ehl-i sünnet’in büyük bilginlerinin eserlerinden bazı pasajlar okuyacağım ki konu vuzuha kavuşsun. sizin de belirttiğiniz gibi kevser havuzu konusu ehl-i sünnet ve ehl-i şia arasında ortaktır. bu konu imamların sayısı, masumiyetleri gibi üzerinde görüş ayrılığı bulunan meselelerden değildir.
allame kurani ayrıca "bundan 10 sene sonra vahhabiliğin ortadan kalkacağını" söyleyerek şu dikkat çekici öngörüde de bulundu: "arabistan'daki bu vahhabiler kral abdullah'ın düşüşünden sonra ya avrupa'ya ya da suriye'ye gidecekler ve süfyani'nin zuhurunu bekleyecekler. abdullah'ın ölümüyle âl-i suud arasında ihtilaf doğacak ve rejimleri ortadan kalkacak."
bu tartışmaların faydası nedir şeklindeki soruya ilişkin olarak, bu konu öyle bir faydaya sahiptir ki bundan daha büyük bir fayda bulunmamaktadır, deriz. ehl-i beyt’ten muradın ali, fatıma ve hasaneyn olduğu kesinleşince “sünnetime sımsıkı sarılın” buyruğunda geçen sünnetin ne olduğu açığa çıkar.
"müslümanlar bu tür kısıtlamalara karşı seslerini yükseltmek, bu gibi ilkel adamları çöle geri göndermek ve harameyn’i onların kontrolünden özgürleştirmek zorundadırlar. müslümanlar mekke ve medine suudi sarayı’nın kontrolünde kaldığı sürece bu aşağılanmanın acısını çekmeye devam edecekler."
"bütün devrimlerde liderlik, devrimci hedefleri gerçekleştirmek için verilen mücadeleye rehberlik ederek ve ona ilham kaynağı olarak çok hayati bir rol oynar. devrimci kitleleri yönlendiren ve isteklerini karşılayan karizmatik bir şahsın varlığı devrime destek sağlamak bakımından çok önemlidir."