Crocker, büyükelçiliğin ön duvarına doğru koşmadan önce sürücünün bir şeyler mırıldandığını fark etti, ardından yedi katlı binada büyük bir patlama meydana geldi. Crocker patlamadan kısa bir süre sonra ne olduğunu hatırlamıyordu. O sırada New York Times muhabiri olan Thomas Friedman, Crocker'ın karısıyla birlikte binadan sendeleyerek uzaklaştığını gördüğündeki durumunu şöyle anlatıyor: Crocker’un her yerinden kan damlıyordu!
Yani, her ne kadar Suriye’deki savaş yavaşlıyor olsa da, bu savaş her zaman daha büyük bölgesel savaşın (İslam topraklarının kalbinde bir Siyonist savaş) sadece bir cephesiydi. Bu savaş devam ediyor. Siyonist mevcudiyet tam manasıyla def edilene kadar ve ırkçı ideolojisi tarihin tozlu raflarındaki yerini alana kadar da bitmeyecek.
Elinizdeki makalede bu konuda varid olan hadislerden bazıları incelenecek ve Masum İmamların (a.s.) isimlerinin Kur’ân’da bulunmamasının hikmetleri açıklanmaya çalışılacaktır.
Bir hafta boyunca suyumuz yoktu, neyse ki kar yağıyordu. Bize biraz badem, kiraz, incir ve üzüm sunan bir bahçemiz vardı. Bodrumda kutular içinde mısırlarımız da vardı, onlardan yedik. Bir Pazar sabahı kapı açıldı, bir adam içeri girdi ve "bitti" dedi. Adamın ismi Ruhullah’tı, yani “Allah’ın Ruhu”!
Halep'in kuzey kısmındaki Beni Zeyd kasabası, Temmuz ayında, bizim Halep’e gelişimizden birkaç hafta önce Suriye Ordusu tarafından özgürleştirilmişti. Mahalle kurtarılmadan önce, Batı Halep’teki yerleşim alanlarına fırlatılan ölümcül “cehennem topu” füzeleri için bir fırlatma rampası işlevi görüyordu, bu yüzden de bu gelişme, Suriye halkı tarafından dev kutlamalarla karşılandı.
Suriye’yi ilk defa Nisan 2014’te ziyaret ettim, Şam’a ilave olarak Humus ve Lazkiye’ye de gittim. Suriye’ye yaptığım birbirini izleyen üç yolculuğumun üçünde de, orta düzeyde halk Arapçası konuşarak, pazarlarda, taksilerde, sokaklarda ve ziyaret ettiğim bölgelerde, oradaki Suriyelilerle birebir ilişki kurabildim.
Ve yalnızca Suriye çatışmasının orta yerinde çeşitli grupların elinde tuttuğu bölgelerin ayrıntılarını ortaya koyan haritalara bakıldığı zaman bile, IŞİD’in herhangi türden bir “devlet” olmadığı, NATO üyesi Türkiye topraklarından çıkıp gelen bir istila topluluğu olduğu, başlıca besleme koridorunun Türkiye-Suriye sınırı üzerinde olduğu açıkça görülebilir.