"Ontoloji" için 26 adet haber bulundu

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (15): İnsanın bâtın ve ruhundaki hayatı

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (15): İnsanın bâtın ve ruhundaki hayatı

'Geceyi gündüze, gündüzü de geceye katarsın.' Gece gündüzün, gündüz de gecenin bağrında yer alıyor. Bu diyalektikten ilk söz eden, Herakleitos idi. Günümüzde de diyalektikten söz eden pek çok düşünür var. Özellikle Hegel ve sonrası dönemde… Hegel, zamansal diyalektiği dikkate alırken, Marx bunu toplumsallaştırmış, ona materyalist ve tarihsel bir boyut kazandırmıştır. Bir de tevhidî bir diyalektik var ki, biraz önceki âyet, bunun bir örneğiydi aslında.

İbrahimi Dinani: Fârâbi Dersleri (13) (SON) : Fârâbî’ye Göre Ontoloji (Varlık Felsefesi)

İbrahimi Dinani: Fârâbi Dersleri (13) (SON) : Fârâbî’ye Göre Ontoloji (Varlık Felsefesi)

Bu âlemde gördüğümüz kötülükler (insanların hoşnutsuzluğuna sebep olan her şey), buranın noksanlıklar âlemi olmasından kaynaklanır. Dolayısıyla Allah’ın pak olduğunu söylediğimizde, O’nun her türlü imkânî noksanlıktan ve mümkinât âleminde mevcut olan tüm kötülüklerden münezzeh olduğunu imlemiş oluruz.

İbrahimi Dinani: Fârâbî Dersleri (8): Fârâbî’nin Düşüncesinde Hayâlin Rolü

İbrahimi Dinani: Fârâbî Dersleri (8): Fârâbî’nin Düşüncesinde Hayâlin Rolü

Fârâbî’nin benimsediği bu felsefî yorum, sırr makamına ve Zât-ı Ahadiyyet’e işaret etmektedir. Varlıkta hep bir muamma söz konusudur. Eğer bu sır bir kerede çözülseydi, varlık adi, değersiz bir hale bürünürdü. Zaten insanın tüm merakı da, o sırra erişmektir. Bu, varlığın sonsuz olduğu anlamına gelir. Eğer her gizem çözülebilseydi, varlık sonlu ve sınırlı olmuş olurdu. Oysa varlık sonsuzdur.

İbrahimi Dinani: Fârâbî Dersleri (7): İşrâk ve Akl-ı Faal

İbrahimi Dinani: Fârâbî Dersleri (7): İşrâk ve Akl-ı Faal

Derrida, Fârâbî’nin söylediklerini okusaydı onun, kendisinden bin yıl kadar önce bu meselelere işaret ettiğini görmüş olacaktı. Yani benim dış dünyadaki varlığım, faal akıl vasıtasıyladır. Faal akılla olan irtibatımdan ve bu aklın her yerde var olmasından dolayı evrende algıladığım, işittiğim ve anladığım her şeyde hâzır ve nâzır olurum. Ancak faal akla gereken ilgiyi göstermeyen Fransız filozof, dış dünyada gördüğü cisimlerde hâzır olduğunu söylemekte ve bunu ifade ederken “huzûr” sözcüğünü (bulunuş metafiziği) kullanmaktadır.

İbrahimi Dinani: Fârâbî Dersleri (5): Akl-ı Küll / Faal Akıl

İbrahimi Dinani: Fârâbî Dersleri (5): Akl-ı Küll / Faal Akıl

"Faal akıl, evreni idare eden akl-ı küll’dür. İnsân-ı Kâmil’in aklı da o akılla bir birlik kuran ve uyumlu olan bir akıldır."

General Süleymani: Batı paradigmasına ontolojik direniş

General Süleymani: Batı paradigmasına ontolojik direniş

General Süleymani'nin siyasi çabalarının İmam Humeyni'nin ana hatlarını çizdiği devrimci düşünceyle uyumlu olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır: özerk bir Müslüman siyasi kimliğinin inşası, siyasi bir ufuk olarak Ümmet’in uygunluğu ve İslam'ın politik olması gerekliliği. Zira Suudi Arabistan veya Azerbaycan'da görebileceğimiz üzere apolitik İslam, dünyayı değiştirme kapasitesinden yoksun, sadece ritüel bir unsurdan ibarettir.

ÖZEL: Muhammed Âbid el-Câbirî’nin Şiilik Hakkındaki Görüşünün Analizi ve Kritiği

ÖZEL: Muhammed Âbid el-Câbirî’nin Şiilik Hakkındaki Görüşünün Analizi ve Kritiği

İran’daki birçok din âlimi Sünnî idi ve bunlar arasında Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî ve hatta Hanefî mezhebinin kurucusu Ebû Hanîfe gibi isimler de bulunmaktaydı. Bu listeye Gazzâli, Cüveynî, Fahr-i Râzî, Zemahşerî ve Mevlânâ’yı da eklediğimizde şu gerçeğe ulaşmamız gerekecektir: Eğer İranlılar mezhep adı altında Araplardan intikam almayı amaçlasaydı, bunun Şiîlik vasıtasıyla değil; bilakis kural gereği diğer mezhepler (Sünnî) yoluyla gerçekleştirilmesi gerekirdi. Tüm bunlara ilaveten, Şiîliğin İran’daki müessisleri ve mübelliğleri çoğunlukla Araplardı.