“Önümüzdeki günler ve haftalar Batı Asya bölgesinin kaderi açısından çok önemli ve belirleyicidir. Savaşın bölgeye yayılma ihtimali var. İslam ülkelerinin, sınırlarını İslam dünyasının gönüllülerine açması ve Siyonistler karşısında savaşarak şehadete ulaşmayı arzulayan İslam dünyasının devrimci gençlerinin Filistin'deki çaresiz kardeşlerinin yardımına koşması mümkün.”
Gadir-i Hum, İslam tarihinin en kilit önemdeki ve kader belirleyici noktalarından biridir ve en azından Şiî itikadına göre Resûlullah (s.a.a.) bununla İslam tarihinin geleceğini tayin etmiş ve içinde gündeme getirilen konuda İslam ümmetinden biat ve bağlılık sözü almıştır. Gadir-i Hum’u, Hz. Peygamber’in risalet döneminin Şia’ya kaynaklık eden en bariz hadisesi saymak mümkündür.
Gazeteci, “saha komutanlarının üst düzeyli askeri liderler tarafından (işgalin) başarısına odaklanan raporlar yazmaları, Amerikalılar arasındaki ölü sayısının azaltılması ve Taliban saflarındaki ölü sayısını artırmalarına ilişkin” baskı altında kaldıklarını ortaya koydu.
Resmi olmayan kaynaklara göre 4-19 Ekim tarihli bu yılki Erbain törenlerine yaklaşık 21 milyon insan iştirak etti. Bu sayının 17 milyonunu, ülkelerinin nüfusunun %40’ına tekabül edecek şekilde Iraklılar oluşturdu. Bu sayı, Irak’taki toplam Şii nüfusun %75’ine karşılık geliyor. Erbain gününde (geçtiğimiz Cumartesi) ise Kerbela’da 15 milyondan fazla insan bir araya geldi.
Hâlbuki bu mesele zamanla ilgili değildir. “Kuntu” şu anda da böyledir, gelecekte de böyledir. Yani “ben bir zamanlar gizliydim” demek değildir. Allah, Zât Makamında şu anda da gizlidir. Gelecekte de gizli olacaktır.
Ey savaş meydanının erleri, İmam Hüseyin’in (a.s.) kişiliğinin cisimleşmiş halleri, Muhammed Mustafa'nın (s.a.a.) sünnetinin altın süsleri, parazitizme karşı savaşmış kahramanlar, İslam’ın hazineleri, cesaret yıldızları, Direniş’in ışıldayan gök taşları! Bu dünya sizin hatırınıza dönüyor!
Bir iktisat teorisi olarak Neoliberalizm her zaman zırvalıktı. Ancak eski zaman hükümdarlıklarındaki kralların sahip oldukları tanrısal haklar ve faşizmin "übermensch" inancı (Çev: Nietzsche’nin üstün insan teorisi) kadar geçerliliğe sahip olmuştur. Vermiş olduğu mağrur sözlerin herhangi birisi katiyen mümkün değildi.