Siyonist Rejim Savaş Bakanı Yoav Gallant “İsrail tek bir düşmanla değil, bir eksenle savaşıyor. İran, ileride kullanmak üzere İsrail etrafında askeri bir güç inşa ediyor” ifadelerini kullanarak asıl düşmanlarının kim olduğunu tekrar vurgulamış oldu.
Trump'ın geçen hafta Savunma Bakanı Mark Esper'i ve diğer yetkilileri görevden alıp kendine sadık adamlarla değiştirerek Pentagon'da küçük bir tasfiye başlatmasından bu yana bu olasılıkla ilgili alarmlar arttı. Başkan seçilen Joe Biden'a istihbarat brifinglerine erişim izni vermeyi reddetmesi şüpheleri daha da artırdı.
İran ile vekilleri, İsrail için en büyük bölgesel tehdidi teşkil etmeyi sürdürmektedir. İran, yaşadığı çok derin ekonomik krize rağmen İsrail'i bir “ateş çemberiyle” çevirebilmek için önemli bir kaynak yatırımı yapmaktadır. Kissinger'ın İsrail hakkındaki sözlerini yeniden söylemek gerekirse görünüşe göre İran'ın iç politikası yok, sadece dış politikası vardır.
Mizzî’nin (h. 742) Tehzîbü’l-Kemâl adlı eserine bakalım. Mizzî burada Ömer b. Sa’d’ın tercüme-i hâlinde şöyle der: "Ahmed b. Abdullah el-İcli şöyle derdi: Ömer b. Sa’d babasından hadisler rivayet ederdi. İnsanlar da ondan rivayette bulunurdu. Ömer b. Sa’d, Hüseyin’i öldürdü. Tabiî ve sikadır."
Esasında Muâviye Hz. Resûlullah’a (s.a.a.) lanet etmek istiyor, fakat açıktan yapamıyor. Muâviye’nin İmam Ali (a.s.) ve Ehl-i Beyt ile savaşı Allah Resûlü ile yapılan bir savaştır. O, Resûlullah (s.a.a.) ile savaşmaya gücü yetmediğinden Ali ile savaşmıştır.
Muğîre b. Şu’be, Ali b. Ebî Tâlib’e sövdü. Bunun üzerine Zeyd b. Erkam ayağa kalkarak şöyle dedi: Ey Muğîre, Resûlullah’ın (s.a.a.) ölülere sövmeyi yasakladığını bilmiyor musun? Ali ölüp gittiği halde neden O’na sövüyorsun? Bu hadis Müslim’in şartına göre sahihtir.
Bilemiyorum, sizler sahâbenin masum olmadığını söylemiyor musunuz? Muâviye’nin hata ettiğini ve bunu hak ettiğini söyleyiniz ne olacak ki? Hayır, konu Muâviye olunca sanki kırmızıçizgileriymiş gibi Muâviye’den değil de Resûlullah’tan vazgeçiyorlar!