A‘yânu’ş-Şîa’da merhum Muhsin El-Emîn, Fârâbî’yi İmamların ismet [günahsızlık, hatasızlık] ve imametine inanan ilk Şiî filozof olarak kabul etmektedir. Yine Âga Bozorg-i Tehrânî’nin Ez-Zerî‘a’sında ve daha sayılamayacak pek çok eserde bu hususa işaret edilmiştir. Bu kimselerin, Fârâbî’nin Şiî olduğundan hiçbir tereddütleri yoktur. Hatta o, İmam Mehdî’nin üçüncü naibi Hüseyin b. Rûh Nevbahtî’nin çağdaşı ve arkadaşı idi.
WikiLeaks belgelerine göre Suriye’yi istikrarsızlaştırma ve bu şekilde oradaki hükümeti devirme komplosu, 2005 gibi erken bir tarihte hazırlandı (Craig Whitlock bunu Washington Post gazetesinde 17 Nisan 2011 tarihinde yayınlanan bir makalede açığa çıkarmıştı).
“Sokaklar cesetlerle dolu. Okullar, köprüler, camiler hedef alındı. [Ölü] insanlar sokaklarda yatıyor, bazı insanlar arabalarla sürüklendi… Yerden kaldıracak kimse olmadığı için köpekler [ölü] bedenleri yiyordu.”
HSG, Ortadoğu’daki en büyük askeri ve sivil örgütlerden biri olarak düşünülebilir. Bu oluşum, Irak’taki en olası ve arzulanabilir siyasi güç merkezidir. HSG çok sayıda Sünni, Şii, Hıristiyan, Yezidi, Türkmen ve Kürt silahlı oluşumunu birleştirmekte, bu sebeple de iç anlaşmazlıklarına rağmen askeri ve siyasi meseleler için bir platform ve içeriden ya da dışarıdan gelen radikal selefi İslam tehdidine karşı güvence teşkil etmektedir.
Suudiler, İsrailliler ve Amerikalılar arasındaki anlaşma, son makalemde aktarıldığı gibi, ilk sonuçlarını üretiyor ve bu, bazı terörist unsurların Ortadoğu’dan, özellikle de Suriye ve Irak’tan Güneydoğu Asya’ya ve hatta Orta Asya cumhuriyetlerine transfer edilmesi yönünde ilk adım gibi görünüyor.
Öte yandan neo-liberal/insan hakları kliği Obama ve Clinton’a çok yakın ve dolaylı yoldan Müslüman Kardeşler’i ve Katar’ı destekliyor. Neo-con’lar ise tarihsel olarak Suudi Arabistan ve İsrail’e daha yakın. Bu ülkelerin her ikisi de, bölgesel kontrolü Riyad ve Tel Aviv’e bırakmak suretiyle ABD’yi dikkatini Asya’ya yöneltecek şekilde serbest bırakacak olan bir Arap NATO’su sayesinde ABD’nin Ortadoğu’daki rolünü daha az merkezi hale getirmek için Trump’ı destekliyor gibi görünüyor.
ABD başkanı ve ona ev sahipliği yapanlar için "radikallik" kavramı, Amerika ve İsrail'e düşmanlık anlamına geliyor. Buna karşın "ılımlılık" ise, bu iki ülkenin kanatları altında yer alarak tüm politikalarını tereddütsüz bir şekilde güçlü bir müttefik olarak kabul etmek manasındadır.