkındır). “Müteâlî” ne demektir? Dikkatinizi çekerim, “müteâl” olmak, bir şeyin dışında olmak demek değildir.

İbrahimi Dinani: Fârâbî Dersleri (6): Fârâbî’nin İşrâkî Düşünceleri

İbrahimi Dinani: Fârâbî Dersleri (6): Fârâbî’nin İşrâkî Düşünceleri

Bu âlem önceden akıldan yoksun olup onu sonradan mı doğurmuştur? Hayır. Akıl, âlemi meydana getirmiştir. İşte akl-ı faal budur. Akl-ı faal, evrenin tüm bilimsel kanunlarını meydana getiren ve evreni olabilecek en iyi şekilde yöneten hikmet ve akıldır. O, Allah’ın hikmetidir. Bu yüzden faaldir, yani münfail (edilgen) değildir.

İbrahimi Dinani: Fârâbî Dersleri (3): Fârâbî’nin siyasî düşüncesi / Medîne-i Fâzıla

İbrahimi Dinani: Fârâbî Dersleri (3): Fârâbî’nin siyasî düşüncesi / Medîne-i Fâzıla

A‘yânu’ş-Şîa’da merhum Muhsin El-Emîn, Fârâbî’yi İmamların ismet [günahsızlık, hatasızlık] ve imametine inanan ilk Şiî filozof olarak kabul etmektedir. Yine Âga Bozorg-i Tehrânî’nin Ez-Zerî‘a’sında ve daha sayılamayacak pek çok eserde bu hususa işaret edilmiştir. Bu kimselerin, Fârâbî’nin Şiî olduğundan hiçbir tereddütleri yoktur. Hatta o, İmam Mehdî’nin üçüncü naibi Hüseyin b. Rûh Nevbahtî’nin çağdaşı ve arkadaşı idi.

Neo-kompradorlar: Emperyalizmin solcu piyadeleri  / James Petras'ın

Neo-kompradorlar: Emperyalizmin solcu piyadeleri / James Petras'ın "STK'lar: Emperyalizmin Hizmetinde" kitabının incelenmesi

Emperyalizmin neo-kompradorlara olan ihtiyacı, siyasi aktivizmi bir istihdam piyasasına dönüştürdü. Böylece, işsiz entelektüeller ve disiplinsiz solcular, devrimci deneyimlerini ve potansiyellerini emperyalist çıkarlara satmak için yarışmaya başladılar.